• heinrich böll vakfı, almanya ve dünya çapındaki faaliyetleriyle demokrasinin, sivil toplumun ve uluslararası diyaloğun geliştirilmesini hedefler. merkezi berlin'de olan vakıf, demokrasi, ekoloji, dayanışma ve şiddet karşıtlığını tüm çalışmalarında temel değerler olarak kabul eder. vakıf, ulusal ve uluslararası alanda, kadın hakları ve cinsiyetler arası demokrasi, doğal çevrenin korunması ve dünya çapında insan hakları ve barışın geliştirilmesi için çalışan kişi ve kuruluşlarla işbirliği yapar, bilim, araştırma, kalkınma işbirliği, sanat ve kültür projelerini destekler.

    heinrich böll vakfı türkiye bürosu
    vakfın türkiye irtibat bürosu 1994 yılında kurulmuştur. büronun faaliyet konuları

    ekoloji ve sürdürülebilir kalkınma
    kadın hakları ve toplumsal cinsiyet

    avrupa birliği ile entegrasyon, kültürlerarası diyalog, türk-alman diyaloğu

    demokrasi, insan hakları ve sivil toplumun gelişmesidir.

    bu çerçevede türkiye bürosu

    sivil toplum kuruluşları, akademik çevreler ve düşünce platformları ile işbirliği yapar;

    kamuya açık toplantılar, sempozyumlar, seminerler, atölye çalışmaları düzenler;

    ab / almanya ve türkiye arasında toplumsal aktörler için bilgilendirme gezileri düzenler ve destekler.

    copy paste yaptım. http://www.germanembassyank.com/…093102002.html#hbs
  • su siralar yine alman vakiflari cok tartisiliyor, yeri gelmisken yeşiller partisi'yle paralel calistigini aktarmak lazim.

    (bkz: #25607125)
  • yaklaşık iki yıl proje koordinatörü olarak çalışan erkin erdoğan, 2011 yılının ocak ayında önce sözleşmesini haklı nedene dayanarak feshetti, ardından beyoğlu 11. iş mahkemesi'nde mobbing davası açtı. davanın 2. duruşması yarın görülecek.

    ***
    mobbing yani patronların çalışanlar üzerinde kurduğu psikolojik tacizlere karşı tepkiler büyüyor. alman yeşiller partisi'ne yakın heinrich böll stiftung derneği'nde yaklaşık iki yıl proje koordinatörü olarak çalışan erkin erdoğan, 2011 yılının ocak ayında önce sözleşmesini haklı nedene dayanarak feshetti, ardından beyoğlu 11. iş mahkemesi'nde mobbing davası açtı. davanın 2. duruşması yarın görülecek.

    davada talepler, işverenin 4857 sayılı iş kanunu'nun 5. maddesinde düzenlenmiş olan eşitlik ilkesine açıkça aykırılık teşkil eden eylem ve işlemlerine; çalışma koşullarını ağırlaştırmak ve zorlaştırmak, bu şekilde tabiri caizse bıktırarak istifa etmesini sağlamak için planlı ve kararlı şekilde hareket edilmesine; erdoğan'ın tespit ettiği ve düzeltilmesini istediği usulsüzlük olarak nitelenebilecek işlemlerin üstünün örtülmesine ve iş kanunun kendisine yüklediği işverene sadakat borcuna aykırı davranışlarda bulunmasının istenmesine dayandırıldı.

    davada kıdem tazminatı, ödenmeyen çalışma ücretleri, yoksun kalınan gelir nedeniyle ödenmesi gereken tazminat ve eşit davranma ilkesine aykırılık gereğince ödenmesi gereken tazminatlar için, fazlaya dair haklar saklı kalmak üzere 1582 tl talep ediliyor.

    baskı kurarak istifaya zorladılar

    hbsd'de iken avrupa birliği destekli bir projede çalışmakta olan erdoğan'ın, 19 ocak 2011 tarihli ihtarnamesinde mobbing işlemleri şöyle aktarılıyor:

    "çalışma süresi boyunca fazla mesai, yıllık ücretli izinlerim gibi yasalarca belirlenmiş olan haklarımı kullanmam konusunda sürekli olarak tarafıma sorun yaratılmıştır. tek talebim yasalar çerçevesinde hareket ederek haklarımı doğru ve tam şekilde kullanmak olmasına rağmen bu durum sürekli itirazlarla karşılanmıştır.

    taleplerimde açık ve net olmam nedeni ile işimde başarılı olmama rağmen sürekli olarak kusur bulunmaya çalışılmış ancak bulunamamıştır. bu durum kişisel bir mesele haline getirilerek şahsıma yönelik zorluklar çıkarmak maksadıyla hareket edilmiştir. bu çerçevede gerçekleştirilen işlemler ve fiiller üzerimde baskı yaratmaya, istifa etmeye zorlanmaya yöneliktir. işverenin yasal olarak eşit işlem yapma borcu bulunmasına rağmen tarafıma açıkça ve yazılı olarak şahsıma yönelik olarak çalışan diğer herkesten farklı kuralların uygulanacağı bildirilmiş, herhangi bir çalışanın iş esnasında şahsıma yardımcı olması yasaklanmış işin niteliğinin gerektirdiği çalışma koşulları tarafıma sağlanmamıştır.

    bunlarla beraber görevim gereği sorumlu olduğum alanlarda gerçekleşen usulsüz işlemler tarafımca bildirilmesine ve uyarılmasına rağmen bu işlemlerin üzeri örtülmüş ve kanuna aykırı işlemler yapmaya zorlanmış durumdayım.

