• "ben şimdi bu ağustos gecesi, bu ay ışığında onun o uçuşan saçlarını nasıl unutayım ki" şeklinde yakınan bir nikos papazoglou şarkısı. derdini anlatırken bol bol imge kullanır, bu yüzden dinlerken bir yandan da o terkedilmiş aşığın anıları gözünüzde canlanır.
  • ingilizce çevirisi şu şekilde olan nikos papazoglou şarkısıdır:

    but why does the song have to be sad
    it feels like it cut a piece from my heart
    and at this moment, though i'm flooded with joy
    it rose up to my lips and drowned me...
    save yourself for the end, you will tell me

    i love you but i haven't the voice to tell it to you
    and this is a sadness that is unbearable
    i'm melting in pain because i also feel
    that the road we're taking is impassable...
    be strong, it will pass, you will tell me

    how can i forget her tangled hair
    the sand washing me like a waterfall while she leaned over me
    thousands of kisses, diamonds she gave me with open hands
    i'll go to her, and let it damage me

    upon which ecstacy at a magic dance
    could such a creature have been borne
    from which distant star is the light
    that went to hide within her two eyes
    and me, the lucky one who has seen it

    within her eyes, a tiny sky
    it has lighting, clouds and unfolds itself
    but when the night falls it is flooded with light
    an august moon rises
    illuminating the prison inside

    how can i forget her tangled hair
    the sand that washed me like a waterfall, while she leaned over me
    thousands of kisses, diamonds she gave me with open hands
    i'll go to her, and let it damage me
  • "durduk yere..." türden bir şarkı.

    aklımı istanbul'a götürüyor.. kanlıca'ya, boğaz'a.. rüzgarın sakin sakin estiği, ayışığının içimizdeki zindanları aydınlattığı herhangi bir ağustos akşamına istanbul'un. güzel mutlu günlere.. güzelliği zamanında anlaşılmayan günlere.

    ahh...ahh..toprağın bol olsun vre nikos!

    bu da en güzel kaydıdır nazarımda.
  • yazın, sevdanın, ayrı iken bir olmanın son demlerine yazılmış bir ağıttır.
  • seviyorum seni papazın oğlu. 80'li yıllarda konserdeki şu kaydı daha gençken.

    şarkıyla ilgili de şöyle bi yorum var ama ne kadar doğru bilemedim.

    "there was in earthquake at his home village so he had sent his pregnant wife to america to stay with relatives, another musician had offered his house in greece to papazouglou, where while staying there saw this girl that he spurred a high passion for but didnt want to cheat on his wife, so he wrote this song."

    o değil de tgif. drink responsibly.
  • bana sorsalar "dünyaya yeniden geleceksin fakat bu sefer kadin olarak kabul eder misin?" diye, tüm toksik maskulenligimi bir kenara birakip bu sarkinin yazildigi kadin olarak gelmek sartiyla evet derdim herhalde. tanidigim kadinlarda baska bi baglilik var bu sarkiya karsi. daha önce de yazildigi gibi bir agit, bir mars adeta. ben tanim yapip sarkini? ortaya cikma hikayesini paylasayim.

    tercümesine ne sartta olursa olsun girismeyecegim tek sarkidir. kelimeler mühürlenmis sanki.

    sarkinin hikayesi su sekilde. 78 yilinin haziran ayinda selanik'de deprem olur ve papazoglu'nun evi hasar gören evler arasindadir. hanimina da o zamanlar yeni dogmus kizini alip amerika'ya gitmesini tavsiye eder ve hanimi ile kizi amerika'ya akrabalara giderler. bi arkadasi da (dionisis savopoulos) ona der ki "ya evde bi basina durmak olmaz öyle. gel bizde kal" deyip evine pilio'ya davet eder. papazoglu da davete icabet eder. oraya gittiginde de kendi deyimiyle "kalloni" ile karsilasir ve büyülenir. asagi yukari "güzellik" diye cevirebiliriz. tam karsiligini bilemedim. kendi deyimiyle bu "güzellik"e adeta büyülenir ve asik olmaktan korkar. evliligi zarar görür korkusuyla da evi terk eder ve selanik'e geri dönüp evine kapanir. bir yandan bu kadini diger yandan da karisini ve yeni dogmus kizini düsünerek bu besteyi yapar. kendi ifadesiyle sarkiyi hic bir zaman kagida dökmemistir cünkü zaten aklindadir. 20 dakika sürmüstür besteyi hazirlamasi. sarkinin yarisini büyülendigi kadina diger yarisini da kizina atfeder. bunu sarkinin icinde de anlamak mümkün. barizdir iki farkli kisiden bahsettigi. örnegin parcanin bir yerinde diyor ki "mutluluktan tastigim bu anda, dudaklarima kadar yükselip beni bogdu" diyor. mutluluktan tastigi an bana göre kesinlikle kizinin dünyaya gelmis olmasi.

    ben en cok neyi merak ediyorum var ya. simdi bu zati muhteremin karisi bu sarkinin baska bir kadina yazildigini biliyor. peki ne hissediyordur acaba? evde bu konuyu tartismislar midir? en nihayetinde kurgu bi sarki degil. gercek bi hikayeden. bu adam bu sarkiyi her söylediginda karisinin gözleri doluyor mudur? evli oldugun adam, gözlerinin önünde baska bi kadin icin yazdigi sarkisiyi söylüyor. sarkiyi söyledikten sonra göz göze gelebiliyorlar mi? nasil karsiladi karisi bu durumu acaba? saygi mi gösteriyor yoksa her sarkiyi söyleyisinde "pali afti i skrofa" deyip tartisiyorlar mi? bana göre cok tuhaf bi durum. hic bir kadin bu durumu normal karsilamaz bence. kocan siz evliyken bi kadina tutuluyor ve ona harika bi beste yapiyor ve konserlerde sürekli söylüyor. bilemedim.

    diger yandan da bestenin muhatabi kadin, sarkiyi her dinlediginde ne hissediyordur acaba? gurur mu duyuyordur yoksa bu insani zor bi duruma soktugu icin icten ice hüzünleniyor mudur? basit bi sekilde bundan sadece gurur duyacak birisi degildir bence.

    kaynak: kendi ifadeleriyle
hesabın var mı? giriş yap