• allah'ın sözleri olan kuran-ı kerim okunduğunda tevrat ve incil'in tahrif edilmediği, en azından kuran'ın indiği ilk dönemlerde sapasağlam ortada oldukları su götürmez bir gerçektir. çünkü allah insanlığa yaptığı son tebliğde sürekli olarak tevrat ve incil'i referans göstermekte, onları doğru bir kaynak olarak nitelendirmektedir.

    ha sonradan yahudiler de müslüman olsun diye kudüs'ün kıble bellenmesi yahudileri etkilememiş, yahudiler islamiyeti kabul etmeyince muhakkak ki işler değişmiş, bunun üzerine "onlar senin kıble'ne dönmezler. sen de onların kıble'sine dönecek değilsin" diyen ayetle müslümanların kıblesi mescid-i haram olarak değiştirilmiştir.

    hz. muhammed'in 17 ay mescid-i aksa'yı (kudüs) kıble olarak kullandığına, daha sonra bir gün ikindi namazı'nı kıldırırken tam namazın ortasına geldiği bir sırada, yüzünü çevirmek suretiyle kıble'yi değiştirmesi çok ilginç bir dönüşümdür. bunun üzerine haklı olarak: "noluyoruz ya, kıble niye değişti şimdi durup dururken" diye soranlara da anında şu ayet inmiştir ki çok eğlencelidir:

    . "insanlardan bir kısım beyinsiz'ler: yönelmekte oldukları kıblelerinden onları çeviren nedir? diyecekler. de ki: doğu da batı da allah'ındır" (bakara/142).

    şimdi her şeyi bilen, önceden gören bir yaratıcı'nın bu haldeki gibi insani bir öngörüsüzlük içinde olması akla yatkın geliyor mu? yani allah en baştan beri olayların bu şekilde gelişeceğini, yahudilerin islamiyeti reddeceğini bilmiyor mu? biliyorsa müslümanların kıblesini niye en baştan mescid-i haram olarak belirlemiyor?

    allah, kuran-ı kerim ayetlerinde, kuran'ı, tevrat ve incil değiştirildiği ya da bozulduğu için değil, tevrat ve incil'i tasdik etmek için indirdiğini, incil'i de tevrat'ı tamamlamak için gönderdiğini söyler. (al-i imran/50, maide/46)

    bir de ağzını her açtığında "tevrat tahrif edilmiştir ve sair" diye üfüren kuran cahillerine şifa olması açısından söylüyorum, ki kuran-ı kerim, indiği dönemin tevrat ve incil'ini kaynak gösterir, onlara referans verir, onaylar. şöyle ki:

    . (resülüm!) eğer sana indirdiğimizden (bu anlattığımız olaylardan) kuşkuda isen, senden önce kitab'ı (tevrat'ı) okuyanlara sor. andolsun ki, rabbinden sana hak gelmiştir. sakın şüphecilerden olma! (yunus/94, diyanet meali)

    e hani tevrat tahrif edilmişti. bak burada allah'ın gol diyor. burada allah bizzat tevrat'ı kaynak gösteriyor. son elçisi hz. muhammed'e "kuran'da takıldığın bir yer olursa, senden önce tevrat'ı okuyanlara sor, sakın şüphecilerden olma, tevrat'ı bilenlere sor, mevzuyu oradan kavra" diyor, demiyor mu? tevrat tahrif edilmiş olsaydı böyle demezdi herhalde, öyle değil mi?

    kaynak allah'ın sözleri. devam ediyorum. aşağıdaki ayetlerde de allah, kuran-ı kerim'i insanlığa gönderdiği dönemde, o devir elde bulunan hali hazırdaki tevrat ve incil'i de doğrulamakta:

    . "elinizdeki tevrat'ı tasdik edici olarak indirdiğimize (kur'an'a) iman edin. onu inkâr edenlerin ilki olmayın..." (bakara/41, diyanet meali)

    . "incil'e inananlar, allah'ın onda indirdiği (hükümler) ile hükmetsinler. kim allah'ın indirdiği ile hükmetmezse işte onlar sapık'lardır" (maide/47)

    yani o dönemdeki tevrat'lar, incil'ler tahrif edilmiş olsa, 7. yüzyılda insanlığın elinde bulunan tevrat'lar ve incil'ler değiştirilmiş, bozulmuş ya da insan sözü katılmış olsaydılar, yüceler yücesi bir yaratıcı daha ne diye "kuran'ı elinizdeki tevrat'ı tasdik etmek için indirdim, incil'den ayrılmayın, sapıklaşmayın ve sair" desin?

