• bu çiftin başına gelenleri hepimiz biliyoruz aşağı yukarı. fakat herkesin bilmediği bir boyutu daha var hikayenin.

    sarah musa aşkı ve akabinde gelen evliliği ingiltere'de büyük yankı uyandırmış fakat türkiye'dekinden çok farklı bir şekilde ele alınmıştır. henüz evlilik kararı alınmadan önce ingiltere'deki yazılı basına konuşan sarah'nın babası " benim kızım çirkin bir domuz yavrusundan farksızdır. ancak bir türk böyle bir kızla evlenecek kadar aptal olabilir" gibi sözler sarfetmiştir. fakat aynı baba, basından gelen yoğun talepler üzerine, davet edildiği maraş'taki mütevazi düğünde video kamerasıyla yaptığı çekimleri 20.000 pound civarında bir paraya magazin kanallarına satmakta sakınca görmemiştir. o görüntüleri hatırlayın lütfen, gelinini bağrına basan, boynuna beşibiryerdeler asan, sevinçten ağlayan, kınalar yakan bir türk annesi, ve kızını aşağılayıp sırtından para kazanmaktan çekinmeyen bir ingiliz baba...

    türk toplumu olarak çok fesat ve önyargılı* yaklaşmıştık olaya başından beri. yıllardır alışık olduğumuz, avrupa'ya kapak atmak için önüne gelen ilk turistle evlenen binlerce türk gencinden biriydi musa bizim için.

    fakat ingiltere bunu hiç yapmadı, fazlaca magazinleştirmekle beraber, onlar için çağdaş bir romeo juliet hikayesiydi sarah ile musa'nın aşkı. (bu bakış açısının oluşmasında ingiltere'deki türk göçmen profilinin de çok büyük bir payı olduğu yadsınamaz. başta almanya olmak üzere diğer avrupa ülkelerindeki türklerle karşılaştırıldığında daha iyi asimile olmuş, yeni ülkelerine daha iyi uyum sağlamış, daha eğitimli ve daha iyi işlerde çalışan bir türk nüfusu var ingiltere'de. sayıları da 100.000 civarında falan. dolayısıyla ingilizlerin türklere karşı özel bir önyargısı yok. bu durum ingiltere'nin türkiye'nin avrupa birliği üyeliğini en fazla destekleyen ülkelerden biri olmasının da dolaylı sebebidir kanımca.)

    herneyse, sonuçta şöyle bir durum ortaya çıktı: sarah'nın babasının bu tavırlarını gören ingiliz hükümeti ingiliz aile yapısını düzenleyen kanunları yeniden gözden geçirme kararı aldı. tabloid basın bile kendine biraz çeki düzen verdi. en azından sarah ile musa'nın peşini bıraktı. ingiliz babanın üzerine gitti biraz. sonra ondan da sıkıldı. konu kapandı.

    avrupa'daki türk imajının* incelenmesi açısından eşsiz bir case study'dir sarah ile musa'nın hikayesi.
  • bir dönemin reha muhtar'la show haber'inin en kafa siken haber kuşağıydı. iki sevgilinin kavuşamamasının uluslararası krize dönmesinin nedeni de zaten bu haberlerdi. türk halkı bu haberlerin etkisiyle ingiltere'nin musa'ya vize vermeyerek erol taş rolü üstlendiğini düşünmüş, ingiltere'ye laflar hazırlamıştı.

    aslında musa'nın 14 yaşındaki bir kişiyle ilişkiye girmesi, hatta ondan çocuk sahibi olması, üzerine eve kapatması türk ceza kanunu'nda suç kabul ediliyor. hatta ülke hapishaneleri bu vakalardan geçilmiyor. fakat olayın milliyetçilik ve sevenlerin ayrılması boyutuna kayması, git gide dramatikleşmesi bu bakış açısının önüne geçmişti.

    neyse musa imam nikahını yaptıktan sonra, sarah'ın dinini değiştirtmiş, 5 vakit namaz kılmasını sağlamış, hatta sokağa çıkmasını yasaklamıştı. sarah da kuran kursuna yazılmış, oğulları muhammed ile mutlu mutlu takılıyorlardı.

    http://static.alkislarlayasiyorum.com/…24012143.jpg

    derken, sarah ile musa resmen ayrıldılar. sarah ülkesine gitti, "ölene kadar müslüman kalacağım" dese de, ilk işi başını açmak oldu. alemlere aktı ve ardından da karşı komşusu ile flört etmeye başladı, "ceket atsan hamile kalıyor" misali, tekrar hamile kaldı. musa ise türkiye'de televizyon programları, diziler derken yolunu buldu.

