• (bkz: unforeseen consequences) :)

    iki örnek verilebilir sanırım bounded rationality'ye göz kırpan; barbarossa operasyonu ve ırak savaşı

    hitler'in sscb'ye saldırısı çokları tarafından irrasyonel, hislerin tesiriyle yapılmış veya ideolojik bir hamle olarak yorumlandı almanya yenilmeye başlayınca ve savaştan sonra bu söylem artarak devam etti. argüman almanya'nın yenilgi kesinken hitlerin saldrıda diretmesine dayanıyor ve buna göre böyle bir davranışı rasyonel olarak nitelemek mümkün değil. fakat hitlerin davranışı bounded rationality çerçevesinde elinde olan bilgiler ışığında rasyonel olarak da tanımlanabilir; 1) stalin büyük temizlikle subay kadrosunu yok edip savaş potansiyelini önemli ölçüde azaltmıştı, 2) kızıl ordu finlandiya'da çok kötü bir performans göstermişti 3) almanya tek cephede savaşacaktı. hitler'in farkında olduğu bu gerçekler ona sscb'ye saldırıp yenebileceği konusunda oldukça ikna edici bir fikir yürütme zemini hazırlamıştı. almanya'nın içinde bulunduğu konum ve kapasitesi çerçevesinde avrupa'da bölgesel hegemonya kurması en akılcı güvenlik sağlama yoluydu ve bunu yapmak için kalan tek engel sscb'nin yenilmesiydi.
    işin bounded kısmı bildiğimiz gibi hitler'in sscb'nin savaş potansiyelini (materyal kapasite + coğrafya) tam olarak ölçememesinden kaynaklı ve almanya'yı yenilgiye götüren sebep oldu. sonuç olarak hitler'in davranışını rasyonel fakat elindeki verilerle sınırlandırılmış olarak değerlendirebiliriz.

    ikinci örnek ırak savaşıysa daha çok savaşın sonucundaki bir yan etkiye odaklı: iran'a açtığı genişleme alanı. savaş sırasında ve sonrasında iran kademeli olarak ırak'ta nüfuzunu oldukça artırdı, askeri ve siyasi olarak. ırak'ın azınlık olan sünni yöneticilerinden kurtulması iran'ın buradaki çoğunluk şii nüfus üstündeki güç boşluğunu doldurmasını kolaylaştırdı. neticede, iran baas rejiminin yıkılmasından oldukça karlı çıktı. abd'nin, iran'ın etkinliğini artırmasını istemesi mümkün olmadığına göre (bir iran-abd ittifakı olduğunu iddia eden saçmalıkları saymazsak) abd'nin ırak'ı işgali için yürüttüğü analizinde öngörülemeyen bazı sonuçlar ortaya çıktı, abd liderliğinin akıl yürütmesi farklı etkenlerle perdelendi; eldeki verilerin boyutu belki rasyonaliteyi sınırlandırdı. demografik yapılar ve iran'ın ilişkiler ağı gözardı edildi, sıfırdan devlet kurmanın zorlukları unutuldu (vietnam savaşında da abd bir yandan savaşırken, güney vietnam devlet kurumlarını inşa etmeye çalışıp başarısız oluyordu) vesair. neticede ortaya abd'nin istemediği bir sonuç çıktı; düşmanını güçlendirmek.

    bu mdyz2'nin şurada* işaret ettiği zayıflığı da ortaya koyuyor, ırak savaşı'ndan en çok karı sağlayana bakarak (ki bunun ölçülmesi de aslında sıkıntılı) savaşı çıkarana ulaşamayız.
  • karar vericinin bir konu ile ilgili tüm bilgileri elde etmesinin mümkün olmaması veya olası tüm seçeneklerin değerlendirilmesinin çok zor ve maliyetli olması nedeniyle sınırlı bilgileri kullanarak sınırlı alternatifler arasından en uygun olanını seçmesiyle oluşan rasyonelliktir. ezcümle bireylerin rasyonelliği sahip oldukları bilgi, zihinlerinin kavramsal limitleri ile sınırlıdır (bkz: herbert simon) tarafından literatüre kazandırılmıştır.
  • herbert alexander simon tarafından ortaya atılmış kavram. buna göre insanlar
    karar aşamasında faydalarını maksimize edecek olan en optimal seçeneği aramak yerine, tatmin edici bir seçeneği* kabul ederler. (bkz: satisficing)

    yani insanlar neoklasik iktisat öğretilerindeki gibi kendileri için en ideal alternatifi seçen, tam anlamıyla rasyonel varlıklar değillerdir, belirli bir irrasyonellik de içerirler. bunun sebebi eksik ya da yanlış bilgi, bilişsel yeteneklerin yetersizliği, zaman kısıtı vs olabilir.

    diğer bir şey de karar verme aşamasında mantıksal olmak yerine sezgisel bir şekilde karar vermek. örneğin; insanlar kompleks bir muhakeme sürecine girmek yerine, bundan kaçınmak için içgüdüsel ya da basmakalıp yargılara dayanarak hızlı bir karar verebilirler. (bkz: heuristic)

    özetle insanlar en rasyonel kararı vermek yerine, sınırlı bir rasyonellikle karar alırlar diyerek entry'yi başlığın kelime anlamına bağlayıp gideyim.
  • satranç oyununda çok yaşarım. iki hamle düşünün rakibin taşı boşta yersen karlı çıkarsın öte yandan başka taş sürerek rakibinin hamle potansiyelini daraltabilirsin. ikincisi daha irrasyonel çünkü rakibin hic beklemediğin bir hamle yapabilir
  • herbert simon tarafından ortaya atılan bu kavram, belirsiz ve karışık olan durumlarda insanların farklı zihinsel şartlanmalarından dolayı irrasyonel kararlar verebileceğini ifade eder.
  • iş işten geçtikten sonra tam "böyle biteceğini bilirken neden yaptım ki?" derken varlığını hissettiren, klasik algoritmaları şaşırtan kavramdır.
  • herbert simon'un ortaya attığı ilk başta iktisat alanında daha sonra da özellikle sosyal bilimler alanında literatürde bolca çalışması yapılan kavram.

    özellikle karar verme mekanizmasında insanların, karar vereceği olgu ile ilgili her yönüyle bilgi sahibi olmasının olanaksızlığı sebebiyle ortaya atılmıştır. sınırlı rasyonellik olarak dilimize çevrilir.

    sınırlı rasyonellikle kurulan dünya bu kadar oluyor vesselam.

    insanın inanılmaz akıllı bir canlı olduğunu zanneden aklıevvellerin iyi okuması gerekir.
hesabın var mı? giriş yap