    . "...kendilerine allah katından ellerindeki (tevrat'ı) doğrulayan bir kitap gelip de..." (bakara/89)
    . "...halbuki o kur'an kendi ellerinde bulunan tevrat'ı doğrulayıcı olarak gelmiş hak kitaptır..." (bakara/91)
    . "...içinde allah'ın hükmü bulunan tevrat yanlarında olduğu halde..." (maide/43)
    . "şüphesiz tevrat'ı biz indirdik. içinde bir hidayet, bir nur vardır..." (maide/44, diyanet meali)

    neymiş, kuran'ın inmeye başladığı yıllardaki tevrat'larının içinde nur varmış, hidayet varmış. kuran, tevrat'ı doğrulayıcı olarak indirilmiş hak bir kitapmış. o dönemki tevrat'ın içinde allah'ın hükmü varmış.

    . "ey kitap ehli! siz, tevrat'ı, incil'i ve rabbinizden size indirileni hakkıyle uygulamadıkça, (doğru) bir şey (yol) üzerinde değilsinizdir" de." (maide/68)

    ayetler toplu halde şu şekilde, arzu eden tümüne baksın: (al-i imran/3, 93), (bakara/41, 44, 78, 89, 91, 113), (maide/43, 44, 46, 47, 48, 68), (tevbe/111).

    tüm bu ayetlerde kuran'ın inmeye başladığı yıllarda elde bulunan tevrat ve incil kutsanıyor. ve 7. yüzyılda kuran'ın bu kitapları tasdik için indiği söyleniyor. bu çok açık. sonra ne oluyor da dünyadaki tüm tevrat ve incil'lerin birdenbire bozulup tahrif edildiği iddia edilmeye başlanıyor. bu iddianın kaynağı nedir?

    peki bu durumda bu eski metinleri ne yapacaksın?

    . (bkz: ölü deniz parşömenleri kumran yazıtları)

    velhasıl allah'ın sözleri olan ayetlere bakıldığında: kur'an'ın, tevrat ve incil'i onayladığını, onlara dönük bir tahrifat iddiasında bulunmadığını, yalnızca bazı yahudi din adamlarının tevrat ayetlerini para karşılığı satmasını eleştirdiğini, hristiyanların da hz. isa'yı allah'ın oğlu olarak kabul etmesini reddettiğini görüyoruz. bir de kuran, incil'de "ahmet" adında bir elçinin gönderileceğinin yazdığını öne sürüyor.

    yani 7. yüzyılın ortalarına kadar tevrat ve incil'de bir tahrifat sözkonusu değil. çünkü allah öyle diyor. öte yandan kumran yazıtları milattan önce 2. yüzyıl ile milattan sonra 70 yıllarına tarihleniyor, ki bu metinler, daha önceden elde bulunan milattan sonra 1000 yıllarına ait eski ahit metinleriyle mükemmel bir uyum gösteriyor. yani o dönemki tevrat ile bugün elde bulunan aynı kitap.

    dahası 325 yılında hristiyan aleminin ilk evrensel toplantısı yapılıyor. (bkz: iznik konsili). bu konsilde; hristiyanlığın temel kuralları konuluyor ve değişik incil metinleri arasından dördü (matta, luka, markos, yuhanna) incil olarak tespit ediliyor.

    sonuç olarak tevrat ve incil metinleri kuran'ın inişinden önce neyse, şimdi de o. herhangi bir değişiklik yok. bu bilgiler ışığında, tahrif edildikleri iddiaları tamamen gerçek dışı. bu konsil kuran'ın inişinden sonra yapılsa ya da 7. yüzyıl öncesine ait elde bir tevrat bulunmasa tahrifat iddialarını anlayacağım ama iddia bu haliyle sadece iddia olarak kalıyor.

    son olarak ankebut suresi 46. ayette şöyle deniyor ki bunun üstüne daha ne denir bilmiyorum:

    . "içlerinden zulmedenleri bir yana, ehl-i kitap ile ancak en güzel yoldan mücadele edin ve deyin ki: "bize indirilene de, size indirilene de iman ettik. bizim tanrımız da sizin tanrınız da birdir ve biz o'na teslim olmuşuzdur."

    her şey bir yana tevrat ve incil değiştirildi ise bu yaratıcı'nın sözlerini koruyamadığı anlamına gelir. daha önceki eserlerini koruyamayan bir tanrı'nın bir sonrakini koruma olasılığı var mıdır?

    . "kuran'ı kesinlikle biz indirdik; elbette onu yine biz koruyacağız" (hicr/9).

    bu ayetle allah kuran'ı sonsuza dek koruyacağını söylüyor ama yine aynı allah eski kitaplarda da şöyle diyor:

    . "...kutsal yazı da geçerliliğini yitirmez" (yuhanna/10 - 35).
    . "ot kurur, çiçek solar, ama tanrımız'ın sözü sonsuza dek durur." (yeşaya/40 - 8)
    . "gök ve yer ortadan kalkacak, ama benim sözlerim asla ortadan kalkmayacaktır" (matta/24 - 35).
    . "size doğrusunu söyleyeyim, yer ve gök ortadan kalkmadan, her şey gerçekleşmeden, kutsal yasa'dan ufacık bir harf ya da bir nokta bile yok olmayacak" (matta/5 - 18)

    . (bkz: eski ahit)*
    . (bkz: yeni ahit)***

    selam ve dua ile.*
  • eski ahit: "yahudilik ve hıristiyanlık'da, incilde ifade ettiği gibi, ilk beş kitabı musa tarafından yazıldığı kabul edilen kutsal kitaplar serisi.

    ne var ki, son yüzyıllarda, yazarın başkaları olduğu yönündeki belgesel hipotez önemli ölçüde tüm liberal dinbilimciler tarafından kabul edilmektedir. liberal bilginler tevrat`ta 4 yazarın ve 1 editörün aktif bir yer aldığı görüşünde uzlaşmaktadırlar.

    bu gün belgesel hipotez hangi mısraların kimin tarafından yazıldığını belirleyerek rafine edilmiş durumdadır. ayrıca biliminsanları bu yazarların isimlerini de saptamaya çalıştılar. 1943'te, papa xii. pius bir divino afflante spiritu yayınlayarak bilima damlarını incildeki yazıların kaynağını araştırmaya davet etti. son arkeolojik buluşlar ve linguistik analiz araçları hipotezdeki araştırmayı kolaylaştırdı. belgesel hipoteze olan inanç bir takım faktörlerle tetiklendi, şöyle ki :

    - anachronizm (tarih hataları) edom kralları listesinde olduğu gibi.
    - çeşitli pasajlarda tanrının farklı isimlerle anılması
    - birbiri içine geçmiş farklı üsluplar.
    - en önemlisi tanrı mefhumunun yehova'nın yiyip içen konuşup gülen hatta güreş tutan insansılığından, elohim'in doğa üstü soyut varlığına değişim gösteriyor oluşu. yehova (ya da yahweh) 'nın aksine elohim genel bir tanrı kavramını ifade eder; yani, tanrı'yı aşkın bir varlık, evrenin yaratıcısı olarak tasvir eder.

    bu faktörler dinbilimcilerin tevrat'ın hibrid (melez) ve musanın ölümünden ve kitapta anlatılan olaylardan epey sonra yazılmış olduğu sonucuna varmasını sağlamıştır. yazarlar ve redaktörler bilinmiyor. belgesel hipoteze göre çeşitli yazarlar tarafından yazılmış yazılar:
    1) yazısında insanlığı odak alan. tanrının adı olarak jhwh (yehova) kullanan , tanrıyı (tanrı ademi çamurdan yarattı, adem ve havva ile bahçede konuştu; musayla konuştu gibi) antropomorfik terimlerle anlatan ve büyük ihtimalle milattan önce 848 ( kral jehoam devri) cıvarları güney yahuda krallığında yaşıyan bir yazar tarafından yazılmış “j” metni.
    2) dini ve ahlaki düşünceler üzerine yazan yazar tanrıdan sürekli olarak elohim olarak bahseden büyük ihtimalle milattan önce 922 ve 722 arasında kuzey israil krallığında yaşamış musayı ruhsal atası olarak gören bir shiloh din görevlisi tarafından yazıldığı düşünülen “e” metni
    3) israil tarihinin sonraki gelişmelerinden haberdar olduğundan j ve e den daha sonra yaşamış olması gereken yahudada büyük ihtimalle kudüs'de yaşamış (levitical bir din görevlisi olabilir belki jeremiah) bir yazar tarafından yazılmış “d” metni .yaşadığı tarih eski israil dininin ruhsal ve etik dönemi, milattan önce 622 civarı olmalı. bu kişi yasanın tekrarı kitabının nerdeyse tamamını yazdı, yeşu, hakimler, 1. ve 2. samuel ve 1. ve 2. krallar'ı yazdığı gibi. ikinci bir yazar orijinal yazıyı jerusalem'in babiller tarafından m.ö 587'de yıkılmasından sonra düzenledi. 2 krallar'a son iki bölümü ekledi ve başka bir yere babil saldırısından sonra durumlardaki değişikliği yansıtmak için pasajlar ekledi.
    4) ülkenin dininin papazlara yaraşır/meşru bir seviyeye ulaştığı bir dönemde , kudüsün m.ö 587`de yıkımından önce yaşamış, yazıları tanrıyı merkez alan bir papazın perspektifiyle eklemeler yapmış, rahiplerin yaşamlarını tartışmış dini adetleri(ritüel), tarihleri, ölçüleri, kronojileri, soyları, tapınmayı ve hukuku. harun'u ruhi ata olarak kimliklendiren bir rahip tarafından yazılmış, tanrıyı uzak ve üstün bir ilah olarak gören, j ve e de olduğundan daha az kişisel; bazen katı ve eleştirel. j e ve d metinlerindeyaklaşık 70 kez geçen acıma, merhamet, nezaket,pişmanlık kavramlarından hiç bahsetmeyen “p” metni. “p”nin yazarı büyük ihtimalle j ve e’nin üslubundan memnun değildi ve bunlara bir alternatif tarih yazımı ortaya koymak istedi. melekler, rüyalar ve konuşan hayvanlar gibi j ve e de görülen konseptleri reddetti. sadece harun'un soyundan gelen levililerin rahip olacağına inanırdı. j, e ve d den sonra yaşamıştı çünkü bu üçünün bilmediği diğer peygamberlerin kitaplarını bilmekteydi. p sürekli, j den dikkate değer bir şekilde farklı olarak yazılmıştır.
    5) bir aaronid papaz olan bir redaktör tarafından j, e, p ve d nin yazılarına ve varolan tevrat'a yapılmış eklemeler

    (yaratılış`ın ilk 10 bölümünün hangi bölümlerinin hangi yazarlar tarafından yazıldığını gösteren bu çalışmanın ingilizcesine http://www.religioustolerance.org/jepd_gen.htm adresinden ulaşabilirsiniz.)

    yaradılış hikayelerinde ilk efsane p tarafından yazılmıştı. baştan başlanıp p'nin yazısı okunabilir. ikinci bölüm boyunca j devreye giriyor ve ikinci bir hikaye anlatıyor. nuh tufanında, yaradılış 6:5 den 8:22`ye, redaktör alternatif bir yaklaşım getiriyor. p den ve j den seçimler sunuyor. yaradılış 6:5 den başlanıp j nin ilavesi okunabilir.

    "belgesel hipotez"e göre pentateuch nasıl evrimleşmiştir:

    - friedmann asurlular, kuzey krallığını milattan önce 722`de fethettiklerinde bir çok göçmenin güney israil'e aktığını ve gelirken yanlarında kutsal “e” yi getirdiklerini öne sürmüştür. akabinde, “e” ve ”j” birleştirilerek tek bir döküman haline getirilmiştir ve je olarak anılmıştır. - “d” muhtemelen bir yüzyıl sonra yazılmıştır. milattan önce 622`de, yazıldıktan kısa bir süre sonra, rahip hilkiah tarafından tapınağın yakınında bulunmuştur. daha sonra “d”, “je” ile birleştirilmiştir.
    - “p” kral josiah'ın ölümünden önce m.ö. 609'da yazılmıştır, muhtemelen kral hezekiah'ın hükümdarlığı sırasında. je'ye bir alternatif olarak yazılmıştır.

    “r” ; “j”,”e”,”p” ve diğer dökümanları yahudilerin ilk 4 kitabı içinde birleştirmiştir.tevrat'ı tamamlamak için buna “d” (yasanın tekrarı) eklenmiştir.

    düzenlemeyi yaptığında, je, d ve p dökümanları geniş bir deveran içindeydi. herbiri çeşitli guruplar tarafından destek görmekteydi. r bu kaynakları birbirine daha bağlı tek bir döküman haline getirmeye çalıştı. friedmann'a göre redaktör ezra'ydı.

    doğaldır ki, çeşitli yazarlar sık sık yazılarına israil ve yahuda dışındaki önceki pagan kaynaklarından alıntılar yapmışlardır. mezapotamya'da bulunmuş yazılara bakılarak çok açıktır ki tevrat'takine paralel bir edebiyat milattan önce 3. bin ile 1. bin arasındaki bir dönemde var olmuştur. hukuk kurallarını, yaratılış öykülerini, ilksel hikayeleri, epik öyküleri, ve mezopotamya tarihinin çeşitli dönemlerinin benzeri hikayelerini biliyoruz. nuh'unkine paralel olan bir sel hikayesi eklenebilir.

    tevrat'i kim yazdi? belgesel hipotez / richard e. friedman harper collins, san francisco, ca, (1997).

    orijinal başlığı "who wrote the bible" olan bu yazı usrenin tarafından http://www.religioustolerance.org/chr_tora1.htm sitesinden türkçeye çevrilmiştir"

    http://www.turandursun.com/…lismalarimiz&itemid=127

    belgesel hipotez karşıtı eleştiri için:
    http://www.equip.org/free/dw035.pdf

    ayrıca (bkz: mehmet sakioglu)
  • çok ilgi çekici okudukça okuyasın geliyor. mesela bugün okuduğum ve dikkatimi çeken birkaç yeri paylaşayım.

    ***

    -eti yenen ve yenmeyen hayvanlar-

    kendiliğinden ölen hiçbir hayvanın etini yemeyeceksiniz. ölü hayvanı yemesi için kentlerinizde yaşayan bir yabancıya verebilir ya da öteki yabancılara satabilirsiniz. siz tanrınız rab için kutsal bir halksınız.

    lev 11:1-1-47

    en sevdiğim geliyor:

    -söz dinlemez oğul-

    eğer bir adamın dikbaşlı, başkaldıran, annesinin ve babasının sözünü dinlemeyen, onların tedibine aldırmayan bir oğlu varsa, annesiyle babası onu tutup kent kapısında görev yapan kent ileri gelenlerine götürecekler. onlara şöyle diyecekler "oğlumuz dikbaşlı, başkaldıran bir çocuktur. sözümüzü dinlemiyor. savurgan ve içkicidir."

    bunun üzerine kentin bütün erkekleri onu taşlayarak öldürecekler . aranızdaki kötülüğü ortadan kaldıracaksınız . bütün israilliler bunu duyup korkacaklar.

    ***

    yok yorum yazmayacağım diye söz verdim kendime ama dayanamayacağım. yahu söz dinlemedi diye çocuğu, şehrin tüm erkeklerine taşlatmak nedir allasen. bir konuşsaydık, bir çözüm bulsaydık. odama gönderseydiniz, bir hafta miss en mister brown'un kapısı önündeki karları kürseydim ceza olarak...
  • israiloğullarının kitaplarının genel adıdır. temel kabul eldeki yazılı kitabın adının tanah olduğu şeklindedir. tanah(k), tora(yasa), neviim(peygamberler), ketuvim(kitaplar) kelimelerinin baş harflerinden oluşur. yani bugün elimize aldığımız eski ahid'in içinde hz. musa'ya verildiğine inanılan tora( tevrat), hz. musa'dan sonra gelen peygamberlerin anlatıldığı neviim ve diğer kitapların bulunduğu ketuvim bölümü vardır.

    tevrat, tora hz. musa'ya turi sina'da vahyedilmiş kabul edilmektedir. tekvin, çıkış, levililer, sayılar ve tesniye bölümlerinden oluşur. ancak bugün yapılan araştırmalar ve tevratın içindeki diğer ifadeler hz. musa'ya verilen kitabın bu kadar hacimli olamayacağını göstermektedir. çünkü hz. musa kendisine verilenleri taş levhalara yazabilmiştir. hz. musa'ya verilen hikmet ve şeriat daha sonra israiloğullarının civar mitolojilerin etkisinde kalmasıyla genişlemiş ve çeşitlenmiştir.

