• izlerken uyuduğum, devamını ertesi gün izlediğim ender filmlerden biri oldu bu...

    iyi başlamıştı ve kesinlikle daha iyi bir film bekliyordum. her ne kadar oyunculuk ve görüntü yönetmenliği gibi pek anlamadığım teknik naneler iyi olsa da sonunu aşağı yukarı neye bağlayacakları ortalarına bile gelmeden kısmen anlaşıldı. dolayısıyla sonu şaşırtmadı. yaratması gereken etkiyi yaratamadı.

    türünün hastasıysanız izleyebilirsiniz ama herhangi bir sinema izleyicisiyseniz bence izlemezseniz çok şey kaçırmış sayılmazsınız.
  • izleyenlerin sonu hakkında tartıştığı, 'sonunu tahmin ettim ki ben' denmesinin yersiz olduğu bir filmdir. izlerken yeri, zamanı, müzikleri sorgulayıp duruyorsunuz ve son ana kadar hatta film bitince bile gerçeğin ne olduğu sizin fikrinizden ibaret oluyor, sırf bu yüzden bile klişe sıfatını haketmiyor bu film. leonardo di caprio'nun oyunculuğunu, o kasvetli adanın, göl evinin ve rüyalardaki yahut flashbacklerdeki görüntülerin başarısından dolayı da yönetmen martin scorsese'i ayrıca tebrik etmek gerek.
  • sinemada fragmanını izlediğimde arkadaşların: ''iyi film hacı gideriz buna'' demesine rağmen ''oğlum sonunda şizo çıkar kesin, asıl akıl hastası budur filan 10 milyon bayılamam bu senaryo için.'' demiştim. zamanında kendileri için. malum yerlerden çekip izledim ve sinemada hangi filme gidilir hangi filme gidilmez kıstasımın çok sağlam olduğunu bana tekrar gösterdi, saolsun.

    vel hasıl şöyle uber film. böyle şok sonu var, şöyle yönetmenlik dehası filan diye pazarlamayın şu filmi. daha fragmandan, ne olup biteceğini az buçuk tahmin edebildiğiniz bir film nasıl baş yapıt oluyor anlamadım. yok bu gözler in the mouth of madness ' da izledi be.. yapmayın canlar.

    şimdi bana ''arkadaş bi siki de beğenin be'' diye geleceksiniz biliyorum ama bende size ''popüler olan bi siki de beğenmeyin be kardeşim'' diyeceğim ayıp olacak.
  • --- spoiler ---
    çok hafif içerebilir...
    --- spoiler ---

    film bitince kardeşle aramızda geçen diyalog;

    - yuh be harcadılar güzelim adamı! ne oyun oynamışlar herife be. yazık oldu leoya!
    - ne oyunu nuko ya adam deliymiş işte. boşuna gitti o kadar tedavi yöntemi!
    - nasıl yani? teddy mi deliydi? olur mu lan ada sakinlerinin oyunuydu işte. hepsi adamı delirtmek için rol kesti adama. teddy ne deli olacak olum? kandırdılar zavallı adamı. beynini yıkadılar. (sanki kankam)
    - abla filmi nerenle izledin sen?
    - senin izlediğin yerle!
    - belli!

    izleyeli baya olmasına rağmen her aklınıza geldiğinizde, kim deliydi, hangisi oyundu, başta sus yapan kadın kimdi, mağaradaki kadın nerden çıktı? gerçek teddy kim, teddy'nin ifadesini aldığı rachel, oda'da neden teddy'nin kollarında ağladı? o'ndan sonra mağarada çıkan rachel ne ayaktı?, burası neresi ben kimim? sorularıyla 46'ya bağlatan film.

    (bkz: hepimiz teddy'iz hepimiz deliyiz!)

    o değil de filmi daha ilk dakikasında çözen arkadaşlara bi lobotomi yaptırıp beynin yarısını kendime ekletesim var. o nasıl bi beyin işleyişi kardeşim ya! biz halen daha filmin sonunu çözemedik!

    ailede biraz gerzeklik var zaar!

    http://laceysfilms.files.wordpress.com/…-island.jpg
  • sürpriz finalleri sevenlerin çok beğeneceği, ama ipuçlarını ortasında yakalayanların zevk almayacağı, "ağır dandik" film.
  • sinema tarihinin en hüzünlü sahnelerinden birine sahip olan harika bir film. pür dikkat tek kelime etmeden izlenip sonu yüzünden izlenilen arkadaşlarla birlikte uzun süre hararetli tartışmalara sokuyorsa o film olmuş demektir. artık scorsese leo uyumu xavi-iniesta yı aratmıyor maşallah.

    --- spoiler ---

    bahsettiğim sahne tabiki de eve gelen leonun çocuklarının cesedini gölde bulması ve arkadan sinsi sinsi gelen çocuklarını boğan eşinin "hadi onları kurutalım" demesi. ananın amını kurut?! allahın belası manyak ya yaşattığı travmaya bak hatunun.

    --- spoiler ---
  • film başındaki gemi sahnesi bile o kadar karanlık bir his uyandırır ki, teddy daniels ve chuck aule filmin sonuna kadar o gemide hayat ve delilik hakkında karşılıklı konuşsalar gözünüzü kırpmadan izlersiniz.
  • şu bol bol sigara içilen,hç durmadan yağmurun yağdığı, erkeklerin üstlerinde mutlaka takım elbise başlarında şapkayla dolaştıkları dönemi muhteşem yansıtmaları filmin ayrı bir güzelliği olmuş bence... sinemada bu kadar gerildiğim başka bir film hatırlamıyorum, hani biri eğilip arkadan böö dese tüm salon çığlık atacaktık, o kadar yani... leonardo için ise diyecek kelime bulamıyorum, bu çocuğun yakışıklı güzel çocuk rollerinden nerelere geldiğini sadece seyirciler mi görüyor ey akademi, bu çocuk daha napsın?
  • --- spoiler ---

    film sürpriz bir sonla bitiyor. evet tamam ama bana kalırsa klasik sonla bitseydi bir çok izleyicinin gönlü şuanda daha ferah olurdu. soruyorum şimdi hangimiz içine sindirebildi dağ gibi teddy'nin deli olmasını? *

    ki biz teddy'nin biricik ortağı, film boyunca yanında duran adam olan chuck'a çok güvenmiştik. sıkı sıkı bağlanmıştık ona, can dostumuzdu o bizim. o da yalan oldu.

    sonuçta yanarım yanarımda mutlu sonla bitmediğine yanarım bu filmin. yüzümüzü güldürebilecek en ufak bir şey olmadı çünkü bu kasvetli filmde. gerçi bu bile filmin gerçekten güzel ve izlenmeye değer olduğu gerçeğiyle yüz yüze bırakıyor bizi.

    --- spoiler ---
  • ben beğenmedim bu filmi, nedeni ise şizofrenik durumların artık tat vermemesi. şizofren adamın caka sattığı iyi filmler izledim, onların altında kaldı bu film. olmamış.
hesabın var mı? giriş yap