    neyse şimdi sorsan kimse hatırlamaz, liseliler bilmez ama bu ilişkinin en uzun süreli kafa sikme rekoru hala kırılmadı.
  • türk insanı'nın bir dönem dizi takip eder gibi ana haber bültenlerinden takip ettiği çıkar amaçlı aşk hikayesinin adıdır.

    ingiltereye kapağı atmaya çalışan bir olgun şimşek kopyası kahramanmaraşlı sezonluk işçi * genç ile musa gibi kendisine göre oldukça yakışıklı birini bulmuş sarah adında dünyalar çirkini şişman ingiliz bir kızın hikayesiydi.

    o dönemi çocuk ergen yada yetişkin bir birey olarak geçirmiş bir çok vatandaşın zihninde bir sigma olomuc bir küçük onur gibi musa kömeağaç ismi de beyin'deki gereksiz datalar arasında yerini almıştır. (sil silebilirsen)

    musa ingiltere'ye gidememiş amacına ulaşamamıştır, ama bu girişim ona türkiye çapında bir ün kazandırmıştır. öyleki kendi hikayesini anlatan dizide başrol oynamış , hülya avşar show'a konuk olmuştur.

    aradan yanılmıyorsam 1-2 yıl geçmiş bu olay da gündemden tamamen düşmüştür. lakin teksoy görevde adlı programına konu bulma sıkıntısı çeken saadettin teksoy abimizin canı sıkılmış ve bu ateşli ilişkideki son durumu türkiye'deki izleyicilere aktarmak için sarah adlı kızı ingiltere'de ziyaret etmiştir. önce sarahların evine gitmiş kapılarını çalmış "kimsiziniz" * sorusuna saadettin teksoydan "ay em from törki " cevabını alınca kapıyı açmamışlardır.
    akabinde sarahları telefonla taciz etmeye devam eden teksoy sarah'yı bir cafede buluşmaya ikna etmiştir. sarah gelir masaya oturur aman allahım oda ne, sarah başörtüsünü çıkarmış saçlar düz siyah ojeli tırnaklar suratında piercig falan filan... gotik , rakçı kızlara dönmüş . sarah oturur oturmaz saadettin teksoy kendisine bir paket türk lokumu verir ve "turkiş delaytt ,from törki for yuu" diye de ekler. neyse muhabbete geçerler , ex -gelin sarah'ya musa sorulunca musayı çoktan unuttuğunu artık onu sevmediğini söyler hatta musa için " shet" "mit" gibi çirkin ifadeler kullanır.bu kaba sözlere dayanamayan teksoy ilk uçakla türkiye 'ye döner ve daha da yurt dışına çıkmama kararı alır. bundan sonraki televizyonculuk hayatına elinde megafon baraj - gölünde yüzen vatandaşlara "çimiyo musunuz" gibi sorlar sorarak devam eder.
  • sarah aşırı derecede athena gökhan'a benziyor sanırım ya da bana mı öyle geliyor?

    içimizi ısıtan bir aşkın kahramanlarıdır.
  • bu musa komeagac isimli yağız anadolu delikanlısı haberlerdi medyaydı derken gündemden düştükten sonra mersin'e gelip stadyumun karşısında "musarah" * isminde bir cafe açmıştı.bir kaç sene liseli gençlere öpüşüp koklaşma mekanı olarak hizmet ettiyse de sonradan topu dikti sanırım .
  • bu hadiseyi realize eden dizi de ise yanilmiyorsam musa (komeagac idi soyadi) bizatihi oynamis idi.domdom bi ingilizimsi kiz ile kadrajda durma, gulmeden kameraya bakma mucadelesi verilmisti.buyuk bir ciddiyetle diziyi izlemistim.
  • dizisi 5 bölüm mü ne oynayıp atv'de yayınlanmıştı. bir sahnesinde musa'nın annesi sarah'a başörtüsü bağlamayı öğretiyor, ardın da sarah ve musa beraber kahramanmaraş dondurmacısına gidiyorlardı. böyle bir şeyi dizi diye çekenlerde mi, yoksa oturup bizim gibi izleyenlerde mi kabahat karar yüce türk adaletinin.
  • bu arada komeagac in ingilizcesi braintreemi acaba? bilemiyorum.amma velakin musa, 3 gunluk tatilde zurriyetini yaymakla kalmamis, peygamber aleyisselam rauyallahu anh hazretleri gibi islam i da 500 nufuslu braintree de yaymayi, ateslemeyi basarmisti.iyidir iyidir les seviyesinde cirkin olan sarah, kafayi gozu ortunce normalde olacagin aksine guzellesmis cekici hale gelmisti. dom dom sarah can sarah, yanaklari mercan sarah!
    simdi braintree ilahisini soyleyelim.
hesabın var mı? giriş yap