• sayborgların sittirgit deme şekli... baba kuşun ötmüyomuş kısa devre yapmış? - olumsuz
  • altıncı nesil bir yazar.
  • öngörülemez olan. öngörülemezliği tehdit olan. tehditi öngörülemezlik olan.

    olumsuz olan bölümlenmeye, plan yapılmaya, iletişilmeye ve hızlandırılmaya müsait olmayan yanıyla kurtulmaya çalışılınandır. olumsuzu boğmak isteriz. çünkü onu ortadan kaldırmak bizi belirsizlikten kurtararak kontrol gücü verir. imajımızı gerçekliğimizin kusurlarından arındırır. bizi başkası olanla harmanlayarak başkasını yeni bir hale dönüştürürken bizi de ortalama olana yaklaştırıp görünmez kılar. görünmezliğin özgürlük gibi bir yan ürünü vardır. bu da zihnimize narkoz gibi etki eder. özgürüzdür ama kimse yoktur, kimse yoksa ama gerçekte özgür değilizdir. özgürlüğü sınamak için ortalamanın dışına çıkmak gerekir ki bu da ancak olumsuz olanla hemhal olmayla olur. olumsuz olanla hemhal olunca ortalama olan pençelerini çıkarır, dişlerini gösterir. ya sinersin ya mücadele edersin. sonuç ne olursa olsun özgür olup olmadığını bilmeyen, fakat kontrol altında olduğu kesin, bir güvenlik çemberinin içindesindir ve bu son kertede olumsuz olandan kurtulmak istenirken olmuş olan bir şey olur. kelimenin tam anlamıyla özgür olduğunu sanırken tutsak olmuşsundur.

    sosyopsikolojik olarak modüler ilintiler çağındayız. hayatımızda bulunan herkes bir işlevi yerine getirmesi gereken birer aparat sanki. bu yüzden kişiliklerimiz ikea'nın mobilyalarına benziyor. ucuz, pratik, kolayca inşa edilebilen, taşınır, dönüştürüle bilinir, kısa ömürlü, dayanımı değil kullanımı önemli olan, mukavemeti zayıf ama albenisi yüksek nesnelleştirilmiş sosyal özneleri andırıyor. üstelik bu vaziyette yeni bir çağın kapısında üst üste yığılmış durumdayız. olumsuz olana tahammülümüz yok. bizim gibi düşünmeyen, yaşamayan, hissetmeyen herkesi olumsuz ayrıksamasına tabi tutarak 'başkası' kazanına atmaya çabalıyoruz. renk değil şeffaflık istiyoruz, güven duymak değil kontrol etmek istiyoruz, anlamak değil atlatmak istiyoruz. bunu yaptığımız oranda da kendimizi olumluyoruz. beden olumlama diye bir şey var. orada misal bedenin mevcut haliyle başkası içinde erimesine dönük sosyo-zihinsel bir narkoz vardır. biçim verilememiş olana en son noktada ''biçim verilememiş olanlar'' biçimi vererek biçimlendirme yapılmıştır . böylelikle olumsuz olan bile olumlanarak artık kontrol edilebilinir olmuştur. neyin kontrol edilemediğini bilmek bile başlı başına kendince bir kontrol sağlar.

