• başka bir başlıkta yazmıştım, buraya da yazayım;

    dursun, temel'e demiş ki:

    -temel bil bakalım: kanadı var, uçamaz, iğnesi var, sokamaz, peteği var, bal yapamaz...

    temel durmuş,

    -skeyim öyle arıyı... demiş.
  • başka bir başlıkta yazmıştım, buraya da yazayım;

    dursun, temel'e demiş ki:

    -temel bil bakalım: arama fasilitesi var kullanmaz, yazılanı okumaz...

    temel durmuş,

    -skeyim öyle yazarı... demiş.
  • temel, bir alman ve bir ingiliz iş seyahati için afrikaya gitmişler. gece olmuş odalarına çekilmişler. sabah lobide buluştuklarında alman ve ingilizin uykusuzluktan gözleri şişmiş, bitmiş vaziyetteler.

    temel gayet dinlenmiş mutlu gelir. onları o halde görünce sorar ne oldu diye.

    ingiliz başlar anlatmaya. valla temel sorma. dün gece odada böcekler vardı. sabaha kadar gözüme uyku girmedi der.

    almana döner.

    almanda benim oda da sivrisinekler vardı. beni de onlar uyutmadı der. ve temele sorar senin ondanda hiç bişey yok muydu diye?

    temel de der ki,

    bende de karıncalar vardı. fakat ben birini öldürdüm. diğerleri de onun cenazesine gittiler. rahat rahat uyudum.
  • 2-3 sene önce conan'ın * programında larry king tarafından anlatılmıştır. cezaevine girmesi kesinleşen eleman çevresinde cezaevi ile ilgili bilgi toplamaya başlar ve birkaç yılını cezaevinde geçiren bir elemandan bilgileri almaya başlar. pazartesileri sinema günüdür. her pazartesi ünlü bir yönetmen veya oyuncu cezaevine gelir. beraber filmler izlenir, sorular sorulur ve haftaya güzel bir başlangıç yapılır. pazartesileri seveceksin dostum. salı günleri miden bayram eder. ülkenin dört yanından en ünlü şefler cezaevine gelir en güzel tariflerini mahkumlarla paylaşır. anlayacağın salı günleri miden bayram eder ve salı günlerini iple çekersin. çarşamba spor günü. en ünlü fitness ve body hocaları gelir, fit bir vücut için bizlere yardımcı olurlar. başlarda zorlansanda zamanla çarşambaları çok seveceksin. perşembe gününe gelmeden önce şunu sorayım. gay misin? hayır. niye sordun? dostum üzgünüm ama perşembelerden nefret edeceksin.
  • dağ başında yalnız yaşayan ama bilge mi bilge bir kişiden feyz almayı alışkanlık haline getiren, ancak dağ başına inip çıkmaktan usanan bir grup müridi bir gün bilge kişiye;

    - üstat, artık sen de şehre inip aramıza karışsan, daha fazla birlikte vakit geçirip, senin o engin bilgeliğinden daha çok faydalansak, derler.

    bilge kişi, önce sakalını sıvazlar, sonra ellerini saçlarının arasından geçirip, müritlerine doğru dönerek;

    - ben bunu biraz düşüneyim, der ve dalgın dalgın tuvalete doğru gider. bir süre sonra tuvaletten çıkıp, bir yandan belindeki kuşağını sarıp sarmalarken kendini merakla bekleyen müritlerinin yanına gelir ve

    - ben tuvalette iken bokuma danıştım; bokum bana "ben ki daha 2 saat önce al mı al, güzel mi güzel bir elma idim, insan içine girdim bak ne hale geldim" dedi; mamafih şehre inmek bana uymaz dostlar, der
  • kadının biri, eczaneye dalar ve bir şişe arsenik ister.
    eczacı, kadına arsenikle ne yapacağını sorar.

    kadın: -kocamı öldüreceğim! diye cevap verir.

    eczacı: - kusura bakmayın size bu sebeple arsenik satmam olanaksız! der.

    bunun üzerine kadın, çantasına uzanır ve içinden kendi kocasıyla eczacının karısının sarmaş dolaş çekilmiş bir fotoğrafını çıkarır.

