• özgüvensizlik göstergesi hareketleri okuyup acaba bende de var mı demek.
  • piçlik yapmamak. böyle yavşak yavşak davranmamak.
    bildiğim kadarı ile bunları yapmayanlara bu devirde özgüvensiz deniyormuş.
    aman deyim.

    0.
  • laf sokmaya kasmak. (bu en ölümcül kriter.)

    her boku eleştirmek.

    kendi kişisel özelliklerinden çok sık bahsetmek.

    gülünüp geçilecek şeylere alınmak, kafaya takmak.

    gereksiz meselelerde bile kendini ispatlama ya da haklı çıkma çabası.

    facebook'ta 30 çeşit farklı açıdan ve mimikden 'alırım aklını' pozları'.
  • neredeyse her şeye ben yapamam, ben kazanamam gözüyle bakarlar. niye mi ? çünkü kendimden biliyorum.
    küçüklükten başladı aslında her şey, çevremde sürekli şunu yapamaz bu çocuk bunu yapamaz, bu çocuk okuyamaz diyen komşular bile oldu.

    düz lisede okuduğum için sene başından beri üniversiteyi kazanamayacağımı, mezuna kalacağımı biliyordum. yine de çalışıyordum ve korktuğum başıma geldi. aslında bu sene de kazanamayacağımı düşünüyorum.

    her gün kalktığımda aynada tipime bakıp "oğlum bu ne lan" dediğim oluyor. hatta 1 2 aylığına işe giriyorum yapamayacağımı düşünüyorum vazgeçtiğimi söylesem mi acaba düşünüyorum kara kara.

    velhasıl çok sikim bir şey sözlük, kız arkadaşınız bile olmuyor.

    edit:bir çok değişimim oldu, bunu okuyan varsa siktir et kendine güven kimseyi sikine takma. bu coğrafyada insanlar bir bok değil zaten. sen geliştir kendini yeter.
  • kimi zaman insanlarin gozlerinin icine bakamamak, kimi zaman da tam gozlerinin icine bakmak.

    cekingen, ozguven eksikligi olan insanlar genelde karsisindakinin gozlerine bakma cesaretini gosteremez, bu herkesin malumu.

    ancak kimi durumlarda da ozguven eksikligi olan insanlar diger insanlarin gozlerinin icine icine bakar; aman birsey kaciracagim ortamda rezil olacagim ozguvensizliginden ya da her an bana birsey anlatilabilir aman mahrum kalmayayim boyle firsat ele gecmiyor her zaman ozguvensizliginden. bu bicim bir ozguvensizlik bence ilkinden daha kotu, cunku ilkinde insanin asamadigi bir duvar gibi insanlarin gozleri, insani baskilayan bir fiziksel engel gibi. ikincisinde ise bir firsat kapisi gibi, bir sosyal grup icinde kabullenilme isteginin gerceklestirilebilecegi yegane imkan gibi. ilki erken kabullenilmis bir eksikligi isaret ediyor, ikincisi kabullenilmek istenmeyen derin bir acziyeti.
  • özgüvenin bokunu çıkarmayı iyi birşey zannetmek.
  • kendini önemli bulduğu insanlara beğendirmeye çalışmak ve gerekirse bu uğurda başkalarını rencide etmek

    yaptığı çok basit işleri kendince über önemli bulmak ve abartarak insanlara da böyle düşündürmeye çalışmak

    başkalarının zevklerini küçümseyerek kendini çok entel göstermeye çalışmak

    eleştiriye tahammül edememek, gerekirse duymazdan gelmek hatta konuyu değiştirmek

    başarısızlıklarını hemen hasır altı etmeye çalışırken fasulyeden başarılarını ya da olduğunu iddia ettiği potansiyelini her fırsatta söylemek

    sürekli ama sürekli muhalefet etmek, haksız olsa bile bir kere de geri adım atmamak

    vs vs vs.

    genelde kendinden beklediği başarıları hiçbir zaman elde edememiş, belki yeteri kadar sevilmemiş, fikirlerine önem verilmemiştir, saygı duyulmamıştır. sebebi ne olursa olsun, özgüvensiz insan tehlikelidir.
  • arkadaş ortamında (ya da kalabalık herhangi bir ortamda) tercihi sorulduğunda (ne alırsınız? hangisi olsun? nereye gidelim?) başkaları yanıt vermeden tercihini belirtememek.

    her şeye "olur" demek. özgüvensiz insan için her şey gerçekten "olur"dur. neyi tercih ettiğini kendi de bilemez. bazen de sırf kendi tercihi seçildiğinde bunun insanları memnun etmeyen bir sonuç doğurma ihtimali bile sessiz kalmaları için yeterli bir sebeptir onlar için.

