• hiç biri bir sonraki için deneyim olmuyor her birinin ayrı zorluğu var. belki köşeye sıkışmışlık hissinin üstesinden gelmeyi öğrenmiş olabilirim.
  • daha zor günlerin yakında geleceğidir.
  • daha iyi olacağına dair inancını koruyamayan süzülmeye mahkum. bu inanç da ancak bir seçimle yeşertilebilir.

    ya daha iyisine layıksam? / ya daha iyisini yaparsam? / ya düşündüğüm kadar kötü değilse? / ya kontrolümde değilse?

    inancı yeşertmek sorularla gerçekleştirilebilir.

    ve mutluluk her zaman belirsizlikte saklıdır. arzularımızsa belirsizliği kovalar. arzularınızı eğerlemezseniz bu kovalamaca sizi yorar. belirli hatları ve sonluluğu olan arzular, yol boyunca yorsa da mutluluk armağan ederler.

    bu belirli hatları ve sonluluğu olan arzularsa her insanın doğasında olan bir yol değildir ancak mutluluk için daimi yoldur.

    çünkü arzunun belirsizliği ancak tüketmeye ve hayal kırıklığına yol açacaktır.

    o zaman arzularımızı anlamaya çalışmalı, onları aynı bir atı dizginler gibi kontrol edebilmeli, bu yolda da inancımızı diri tutmayı görev bilmeliyiz çünkü herkes daimi olamasa da güçlü hissederek istikrarlı bir iç huzuru barındırmayı hak eder.

    bu huzur şüphesiz, cesaretle inanmaya atılan o ilk adımın içinde saklıdır.
  • başkalarına bağımlı olma duygusu kadar kötü
    bir şey yoktur. bağımlılık zihinsel dengenizi altüst eden ihanet, hayal kırıklığı, hüsran gibi birçok duyguya karşı kırılgan olmanıza yol açar.
  • geçmesidir. her şey geçer. her şey ama her şey eskir. unutulur. değişir. yenilenir. hayatta olduğun sürece her şey değişir. zor günler geçer. belki daha zor günler gelir. belki daha kolay günler gelir. benim öğrendiğim şeyse insanın aynı kalmadığı. bir gün düze çıktığında her şey düzeldiğinde... unutulduğunda... içinde bir şeylerin eksildiğini farkediyorsun. bunun bir adı yok ama eksikliği var. o şey bir daha hiç tamamlanmıyor.
  • kimya bozması. fıtrat, yaşayış, bakış ve düşünce fark etmeksizin kimya bozar. derinliği ve zamanı ne olursa olsun mutlaka yer yer derbeder hisler besletir. en niyahetinde de ya daha şiddetlisine ya da feraha aralanır.

    tatlı ve acı keskin olarak ayrışır. yer yer uzun, yer yer kısa bu zaman dilimi, ya sonlanıp kalenderliğe eriştirir ve ya da insanın mücadele etme noktalarına sondajını sonlandırır. her yönden tecrübenin bağışıklık sistemini oluştur kendi zaman serüveninde.

    deliksiz süzgeçlerden geçmek gibidir zorluklar ile başa çıkmaya çalışmak. gerek maddi gerekse manevi zorluklar kendi içlerinde farklı farklı zorluklar da doğurabilir. bir çırpıda geçip gitmez genelde. ne zaman sonlanacak diye beklerken şiddetli şaşkınlık doğurur; uzar, uzadıkça zorluk derecesi katlanır. şaşkınlık demişken evet, büyük şaşkınlıklar kazandırır. insan gerekliliği olacak ki; vefa, dost, insan belki de var olan her şeyin yeniden anlamlandırılmasının şaşkınlığı.

    kişisel kabiliyet alanlarının açığa vurmasını da sağlar. zihni kurcalayan şeylerin bir hükmü kalmadığında, yani kaybedecek şeyler azaldığında, insan; dehşet fikir kıvrımlarının arasında solucan deliğinden sıçrayacak güce erişebilir. kumların arasından ayıklanın midye kabuklarının getirdiği hafifliğin, tarifi zor tatlılığında rahatlayabilir. yine de kişisel gelişim fasiküllerinde büyük puntolarla “gerekli bazen” şerhi düşülen elzem bir gereklilik değildir.
  • zor günler artık geçmiş olduğunda insanın aklına gelmeleri, o zor günlerden daha yorucu.

