• türk dininin sosyolojik imkânı, yasin aktay'ın, türkiye'de resmî ideolojinin islâm diniyle ilgili algılarını ve ona bir proje olarak yaklaşımını değerlendiren biraz karmaşık biraz çarpıcı bir metni. aktay bu metinde devletin, modernleşme sürecinde islâm dinini konumlandırdığı gayet seküler ve “protestanlık”a çalan iklimi anlatmaya çalışıyor.

    türk müslümanlığı tartışmalarının giderek “türk islâmı” noktasına gelişini bu gidişatın da nihayetinde "devletin resmî dini” noktasında sona erdiğini söylerken dinin geldiği noktada ise artık kendi özünden başka bir biçime evrildiğini iddia ediyor. tabii devletin dinle ilişkisi sadece sünnî alanla mahdut değil. resmî ideoloji aynı nokta-i nazardan aleviliği de bir biçimde kurgulamaya girişiyor ve neticede de ortaya amorf bir din kurumu çıkmış bulunuyor. yazarın buna tastamam "türk dini" demesinin de özü bu olsa gerek.
    ---/---
    kitabın benim için ilginç tarafı kapağındaki eşsiz fotoğraf: http://www.iletisim.com.tr/…buyuk/9789754707595.gif

    hatırlanacağı üzere 1998 yılında türkiye'de bütün zamanların en gereksiz tartışmalarından biri olan "kadınlar cenaze namazı kılar mı? / kılsın mı?" meselesi açılmıştı. bu tartışmanın çıkış kaynağı ise dönemin karşıyaka müftüsü nadir kuru'nun ayaküstü fetvasıydı. hadise karşıyaka bostanlı'daki beşikçioğlu camii'nde karşıyaka spor kulübü yöneticisi tibet kızılcan'ın cenaze namazında vuku bulmuştu. müftü nadir kuru, sokakta satılan ilmihallerde bile bulunan "kadınlar cenaze namazı kılabilir" hükmünü pratiğe dökmüş ve avludaki sosyetik ablaları cemaate katmıştı. sonrası malum! türkiye bu olayı aylarca ama aylarca tartışmıştı. kapaktaki fotoğraf işte o meşhur cenaze namazında çekilmiştir.. bu fotoğrafı kitaba kapak yapan editörleri buradan selamlıyorum.

    bir de gereksiz not düşelim: mezkur cami, efe özal'ın eşi zeynep beşikçioğlu'nun babasının, kendi babası adına yaptırdığı bir camiidir. din devlet mevzusunu daha da karmaşık hale getiren turgut özal'ın dünürünün yaptırdığı bir camide böyle bir hadisenin vuku bulması da gereksiz bir tesadüftür.

    özetle kitabın [neyse burada kesiyorum çünkü müftünün oğlunu da tanıyorum iş dedikoduya, magazine dönecek]

    ekleme: kapak resminde ikinci safta duran bordo montlu amca karşıyaka'nın sâbık belediye reisi ahmet kemal baysak'tır.*
  • hatırladığım kadarıyla yasin aktay'ın kitaptaki temel derdi, en azından dertlerinden en önemlisi, aleviliğin türklerin orta asya'daki kökleriyle uyumlu, daha barışçı ve yeniliğe açık ideal bir din olarak kurgulanmaya çalışılmasıydı. bunun islamiyetin değişik toplumlarda değişik şekillerde yaşanmasından daha farklı bir şey olduğunu imlemek için türk müslümanlığını değil de türk dini adını verdiği kavramı problematize ediyor ve onun üzerinden tartışma açıyordu.
hesabın var mı? giriş yap