    eczacı fotoğrafa bakar: reçeteniz olduğunu neden daha önce söylemediniz?
  • temel bir gün bir otele gitmiş. bir oda tutmuş geceyi orada geçirmiş sabah otelden ayrılırken parayı ödemek için resepsiyona gitmiş. resepsiyondaki adam temele 400 lira fatura çıkartır. temel bu işe bozulur, bu nasıl fatura der otelde konaklama 100 lira demiştiniz. resepsiyondaki adam evet beyefendi konaklama 100 lira, diğer 300 lira ekstralar der. temel ne ekstrası diye sorduğunda resepsiyondaki adam 100 lira hkp ücreti der. temel hkp nedir diye sorduğunda havuzu kullanma parası diye cevap verir. temel ben havuz falan kullanmadım ki kardeşim diye çıkışır. resepsiyondaki adamda kullansaydınız temel bey bütün gece orada duruyordu der. peki diğerleri ne diye sorar temel. 100 lira skp der. temel yine sorar bu nedir diye. sauna kullanma parası diye cevap verir. ben saunayı da kullanmadım ki der temel yine. adam da kullansaydınız temel bey bütün gece oradaydı der. diğer 100 lira ne için diye sorar temel. o da myp diye cevap verir masaj yaptırma parası. bana kimse masaj yapmadı der temel. adamda yaptırsaydınız temel bey masörümüz bütün gece hizmet vermekteydi diye cevap verir. temel peki o zaman buyur 400 lirayı der. adam 400 lirayı alır kalan işlemleri yaparken temel adama elini uzatıp avucunu açar ve ver bakalım 300 lira der. adam şaşırır neden efendim ne parası bu der. temel de 300 lira tsp der. resepsiyonist o nedir diye sorar. temel'de ''temeli sikme parası'' der. resepsiyonist ''aman efendim olur mu öyle şey ben öyle bir şey yapmadım'' der. temelde '' yapsaydın kardeşim bütün gece odadaydım''
  • türkçeye çevirmeye üşendim, direkt kopi peyst ediyorum:

    ı was walking home one evening and came upon a clearly depressed man standing at the edge of a bridge, looking like he was about to jump. ı called out to him to wait, and ran over to see what was the matter.
    "ıt's this country," he lamented. "ıt's falling into ruin and there's nothing ı can do about it. the election was the last straw. ı don't want to live on this planet anymore."
    "well cheer up," ı said. "we're all in this together. say, are you a conservative, or a libertarian?"
    "a libertarian," he said.
    "that's great!" ı said. "see, you're not alone. are you a free-market libertarian or a libertarian socialist?"
    "free-market libertarian," he said.
    "me too!" ı said. "paleo-libertarian or neo-libertarian?"
    "paleo-libertarian," he said.
    "hey, so am ı!" ı said. "chicago or austrian school of economics?"
    "austrian," he said.
    "me too," ı said. "hayek or rothbardian strand?"
    "rothbardian," he said.
    "same here," ı said. "are you a consequentialist or deontological libertarian?"
    "consequentialist," he said.
    so ı said, "die, statist scum!" and pushed him off the bridge."

    sauce
  • çocuk gece yarısı ağlayarak uyanır; babası koşarak gelir;

    -ne oldu yavrum, der.

    çocuk ağlamaya devam ederek;

    -rüyamda dedemi ölmüş gördüm çok korktum ve üzüldüm, der.

    babası oğlunu teskin eder ve uyumasını söyler. ertesi gün adam işteyken telefonu çalar kayınpederi ölmüştür, adam şok olur. bir hafta kadar sonra çocuk yine gece yarısı ağlayarak uyanır ve babası yine koşarak gelir.

    - ne oldu yavrum, der.

    çocuk hıçkıra, hıçkıra;

    -teyzemi ölmüş gördüm çok korktum babacım, der...

    adam biraz huylansa da yine çocuğu teskin eder ve uyutur. ertesi sabah kahvaltı ederlerken telefon çalar, haber kötüdür, teyze de sizlere ömür olmuştur. adam ve eşi bir kez daha yıkılır. aradan bir süre geçer, çocuk yine uykusundan çığlıklar ve hıçkırıklarla uyanır... anne ve baba birlikte koştururlar ve anne;

    -ne olmuş benim yavruma, neyin var kuzum der. çocuk uyku sersemi vaziyette ağlayarak;

    -babamı rüyamda ölmüş gördüm anneciğim, der ve uykuya dalar.

    çocuk uykuya dalar da eşinin arkasında beklemekte olan baba o gece sabaha kadar uyuyamaz. ertesi gün tedirgin bir şekilde kalkar, kahvaltı bile etmeden işe gitmek için evden çıkar, pencere diplerinden, balkon altlarından başıma bir şey düşer diye yürümez, karşıdan karşıya geçmek için en az trafik olan yere kadar yürür. akşama kadar elektrikli bir aletin yanından bile geçmez, boğazıma bir şey takılırsa diye ne yemek yer ne de su içer. neyse efendim adam akşam evine bir şekilde sağ salim gelir. hala tedirgindir; eşi sofrayı hazırlamakta, oğlan bir köşede oyun oynamaktadır. bir süre sonra eşi yemeğe çağırır. masaya oturulur havadan, sudan, günün nasıl geçtiğinden konuşulur, o esnada adamın eşi;

    -duydun mu canım, bugün sütçü irfan efendi ölmüş, der.
hesabın var mı? giriş yap