• film için
    (bkz: idi i smotri)
  • orjinal adı; "idi i smotri" olan film ingilzce'ye "come and see", türkçe'ye gel ve gör olarak çevrilmiştir. ikinci dünya savaşı'nda alman faşizminin rusya'ya saldırısının etkileri, savaşın gerçekliği bir rus çocuğun üzerinden anlatılmaktadır. yönetmeni elem klimov'un en etkili filmidir diyebiliriz. savaş gerçekliği görebilmek açısından çarpıcı sahnelere sahiptir film. hitler faşizminin nasıl kural tanımaz bir biçimde ilerlediğini ve e çapta yaralar açtığını sınırlı da olsa görebilmek adına son derece etkileyici bir filmdir. başroldeki çocuğun oyunculuğuna da hayran kalacağınızı düşünüyorum.
    rus partizanlar çocuğu ve çocuğun ailesinin geçim kaynağı olan ineklerini cepheye götürmek için annesinin elinden zorla alırlar. henüz filmin başında bu iticilikle karşılaşan izleyici, filmin sonlarına doğru ilerledikçe, çocuğun ve ineğin cepheye zorla götürülmesinin meşruiyeti üzerine düşünmek zorunda kalırlar. ciddi bir içerikle izleyebileceğiniz en iyi ikinci dünya savaşı filmlerinden biridir. şiddetle tavsiye ediyorum.
  • filmdeki einsatzgruppen ss'lerinin köy baskını seyredene dehşeti yaşatır..birinci sınıf filmdir (anlayana)
  • en agir en gercekci ww2 filmlerindendir. ıciniz sikisir izlerken.
  • rus sinematografisinin tüm o bilindik öğelerini taşıyor. köy, ahşap evler, yoksulluk, orman, bataklık, pislik. bana tarkovski'yi anımsatıyor. film başlar başlamaz dünyada cehennemi yaşayan insanların arasında buluyoruz, kendimizi. beyaz rusya'da. izlediğim en realistik ikinci dünya savaşı filmiydi diyebilirim. acı, keder ve gözyaşı. yaşama hakları, özgürlükleri ellerinden alınmış bir milletin varolma mücadelesi. insanı, insanlığından utandıran bir film de, aynı zamanda. almanların kendilerini modern, gelişmiş bir toplum olarak nitelendirmesi de fazlasıyla ironik. olsa olsa barbarlık olur bu ki öyledir de. film gerilim dolu bir drama. izlerken, bir saniye bile olsun rahat nefes alamadım. mutlaka izlenmeli. nazi hayranı akıl yoksunu kitlenin clockwork orange'taki gibi gözüne sokulmalı hatta.
  • savaş üzerine yapılmış, izlediğim en etkileyici filmlerden biri. bir an için gerçekten savaş alanında çekilmiş görüntülerle kurgulanmış izlenimi uyandırır.
  • hakkında uzun yorumlara idi i smotri başlığında bulabilirsiniz.

    elem klimov 'ın 1985 tarihli başyapıtı.

    aleksey kravchenko nun yüzünü bir daha unutamayacaksınız. kathyn'in öyküsü nin öyküsü isimli kitaptan bir uyarlama.

    senaryodan çok atmosfor, görüntüler, üzerinde titizlikle çalışılmış resimler, oyunculuklar muhteşem.

    gördüğüm en iyi savaş filmi diyebilirim ancak bir sovyet filmi olduğu için dünya tarafından fazlasıyla ıskalanmıştır.

    nedense kimsenin top10 unda değildir, oysa olmalıdır.

    --- spoiler ---

    olga mironova' nın oynadığı genç kız karakteri adada kalmıştı, filmin sonunda tecavüze uğradığı yere nasıl geldi?
    --- spoiler ---
  • rus köylülerinin ağır yaşam koşullarını ustalıkla yansıtmış bir film. yoksulluk, görülen şiddet, insanlığını unutmuş insanlar...

    baş rol kahramanımız çocuk olmasına rağmen her acıyı çok iyi hissettiriyor izleyiciye.

    bi de filmin sonlarına doğru suyun üstünde duran hitler fotoğrafına ateş ederken, film tarihi geriye doğru sarıyor( etkilenmemek mümkün değil), en son karede hitler annesinin kucağında bir bebek. gözünden bir damla gözyaşı geliyor ve artık ateş etmeyi kesiyor.

    herkesin çok sevdigi ve bebeğini sevgiyle büyüttüğü bir annesi varken, insanlar yine de kötü?

    insanlığını unutmuş insanlarda fırsat bekleyen düşmanlık duygusunu anlamak mümkün değil.
    rus halkı böyle bir yaşayış içinde. ama yine de bu kadar ağır koşullarda olmayan bir ülke gelip burada insanlara neler neler yaşatıyor. acaba, o ülkenin gelip kendisine aynısını yapacağından korktuğundan mı önce o böyle yapmak istedi?
    hele o askerler, hiç düşünmeden emredileni yapma var ya işin içinde, onu anlamak daha da zor. o anı yaşarken doğru mu geliyordu acaba?
    bütün bu düşünceleri oluşturuyor film, istemeden düşünüyorsunuz.

    acıya, sosyal yapıya, insan olmaya dair... bir sürü sorular oluşturuyor zihinde. her şeye rağmen umut hep var da diyor.
  • filmin ne kadar iyi olduğunu aylar sonra konusu açıldığında filmi izlerken hissettiklerimi hatırlayınca anladım. kendine has kamera kullanımı, muhteşem renklendirmesi bir kenara, hayatımda izlediğim en gerçekçi arkaplan atmosferi bu filmdeydi.

    izlenilmesi gereken filmlerden biridir
  • benim için sıradan bir holocaust temalı filmden en büyük farkı aşırı derecede başarılı olan görüntüleri oldu. aynı yönetmenin bir aşk filmi çekmiş olmasını ve o kurulukta bulduğu manzaraları bir de bu temada yansıtmış olmasını diledim bu filmi izlerken.
hesabın var mı? giriş yap