4193 entry daha
  • büyük bir üniversitenin teknokent'inin web sitesini hazırlıyoruz. tasarım kodlama falan her şey bitti son toplantıda sunumu yapıp, eksik bir şey yoksa geçmiş içeriklerini ekleyerek teslim edeceğiz. iki rektör, tüm yönetim kurulu falan var toplantıda işte.

    sayfa sayfa anlatıyorum işte. kadro sayfasında bizim yazılımcı olacak avel o an ekleyecek başka görsel yokmuş gibi abuzer kömürcünün şu fotoğrafını eklemiş. normalde üstünden geçer kontrol ederiz ama o sayfa hepimizin gözünden kaçmış sanırım.

    sayfa açıldı herkeste bir sessizlik, tüm herkes bana bakıyor. ben ekrana bakıyorum ama bir taraftan da gülmemek için zor duruyorum. yapacağın işi sikeyim xxx diye mırıldanırken, sıçtık nasıl sıvarım diye düşünüyorum. karşı taraftan sitemler ciddiyetsizsiniz lafları falan.

    siteyi teslim ettik ama sonraki işlerin tamamı iptal olmuştu.
  • geçmiş zaman. gencim o zamanlar. yaş 17. vücutta kanın deli aktığı ama dengesiz dağıldığı yaşlardır bilenler bilir. hafta sonları hamdi dayımın oto lastik tamir dükkanında çalışıyorum. afyon kütahya arası küçük bir dükkan. meşhur köfteci abbas’ın 5 metre gerisindeyiz. köfteci çok meşhur o zamanlar. sonra oğlu yusuf aldı yürüdü tabi. neyse konumuza döneyim.

    köftecide mola veren araçlardan oldukça sık müşteri çıkardı bizim dükkana da. hava bastıranlar genelde. hiç unutmam bir gün bir araba yanaştı dükkanın önüne. içinde 30 lu yaşların en sıcak günlerinde olan iki kadın. tam donanımlı ama güler yüzlü ablalar. ben zaten alev almak üzereyim, hava nasıl sıcak, mart ortasıydı sanırım. usta da o gün “yengeni bir havalandırıp gelicem” diyerek gitti. onun olmadığı bir anda gelmişti ablalar. şoför olan abla “yakışıklı ustan yok mu” diye sordu. virgül ve tonlama olmayınca, acaba yakışıklı ustam mı yoksa beni mi kastetti anlamamıştım pek. “şimdi gelir abla, nedir sorununuz” dedim. “arka lastik sürekli hava kaçırıyor, ne kadar bastırdıysam fayda etmedi bir de sen bakar mısın” dedi.

    yani 17 yaşında bir çocuğa söylenmez bunlar. ama bozmuyorum kendimi. söz geçirebildiğim kadarıyla kaslarıma ve sinirlerime hakimim. “hemen bakayım” dedim. arka lastiği çıkarıp duş alıp serinlediğimiz küvetin içine koyup anlarız bu durumlarda. sizin gördüğünüz o kirli su genelde çalışanların duş almasından dolayı öyledir. yoksa günde 1 yada 2 lastik konulur diye o su öyle olmaz. neyse.

    o gün hiç olmayacak bir şey oldu dostlar. krikonun yay tepsisi contası dağıldı birden. ne yaptıysam fayda yok. ablalar başımda izliyorlar, gülüşmeler filan kendi aralarında. tam o sırada ustam geldi. eliyle bir çeki düzen verdi tulumun ön kısmına. “oğlum cafer nedir sorun” dedi. daha sorusu bitmişti ki ablalardan birisi şuh bir kahkaha ile “ustam bu genç kaldıramadı gitti ayol” dedi ve ardından artan kahkahalar. ustaya mı cevap vereyim kadına mı diye düşünürken, ustam demesin mi “hanfendi, o aslında krikosuz da kaldırır ama sizi korkutmak istememiş.”

    bu anımın devamı da var elbet. belki başka zaman anlatırım. bir contanın yüzünden o gün yaşadığım travmayı hiç unutmadım. bu anımı anlatmam hep yasaklandı sonraki kız arkadaşlarım tarafından. aslında bunu ekşi itiraf başlığına yazmam daha mı doğru olurdu bilemedim.

    not: özelden gelecek muhtemel sorulara peşin cevap vereyim. halen lastik tamiri işi yapmıyorum. askerden sonra damper ve forklift üreten bir firmanın bakım onarım servis sorumlusuyum.
3 entry daha
hesabın var mı? giriş yap