• sevgili abim, "tanrıyaallahdiyençocuk" için ekşi sözlüğe veda entrysi girmek bana düştü.
    seni çok özlüyorum... ışıklar içinde uyu. en iyi arkadaşım ,sırdaşım,abim görsel
  • ayse kulinin bu romanini okudum. ozet: pismanim.

    kitapcinin gazina gelip aldik, bizim kiza da turkiye tarihi hakkinda ingilizceye cevrilmis bir roman okuturuz, ogrenir dedim, bir daha ayni hatayi yapmam. su cilgin turkler ayarinda bir ciglik ve roman teknigindeki kabizlik burada da kendini gostermis. yani hem anlati kotu, hem fikriyat. butun rumlar kustah, ermeniler munasebetsiz, yahudiler muskulpesent (oylesine siraliyorum sifatlari), ingilizler zaten tam birer orospu cocugu ve zavalli muslumanlar hep magdur, vatanseverler hep magrur.

    hani dogru duzgun bir olay kurgusu olsa, karakterler biraz derinlikli olsa da bu mesaj verilse yine zamanima uzulmezdim (sonucta cok iyi yazilmis ama asiri milliyetci veya idealize yonleri olan eserler de okunmaya deger olabilirler) ama onlar da yok, ilkokul piyesi diyaloglariyla veriliyor mesajlar: rumlarin kustah olduklarini kustahlik iceren bir olaydan veya karakter analizinden degil, "kustah rumlar onca yil ekmeklerini yedikleri vatanin musluman cocuklarina eziyet ediyorlar" diyen birinin monologundan ogreniyoruz. (diyalog demeye dilim varmadi cunku diyalog yerine karsilikli, senkronize resmi tarih agziyla yazilmis beyanlar var). butun olaylar boyle aktariliyor, butun karakterler boyle ciziliyor, o yuzden de cok tek boyutlular zaten.

    yani ne bileyim, guclu bagimsiz kadin ile geleneksel toplumun uzerine bictigi rolu kaniksamis kadin catismasini jane austen de gosteriyor nuansli diyaloglar ve durumlarla, konusmaya baslar baslamaz "aaa kadinlar erkek islerinden mi anlar olmuslar, otursunlar orgu orsunler" diyen saraylihanima karsilik "memleketimizin kurtulusu icin kadinlarin da..." seklinde vaaza baslayan azra hanim'i yaratan ayse kulin de. ikisi de romanci. bu tip diyaloglar arka arkaya defalarca siralanmislar. biri bitiyor, digeri basliyor. her karakter mutemadiyen ulusa seslenis modunda ve tekrar tekrar tekrar.. iki karakter arasinda gecen konusmalarin aynisini bir ucuncuyle tekrar yasiyoruz. ucuncu olsa iyi, yedinci sekizinci.

    tempo yamuk yumuk. mesela hariciye naziri amca ilk defa kemal'e aciliyor millicilere destek oldugu konusunda, kemali epey sasirtiyor, ondan hemen sonra padisahin seyh sait'e yardim ettigini kendi agzindan teyid etmesi uzerine bir gerilim kurgulanmaya calisliyor (yani oyle yaparsa resat efendi bunlara katilacak, yoksa katilmayacak). aman ne heyecanli. ulen daha iki satir once butun bu drami baslamadan bitirdin o rakili muhabbet sahnesini oraya koyarak. yani en konulmayacak yere koymus o diyalogu.

    hayir bir de o kadar okuduktan sonra birakamadim da harcadigim zamana uzulup * , soylene soylene bitirdim. bu kadar alttan alta irkci, tarihe bu kadar revizyonist ve yuzeysel sekilde yaklasan, karakterleri bu kadar inanilirliktan uzak, onca malzemeye ragmen olay orgusu bu kadar siradan ve anlatim teknigi bu kadar duz (kurt vonnegut da tek satirlik basit cumlelerle yazar ama sunla arasinda dunyalar var) bir romanin da boyle tutulmasina akil sir erdiremiyorum. erdiriyorum da erdirememismismis gibi yapiyorum.
  • "olmamış film" diyecem ama kime ne benim fikrimden. sanki sinema eleştirmeniyim anasını satayım. yeni izledim taze taze fikrimi söyleyeyim istedim sadece.

    bu arada filmden çıkarken önümüzdeki çiftten pipili olanının yorumunu duymam ile kopmam bir oldu. aynen aktarıyorum;

    "türk filmlerinde filmin sonununda izleyiciyi şaşırtamıyorlar işte.."

    len salak; sen filmin sonunda şaşır diye atatürk ölmesin mi ? ismet inönü mü ölsün ? ben mi öleyim ? filmin sonunda şaşırmamışmış. te allam !
  • az once bir seyler izlerken sanirim hayatimda duyup duyabilecegim en icten veda cumlesini duydum.

