57 entry daha
  • kırsal ve eski insanlar yunanlı demiyor(du), yonan diyordu. muhtemelen yunanlı, cumhuriyet kadar yeni bir tarihe ait sözcüktür.

    kadim zamanlardan beri akdeniz'de öğle uykusu veya siesta (altıncı saat) vardır. yunanlılar daha sadık, ama akdeniz bölgesi'nde köylerde türkler de siestaya uymaya ve uyumaya devam ediyorlar. (bkz: siesta/@ibisile)

    yunanlıların bizden pek farklı olmadığını hep bilir duyarız. benim bir yaşanmış örneğim de var: mercedes'le at gezdiren halkidiki köylüsü gördüm. atının harekete ihtiyacı var belli, ama ne yapsın ki kendisi üşengeç.

    o değil de, türklerin şu perslerle (iranlılar) yunanlılara (rumlar) yaptığını gördünüz mü? yüzyıllar yıllardır bir onlar doğuya, bir bunlar batıya yüklenir, birbirini dalgalandırır dururdu. biz sonradan görme türkler bir kama gibi aralarına girdik, bin yıldır, birbirlerine alışıldık şehvetle dokunup, gözlerinin içine bakmalarına engel oluyoruz. yunan politikasındaki türk düşmanlığı ve avrupalıların türk korkusu biraz da bu anadolu'nun beklenmedik kaderinden okunmalı. ermeni rum kürt ülkesi bin yıldır türklerle yatıp kalkıyor, acayip. (bkz: yerleşim/@ibisile)

    "hiçbir yunanlı aforizmaya dayanamaz; biçiminden dolayı onun doğru olduğuna inanacaktır, yanlış bile olsa." lawrence durrell - bitter lemons of cyprus
    [bu, hitabete çok duyarlı olan türkler için de geçerli.]

    [*- yine çocukluktan bahsedelim. iki şansımız vardı, biri yoksulluk, öbürü sonradan yaşadığımız yerin uzak olması. ben bunları iki şans olarak görüyorum. siz türkiye'ye yeniden gidebildiniz. bana gelince savaş oldu, evlendim, bir çocuğum oldu; doğduğum ülkeye bir daha hiç gidemedim ve hiç de gidemeyeceğim. çocukluğumdan tamamen koptum. bütün kitaplarımda o var; bütün filmlerimde çocukluğum var. burada bizimle birlikte olanlar, hepsi de fransa'da, ulaşılması kolay yerlerde doğmuş olan tüm bu dostlar bizim durumumuzu, doğduğu ülkeden uzak düşmüş olmayı anlayamazlar sanırım. ben kendimi fransız gibi hissetmiyorum. siz amerikalı mısınız?
    *- ben kendimi ne yunanlı gibi hissediyorum ne de amerikalı gibi. artık kendimi heryerli gibi, dünya vatandaşı gibi hissediyorum yoksul kimselerle, işçi sınıfıyla, çingenelerle ilişkimde romantik bir yan var.] marguerite duras - les yeux verts

    "yunanlıların bu özelliği beni her zaman şaşırtmıştır: yapılması gereken neyse, vakit geçirmeden yaparlar. hem de hakkıyla." christa wolf - kassandra

    "bu sabah, trieste'deki üçüncü otel odasında baş ağrılarının yansıdığı yüzümü aynada gördüğümde, bütün erkekleri aynı o yunanlı gibi yanımda yedek bir canlı olarak taşıdığımı algıladım. birinci kocamı da, ikinci kocamı da, güzel tenli son sevgilimi de, çeyrek yüzyılda sevdiğim ya da becerdiğim hepsini, kendi "ben"ime dayanabilmek için yalnız yanımda taşıdığımı algıladım." tezer özlü - yaşamın ucuna yolculuk

    (ilk giri tarihi: 14.8.2015)

    (bkz: yunan/@ibisile), yunanlılar
    (bkz: romeot)
12 entry daha
hesabın var mı? giriş yap