• ben çocukken ailemizi zengin zannederdim. bir defasında bakkala para verirken gördüm, babamın bir sürü parası vardı. arabamız yoksa bunun tek sebebi babamın o bir sürü parasının hepsini bi seferde araba satan adamlara vermek istemeyişi idi. aslında haklıydı da çünkü o zaman bir ay boyunca bakkaldan bana çikolata (dido), gazete, meyve suyu (meysu) ve çocuk dergisi alamazdık. arabamız olacak diye ben de bu sıkıntıya katlanamazdım doğrusu. zaten vehbi abinin murat 131'i vardı ve bizi ne zaman istesek erdemli çamlığına dondurma yemeye götürüyordu. ama bence yine de en zengin aile benim ailemdi çünkü sınıf arkadaşım aysel bize senin gibi hergün çokomel almıyorlar demişti. evde bunun üzerinde bir süre düşünüp aysel için üzülmüştüm. daha sonra çokomelleri okula götürmemeye karar verdim. insan biraz etrafını da düşünmeli.
  • her ortamda gür sesiyle bağıra bağıra konuşan insanlara verilen ortak sıfat. para nasıl bir özgüven veriyorsa artık...
  • "hayallerini gerçekleştirebilecek kadar alım gücü olan kişidir"
    the portrait of a lady'den.
  • şans oyunları hobisidir, senin benim gibi umudu değil.
  • sahip olduğu şeylerden daha fazlasını istemeyen insana zengin denir.
  • fakirle arasındaki en buyuk fark; parası olmadıgında rahatlıkla ' param yok ' diyebilendir.
  • çevresinin daha çok parayı nasıl kazandığıyla değil nasıl harcadığıyla ilgilendiği insan. çevresinin daha çok nasıl harcadığıyla değil nasıl kazandığıyla ilgilendiği insan sıfatı olan fakirin zıttı. her ne kadar evlilik ve eğitim gibi sosyal mobilite araçları sayesinde bu iki zıtlık arasında geçiş mümkün ise de, genelde sistem herkesin oturduğu yerde oturması taraftarıdır.
  • para icin calisan degil* de paranin onlara calistigi kimselerdir. (bkz: fakir) var bir de.
  • fakir düz ovada yolunu şaşırırken arabasını dağdan aşıran kişilere verilen isim.
    (zengin arabasını dağdan aşırır, fakir düz ovada yolunu şaşırır)
  • alternatifi bol (mutluluk garanti değil)
hesabın var mı? giriş yap