• yalnızlık mı? bazen karıştırıyorum.
    görsel
  • bıktım usandım artık. ne antidepresan ne alkol hiç mi çaresi yok bu illetin yapıştı kaldı üstüme birine kendimi açmayalı yıllar oldu nerdeyse. yemediğim kazık üstünü örtmediğim olay kalmadı. sonuç hiçbir şey hep mi arkadan bıçaklar insanlar hep mi yalnız kalır insan nerde bu iyi niyetliler nerde ya
  • bağımlısı olmaya başladığımı hissettiğim şey.
    çok fazla pozitif tarafı var. yalnız psikolojiyi de allak bullak ediyor.
  • biraz iç sesimi ve kendi düşüncelerimi, son zamanlardaki sıkıntılarımı buraya döküp onun üstünden bir şeyler ifade etmek istiyorum;
    .
    .

    daha önceleri de çok kez yalnızlık çekmiş biri olarak, tanımını şöyle yapabilirim:

    "insanın kendi kendine katlanması gereken zamanlardır."

    neden gereken dedim? çünkü yalnızlık soyut bir kavram değil. yalnız kalırken bunu da yapmak zorunda kalıyorsunuz. kendinizi seviyorsanız harika bir olaya dönüşebilir. ama artık kendinize tahammül edemiyorsanız zaten sonu depresyona giden dipsiz bir kuyu.

    ve ben kendimle barışık bir insan olmadığım için kendime katlanmak zorunda kalıyorum. geçmişte yalnız olmaktan keyif alırdım özgür hissederdim. ama zamanla bu bende çekilmez bir hâl aldı. maalesef artık kendime tahammülüm yok, sürekli olarak yalnızlıktan korkar oldum. çünkü nihayetinde insan sosyal bir varlık ve sosyalleşme de temel bir ihtiyaç.
    .
    .

    son birkaç ayda hayatımda çok büyük yere sahip olan ailemden iki kişi ile görüşmeyi kestim, bir arkadaşım uzak bir şehire taşındı ve bir arkadaşım da kendisi bırakıp gitti beni.

    bu ayrılıklar üst üste gelince artık kötü bir hâl aldı ve sıkıntı yarattı ruhumda. daha önce bunlar olurken zamana yayılıyordu ama şimdi aniden hepsi üst üste gelince kötü ötesi berbat bir hale büründü...

    kesinlikle çok kötü bir şeydir.
    umarım kimse yalnızlık ile sınanmaz.

    üstüne bir de çok standart bir tip olup kız arkadaş da yapamayınca depresyondan çıkamayan bir insan oldum.

    artık çok sıkıldım bir şeyler değişmediği için.
    çok bunaldım kendimden.

    elinizdeki dostlarınızın ve ailenizin kıymetini bilin. yoksa bir gün bu yazdıklarımı yaşarsınız ve üzülen yine siz olursunuz...
  • kanıksadık artık.
  • yalnızlık arzulanabilir bir durumdur, yalnızlığın acı verici ve mutluluk verici tarafının ayrımını şöyle açıklıyorum kendimce, teorim şu; tercih edilebilir bir yalnız kalma durumu, biraz daha açacak olursak üstesinden gelebildiğimiz, istediğimiz anda yırtabileceğimiz bir yalnızlık durumu bir insanın ruhunu mutluk ve huzurla doldurabilir.

    başka bir açıdan bakacak olursak yalnızlık bir seçim değil de bir sonuç olma durumu olarak karşımıza çıkacak olursa, bir diğer deyişle yalnız bırakılmak, yalnızlığa mahkum olma durumu. tercih etmediğimiz bir yalnızlığın çeşitli olaylar sonucunda vuku bulması insanın ruhunu delercesine bir etki bırakabilir. bu durumlarda insan yaşadığı her anı ölüme bir adım daha yaklaştığı, yaşamaktan saymadığı dakikalardan sayabilir.

    benim için yalnızlığın en hüzünlü tarafı yalnız kalmaktan ziyade yalnızlığa şahit olma durumudur. bir yeri ziyaret ettiğimde orada bulunan kişinin bir başınalığı beni fazlası ile etkileyen cinsten. söz gelimi uzakta olan sevdiğin birini ziyarete gittiğinde ayrılma vaktinin bende oluşturduğu acının etkisini uzun süre üstünden atamıyorum. insan bir ortamda bulunmadığında o ortamda hayat yokmuş gibi düşünüyor.

    toparlayacak olursam birini yalnızlıkla baş başa bırakma durumu yalnız kalma durumundan bazen çok daha ruhu örseler cinsten. bir insan bir insana yeter elbette, ancak o insanın boşluğunu doldurmak sanırım en büyük problem. bu durum kolaylıkla yukarıda bahsettiğim yırtılabilir cinsten değil. ayrılıklar ve ölümler bu yüzden yalnızlıkla hep beraberdir. bu duygular iç içe.
  • gün içinde maruz kaldığımız insan sayısını gerçek anlamda düşünürsek, lüks sayılabilir. aşırı keyiflidir.
  • klavye ile yazmış olduğun birkaç etkili kelimeden ibarettir yalnızlık. ekseriyetle manasız lakin yapay mana aşılayan, sahte bi' olgu. sevmem, sevmedim de. aslına bakarsan etraflı düşündüğümde çok da sevdim. yalnızlığın aşıladığı huzur ve ruhsal dinginlik bambaşka. lakin genellikle sınırları epey dar oluyor. kendi yağında pişen son kullanma tarihi geçmek üzere olan tat salça gibisin. çokça tatsız, pis kokulu, olmasa da olur cinsten..

    yalnızlık esasına bakarsan katıksız bi' orospu çocukluğu. anlaşılmayan yok, anlaşılanı çok az. matematiksel hesabı yok, iddia edeni ise nötr. yok gibi, yok yok yok yok...
    yalnızlık şerefsizliktir, yüzsüz ve onursuz bi' şerefsiz. asla acaba ve keşke'si olmayan, haysiyetsiz bi' olgu.

    yalnız mısın.?

    siktir git.
  • kendini yalnız hisseden yalnızların yalnızlıklarında yalnız olmadıklarını, bunun dünyada modernleşmiş ve gelişmiş ülkelerde giderek yaygın bir olgu haline geldiğini bilmesi ve şu bağlantıdaki videoda konuyla ilgili ayrıntıları dinlemesi belki onlara bir teselli verebilir. (bkz: bir teselli ver)
  • iyice alışıldığı zaman kolay kolay kurtulamadığınız bir illettir. sizi her geçen gün daha da izole olmaya çeker, huzur, sessizlik, dinginlik, akıl berraklığı, bol zaman ile kandırır sizi, resmen ağına çeker. fakat uzun süreli yalnızlığın genelde size sunduklarındansa sizden götürdükleri daha ağır basacaktır.

    özellikle durumun vahameti siz biraz yalnızlığı terk etmeye çalıştığınızda baş gösterir. birine yakın olmayı, sosyal olmayı, toplumu, iletişimi ve sosyal uyumluluğu ne kadar büyük ölçüde ve ne çabuk unutabileceğinizi gördüğünüz anda şaşırıp kalırsınız. o sebeple büyüsüne fazla kapılmamak kişinin mutluluğu ve hayat kalitesi açısından daha faydacı bir hareket olacaktır.
hesabın var mı? giriş yap