• erzurum'da genel evdeki kadınları hastaneye muayeneye götürmüşler.

    kadınlar sırada beklerken, kadınları gören yaşlı bir teyze sormuş:
    - bu kadınlar niye sıradalar yavrum?
    adam cevap vermiş:
    - şeker dağıtıyorlar teyze demiş.

    teyze de hemen sıraya girmiş.
    sıra teyzeye gelince doktor şaşırmış. sormuş teyzeye:
    -sen de mi yiyirsen teyze?
    teyze hemen cevap vermiş:
    - benim dişlerim yok yavrum. ben de emirem... :)))
  • hem feminist hem vejetaryen bir kadın ıssız adaya düşmüş, ilk yaptığı şey etten yarak olmuş.
  • bir gün ünlü galatasaray futbolcusu hagi ölmüş ve cennete gitmiş. kendisine bir kulübe verilmiş. damı akıyor, yalıtımı yok yani anlıyacağınız hagi begenmiyor ama cennette olduğu içinde mutlu.

    ertesi gün cennette dolaşmaya çıkıyor. bi bakıyor ilerde bir saray. sarayın her tarafı fenerbahçe renkleri. bin bir çiçekle bahçesinde 1907 yazmaktadır. yan tarafta akan nehir bile sarı laciverttir.

    hagi sitem eder bu duruma. allahım bende çok gol attım. bir çok kupada başarım var. hiç bir zaman takımımı satmadım, canla başla mücadele ettim.
    neden bana kulübede alex’e saray verildi

    allah: o alex’in evi değilki. o benim evim.
    hagi:????
  • adam yemeğinden bir kaç lokma almıştı ki bağırsakları hareketlenmeye başladı.
    başına gelecekleri anlayan adam zaman kaybetmeden lokantanın tuvaletine koştu.
    ne var ki lokantanın tek tuvaleti doluydu.
    kapıyı tıklattı; içerden öksürükle yanıt aldı.
    bir kaç dakika ayaklarını birleştirerek kendini sıkmaya çalıştı ama boşuna; bağırsaklarına söz geçirmek olası değil.
    tuvalet kapısını yeniden tıklattı; içerden gene öksürükle yanıt geldi.
    güçlükle bir kaç dakika daha dayanan adam kapıyı tıklatıp da yine öksürük yanıtı alınca;
    "kardeşim, anlamıyor musunuz? ishalim" diye haykırdı.
    içerden ıkınmayla karışık inleme sesi yanıtladı:
    "şanslı pezevenk."

    bu fıkrayı ilk duyduğum değerli arkadaşım b.'in kulakları çınlasın.
  • fransa’nın 2008 yılı “kim milyoner olmak ister” programında yarışıyordu ve kötü sıkışmıştı. doğru cevap verirse 200.000€ kazanacak, yoksa sadece 32.000€ ile yetinecekti.
    soru ise kolay olmaktan uzaktı.
    -aşağıdaki kuşlardan hangisi yuvasını kendi yapmaz da, diğer kuşlarınkini kullanır?
    a) akbaba
    b) kırlangıç
    c) guguk kuşu
    d) serçe
    cevabı bilmiyordu elbette ki... ve sadece bir jokeri kalmıştı, telefonla arama...
    ancak gel gör ki, o saatte ulaşılabilecek tek arkadaşı bir sarışındı ve sarışınların ününü hepiniz biliyorsunuz. her ne ise… arkadaşı arandı, ve sorularını seçenekleri ile ona okuduğunda, sarışın şaşılacak bir süratle ve hiç tereddüt etmeden:
    -şüphesiz c) şıkkı, yani guguk kuşu!.. dedi.
    cevap doğru çıkmıştı, 200.000€ artık onundu.
    üç gün sonra, yarışmacı evinde ailesi ve arkadaşları, özellikle de ona bu parayı kazandıran sarışın arkadaşı şerefine bir parti vermekteydi.
    -sana nasıl teşekkür edeceğimi bilemiyorum şekerim, dedi ona... doğrusunu istersen o kadar kesin ve hızlıydı ki cevabın, hiç tereddütsüz (c) şıkkı dedim. bu arada, sahi nereden biliyorsun tanrı aşkına guguk kuşlarının yuva yapmadığını?
    -“yapma bebeğiiim, dedi sarışın, guguk kuşlarının duvar saatlerinde yaşadığını bilmeyen mi var!"
  • üniversite öğrencisi mantık sınavında.

    profesör: uçakta 500 tuğla var. biri düştü, kaç tane kaldı?
    öğrenci: 499.
    p- doğru! peki, bir fili kaç adımda buzdolabına sokarsın?
    ö- üç adımda. buzdolabını aç, fili sok, buzdolabını kapat.
    p- doğru! peki, zürafayı kaç adımda sokarsın buzdolabına?
    ö- dört adımda. buzdolabını aç, fili çıkart, zürafayı sok, buzdolabını kapat.
    p- doğru! aslanın doğum gününe tüm hayvanlar gitmiş, biri hariç. hangisi?
    ö- zürafa. o hâlâ buzdolabında.
    p- doğru! bir nine timsahlarla dolu bir bataklıktan geçmek istiyor. bataklıkta kaç timsah var?
    ö- sıfır. onların hepsi aslanın doğum gününde.
    p- doğru! nine bataklığı geçmeye başlamış, fakat ölmüş. neden?
    ö- kafatasının çatlaması sonucu.

    profesör: nasıl yani?
    öğrenci: ilk sorudaki tuğla!
    profesör: !!??!
  • “papa'ya demişler, 'kerhaneye uğrayacak mısın?' o da demiş ki; 'kerhane mi var new york'ta?'

    ertesi gün manşet atmışlar: 'papa, new york'a gitti, iner inmez kerhane sordu!' “

    edit: mustafa cengiz'den (ç)alıntıdır.
  • 20 yıllık evli kadın çamaşır yıkarken eşi yanına gelip; - hanım senin kalçalar da iyice büyüdü çamaşır makinesi gibi oldun.
    kadın bu duruma bozulmuş ancak ses etmemiş.
    gece olunca yatmışlar, adamın canı çekmiş - seni çok arzuluyorum bana doğru dönsene. diye kulağına fısıldamış.
    kadın arkasını dönmüş;
    - aman bey boşver şimdi, bir kırışık buruşuk çorap için koskaca çamaşır makinasını açtırma bana, elinde çitiliyiver gitsin...demiş.
  • size dünyanın en ofansif fıkrasını anlatayım mı?

    bir gün messi, suarez ve neymar...
  • beyoğlu'nda dünyanın en büyük malafatı kimde yarışması yapılıyormuş. türk, ingiliz, alman, fransız vs herkes var. alman çıkarmış koymuş 1 metre, ingiliz çıkarmış koymuş 3 metre fransız çıkarmış koymuş 5 metre. sıra bizim türk'e gelmiş fakat ortada kimse yok. birden gök gürlemesi gibi bir şey olmuş, camekânlar tuzbuz olmuş ortaya raaak diye malafat düşmüş. ucunda da bir not: bursa'dayım geliyorum.
hesabın var mı? giriş yap