    yukarıda belirttiğim nedenler iş kanunu'nda yer alan emredici hükümlere aykırılık teşkil etmektedir."

    eşitlik ilkesine aykırı davranıldı

    erdoğan'ı vekilen avukat arif nihat alpsoy'un açtığı davada, eşitlik ilkesine aykırı işlemler şöyle özetleniyor: "davalı işveren müvekkilime elektronik posta ile yazılı olarak "şahsına yönelik olarak çalışan diğer herkesten farklı kuralların uygulanacağını" bildirilmiş, herhangi bir çalışanın iş esnasında müvekkilime yardımcı olması yasakladığını söylemiş, müvekkilimin diğer çalışanlara yardımcı olmasını yasaklamış işin niteliğinin gerektirdiği çalışma koşulları müvekkilime sağlanmamıştır." çok sayıda email yazışmasının ve iç dokumanın kanıt olarak sunulduğu dava dilekçesinde erdoğan'ın uzun süre işveren ile bu konuları konuşarak düzeltmeye çalıştığı, ancak yasal haklarının kendisine verilmeyeceğinin kesin olarak söylendiği, eşitlik ilkesine aykırı davranışların ağırlaşarak devam ettirildiği ve usulsüz işlemler hakkında gerekli hiçbir adımın atılmadığı, bunun üzerine erdoğan'ın bu durumu önce üst makamlara bildirerek inceleme yapılmasını istediği ve ardından haklı nedene dayanarak iş akdini feshettiği belirtiliyor.

    yarın 11'de çağlayan adliyesi'nde

    davanın ilk duruşması ekim 2011'de yapıldı ve eşitlik ilkesine aykırılık oluşturan fiillerin yerinde tespiti için, mahkeme heyetinin heinrich böll stiftung derneği'nin bürosunda keşif yapmasına karar verildi. davanın ikinci duruşması yarın saat 11.00'de çağlayan adliyesi'nde görülecek. mahkemede tanık ifadelerine başvurulacak.
    ***

    kaynak: http://marksist.org/…-davasi-#.t42fapqhq3c.facebook
  • stiftung almanca'da dernek değil vakıf anlamına gelmektedir. (bkz: vakıf ve dernek arasındaki fark) işbu vakfın almanca orijinal ismi heinrich böll stiftung'tur ve bu türkçe'ye heinrich böll vakfı olarak çevrilir. şu durumda başlık heinrich böll vakfı derneği (?!?!?!) gibi bir anlama geliyor. stiftung, heinrich böll adlı kıymetli yazarın soyadı falan değil yani.* yabancı dernek ve vakıf isimlerinde başlık kuralları ne alemde bilmiyorum lakin şu durumda doğru olmadığı kesin. *

    edit: başlığı varmış zaten. (bkz: heinrich böll vakfı) yönlendirdim.
  • diyelim ki kültürler arası demokrasi ile ilgili bir proje geliştirdiniz, gerçekleşmesi için fon arıyorsunuz. şunu biliniz ki projeniz, istediği kadar alman kültürüne katkısı olsun, yeşiller partisinin politikalarına ve çıkarlarına hizmet etmiyorsa bu vakıftan jet hızıyla red cevabı alacaksınız.
  • 1994 yılından beri türkiye’de faaliyet gösteren alman yeşiller partisi'ne yakın, politik bir sivil toplum kuruluşu.

    3 temel alanda (i. demokratikleşme, ii. ekoloji, iii. dış ve güvenlik politikaları) faaliyet gösterir.

    ülkemizde bir bürosu bulmaktadır (http://tr.boell.org/tr).
  • türkiye'de faaliyet gösteren alman vakıfları arasında, yeşiller'e bağlı olması sebebiyle de belki de, en açıktan espiyonaj/etki ajanlığı faaliyeti gösteren vakıf.

    şu anki temsilcisi kristian brakel sabahtan akşama kadar ıslak odunla dövülesi bir tip, evlat olsa çekilmez: https://tcdn.couchsurfing.com/…be-8e60-c8a1d089344b
  • --- spoiler ---

    heinrich böll stiftung derneği türkiye temsilciliği olarak; kanun hükmünde kararnameler (khk) ve 12 cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile türkiye’nin yönetiminde gerçekleştirilmek istenen yapısal dönüşümünün incelendiği olağanüstü hal (ohal) konulu raporumuzu, türkçe ve ingilizce dillerinde hazırlanan bu çalışmayı veri bankası şeklinde siz okuyucularına sunuyoruz.

    --- spoiler ---

    https://olaganlasanohal.com/
  • araştırma içeren web sitesinin adını olağanlaşan olağan üstü hal koyduklarına göre özeti belli olan araştırma. tamamını tek tek okumak biraz yorucu ama sonuç kısmından bir paragraf genel içeriği anlamamıza yetiyor;

    --- spoiler ---

    olağanüstü hal ilanının gerekçesini oluşturan 15 temmuz 2016 darbe teşebbüsüyle bozulan kamu düzeninin yeniden sağlanması amacıyla ilgisi olmayan tüm bu kalıcı yasal düzenlemeler, yasal ve yönetsel rejimi köklü bir biçimde değişikliğe uğrattı. bu kapsamda, yukarıda söz ettiğimiz üzere eğitimden yargının işleyişine, iç güvenlik ve milli savunmadan ekonomiye, sağlık ve sosyal güvenlik alanından kamu personel rejimine dek uzanan çok geniş bir yelpazede kamusal alan, yasama erkini fiilen tek başına kullanan hükümetin çıkardığı olağanüstü hal khk’ları ile düzenlenir ve yönetilir hale geldi.
    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap