51 entry daha
  • allah'ın sözleri olan kuran-ı kerim okunduğunda tevrat ve incil'in tahrif edilmediği, en azından kuran'ın indiği ilk dönemlerde sapasağlam ortada oldukları su götürmez bir gerçektir. çünkü allah insanlığa yaptığı son tebliğde sürekli olarak tevrat ve incil'i referans göstermekte, onları doğru bir kaynak olarak nitelendirmektedir.

    ha sonradan yahudiler de müslüman olsun diye kudüs'ün kıble bellenmesi yahudileri etkilememiş, yahudiler islamiyeti kabul etmeyince muhakkak ki işler değişmiş, bunun üzerine "onlar senin kıble'ne dönmezler. sen de onların kıble'sine dönecek değilsin" diyen ayetle müslümanların kıblesi mescid-i haram olarak değiştirilmiştir.

    hz. muhammed'in 17 ay mescid-i aksa'yı (kudüs) kıble olarak kullandığına, daha sonra bir gün ikindi namazı'nı kıldırırken tam namazın ortasına geldiği bir sırada, yüzünü çevirmek suretiyle kıble'yi değiştirmesi çok ilginç bir dönüşümdür. bunun üzerine haklı olarak: "noluyoruz ya, kıble niye değişti şimdi durup dururken" diye soranlara da anında şu ayet inmiştir ki çok eğlencelidir:

    . "insanlardan bir kısım beyinsiz'ler: yönelmekte oldukları kıblelerinden onları çeviren nedir? diyecekler. de ki: doğu da batı da allah'ındır" (bakara/142).

    şimdi her şeyi bilen, önceden gören bir yaratıcı'nın bu haldeki gibi insani bir öngörüsüzlük içinde olması akla yatkın geliyor mu? yani allah en baştan beri olayların bu şekilde gelişeceğini, yahudilerin islamiyeti reddeceğini bilmiyor mu? biliyorsa müslümanların kıblesini niye en baştan mescid-i haram olarak belirlemiyor?

    allah, kuran-ı kerim ayetlerinde, kuran'ı, tevrat ve incil değiştirildiği ya da bozulduğu için değil, tevrat ve incil'i tasdik etmek için indirdiğini, incil'i de tevrat'ı tamamlamak için gönderdiğini söyler. (al-i imran/50, maide/46)

    bir de ağzını her açtığında "tevrat tahrif edilmiştir ve sair" diye üfüren kuran cahillerine şifa olması açısından söylüyorum, ki kuran-ı kerim, indiği dönemin tevrat ve incil'ini kaynak gösterir, onlara referans verir, onaylar. şöyle ki:

    . (resülüm!) eğer sana indirdiğimizden (bu anlattığımız olaylardan) kuşkuda isen, senden önce kitab'ı (tevrat'ı) okuyanlara sor. andolsun ki, rabbinden sana hak gelmiştir. sakın şüphecilerden olma! (yunus/94, diyanet meali)

    e hani tevrat tahrif edilmişti. bak burada allah'ın gol diyor. burada allah bizzat tevrat'ı kaynak gösteriyor. son elçisi hz. muhammed'e "kuran'da takıldığın bir yer olursa, senden önce tevrat'ı okuyanlara sor, sakın şüphecilerden olma, tevrat'ı bilenlere sor, mevzuyu oradan kavra" diyor, demiyor mu? tevrat tahrif edilmiş olsaydı böyle demezdi herhalde, öyle değil mi?

    kaynak allah'ın sözleri. devam ediyorum. aşağıdaki ayetlerde de allah, kuran-ı kerim'i insanlığa gönderdiği dönemde, o devir elde bulunan hali hazırdaki tevrat ve incil'i de doğrulamakta:

    . "elinizdeki tevrat'ı tasdik edici olarak indirdiğimize (kur'an'a) iman edin. onu inkâr edenlerin ilki olmayın..." (bakara/41, diyanet meali)

    . "incil'e inananlar, allah'ın onda indirdiği (hükümler) ile hükmetsinler. kim allah'ın indirdiği ile hükmetmezse işte onlar sapık'lardır" (maide/47)

    yani o dönemdeki tevrat'lar, incil'ler tahrif edilmiş olsa, 7. yüzyılda insanlığın elinde bulunan tevrat'lar ve incil'ler değiştirilmiş, bozulmuş ya da insan sözü katılmış olsaydılar, yüceler yücesi bir yaratıcı daha ne diye "kuran'ı elinizdeki tevrat'ı tasdik etmek için indirdim, incil'den ayrılmayın, sapıklaşmayın ve sair" desin?

    . "...kendilerine allah katından ellerindeki (tevrat'ı) doğrulayan bir kitap gelip de..." (bakara/89)
    . "...halbuki o kur'an kendi ellerinde bulunan tevrat'ı doğrulayıcı olarak gelmiş hak kitaptır..." (bakara/91)
    . "...içinde allah'ın hükmü bulunan tevrat yanlarında olduğu halde..." (maide/43)
    . "şüphesiz tevrat'ı biz indirdik. içinde bir hidayet, bir nur vardır..." (maide/44, diyanet meali)

    neymiş, kuran'ın inmeye başladığı yıllardaki tevrat'larının içinde nur varmış, hidayet varmış. kuran, tevrat'ı doğrulayıcı olarak indirilmiş hak bir kitapmış. o dönemki tevrat'ın içinde allah'ın hükmü varmış.

    . "ey kitap ehli! siz, tevrat'ı, incil'i ve rabbinizden size indirileni hakkıyle uygulamadıkça, (doğru) bir şey (yol) üzerinde değilsinizdir" de." (maide/68)

    ayetler toplu halde şu şekilde, arzu eden tümüne baksın: (al-i imran/3, 93), (bakara/41, 44, 78, 89, 91, 113), (maide/43, 44, 46, 47, 48, 68), (tevbe/111).

    tüm bu ayetlerde kuran'ın inmeye başladığı yıllarda elde bulunan tevrat ve incil kutsanıyor. ve 7. yüzyılda kuran'ın bu kitapları tasdik için indiği söyleniyor. bu çok açık. sonra ne oluyor da dünyadaki tüm tevrat ve incil'lerin birdenbire bozulup tahrif edildiği iddia edilmeye başlanıyor. bu iddianın kaynağı nedir?

    peki bu durumda bu eski metinleri ne yapacaksın?

    . (bkz: ölü deniz parşömenleri kumran yazıtları)

    velhasıl allah'ın sözleri olan ayetlere bakıldığında: kur'an'ın, tevrat ve incil'i onayladığını, onlara dönük bir tahrifat iddiasında bulunmadığını, yalnızca bazı yahudi din adamlarının tevrat ayetlerini para karşılığı satmasını eleştirdiğini, hristiyanların da hz. isa'yı allah'ın oğlu olarak kabul etmesini reddettiğini görüyoruz. bir de kuran, incil'de "ahmet" adında bir elçinin gönderileceğinin yazdığını öne sürüyor.

    yani 7. yüzyılın ortalarına kadar tevrat ve incil'de bir tahrifat sözkonusu değil. çünkü allah öyle diyor. öte yandan kumran yazıtları milattan önce 2. yüzyıl ile milattan sonra 70 yıllarına tarihleniyor, ki bu metinler, daha önceden elde bulunan milattan sonra 1000 yıllarına ait eski ahit metinleriyle mükemmel bir uyum gösteriyor. yani o dönemki tevrat ile bugün elde bulunan aynı kitap.

    dahası 325 yılında hristiyan aleminin ilk evrensel toplantısı yapılıyor. (bkz: iznik konsili). bu konsilde; hristiyanlığın temel kuralları konuluyor ve değişik incil metinleri arasından dördü (matta, luka, markos, yuhanna) incil olarak tespit ediliyor.

    sonuç olarak tevrat ve incil metinleri kuran'ın inişinden önce neyse, şimdi de o. herhangi bir değişiklik yok. bu bilgiler ışığında, tahrif edildikleri iddiaları tamamen gerçek dışı. bu konsil kuran'ın inişinden sonra yapılsa ya da 7. yüzyıl öncesine ait elde bir tevrat bulunmasa tahrifat iddialarını anlayacağım ama iddia bu haliyle sadece iddia olarak kalıyor.

    son olarak ankebut suresi 46. ayette şöyle deniyor ki bunun üstüne daha ne denir bilmiyorum:

    . "içlerinden zulmedenleri bir yana, ehl-i kitap ile ancak en güzel yoldan mücadele edin ve deyin ki: "bize indirilene de, size indirilene de iman ettik. bizim tanrımız da sizin tanrınız da birdir ve biz o'na teslim olmuşuzdur."

    her şey bir yana tevrat ve incil değiştirildi ise bu yaratıcı'nın sözlerini koruyamadığı anlamına gelir. daha önceki eserlerini koruyamayan bir tanrı'nın bir sonrakini koruma olasılığı var mıdır?

    . "kuran'ı kesinlikle biz indirdik; elbette onu yine biz koruyacağız" (hicr/9).

    bu ayetle allah kuran'ı sonsuza dek koruyacağını söylüyor ama yine aynı allah eski kitaplarda da şöyle diyor:

    . "...kutsal yazı da geçerliliğini yitirmez" (yuhanna/10 - 35).
    . "ot kurur, çiçek solar, ama tanrımız'ın sözü sonsuza dek durur." (yeşaya/40 - 8)
    . "gök ve yer ortadan kalkacak, ama benim sözlerim asla ortadan kalkmayacaktır" (matta/24 - 35).
    . "size doğrusunu söyleyeyim, yer ve gök ortadan kalkmadan, her şey gerçekleşmeden, kutsal yasa'dan ufacık bir harf ya da bir nokta bile yok olmayacak" (matta/5 - 18)

    . (bkz: eski ahit)*
    . (bkz: yeni ahit)***

    selam ve dua ile.*
139 entry daha
hesabın var mı? giriş yap