    çok fazla "fark etmez" demeleri ki bu da önceki maddeyle aynı kapıya çıkar.

    nereye bakacağını bilmemek, elini ayağını nereye koyacağını bilmemek (misal eller bir cebe, bir saça, bir gömlek düğmelerine, sonra yüzüklerle oynamalar vs), habire böyle onaylayan bir hihihi gülüşüne hazır olmak. candan bir gülüş değil ama bak. yorum yapmaktan, sözlü dönüt vermekten ziyade sırıtma modu.

    karşıdakiyle iletişiminde anlaşılmayan bir nokta olduğunda bunu netleştirme girişiminde bulunamama. "noldu, ne dedi?" sorularına "ya bilmiyorum anlamadım" demeler.

    bir ortamdan kalkarken kendi istediği için değil bir zaruretten dolayı kalktığını açıklama çabaları. yani "ben kalkayım artık" demek yerine "ya bizim bir arkadaş geldi de il dışından onu almam lazım. bir de yapacak birkaç işim var evde onları yetiştirmem lazım. o yüzden benim kalkmam lazım. saat de geç oldu ancak giderim. yani ertelenecek bi şey de değil yoksa ertelerdim de... vs. vs."

    garsona seslenememe. garson kıyısından geçecek ki sesini ancak garsonun duyabileceği şekilde ayarlayıp "bakabilir misiniz?" diyebilsin.

    özgüven sorunu yaşayan insanlar kolay kolay çileden çıkıp da bir şeye kızamazlar. ezkaza bir şeye ifrit oldular diyelim, tepki gösterdikleri zaman muhataplarına bakmaksızın (baş önde) sesleri normalden başlayıp acayip azalan bir tonlama ile seyreder ve sonuç olarak oldukça ezik bir duruş sergilerler. çevresindekiler "kimle konuşuyo bu?" bakışları ile birbirlerine bakarlar.

    vücut duruşlarından bahsetmeme gerek yok sanırım. buna örnek olarak üniversitede ilk yılı olan öğrencileri göstermiştim bir zaman. 50 metre öteden yeni oldukları belli olur diye.

    nerede böyle tipler görsem bir anaçlık gelir bana. özgüvensizliği yansıtmamayı öğrenmek lazım.
  • (hayvan uzun entry okumayanlar için peşin not: sonunda özet geçtim.)

    kişinin yaşam detaylarını tamamen bilmeden, farklı ortamlarda farklı kişilerle olan ilişkilerini uzun uzadıya gözlemlemeden, fenotipini ve karakterini hesaba katmadan öyle sap gibi değerlendirilmemesi gereken hareketler.

    bu konuda yazılmış entrilerde bahsi geçen özgüvensizlik belirtilerine bir de bu açıdan yaklaşalım;

    belirti: göz temasından kaçınmak. kesik, devrik, kısa cümlelerle konuşmak.
    ayırıcı tanı: (bkz: bitse de gitsek havası)
    yani karşındaki senden, seninle konuşmaktan ya da ortamdan pek hoşlanmıyor olabilir.

    belirti: tanımadığı, karşı cinsten biri ile göz göze geldiğinde 2 saniyeden fazla gözünün içine bakamamak.
    ayırıcı tanı: (bkz: beğenmemek) (bkz: yüz fetişizmi)

    belirti: yapabileceği bir şeyde bile kararsızlık, yapsam mı yapmasam mı tereddüdü.
    ayırıcı tanı: (bkz: paşa keyif kriterleri)
    yani aslında paşa keyif hazretleri denemek bile istemiyor olabilir. altıncı his bir bit yeniği seziyor olabilir. veya için için çoktan karar vermiştir de "off n'apsam yaa" diye seni trollüyordur.

    belirti: "bla bla bla, değil mi?" şeklinde cümleler kurmak, her şeyi onaylatmak. her cümleye bence diyerek başlamak.
    ayırıcı tanı: (bkz: zaman kazanmak için yapılan anlamsız hareketler)
    "yani bence...", "... değil mi?", ".... diye düşünüyorum", "eiiii" tipi çırpınışlar genelde bir sonraki cümleyi hazırlamak için verilen eslerdir çoğu zaman.

    belirti: haksızlığa göz yummak. "hayır" diyememek.
    ayırıcı tanı: "bana dokunmayan yılan bin yaşasın" kurnazlığı veya "köprüyü geçene kadar ayıya dayı demek" mecburiyeti

    belirti: trafikte sadece şov amaçlı hız merakı.
    ayırıcı tanı: bilmem ne çocukluğu!! (hava atarken başkalarının sağlığını tehlikeye atana özgüvensiz deyip geçmek az kalır bence)
    bir de sözde eğlence ve ekstrem sporlarla kendi sağlığını tehlikeye atanlar var, onlar da özgüvensiz değil de eser miktarda salak olabilirler.

    belirti: konuşurken burun kaşımak, dirsek veya dirsek ile omuz arasını kaşımak (kadınlarda bacak kaşıyan bile var*)
    ayırıcı tanı: lafı toparlarken yapılan anlamsız hareketler.
    yalan söylüyor olabilir, boş konuşuyor olabilir, lafı çeviriyor olabilir, özetle lafı toparlıyordur yani.