    mesela hiç aklında yokken, durduk yerde o günleri anımsatan bir şey görüyorsun veya duyuyorsun. o ufacık şey zihninde sana o günleri her ayrıntısıyla sil baştan tekrar yaşatıyor.
  • anlattıkça, dillendirdikçe azalmadığı.

    bir köşeye çekilip, derin bir nefes alıp, geçmesinin beklenmesi gerektiği.
  • daha da kolaylaşacağı yanılgısına kapılmak olsa gerek.
  • rezalet günlerden geçerken bu başlığı çok okumuşluğum var, eminim bugün ya da bir gün bu başlıkta okuduklarıyla güç bulup destek ihtiyacı duyanlar olacaktır.

    öncelikle kestirmeden gidelim, geçiyor kardeşim zor günler. geçen zaman, üzerine kafa yorsak gidişinin ardından yaslar tutup üzülmemiz gereken bir şeydir hayatta ama bizim aslında en iyi dostumuzdur aynı zamanda. zaman, asla tahammül edemem dediğin şeylere bağışıklık kazandırır, seni daha güçlü yapar kimine göre bu duyarsızlaşmadır ama aslında yaraların kabuk bağlayıp seni her şeye göğüs germeye hazırlayan bir araçtır.

    böyle süreçlerde kendinize yapacağınız en büyük kötülük 'neden bu kadar iyi olmaya çalışan bir insanken bunlar benim başıma geliyor' tarzı ezilmiş psikolojiye kendinizi sokmanızdır, hiç gerek yok. tam tersi siz iyi ve güçlü karakterler olduğunuz için bir noktada hayat sizi sınıyor, hayatın içindesiniz hayat üzerine kafa yoruyorsunuz ve farkındalığınız yüksek. siz asalak gibi yaşayan bir insan sürüsünden daha çok hayatın zorluklarına kafa yorduğunuz için başkalarından daha fazla dert ediyorsunuz bir şeyleri, bu yüzden de şu an bu başlığı okuyup biraz morallenmek istiyorsunuz. kendinizi asla salmayın, zor günlerin bıraktığı tahribat ve acıyı buruk bir tebessümle hatta yeri geldiğinde hüzünle hatırlayacağınız günleri düşünün. yaşamı anlamlı kılan bu duygulardır, hiç kimse ömrü boyunca büyük bir bollukta ve rahatça ulaşmadı şu anki hayatına bunu aslında siz de biliyorsunuz.

    en klas ve büyük karakterler zor günleri asil bir şekilde mücadele ederek aşanlardan çıkar. kendinizden başka güvendiğiniz, omzunuzu yaslayacağınız biri olmasa bile en kötü ihtimal kendiniz varsınız bunun nasıl bir kudret olduğunu karalar bağlamadan önce lütfen bir düşünün. düşünecek bir aklınız ve hissedecek duyarlı bir ruhunuz var bunun bir nimet olduğunu asla unutmayın.

    kişisel olarak tavsiyem de, eğer zor günlerden kasıt diğer insanlarla alakalı sorunlarsa buna kafa yorarak büyük salaklık ettiğinizdir. diğer tüm insanlar için hayat akıp gidiyor ve gerçekten de kimsenin sandığınız kadar sikinde değilsiniz. moral bozucu geliyor kulağa değil mi? aslında değil, hayatta egoist olmanız gereken tek nokta burasıdır. diğer insanlarla ilgili canınızı sıkıp hayatınızı zorlaştıran her konuda egoist olacaksınız, bu kötü bir şey değil. 'bu durum, bu insan bana zarar veriyor üzüyor peki bu pezevenk nasıl hayatına devam ederken ben kahroluyorum lan?' diye kendinize zorbalık yapa yapa düzeleceksiniz. öz saygınızın ve canınız kıymetini bilin oğlum/kızım biraz. bunun dışındaki diğer tüm konularda da sabrı sürekli muhafaza edip aslanlar gibi hayatınıza devam edeceksiniz, öpüyorum gözlerinizden canlarım benim. geçecek.
hesabın var mı? giriş yap