    bilindiği gibi tevrat'ta sümer, babil, asur, iran, kenan, fenike,mısır mitolojisinden yüzlerce öğe vardır. tek tanrıcı bir din olan yahudiliğin kabul edemeyeceği bir çok mitolojik unsur bir araya getirilmiştir.

    her ne kadar yahudiler tevratın hiçbir harfinin bile değiştirilmediğini,hatta tanrının kainatta ilk yarattığı şeyin tevrat olduğunu ve kainatın yaratılışında tevratın bir şablon ve cetvel olarak kullanıldığını iddia etseler de bizzat tevrat'ta kitabın defalarca değiştirildiği yazmaktadır. putperest israil krallarının tevratın içindeki yahve isimlerini çıkararak yerine putların isimlerini koydurduğu yahut bütün tevrat nüshalarını toplattığı,tevrat okumayı yasakladığı, hz. musa'nın yazdığı standart nüshanın mabede saklandığı tevrat'ta geçer. yine tevrat'ta peygamber yeremya allahın dinin değiştirildiğinden bahseder.
    bütün bunlar göstermektedir ki tevrat yazılmaya başlandığı 1300 küsür sene içerisinde (ki yahudilere göre bu tarih çok daha eskidir) birçok değişikliğe maruz kalmış, putperest ve din düşmanı müdahalelerle yüzyüze gelmiştir. hal böyle olunca dini bir kitap olarak tutulacak bir yanı kalmamıştır. son şeklini ise ms 1000 yılından sonra almıştır.

    tevrat'ın sözlü yorumu olarak yazıya geçirilen yahut sözlü tora olarak adlandırılan mişna ve gemera ise tefsir geleneğinin ürünüdür. yahudi şeriatına ve örfüne dair birçok şey bu metinlerde mevcuttur.

    yarısından çoğu uydurma ve efsane de olsa bizim gibi ms 850 de ilk yazılı eserlerini taş üzerinde vermiş bir millete göre israiloğulları mö 1300lerde oldukça önemli bir kitap meydana getirmişlerdir. hakkını vermek lazım. kadim ortadoğudaaki halkların dilden dile aktardıkları masal efsane adına ne varsa din diye kutsal kitaba geçirmekle dini açıdan pek etik davranmamışlarsa da ortaya çıkan bu eserin edebi ve tarihsel olarak hakkını vermek gerektiğini düşünüyorum
  • "tevrat, üç bölümden oluşan yahudilerin kutsal kitabı eski ahid'in ilk bölümüdür. ibranice yazılmıştır. bu dildeki adı, kanun ve şeriat anlamına gelen torah'dır. (torah'ın sonundaki "he", illetli harflerdendir. arapça'da olduğu gibi okurken söylenmez.) torah, yahudi kültüründe, hem eski ahit'in bütünü hem de onun ilk beş kitabı için kullanılır. beş bölüm olması nedeniyle batı'da pentateque denir. müslümanlarca israiloğulları'na peygamber gönderilen hz. musa'ya inen kitap olarak kabul edilir. islamiyet'e göre, dört büyük kitaptan biridir. islam kaynaklarında eş'ar-ı hamse olarak geçer.

    ilk indiği halini korumadığı halde yahudiler, tümünün tanrı'nın vahyiyle yazıldığına inanır. oysa tesniye'nin sonunda musa'nın ölümü ve gömülüşü yazılıdır. buna rağmen bu beş kitabın hepsinin tanrı'nın vahyi ve musa'nın eliyle yazıldığına inanmak yahudilere farzdır. tevrat'ın ibranice en eski metni m.s 9. yüzyıl tarihini taşır.

    tevrat bir kitaplar toplamı olmadan önce, sözlü bir halk geleneği halinde hafızalarda yaşamıştır. asıl tevrat, 2 bin yılı aşkın zaman süresinde, rivayetten rivayete, tercümeden tercümeye ve bunların doğal sonucu olarak yapılan düzenlemelerle şekil değiştirmiştir. yemek şarkıları, hasat sonu şenlik şarkısı, çalışma sırasında söylenen ünlü kuyu şarkısı (sayılar 21,17) gibi şarkılar; mersiyeler mersiyesi gibi evlenme şarkıları, matem şarkıları, savaş türküleri, dualar ve beddualar tevrat'ta yer alan sözlü gelenekler arasındadır.

