• --- spoiler ---

    fakir (king - keith david): hey, taylor, her halükarda buraya nasıl geldin? eğitimliye benziyorsun.

    zengin (chris-charlie sheen): gönüllü oldum bunun için.

    fakir: ne yaptın?

    zengin: gönüllü oldum. üniversiteyi bıraktım ve onlara: asker olmak, çarpışmak ve vietnam'a gitmek istediğimi söyledim.

    fakir: sen şimdi bu bok için gönüllü mü oldun adamım?

    zengin: inanmıyor musun?

    fakir: üniversiteyi bırakacak kadar mal olduğuna mı?

    zengin: çok şey ifade etmiyordu üniversite, hiçbir şey öğrenemiyordum. neden sadece yoksul çocuklar savaşa gidiyor da zengin çocuklar her zaman bundan yakayı kurtarıyor ki dedim.

    fakir: anlıyorum, burada kutsal bir savaş var.

    zengin: bunun gibi bir şey.

    fakir: bunu söylemek için bile öncelikle zengin olman lazım. herkes biliyor ki fakirler her zaman zenginler tarafından düdükleniyor. bu hep böyle hep de böyle olacak.

    ----

    king: hey, taylor, how in the f*** you get here anyway? you look educated.

    chris taylor: i volunteered for it.

    king: you did what?

    chris taylor: i volunteered. i dropped out of college, told 'em i wanted the infantry, combat, vietnam.

    crawford: you volunteered for this shit, man?

    chris taylor: believe that?

    king: you's a crazy f***er, giving up college?

    chris taylor: didn't make much sense, i wasn't learning anything. i figured why should just the poor kids go off to war and the rich kids always get away with it.

    king: oh, i see, what we got here is a crusader.

    crawford: sounds like it.

    king: shiiit, you gotta be rich in the first place to think like that. ever'body know, the poor are always being f***ed over by the rich. always have, always will.

    --- spoiler ---

    not: ingilizcesini ekledim.
  • bu filmi çocukken izlemiştim ve çok etkilendiğimi hatırlıyorum. az önce tekrar izledim, ve bence bu vietnam üzerine yapılmış en iyi film.

    --- spoiler ---
    gidilen vietnam köyünde chris'in şiddetine maruz kalan, daha sonra da bunny tarafından katledilen savunmasız ve özürlü vietnamlının sahnesi gözümün önünden gitmiyor. çok rahatsız edici bulmama rağmen defalarca izledim bu sahneyi. boğazıma koca bir yumruk oturdu. bu film aklımda hep bu sahneyle kalacak. yaptığım bütün kötü davranışlardan dolayı kendimi sorgulamaya başladım film boyunca bu sahneden dolayı.
    --- spoiler ---

    edit: bahsettiğim sahne bu

    16 mayis 2013 edit: su filmi izleyip de "neresi savas karsiti" diyenlere sunu diyorum sadece: bu filmi izleyip de "savas kotu bir seydir" diyemiyorsaniz sorun sizdedir.
  • chris taylor ın kaskında yazan `when i die bury me upside down so the world can kiss my ass` cümlesiyle hatırlayacağım muhteşem film.
  • "rejoice o young man in thy youth..." -ecclesiastes. bu yazı ve fondaki müzik bile yeter aslında. filmin açılışında chris casa tipi kargo uçağından inip yürürken karşıdan bir grup asker geçer sanki onlar gelmiş, diğerleri geri dönüyorlarmış gibi. gidenlerden sona doğru bir tanesiyle göz göze gelirler. sanki gelecekteki haline bakıyormuş gibidir. ruhu yaralanmış ve çökmüş bir yüzle, masumiyetini kaybetmiş bir şekilde ve savaş ruhunu kirletmiş gibi kararmıştır yüzü. en iyi -vietnam-savaş(karşıtı)filmlerinden, oliver stone un salvador dahil en iyi filmidir filmi yarı otobiografik olmak la birlikte chris karakteri bir bakıma kendisidir vietnamda geçirdiği savaş yıllarının sonucu olarak bunları filmlere dönüştürmüştür platonda dahil bir vietnem üçlemesinden bahsedilir bunlardan ilkidir 6.5 million $ a mal olmuş ve o sene bazı ödüllere layık görülmüştür. filmde gönüllü bir er in gözünden vietnam kabusu aktarılır savaşın ortasında sınır devriyesi olarak bir taraftan vietkong larla savaşırken diğer taraftan vietnam halkının sadakatinin belirsizliğinden doğan kuşku ile bocalarlar. bunlara ek olarak bölüğün içinde süregelen baş çavuşla, çavuşun rekabeti arasında sıkışıp kalmışlardır film bu karmaşada ölmemeye çalışan amerikan askerlerinin vietnemda yaşadıkları tecrübeyi gözler önüne serer filmin tek kusuru vermek istediği mesajı fazla açıkça vermek istemesidir(ki oliver stone un genel zaafıdır) eğer bunu kapalı bir biçimde yapabilseidi türünde çok daha öne çıkabilirdi genede savaş psikolojisini iyi yansıtmış hayatın ne cehennemde olduğunu, vicdanın ağır baskısını hissettirebilmiş bunu gerçekçi bir anlatımla adeta ağıta çevirebilmiş savaş filmi.
    - o iyi bir vietnamlı iyi ve ölü...
  • elli beş küsür kez izlediğim ama her seferinde malum kasaba sahnesinde gözyaşlarımı tutamadığım başyapıt.

