• dünya'nın kendi etrafında döndüğünün ispatının basit bir sarkaçla yapılması.

    bundan yaklaşık 160 yıl önce fizikçi amcamız foucault dünya'nın döndüğünü ispatlayacak bir deney yapmak ister. bunun için paris'teki pantheon binasının kubbesine 67 metrelik bir çelik telle 28 kilogramlık bir ağırlık asar. bu deneyi izlemek için büyük bir kalabalık toplanır. foucault sarkacın alt tarafına sivri bir uç takar ve sarkacın salınım düzlemindeki değişimi izlemek için yere ince bir kum tabakası serer. ve sarkacı salınmaya bırakır. görmeyi beklediği şey ise şuydu:

    eğer dünya dönüyorsa, dünya ile birlikte sarkacı izleyen gözlemciler ve sarkacın asılı olduğu nokta da dönecek, buna karşın sarkacın salınım düzlemi aynı kalacaktı. bu nedenle sarkacın salınım düzlemi gözlemcilere göre yavaşça hareket ediyor gibi görünecekti. gerçekte ise, gözlemcilerin dolaysız bir yolla izlemiş oldukları olay, dünya'nın kendi etrafında dönmesinin bir sonucu olacaktı.

    sessizce salınımına başlayan sarkacın salınım düzleminde, bir süre her hangi bir değişim gözlenmemiştir. bu sessiz bekleyişin ardından gözlemciler, kumun üzerindeki izlerin gerçekten de yavaşça değiştiğini görmüşlerdir. sarkacın salınım düzlemi gözle görünür biçimde dönmektedir. bu topluluk, tarihte ilk kez dünya'nın kendi ekseni etrafında döndüğüne tanık olmuştur.

    salınımın değişim hızı ise deneyin yapıldığı enleme bağlıdır. ekvatorda yapıldığında salınım hiç değişmezken, en hızlı değişimi kutup noktalarında gözlenir.

    http://upload.wikimedia.org/…_pendulum_animated.gif
  • sütlaca tuz katılması.
  • "alfabe" kelimesinin yunanca'daki "alfa" ve "beta" harflerinin birleşmesinden meydana geldiğini öğrenmek.

    - demeyeceğim. zira o çok belli, daha önce de yazılmış zaten. ama asıl güzel olan şu:

    yine alfabe anlamına gelen arapça "elifba"nın da, arapça "elif" ve "be" harflerinden meydana geldiğini keşfetmek, hemen akabinde yunanca ve arapça'nın ilk iki harfi arasındaki bağıntıyı görmek. eheh ve oha. süper.
  • bazıları şehir isimleri ile ilgilidir. şaşırtırlar.

    warsaw: *

    war saw. "savaş görmüş".

    *
    *
  • gökyüzündeki en parlak yıldızların aslında yıldız değil gezegen olması. gece gökyüzüne baktığınızda ay'dan sonra görebileceğiniz en parlak gök cisimleri: venüs, mars, jüpiter ve merkür'dür.
  • kütle çekiminin ışığın yolunu bile değiştirebilecek bir kuvvet olması.
    bu nedenle normalde dünyaya göre güneşin arkasında kaldığı için göremeyeceğimiz yıldızları da görebiliyoruz.

    yıldızdan gelen ışık güneşin kütle çekimi nedeniyle yolundan sapıyor ve bu sayede görülüyor.

    bilmek ne kadar heyecan verici değil mi?
  • hemen hemen tüm medya kanallarının suriye'nin resmi silahlı kuvvetleri olan suriye ordusuna eset güçleri, bu ordunun çatıştığı silahlı gruba da özgür suriye ordusu demesini sağlayan bir gücün varlığı. bu güçle beraber medyanın objektif ve farklı habercilik yaptığını söylemesi.
  • james brown'un şarkıda abiyugu değil de i feel good dediğini öğrenmek. tamam kulağa mantıksız gelmiyor kabul ama... nasıl lan? adam açık açık abiyugu diyor işte. bir tarafınızdan şarkı sözü uydurmayın olm.
  • abd'de cep telefonlarinda hem aranan hem arayan numaraya, hem mesaj atan hem mesaj atilan numaraya ayri ayri para yazilmasi. bunu ogrendigim zaman cidden cok sasirmis hayata bakis acimi sorgulamistim.
  • bu tam olarak ogrendigim bir sey degil, daha ziyade gordugum. beynen tahmin ettigim bir seydi ama yine de gordugumde/ogrendigimde ufkuma bir seyler oldu...

    gordugum sey bir fotograf. pornografik bir fotograf.
    4 kisi dusunun.
    yanyana yatiyorlar.
    en solda olan bir erkek.
    onun saginda bir kadin.
    bir diger yaninda sadece yuzunu gorsen kadindan ayirt edemeyecegim bir travesti.
    en sagda bir erkek daha.

    her birinin cinsel organi birbirinin icinde. en sondaki erkeklerden birisinin kicinda tipa benzeri bir sey, kendi eliyle sokuyor gibi tutuyor.

    tasavvur edebildiniz mi?
hesabın var mı? giriş yap