    tevrat'ın yazıya geçirilmesi 13. yüzyılın sonunda gerçekleşir, ancak bu yazım sırasında pek dikkatli davranılmadığı görülür. örneğin, bizzat allah'ın elinden çıktığı kabul edilen on emir, çıkış (20, 1-21) ve tesniye'de (5, 1-30) farklıdır. bugünkü tevrat'ın, dört ayrı rivayetin birbirine geçirilmesinden meydana geldiği daha 19. yüzyılda anlaşılmış ve kabul edilmiştir."
  • -yasanın tekrarı 22-

    eğer bir adam kentte başka biriyle nişanlı erden bir kızla karşılaşır ve onunla yatarsa, ikisini de kentin kapısına götürecek ve taşlayarak öldüreceksiniz. çünkü kız kentte olduğu halde yardım istemek için bağırmadı, adam da komşusunun kızıyla ilişki kurdu. aranızdaki kötülüğü ortadan kaldıracaksınız.

    **
    yorum: bunun hemen altında kentte değil de kırda olan versiyonu var, orada sadece adamı taşlıyorlar, kadın bu kez suçsuz ve biraz kurnaz. çünkü kentte değil de kırda tecavüze uğrayarak taşlanmaktan kurtulmuş! aferin ona. neyse en sevdiklerimden birini daha paylaşayım.

    yasanın tekrarı 24-26

    birlikte oturan kardeşlerden biri oğlu olmadan ölürse, ölenin dulu aile dışından biriyle evlenmemeli. ölenin kardeşi dul kalan kadına gidecek. onu kendine karı olarak alacak, ona kayınbiraderlik görevini yapacak. kadının doğuracağı ilk oğul, ölen kardeşin adını sürdürsün. öyle ki ölenin adı israil'den silinmesin. ama adam kardeşinin dul karısıyla evlenmek istemiyorsa, dul kadın kent kapısında görev yapan ileri gelenlere gidip şöyle diyecek: "kayınbiraderim israil'de kardeşinin adını yaşatmayı kabül etmiyor. bana kayınbiraderlik görevini yapmak istemiyor."

    kentin ileri gelenleri adamı çağırıp onunla konuşacaklar. eğer adam "onunla evlenmek istemiyorum" diye üstelerse, kardeşinin dul karısı ileri gelenlerin önünde adamın yanına gidecek, onun ayağındaki çarığı çıkaracak, yüzüne tükürecek ve "kardeşine soy yetiştirmek istemeyen adama böyle yapılır" diyecek. adamın soyu israil'de çarığı çıkarılanın soyu diye bilinecek.
    ***

    eğer iki adam kavgaya tutuşur da birinin karısı kocasını dövenin elinden kurtarmak için gelip elini uzatır, öbür adamın erkeklik organını tutarsa, kadının elini keseceksiniz, ona acımayacaksınız...

    ***
    hani insanlar kitapları türlerine göre ayırırlar. fantastik, aşk, macera, polisiye felan diye işte bu kitap hepsini içinde barındırıyor. neden bu kadar çok okunduğuna şaşmamalı. elimden bırakamıyorum.
  • öldürmeyeceksin yazarmış bu kitapta. bu arada kemal kılıçdaroğlu bugün yaptığı konuşmasında tayyip erdoğana tevratın diğer iki maddesini hatırlatmış. çalmayacaksın, yalan söylemeyeceksin. lan ne kitapmış arkadaş, herkese bi ayarı var. bu arada kılıçdaroğlu'nun gözünden netenyahu - tayyip arasında geçen tevrat mücadelesinde, netanyahu 2-1 önde.
  • tora, neviim ve ketuvim olarak bilinen üç temel bölümden oluşan "tanah" kitabına müslümanların verdiği isimdir.

    aslında diğer bir ifadeyle tevrat, ibrani alfabesinde "tav-vav-reş-he" harfleriyle yazılan tora'nın arap alfabesine aktarıldığındaki halidir de denilebilir. rabinik yahudi inanışına göre dünyanın üzerinde yükseldiği üç sütundan biridir tevrat.

