aynı isimde "tamirhane (film)" başlığı da var
  • türk işi anlatımlar bir nevi gerçek kesit edası. ama eğlenceli olmuş. birde oyunculuk biraz daha doğal olsa...
  • oyunculuk kalitesi yerlerde olan program.
  • flash tv dizileri tadında trt programı.

    iki tane itici tip var. izlediğim bölümde 25.800 liraya hasarlı bmw alıyorlar, 5.000 civarı masraf yapıyorlar ve 45.000 liraya satıyorlar. alan kişi de "öğrenci" harçlıklarıyla alıyor.

    kurgu, oyunculuk zaten bok gibi, bunun üzerine bir de millete piçlik konusunda örnek oluyorlar. 45.000'e sattık diye gülüyorlar bir de amk çocukları.

    sahibinden.com'daki, galerilerdeki şeref yoksunlarını güzel bir iş yapıyor gibi gösteren trt'ye tebriklerimi sunuyorum.
  • teorisi iyi ama uygulaması rezalet olan bir program, wheeler dealers gibi mi acaba diyerek denk geldikçe izliyorum ama yok olmuyor akmıyor yani. o kadar yapmacık o kadar sanayi kültüründen uzak ki. daha üçüncü cümleden her şeyin kurmaca senaryo olduğunu anlıyorsunuz.
    bakın sayın yapımcılar, evet bir discovery channel tadı beklemiyoruz ama gözünüzü seveyim boşa kurgu falan kasmayın. kartalda maslakta gerçekten araba toplayıp satan ustalar var gidin araba bulmalarına yardım edin, ne bileyim nakit sağlayın sonra az geri çekilin ustaların muhabbetini kaydedin ve yayınlayın. bütün beklentimiz o.

    acun, bak televizyonun var paran var televizyon zekan var biraz da böyle formatları al bizim kültüre uygun olarak yayınla.
  • komedi niyetine izlediğim trt belgeseli. abi oyunculuğu geçtim senaryoda da sıkıntı var. az evvel bi murat 131 aldılar. araba yolda kaldı çekici çağırdılar adam resmen bile bile geldi aracı tepeden aşağı itti. hiç bi çekici araca o hızda yaklaşamaz yahu. bi de aracın peşinde bana sat bana sat diye dolaşan bi adam var. enteresan ama madem bütçe ayırıyonuz bari düzgün bişey yapaydınız ciddili filan.
  • buram buram yapmacıklık, kurgu, senaryo, zorlama kokan program.

    olmaz kardeşim bu wheeler dealers çakması türkiye'de.

    çünkü gavur ellerinde araba denen şey pantolon gömlek gibi bi şeydir, en olmadı hobi olarak zaman ayrılıp mutlu olunan bir hededir. ne türkiye'deki gibi statü göstergesidir, ne ocağa incir ağacı diken bir masraf kapısıdır, ne de götü boklusuna sahip olmak için bir asgari ücretlinin 5 sene çalışması gerekmez. çünkü gerçekten de "öğrenci harçlığı" ile alınabilir. yedek parça için bir avuç para istenmez. ikinci eli iyi diye alınıp satılan bir meta değildir. insanlar beğendiğini alabilme özgürlüğüne sahiptir.

    türkiye'de öyle olunca (veya bunların hiç biri olmayınca) çok ciddi paraların, ve tabii üç kağıdın, döndüğü bir sektör haline gelmiştir. bu tip programların ciddiyetsizliği, inandırcılıktan uzak olması veya "a bak ne güzel şakalaşıyoz ehe" moduna gelmez, gelemez.
  • kahvehane ve berber gibi türk erkeğinin sosyalleşmesinde önemli mekanlardan biridir.

    tamirhane candır.. hele ki tamirci usta köylün ve uzaktan akraban ise süper mekandır.. seni de olayın içine çeker. onbir oniki anahtar getir, şunun ucunu tut, ışığı tut der.. arada fırça da yersin.. ama değer..

