• talat aydemir'in ihtilal girişiminden sonra kendisi ve ailesi ile ilgili gelişmeler şu şekildedir:

    idam edilmek üzere binbaşı gürcan’la birlikte ankara merkez cezaevi’ne getirildi. ancak avukatı infazı durdurdu. fakat bir hafta sonra 5 temmuz 1964’te saat 02.50’de infaz gerçekleştirildi.
    albay aydemir, idamına kadar anılarını yazdı. anıların ilk cildi, binbaşı gürcan’ın çocukları öner ve sema’nın koynuna sokularak cezaevinden çıkartıldı. ikinci cildi askerler buldu ve halen anıların bu sayfalarının nerede olduğu bilinmiyor.

    ilginçtir, aydemir, hücresinde son olarak fransız devrimci gracchus babeuf’un "devrim yazıları" adlı kitabı okuyordu. kitap aydemir’in hücresinde bulunduktan sonra, toplatılıp yasaklanacaktı!

    eşi şadan 2001’de vefat etti. kızı tülin ve teğmen altugan, yaşanan acı olaylar yüzünden evlenemediler. tülin hanım hiç evlenmedi ve 2004’te vefat etti.
    oğlu metin aydemir, babası idam edildiğinde hava harp okulu’nda öğrenciydi. babası yüzünden okuldan atıldı, danıştay’a dava açtı, okula geri döndü. sonra kendi isteğiyle ayrıldı. özel sektöre geçti. isviçreli eşi yolande delacuisine ile datça’da yaşıyor.
  • devrin başbakanı ismet inönü ile deyim yerindeyse iki sefer satranç oynamış, ikisini de kaybederek kellesinden olmuştur. ismet paşa bu, alt etmek hüner ister.. talat aydemir davasına inanmış, temiz yürekli ve mert bir subaydı. dönemin genelkurmay başkanı cevdet sunay ilk darbe teşebbüsünden bir ay önce albay aydemir'i makamına çağırmış ve başka göreve atayacağını haber vermişti. talat aydemir tabancasını masaya koyup, ya beni şimdi vur ya da divanı harbe ver diyerek posta koymuştur.

    posta koymuştur koymasına ama darbe arkadaşları son gün verdikleri sözden dönmüş, o da kendi devam etmiş, tam başaracakken durmuştur. yani durması gereken yerde yürümüş, koşması gereken yerde de durmuştur. 22 şubat 1962 gününe ait hatıralarından bir parçayı buraya yazmalı:

    "eğer harekete geçseydim tanklar genelkurmayı ve hava kuvvetleri karargahını yok edecekti. ordu her yerde birbirine girecekti. namlunun namluya dönmesiyle bir iç harp doğacaktı. bütün bunlara rağmen ankarada yüzde yüz muvaffak olacaktım. o andan itibaren liderdim. kan döküldüğü için mecburen dikta rejimine gidecektim. oysa bizim amacımız dikta değil demokrasiydi. her şeye rağmen diktaya gitseydik ihtilalin şartlarını yerine getirmek ve her şeyden önce kendi kellelerimizi koruyabilmek için karşı harekete girişen ve protokollere imza koyup sonra
    ihanet eden kumandanları yok etmemiz gerekecekti. kısaca geniş çapta bir katliam olacaktı. tarih önünde böyle bir sorumluluk altına girmeye gönlüm razı olmadı. harekatı durdurmaya karar verdim. "
  • 1957'de alparslan türkeş, kendisine şunu söylemiştir:

    "talat, sen iyi ihtilalcisin. fakat fikir ihtilalcisi değil, kuvvet ihtilalcisisin. kuvvetini kaybettiğin anda her şeyini kaybedersin. kuvvet, ihtilalciye ihtilali gerçekleştirinceye kadar lazımdır. ihtilal gerçekleştirildikten sonra ihtilalcinin fikri ön plana geçer. sende işte bu yok."