    --- spoiler ---

    filmde eğreti duran çok az nokta var. bazı diyaloglar klişe ve hiçbir zaman çok iyi bir oyuncu olamayan, hep vasat bir oyunculuk sergileyen charlie sheen bu filmde de rolün tam anlamıyla hakkını veremiyor. william defoe ve psikopat çavuş rolündeki tom berenger ise rolü yaşamış adeta.

    kasabaya tepeden baktıkları ilk sahnede, her seferinde benim gözler yaşarıyor.`

    --- spoiler ---

    --- spoiler ---

    film, zamanında sscb sinemalarında da gösterilmiş ve elli iki hafta kapalı gişe oynamış. hatta doğu blokunda en sevilen amerikan filmlerinden biridir, zira sscb karşıt propaganda filmi çekse, bundan iyisini çekemezdi.

    --- spoiler ---
  • "bir olmasi gereken vardir,bir de gercekten nasil olduğu"
    (bkz: replik)
  • bir askerin hangi ırka mensup olursa olsun, hangi ülkenin ordusunda hizmet ederse etsin, politikadan bihaber, savaş gibi saçma bir fikrin bir ormanda onu meslektaşını öldürmek zorunda bırakmasını betimleyen, sıkıntının, üzüntünün, öfkenin ve çaresizliğin çok iyi tasvir edildiği bir oliver stone başyapıtı.
  • kubrick gibi bir sinema dehasının beğenisini kazanmış çok başarılı bir savaş karşıtı filmdir.
    kubrick'ten söz açmamızın nedeni ise üstad efsaneleşmiş filmi full metal jacket'ı hazırladığı sıralarda bu filmin vizyona girip ortalığın tozunu atmasıydı. kubrick ise kendi filmini bekletmemiş 1986 yapımı platoon'dan hemen bir yıl sonra metal zarflı mermiyi hazneye sürmüştür.
    bu iki film ile birlikte the thin red line'ı birbirlerinden habersiz üç farklı yönetmenin aynı zamanlarda çektiği kusursuz bir trilogy olarak düşünmüşümdür hep.
  • şöyle bir trivia bilgisi vardır film hakkında; barnes'ın baş yalakası çavuş o'neill bir sahnede barnes'ın sigarası yakmak ister. havalı bir şekilde zippoyu çakar ama çakmak yanmaz. birkaç saniyelik şaşkınlık olur herkes birbirine şöyle bir bakar, o'neill tekrar asılır, ikinci hamlede bu defa çakmak yanar. oliver abinin hoşuna gider bu doğal vaziyet. sahneyi tekrar çekmez, o hali ile filmde kullanır.
  • willem dafoe'nun hayatının rolünü kestiği, doruğa eriştiği, amacına ulaştığı müthiş film. afişlere ve bir çok savaş belgeseline jenerik olmuş ellerini havaya açmış bir şekilde ölüme yaklaştığı sahnesi her izlediğimde gözlerimi yaşartır.
hesabın var mı? giriş yap