    bazen yeri gelir; sen parça gelene kadar onun yazıhane yaptığı oda benzeri yerde deri koltukları birleştirip güzel bir cumartesi öğleden sonra uykusu yaparsın.. derinden ve ince benzin kokusu eşliğinde; yazıhanenin raflarına sinmiş yedek parçaların metalik kokuları, mayıs ayının serin yağmurlu havasında çöken uykuna eşlik eder..

    gözlerin öyle çöker ki, telden karının neredesin çağrılarını mesajlarını duymazsın bile.. öylesine derindir ki uykun, seni dört taraftan saran odanın kenarına gelişigüzel atılmış kirli üstübülere sarılıp koklayasın gelir.. dantelli parfümlü iç çamaşırları misali.. o iki saatlik benzin kokulu uykundan kalktığında farkedersin ki, senelerdir bu kadar güzel bir uykuyu hiç yaşamamışsındır. ellerin yumuşak yumuşaktır, öyle bir gevşemiştir ki parmakların yumruğunu sıkamazsın.. ağzın yapış yapış olmuştur, en son ustanın sana ısmarladığı o acı çayın tadıyla uykunun yarattığı o tat birbirine girmiştir.. sen hala mışıl mışılken, o mahmurlukta arabanın tamirhanenin dışına çıkarıldığı gözüne çarpar. demek ki işlem tamamdır.. hani o romanlardaki alaycı gülümseme diye buna denir.. mutluluk budur işte..

    derken kafan birden dank eder.. evimde neden bu kadar rahat uyuyamıyorum ben lan diye.. sonra akşamları tıklım tıklım dolu kahvelerin önünden geçerken görürsün insanları.. evlerinde bekleyen eşleri çocukları varken bu adamlar ne arıyor orda tahta sandalyelerin üzerinde diyerek.. niye..

    neden berbere giderken, keşke sıra olsa da beklesek 1-2 saat diye değişik şeyler düşünürsün.. senelerce peşinden koşup düşürmek için uğraştığın kadınla evlenmek hayatının anlamı iken sonradan neden berberde işallah sıra vardır diye düşünebilirsin.. eve dönerken trafik sıkışıksa, oh iyi ki yollar tıkalı diyorsan..

    sen mi buhrandasın yoksa herkes iyi de sen mi hatalısın benjamin..

    hadi onu geçtik sana göz kırpan nejla'ya meylettik diyelim.. çok geçmez sen seneye gene aynısı olacaksın.. uçan kedi sabahattin abi..

    memleketimin erkek cinsi olarak bu işleri bilemiyoruz hacım.. sen arada bir tamirhane, berber, kahve üçgeninde sıkışmaya ve onlardan medet ummaya mahkumsun.. içmeye gidebiliyorsan o apayrı bir lüks.. çakır kafayla karı bana bir şey diyemez, sıkıysa desin kafasındaki hava-cıvalara acıyorum. ya karısı çoktan terketmiş, ya da o dışardayken boynuzları sibirya ren geyiğinin boynuz ölçüsünün son limitlerine ulaşmıştır..

    gömlek cebinde altılı kupon ve mavi kapaklı turuncu tükenmez kalem taşıyacağımız günlerin arefesinde tamirhane ortamının topla gel jargonunda vaktimizi geçiriyoruz. memnun muyuz..? kendimizce memnunuz göya..

    işçilik almayan tanıdık tamirhanelerde vaktini öldürmeyi seven orta yaş şeysi, oto sanayi sitesinden bildirdi..
  • trt belgeselde, insan irisi ve redneck bıyıklı olmak kaydıyla tamircileri bile formatın aslına uydurulmaya çalışılmış, ancak mizansenleri yüzünden kalitesi yerlerde olan çakma program.
  • acilen flash tv'ye transfer olması gereken program. ya da işin içine din iman sokup dini bir kanalda yayınlanabilir.
  • rock müziğe biraz olsun kafası basan; pink floyd, deep purple ve rainbow kimdir az buçuk bilip de, hakkını veren olsa da dinlesek diyenlerin takılması gereken, getto'nun hopçiki anlayışını bitirerek vatana millete ve evleviyetle ankara'ya hayırlı bir iş yapmış olan mekan ...

    (bkz: jackhammer)
hesabın var mı? giriş yap