    bu konuşmanın daha iyi anlaşılabilmesi için kulaklarda 27 mayıs 1960 hareketinin ayak seslerinin olması gerekir. bu konuşma ihtilalin lideri olmak isteyen bir subayın, aynı emeldeki bir diğerine psikolojik üstünlük sağlama konuşmasıdır.
  • "türkiye işte böyle bir memleket" dedirden adam. yani darbeyi yapsaydı cumhurbaşkanı olacaktı, yapamadı, asıldı. darbe yapmak anayasa suçu ama yaptıktan sonra da anayasal güvencesi ölünceye kadar. ne diyelim. şanssız adammış.
    darbeleri başarıya ulaşsaydı marmaris'te evren paşa'ya komşu olacaktı ya da zaten evren paşa hiç olmayacaktı.
  • sabah sabah ne alaka ise anılarından birkaç parça okudum ve çok değişik bir kafa yapısına, devlet-vatan algısına sahip olduğunu fark ettim.
    başarısız darbe girişimlerinin patenti türkiye'de kendisine aittir. balyoz ve ergenekon'dan çok evvel, başarısız darbe girişimlerine türkiye'de nasıl muamele edildiği, talat aydemir vak'ası ile görülmüştür. adam kendini idam ettirene kadar, bir deli cesareti ile, sürekli darbe yapmaya çabalamış. çünkü kafasında farklı bir türkiye algısı varmış adamın.
    talat aydemir'in tek derdi "demokrat parti'nin mirasçıları yeniden iktidar oluyor" kaygısı değil aslında. kendisi 27 mayıs darbesini bir noktaya kadar benimsemekte, fakat amacına ulaşamadığını düşünüyor. çünkü ona göre darbe sonrası türkiye'de o dönemde mevcut bulunan siyasi-sosyal yapı değiştirilmedikçe, demokrasiye dönüşün bir anlamı yok, aynı tas, aynı hamam olacak diye düşünüyor. halkın hür irade ile oy kullanamadığı kanısında, çünkü siyasi partilerin ve dolayısıyla seçimlerin ağalar ve sermayedarlar tarafından domine edildiği kanısında.
    değişik bir atatürkçülük yorumu var. bence içten içe sosyalist ama kendine itiraf edememiş, çünkü komünizm de sevdiği bir kavram değil. bunu atatürkçülük olarak yorumluyor. antikapitalist bir duruşu var. tam bağımsız türkiye ideali sebebi ile anti-amerikancı bir noktaya gelmiş. bunda kore savaşında görev almış olmasının etkisi var mıdır bilinmez.
    kendisi hakkında darbe girişimleri ideolojik temelden yoksun olduğu için başarısız olduğu söylenir de, bence tam tersi, adam darbeden sonra ne yapacağını düşünmüş de, darbeyi nasıl ve hangi güçle yapacağını hesaplamamış. istemiş ki, hiç kan dökülmeden ve tartışma olmadan gelip ona yönetimi teslim ediversinler. bu sebeple ilk darbe girişimi bir çeşit blöf. isteklerimi yerine getirmezseniz çok pis olay çıkartırım demiş, "e hadi çıkar o zaman" dendiğinde de, çıkacak olayın büyüklüğünden korkmuştur. ikinci darbe girişimi ise pür şuursuzluk zaten.
    "halk bunun farkında değil ama, halkın iyiliği böyle yönetilmektir" diye bir yönetim şekli hayal etmiş. kendince demokrasi, ama modern demokrasi algısına göre değil. halkın manipüle edildiğini düşündüğünden, tersine manipüle etmek istiyor bir noktada.
    her şeye rağmen, kafasındaki ideale tutku ile bağlı bir adam. ama bu ülküye ulaşmak için de her yolu mübah göremeyecek bir vicdan yapısına sahip. bu sebepledir ki, kendini öldürtene kadar durmak bilmeden çabalamış, fakat bu çabaları içerisinde etik anlayışından da ödün vermemiş, duruşunu bozmamak için canından olmayı göze almış.
    son tahlilde, başarılı olsaymış türkiye'nin gamal abdel nasser'i olacakmış. hem milliyetçi, hem sosyalist, hem antikapitalist, hem militer. fakat ibrenin mısır'da nasser'e döndüğü şekilde kendisine dönmediğini hesaplayamamış.
    bir nasser olsa idi, iyi mi olurdu? elbette olmazdı. türkiye farklı bir yer olurdu, ama daha iyi olmazdı. birçok örnekte test edilip kanıtlandığı üzere power corrupts absolute power corrupts absolutely.
  • darbe girişimleri sırasında kara harp okulu öğrencilerini arkasına alarak hareket edip başarısız olduğu için, 63-64 döneminde kara harp okulu mezun verememiştir, zira hepsi kovulmuşlardır. ama ordu'nun "ocak" mantığı tabiiki kendilerinden olanların başıboş bırakılmasına izin vermez, o sene özel bir yasayla bütün kovulanlara istedikleri üniversite bölümüne kayıt yaptırma hakkı tanınmıştır.

    huseyin sevki topuz'a tarih düzeltmesi için teşekkürler.
  • ankarali camci larin en sevdiği kişidir. darbe günü jetlere alçaktan uçma ve ses duvarini geçme emri verilmesine yol açtığı için kirilan camin haddi hesabi yoktur.
  • o da idam sehpasını kendi tekmeleyenlerdendir. darbe girişimi başarısız olduğu için masumane bir sempati duyulur ona karşı. daha harbiye'yi bile doğru dürüst yönetemeyen bir adamken darbe yapıp ülkeyi yönetmeyi zaten nasıl başaracaktı o da yanıtsız kalacak bir sorudur. yine de karşısında ismet inönü'yü bulması onun için büyük şanssızlıktır. halbuki o gün başbakan süleyman demirel olsaydı şimdi eski cumhurbaşkanlarımızdan biriydi.
  • hatıratında,

    "büyük önderin emaneti olan gençliğe hitabesini, içine gömmeden ve üzerine düşen vazifeyi yapamadan, emanet taşıyan atatürkçü geçinen nesle acıyorum."

    diyen ihtilalci.
  • harp okulu'nda ele geçirdiği karşı saftan subayların silahlarını almayarak ne kadar sağlam bir askeri terbiyesi olduğunu göstermiştir. ancak söz konusu subaylar serbest kaldıklarında, birliklerinin başına geçip talat aydemir avına çıkmıştır. radyoevi'ni ele geçiremeyişi tarihin akışını değiştirmiştir. harbiye'nin bahçesine gömülmeyi ve mezar taşına harbiyeli aldanmaz yazılmasını vasiyet etmiştir.
hesabın var mı? giriş yap