• pasaj passage kelimesinden gelmekte olup geçit anlamına gelir fakat her nedense ucu kapalı, geçmeye imkân vermeyen çıkmaz binâ altlarını nitelendirirken de kullanılmaktadır artık.

    halbuki bir binânın üzerinde pasaj kelimesi görüldüğünde insanlar girdikleri kapı haricinde bir başka kapıdan çıkabilmelidirler. evet, pek çok insan belki de sadece geçmek için giriyordur oraya. binânın üzerine pasaj yazıp bu insanları bir duvardan ya da çay ocağından geri döndürmek ne kadar insafsızca, ne kadar düşüncesizce bir iştir. işhanı yazın kardeşim, niye pasaj yazıyorsunuz kine ?
  • bir metinin bir veya birden fazla paragrafını temsil eden sözcük.
  • "siftah atmak" diye bir terimin asil ait oldugu yerdir pasaj.

    saat 9,5 oldu mu kahveci dukkanlari dolasir, boslari alir, cayi kahvesi siparis verecek olan varsa alir, "siftah var mi x efendi?" diye sorar, "henuz yok" cavabini alirsa da cebinden cikardigi 1 lirayi dukkanin icine atar, hemen akabinde dukkan sahibinin "siftah senden bereket allah'tan" lafina "eyvallah , allah razi olsun" cevabini vererekten uzaklasir, o siftahtan sonra da gercekten musteriler yagmaya baslardi.

    (yerdeki o bir lira yerine gore bankonun altina itilir, kimsenin almamasi, ellememesi istenirdi. )
  • tombala” teriminin yepyeni anlamlar buldugu yerdir pasaj.
    pasaj'da ayda 2 defa “tombala” yapilir, genelde bu “tombala” 'da odul olarak verilecek olan sey elektronik bir cihaz olurdu. bu elektronik cihaz – ekseriyetle cift kasetli muzik seti- pasajin eski dukkanlarindan birine konur, 15 gun boyunca dukkan sahibi bundan radyo dinlerdi. boylece tombala'ya katilacak pasaj sakinleri “mali yerinde gormek ve kurcalamak” luksunden sonuna kadar yararlanirdi. tombalaci amca genelde kurt olurdu. elinde bir okul defteri icine her sayfaya 10-12 satir sigacak kadar 1-den 120ye kadar numarali kutular cizer, numaralari da para karsiligi pasaj sakinlerine satardi. bazen pasajin karsisindaki simitci, mezeci, bufeci de pasaj sakinlerinden sayilir, tombalaya katilmalarina izin verilirdi. her pasaj sakini butcesine gore birkac tane numara satin alir, 2 hafta gecip de cumartesi gunu geldiginde tombala cekilirdi. cekilis gununun cumartesi'ye denk getirilmesi, aslinda esnaf cocuklari icinde fantastik bir ani olabilmesini saglamak icindi saniyorum. enteresan bir yontemle kazanan numara belli olurdu. tombalaci abimiz bir torba icinde plastikten yapilmis, ferman gibi kivrik, rulo, nereden ve nasil geldigi, kimin imal ettigi belli olmayan fisler cekerdi. karsisina da genelde odulun 15 gun boyunca durdugu dukkanin sahibi bir tabureye otururdu. pasajda o anda bulunan cocuklardan birine de demirden buyukce bir tas verilir, “sen de tasi tut bakalim delikanli” denirdi. teker teker karsilikli olarak fisler cekilir, tombalaci fisini tasa atar, dukkanci da fisini yere atardi. dukkancinin torbasindaki fislerden biri kirmizi bir carpi isareti ile digerlerinden ayrilir, bu fis gelene kadar karsilikli fis cekmeye devam edilirdi. isaretli fis gelince tasa atilir, tasi tutan cocuga fisler saydirilir, cikan sayiya gore kazanan belli olurdu. kazanan genelde o anda etrafta bulunan herkese cay ismarlar, tasi tutan cocuk ise bonus olarak gazozunu alirdi.

    cocuklugumun en guzel anilarindan biridir bu pasaj tombalasi rituelleri.
  • ilk sayısı mayıs/ağustos 2005 tarihinde yayımlanan bir edebiyat eleştirisi dergisi..derginin yayın kurulu, yalçın armağan, eren aysan, sinan kadir çelik, kumru berfin emre, mediha göbenli, h. göze orhon, fuat özdinç, ali serdar, şebnem sunar, ali şimşek, orhan tekinsoy, reyhan tutumlu ve nermin yazıcı'dan oluşuyor..danışma kurulunda ise şu isimler var: ulus baker, arif dirlik, yıldız ecevit, nurdan gürbilek, sibel ırzık, mehmet kalpaklı, kurtuluş kayalı, ferda keskin, orhan koçak, hasan ünal nalbantoğlu, süha oğuzertem, jale parla, orhan tekelioğlu..derginin bu ilk sayısının konusu, "edebiyat ve kamusallık"..pasaj'ın gelecek sayısının konusu, "1980'den sonra edebiyat", 3. sayısının konusu ise, "edebiyat ve muhafazakarlık" olarak belirlenmis.."türkiye'de edebiyat elestirisi alanına katkıda bulunmayı ve bu alandaki verimliliği arttırmayı amaçlayan pasaj, kuramsal ağırlık taşıyan, çözümleyici ve eleştirel yazılara yer vererek söz konusu gereksinimi karşılamaya çalışacak" cümleleriyle yayım hayatına başlayan bu derginin uzun soluklu olması ve nitelikli okurla bulusması dilegiyle..
  • "pasaj yerli ve yabancı sanatçılarla işbirliği yapar. bağımsızdır. pasajist'in bir devamıdır."

    ziyaret gün ve saatleri:
    cuma - pazar / 14:00- 19:00

    banker sk. no:6b galata, beyoğlu.
  • defterin bıraktığını sürdürme heveslisi ve niyetlisi edebî şinasları muhteva eden mecmua. ankara'yı mutfak bellediklerini bilmekteyiz. nurdan gürbilek'lerin de katkı sunduklarını sanıyorum. başarılı bir yayındır; umarız yurt sathına yayılır da; özgün makaleleriyle daha fazla karîye ulaşır.
  • pasaj , hele babanin isyerinin oldugu pasaj, benim gibi esnaf cocugu olan bircoklarinin cocukluk anilarinda onemli yer tutmustur. 5 gun okula gidersin, cuma aksami yemekte baban, "hadi yarin ise gotureyim seni" der. bir gun buyuyup, okula gitmeyip, ise gidecegin gunleri hayal edersin. sabah 7'de evden cikilir. pasaja gidilir, pasajin karsisindaki samet efendiden en taze catallar alinir. torba senin eline verilir, cunku baba, birazdan kepenkleri sabit tutan kilidi acip kepenkleri kaldiracak, sag ayagi ile dukkana girecektir. hemen yazihaneye catallari birakir, kahveci'ye cay soylemeye gidersin. kahvecinin seni gordugundeki tepkisi genelde standarttir.

    sen x abinin oglu musun? o kadar buyudun mu sen ya, kocaman olmussun, maasallah!

    derken caylar gelir, dun aksamdan kalan boslar alinir, cekmeceden markalar verilir. dunden kalan gazetenin serildigi bankonun ustune baba ile catal-cay nefis bir kahvalti edilir.
    daha sonra vitrinin tozu alma islemi baslayacaktir.
    ise boyle buyulu bir dunyadir cocuklar icin, babanin dukkaninin bulundugu pasaj.
hesabın var mı? giriş yap