• canlılığını kaybetmiş bedenin fotonlarla çevrili kalması dileğidir. (bkz: hızlı yaşa genç öl cesedin yakışıklı olsun)
  • herkesi memnun eden cenaze ritüeli.

    aynı anlama gelse de "ışıklar içinde yatsın" samimiyetsizliği yok bunda. ateisti de, müslümanı da, şintoisti de aynı anda memnun eder, rahatlatır.
  • şoray, şoray uzun yolda programında niğde ulukışla'lı teyzenin kocasının öldüğünü öğreniyor. diyalogları şuna benziyor:

    - adamlar önden gitsin.
    - niye?
    - avratlar çoluğu çocuğu başına topluyor. adam dağıtıyor.
    - yapamıyor mu yani adam?
    - yapamıyor.
    - sizin adam sağ mı?
    - yok öldü. iki ay oldu.
    - iki ay mı?!
    - iki ay.
    - ha, taze daha. allah rahmet eylesin. kaç gün ağladık arkasından?
    - hiç ağlamadık.
    (karşılıklı fıkırdamalar..)
    - allah rahmet eylesin, nur içinde yatsın ama, bir yerde de...
    - iyi oldu.
    - sevmiyor muydun annem adamı?
    - istemiyorduk.
    - istemiyordunuz. kaç yıllık beyinizdi?
    - elli...
    - elli sene! of anam of! yarım asır.
    - beni zorlan aldı.
    - nasıl zorla aldı be annem?
    - ben ufağıdım. babam yoğudu. on beş yaşındaydım. babam yoğudu, bu da karısından ayrıldıydı. annem vermek istemedi ona, ben de istemedim.
    - karısından ayrıldı diye mi istemediniz?
    - tabii.
    - ayrılabilir, ne var annem bunda?
    - ayrıldı ama, belki benden de ayrılır diye korktuk.
    - adamı beğenmiyor muydun?
    - yok, adamı beğeniyordum canım, akrabamızdı.
    - korktunuz ama o korku, elli iki sene...
    - (yan taraftan öteki kadın) ee, el değişti, ikinci el!
    - adamın ikinci eli mi olirmuş? kaç yaş vardı sizin aranızda?
    - dört yaş vardı.
    - dört yaş. bi şey değil annem. siz sevmediniz adamı, adam sizi çok sevdi. sonra sevdiniz.
    - sevdik, sevdik. sevmesek, sekiz tane çocuk oldu. nirden oldu?
    - allah bağışlasın annecim. allah uzun ömürler versin çocuklara. ama pek te ağlamadık arkasından.
    - ağladık canım, ağlamaz olur muyuz. öyle diyom, ağlanmaz olur mu. elli senelik adamla bir arada kaldık.
    - özlüyor musunuz?
    - özlemem de. işte çocuk, torunlar var. ne özleyecem de.
    -o kadar da değil. işte mevlidini okuruz.
    - okuduk. tabi, tabi.
    - nur içinde yatsın. yerinde rahat etsin. yani şey demezsiniz. o ölmeyeydi de, ah ben öleydim.
    - yok demezdim (gülüşmeler).
    - ah canım benim, erim...
    - demem çok.
  • imam nur icinde yatsın demiş.
    nuriyi çine yatmaya göndermişler.
    (nuri çinde yatsın anlamışlar)
    igrenc espiriler
  • (bkz: rest in peace)
    (bkz: rip)
  • tanzimat döneminde istanbul’da yaşayan nuri adında bir tüccar var. adam çin hayranı, çin’le ilgili eline ne geçse okuyor, araştırıyor. bir zaman sonra bir yolunu bulup çin’e gidiyor, çinli bir kızla evleniyor, kendisine çevre ediniyor ve istanbul’a döndüğünde buradan çin’le ithalat-ihracat işleri yürütmeye başlıyor. adamdaki çin hayranlığı öyle bir safhada ki 40 yaşlarında aniden vefat ettiğinde arkadaşları "rahmetli çin’i çok severdi, nuri çin’de yatsın" deyip naaşını çin’e gönderiyorlar. "nuri çin’de yatsın" lafı ise zamanla ufak bir dönüşüme uğrayıp bugünkü halini alıyor.

    edit: o değil de ben bu hikayeyi nereden duydum bir türlü çıkaramadım yahu. google’ı da aradım taradım çıkmadı bir şey. kendim mi uydurdum diye şüphelenmeye başladım inceden.
hesabın var mı? giriş yap