• cem yılmaz, söz konusu lafı söylerken; her iki elin baş parmağı ile işaret parmağını açıp, arada boşluk oluşturarak kayık tabağın şeklinin göstermeye çalışarak yapmıştır bu espiriyi.
  • tahminimce baş parmakları ve işaret parmaklarıyla kayık tabağın şeklini gösterirken ellerini bir ileri bir geri, kafasını da hafif hafif sağa sola oynatmıştır. cümleyi telaffuz ederken de "r"lere basıp kelime sonlarını düşürmüştür.
  • cem yılmaz'ın her dilin kendine özgü ifadeleri vardır, kassan çeviremezsin diğer dile demek için verdiği örnek. ne kadar iyi başka bir dili bilsen de türklerin başka dile çeviremeyeceğin ifadeleri vardır. mesela ortaya az az hepsinden gibi bir talebi anlat bakalım anlatabilirsen ya da satıcıyla pazarlık için sorulan "bu bana kaça olur" sorularını filan anlamazlar diyor kısacası. ama anlatmakla güldürmüyor tabii, cem yılmazdan izlemek lazım.
  • "we'll have a little bit of everything on the menu to share" diye soylense daha dogru olacak gibi. ecnebi illerinde tapas lokantasi bulursaniz soyleyebilirsiniz.
  • gösteri sinemalarda izlendiğinden beri herkesin konuştuğu ama kimsenin cem yılmaz'ın söylediği şekilde aktaramadığı espri.
  • equip the table ile devam edecek türk tipi ingilizce terim.

    (bkz: masayı donatmak)
  • izleyince gülmekten karın ağrıtacak espridir burdan okumakla olmaz
  • yurtdisinda yemek siparisi verenlerin gülemedigi bir cem yilmaz esprisiymis. 6 yildir yurtdisinda bulunmama ragmen gösterideki en cok güldügüm 3 espriden biriydi halbusi.
  • look come here fuck to menu everything little little into the middle
    öklit restoran ve pisagor lokantasında nasıl sipariş vereceğinize dair cem yılmazın örnek sunduğu tarif şeklidir.
  • türk siyasetinde şu aralar gerçekleşmektedir.
hesabın var mı? giriş yap