    belirti: x sınavını kazanamam, y'yi yapamam demek.
    aynaya bakıp "tipini skyim oğlum bu ne lan" demek.
    ayırı tanı: (bkz: kendini bilmek) (bkz: acı gerçekler) olabilir.

    belirti: özellikle misafirliğe gidildiğinde, ayak parmaklarını bükerek oturmak.
    ayırıcı tanı: (bkz: titizlik), (bkz: anemi), (bkz: bitse de gitsek havası)
    yerleri pis bulma tribi olabilir, yerler buz gibi olabilir, sıkıntı basmış olabilir.

    belirti: arkadaş ortamında (ya da kalabalık herhangi bir ortamda) tercihi sorulduğunda (ne alırsınız? hangisi olsun? nereye gidelim?) başkaları yanıt vermeden tercihini belirtememek. "fark etmez"cilik.
    ayırıcı tanı: mutluluk, memnuniyet, uyum hissi
    yani özgüvensiz diye düşündüğün kişi aslında o ortamda, o kişilerle olmaktan o kadar mutludur ki gerisini sallamıyor olabilir.

    belirti: nereye bakacağını bilmemek, elini ayağını nereye koyacağını bilmemek (misal eller bir cebe, bir saça, bir gömlek düğmelerine, sonra yüzüklerle oynamalar vs)
    ayırıcı tanı: ortamdan, ortamdaki kişilerden baymış olmak, (bkz: bitse de gitsek havası)

    belirti: "ben kalkayım artık" demek yerine "ya bizim bir arkadaş geldi de il dışından onu almam lazım. bir de yapacak birkaç işim var evde onları yetiştirmem lazım. o yüzden benim kalkmam lazım. saat de geç oldu ancak giderim. yani ertelenecek bi şey de değil yoksa ertelerdim de... vs. vs." şeklinde sıralamak.
    ayırıcı tanı: klişelerin adamı, sıradan bir insan olmak. çünkü çoğu kişi böyle yapıyor ne yazık ki.

    belirti: kısık sesle konuşmak. garsona seslenememek. garson yakından geçerken kısık sesle "bakabilir misiniz?" diyebilmek.
    ayırıcı tanı: küçük sanayii esnaf lokantasında olmak ya da olmamak?!

    belirti: kolay kolay çileden çıkıp da bir şeye kızamamak. ezik duruş.
    ayırıcı tanı: (bkz: psikopat nezaketi)
    kişi patlamadan önce saniyeler içinde sonuç analizi yapıyor olabilir.

    belirti: iş hayatında bilgi, okul hayatında not paylaşmamak.
    ayırıcı tanı: enayi durumuna düşmekten kaçınmak.

    belirti: sevilen kişiye "seni seviyorum" diyememek.
    ayırıcı tanı: sevilen kişinin adriana lima olması*. (bkz: kendini bilmek)

    özet: yani öyle iki laf dinleyip, iki hareket gözlemleyip özgüvensiz teşhisi yapıştırmak. hatta bunun bir üst level'ı psikiyatrik teşhis yapıştırmak. "bi psikoloğa, psikiyatriste görünmelisin bence cnm, senin iyiliğin için diyorum yaani" demek bir şey ifade etmez. ha bunu diyenin kendi durumunu ele veriyor olabilir o ayrı. (bkz: yansıtma)

    birine özgüvensiz demeden önce bir bak bakalım uzun zaman boyunca, hatta bütün hayatı boyunca, hiçbir neden olmaksızın, her ortamda, herkese karşı böyle mi?
    (bakamadı)
  • gözleri kaçırmak, yere bakarak konuşmak, öne doğru eğilerek konuşmak her zaman özgüvensizlik göstergesi değildir. bunu bu şekilde değerlendiren insan büyük hatalar yapabilir. bu tür davranışlar, nadiren özgüvensizlik olur. karşınızda bulunan insan, bu tür bir davranış içindeyse, sizin samimiyetsizliğinizi, kendinizi kanıtlama çabanızı, dürüst olmadığınızı ve kafanızın arkasında bulunan unsurların sıkıntısını yaşıyordur. orada olmaktan mutsuzdur. bu tür davranışlarla karşılaştığınızda, samimiyseniz ki olmadığınız için iletişim kurduğunuz insan bu tepkiyi veriyordur, kendinize çeki düzen verin.

    vücut dilini çok önemsemeyin. bu dili çok iyi bilen insanlar, sizinle oynar. bir insanı en iyi tanıma yolu, zaman tanımaktır. insanlar, sözlükte yaptığınız tanımlara uymaz. "şudur, budur, odur" diyemezsiniz. karmaşık yapıları vardır. i ç t e n olun.
hesabın var mı? giriş yap