    "bizi, oldugumuzdan daha iyi hatirla" diyordu adam.
  • az önce çıktım sinemadan ve birkaç sahnesi gerçekten etkiledi beni. genel olarak başarılı buldum filmi. sonuçta paşamızın en yakın arkadaşı salih bozok'un gözünden anlatılıyor mustafa kemal ve biz de onun gözünden yorumlamalıyız bence. ben de çocukluk arkadaşımı geçen onca yılın ardından ancak bu şekilde tasvir edebilirdim herhalde.

    ve açıkçası, latife hanım'ın, fikriye hanım'ın ölümüne ve de mustafa kemal paşa'ya yaşattığı manevi çöküntüye bu kadar sebep olduğunu bilmiyordum, tahmin etmiyordum. kendimce daha detaylı araştırmam gerek.

    sonuç olarak zülfü livaneli'yi ve özellikle sinan tuzcu'yu performansından dolayı kutlayarak filme kendi adıma şükelamı veriyorum.
  • kendisinden önce çekilen ve yine kendisinden sonra çekilecek tüm filmler gibi biz atatürk severlerde "oldu" duygusu uyandirmayan ama görülmesi hatta kaçırılmaması gereken filmdir.

    eğri oturup doğru konuşalım, gazi mustafa kemal atatürk bizim için o kadar çok, o kadar büyük, o kadar güçlü ki; oynayan kişi kim olursa olsun, filmi kim çekerse çeksin, isterse film titanik'in oscar rekorunu kırsın, bizi mutlu etmeyecek. "işte bu!" demeyeceğiz.

    ancak bu gerçek, bu filmin kötü olduğu sonucunu da çıkarmıyor, işte filmin izlenmesi için 10 neden:

    --- spoiler ---

    1. salih bozok'u canlandırırken adeta yaşayan serhat kılıç

    2. sanat yönetimi, dekor, kostüm, makyaj

    3. latife hanim'i canlandiran ezgi mola

    4. zübeyde hanim'in rumeli aksani

    5. küçük ve genç mustafa'nin selanik'i

    6. manastır türküsünü söyleyen küçük mustafa ve salih

    7. sunay akın süprizi (kazım karabekir)

    8. böbrek sancısından çok vatan kurtarma ve kurma sancısını derinden hisseden mustafa kemal'i canlandiran sinan tuzcu

    9. mustafa kemal'in annesi ile kavuşması

    10. büyük lidere olan özlemimiz

    --- spoiler ---
  • senaryo, oyunculuklar ve özellikle de animasyonlar açısından bir çok eksiği olan film.

    --- spoiler ---

    atatürk'ün askerlerle konuştuğu sırada yukarıdan bakan latife hanımın çemkirdiği ve sonrasında atatürk'ün kalp krizi geçirdiği sahnede, paşanın "nişan al! ateş!" diye kadını vurdurtup,eğitim zayiatı saydırmasını diledim ama olmadı.

    --- spoiler ---
  • film öyle fena bir latife hanım portresi çizmiş ki, mustafa kemal karısına yanlışlıkla 'fikriye' diye seslendiğinde salonda alkış koptu.
  • yazili olarak yapılanı da vardir.

    "topu bana atip durmandan usandim artik...
    butun tespitleri yapip, bana giyotinin basini birakma cakalligi yapmandan da.. cezayi veren sensin infazi gerceklestiren ben olayim...
    peki...
    bu sanirim istedigin.

    butun gece ve yarin yokum....
    evden istedigin herseyi alabilirsin... sana ait olan herseyi... yada hosuna gidenleri... heryeri didik didik et...
    tasima konusunda yardimci olmasi icin birilerine haber ver istersen...
    banyodaki sepete bakmayi unutma,
    kupalarini, ic camasirlarini gomlekleirni gravatlarini raflardaki esyalarini.. terliklerini hic biseyini unutma...
    yeni yikanmis camasirlara da bak...
    herseyini... fotograflar var yanliz... senin cocukluk fotograflarin ve bana askerde yazdigin mektuplar falan.. onlarin yerini de guzelce tarif etmeliyim sana... salondaki dolabin uzerinde koyu yesil bir kutu var.. onun icinde bir seffaf dosyada...
    onlari da al... gecen seferki ayriligimizda ayirmistim onlari..2 sene onceki.. kismet bu guneymis...
    ama beraber oldugumuz resimleri ""alma""... buzdolabinin ustundekileri mesela..

    hmm bir de yuzugun var.. akvaryumun arkasina koymustum.. onu da al...

    arkandan unuttuklarini getirecek degilim... yeniden baslasin diye sana gelecek de degilim... bu sefer farkli olacak... vedalasmak zorunda da kalmayacagiz ne guzel degil mi...

    hadi, bu firsati kacirma.. sen de istiyorsun bu hastaliktan kurtulmayi..

    ben sahnedeyim artik... yada sahneden cekiliyor ve perde kapaniyor oyun bitti mi demeli?
    zaten bu noktadan sonra biliyorsun ancak mahserde bulusuruz... o sebeple, gebersek de haberimiz olmayacak.

    sonrasi... daha kolay olacak sanirim... butun yillar boyunca ben seni hic gozden cikarmadim... hic buraya kadarmis demedim... hic gercekten unutmak icin caba gostermedim. hic hayatimdan izini silmeye calismadim. o sebeple de seni hep sevdim.

    ama bu sefer durum farkli olacak...
    bu sefer oyle kusursuz bir cinayet islemek istiyorum ki... gecmisin tum baglarini tek tek kesecegim.. tum sinirleri tek tek alacagim... baktigim zaman hersey mukemmel ve temiz gorunecek...

    sen de iyi hissedecesin. kan gormeyeceksin cunku..."
  • yayından kaldırılan dizidir.çok iyi oldu ama.haftalardır kalkacak korkusuyla bekliyordum içime su serptiniz.yaşasın alev alevler , kremler , ferihalar...
hesabın var mı? giriş yap