    olumsuz, bizi tetikte tutar, tedbir aldırır, temkinli kılar. olumsuzun içerdiği bilinmezliğin yarattığı öngörülemezlik kişilerin birbirine yönelttiği gerektiğinde kullanabileceği bir silahtır. bu silah elden alındığında silahsız kalınmış olmaz silahlar bir elde ve alanda yığılmış olur ve sahibi belirsizleşir. olumsuz olan bir şey yoktur sanılır çünkü silahlar kişilerden sistemlere aktarılmıştır. herkesin birbirinden hiçbir zarar görmeyeceğini bildiği yerde artık ne heyecan vardır ne tedbir ne de kişi. herkes sistemin gölgesiyle savaşır. o da sadece gölge; kişinin içinde yer aldığı gruba dönük onu bir tehdit olarak gördüğünde olur. olumsuz olan sistemin kusması gereken safra dışarıda bırakılması ya da çıkartılması geren bir düşmandır artık. olumlu ise laboratuvar koşullarında elde edilmiş haz ve özgürlüğün reaksiyonundan açığa çıkmış sosyo-zihinsel narkozdur.
  • menfi
  • kaderin cilvesi ile uç noktalarda iki anlamı birden barındırabilen bir kelime. ünlü harflerin türkçe karakter özürlü klavyelerde taciz edilebilen hali..
  • olumsuz türkçede fiillerde m+sesli infiks (araya sokulan hece) ile çekerek (örn. yap-ma-dım yaptım'ın olumsuzu), sıfatlarda ve isimlerde peşine "değil" kelimesi ekleyerek, genelde "yok" kelimesi, ya da "cık" sesiyle (tipik yukarı kafa, kaş, veya parmak hareketi eşliğinde), kural/kanun formüllerinde "yasak" kelimesiyle, anlatılan durum.

    üstümüze vazife olsun, olmasın, olumsuzluğu belirtme konusunda bizden usta yok.
    bu konuda yukarıda belirttiğim dil olanakları dışında yöntemler konusunda da çok acaip yaratıcıyız. yaz yaz bitmez.
    sebep olduğumuz olumsuzlukların sorumluluğundan sıvışma konusu ona keza.

    bir yabancıdan duyduğum "türkiye'de yabancı isen en azından y ile başlayan şu üç kelimeyi bilmen şart: yok, yasak, yavaş"

    bu konuda norveç bizden farklı. tipik norveçli beğenmediğine memnun olmadım (misfornøyd) demez, orta ayar memnun oldum (mellomfornøyd) der. bunun ilk farkına vardığımda çok şaşırmıştım. ekşide beğenmediği bir söylemin başlık edildiği konularda bizimkilerin neler yazdıkları bu tavrın tam tersinin ispatı gibi.

    varsaydığımız bir gerçek yanlış çıkarsa, öngördüğümüz gelişme başka. türlü gerçekleşirse, yani beklentimiz olumsuz çıktığında ne yapmamız gerekir, genellikle ne yaparız? sonuç olumsuz ise ortamın kafamızdaki modelinin tam bu öngörüyü üretemediği, bir eksiği olduğu ispatlanmıştır. doğru tavır, kafamızdaki modeli bu hataya düştüğü durumu da bir dahakine doğru öngörecek şekilde değiştirmek, yani öğrenmek, gelişmektir (zekanın tanımı*). yanlış tavır ise başkalarının kasıt hatta tuzak ile bizi hataya düşürdüğü sonucuna varmaktır. çevremizde en çok hangi tavır baskın?
  • olumsuzların nazarı güçlü, ölümsüzlerin nazarı zayıf.. ölümsüzlerin sevgisi güçlü, gözü değenlerin ayrıcılıkları.

    tipik amerikalının coğrafya ve tarihi derin değil, öte yandan batılı sayılacak bir japon algı ve hissedişinde ne kadar otantikse o kadar batı ruhu cahili. biz üst düzeyde kültürlü sayılanlar batı dillerinden "no, it isn't" kalıbını alıyoruz, yalnız pratik içinde bunu hanutçu da iyi kötü alır. oysa aynı anda japon ile "evet, it isn't (yes, it isn't)" tarzı kalıbı paylaşıyoruz. çünkü biz (evet, olumsuz) dediğimizde (evet, olumsuz olduğunda anlaşıyoruz/hemfikiriz) demiş oluyoruz. (bkz: kültür farkı/@ibisile)

    (ilk giri tarihi: 26.1.2018)

    (bkz: olumlu olumsuz)
    (bkz: olumlu/@ibisile)
    (bkz: olumsuz hava koşulları), elverişsiz hava koşulları
    (bkz: negatif enerji), emerji
  • yeni keşfim, şahane şarkı.

    link.
  • negatıf
hesabın var mı? giriş yap