    bir diğer özelliği de alfabenin ilk harfi alef ile değil de ikinci harfi olan bet ile başlamış olmasıdır. çünkü tanrı kendi alef'i kendi adı için saklamıştır inanca göre ve bu nedenle de tora bet ile başlatılmıştır.

    tevrat ya da orijinal adıyla tora, "bereşit bara elohim et haşamayim ve et ha erets" sözleriyle başlar ki; bu da hepimizin bildiği gibi "başlangıçta tanrı gökleri ve yeri yarattı" manasına gelir.
  • şöyle ifadelere sahip kitap;

    "yahudi olmayanlarin mallari cöller gibidir ve sahipsizdir ,kim önce onu ele gecirirse artik onun malidir."(baba bathra 54b)
    "yahudiye, yahudi olmayana gidip onu kandirmasi, onu aldatmak icin ticaret yaparak paralarini ele gecirmesi helaldir. yahudilerin olmayan servetler yahudilerin ortak malidir.bu servetler onu ilk ele geciren yahudinindir." (baba kamma 113a)
    "yahudi olmayan biri tora kitabini incelerse o kisi öldürülmeyi hak eder"(synhedrin 59a)
    "yahudi olmayanin evi ev olarak görülmemelidir."(erubin 75a)
    "(????) gojim[yahudi olmayan]'larin en iyilerini öldürmelisin"(kiduschin 40b)
    "yahudi olmayanlar neden pisliktir?cünki onlar sina daginda degildiler. chava(havva)'nin yilani pisligini siringaladi ve sina daginda olanlar yani jisraélitler(yahudiler) bu pislikten arindirildilar yahudi olmayan her keste, yilanin enjete ettigi pislik,zehir halen vucutlarinda"(aboda zara 22b)
    "mesih tekrar gelir gelmez yahudi olmayan her kes yahudilerin köleleri olacak"(erubin 43b)
    "yahudi olmayan kalabaliklari gördügünüzde onlara 'anneleriniz utansin,yaziklar olsun sizleri dogurduguna' diye söyleniniz"(berakhoth 58a)
    "yahudi olmayanlarin mezarlarını gördügünüzde onlara 'anneleriniz utansin,yaziklar olsun sizleri dogurduguna' diye söyleniniz"(berakhoth 58b)
    "yahudi olmayana ucuza vermektense bir yahudiye belese hediye et"(baba mezia 71a)
    "sizler benim cayislarimda otlanan koyunlarimsiniz. sizler yahudiler gercek insansiniz diger yahudi olmayan halklar insan degildirler, sadece hayvandirlar"(baba mezia 114b)
    "yahudi olmayanin dölü hayvan dölüdür"(jabmuth 94b)
    "yahudinin yahudi olmayan biri ile yatmasi, bir hayvanla yatmasindan baska bir sey degildir."(aboda zara 22b)
    "üc yasında ve bır günlükse kız cocugu onla cınsel ılıskı kurulabılır"(jabmuth 57b, jabmuth 60 a, aboda zara 37a)
    "tecavüzcünün para ödemesine gerek yok, cünki tecavüz ettigi o kiz zaten evlenince kocasindanda ayni aciyi zaten yasiyacakti"(baba kamma 59a)
  • bir anne adı. ilginçtir ortaokul sonunda fen lisesi sınavlarına girinceye kadar bu ismin orjinalliğini farketmemiştim. bana göre çevremde bolca bulunan ayşe, fatma isimlerinden farksızdı. bahsettiğim sınavda şimdi hayal meyal hatırladığım din hocası tipli bir öğretmen (ince bıyık, tuhaf bir sırıtış) kimlik kontrolü yaparken ana adıhanesine bakıp birşeyler söylemişti. ben başta anlam verememiş daha sonra düşününce, musevi olduğumuz şeklinde yorumlandığını görmüştüm. bunun da özellikle bırakın museviyi, farklı bir kültürden insanlara bile öcü diye bakıldığı bir ilde etkisinin biraz karışık olabilceğine şahit olmuştum. tuhaflıksa ailenin tipik bir sunni müslüman inanca sahip olmasıydı.
    dedemin bu isim tercihinden benim anladığımsa anadolunun gerçekten çok zengin bir kültür ve inanç hamuruna sahip olduğuydu.
hesabın var mı? giriş yap