• dostoyevski'nin karamazov kardeşler adlı eserindeki karakterlerden biri. hoş, onu incelemeye ve yazmaya benim vasfım yetmez.

    ayrıca devlet tiyatroları'nda sergilenen bir oyunun adı. fakat dostoyevski'yle falan ilgisi yok. adına bakınca aklınıza ilk olarak karamazov kardeşler gelse de, konusunu okuyunca aliye berger'in hayatıyla ilgili olduğunu görüyorsunuz.

    üsküdar tekel'de stüdyo sahne'de sergileniyor. açıkçası favori sahnem. biraz erken gidip en önde de oturunca oh, oyunun içindesiniz.

    aliye berger'in kazandığı ödül dolayısıyla evinde bir parti düzenlenir. alyoşa müziği kısmalarını, aşağıda ahmet hamdi'nin yazmakla meşgul olduğunu, onu rahatsız etmemelerini söyler. sonra yönetmen metin ile tanışır. konuşmalarında kenter'in oyunculuğundan övgüyle söz ederler. anlarız ki yönetmen metin: metin erksan! müşfik kenter sevmek zamanı'nda oynamıştı. metin erksan'la aliye flörtleşirken, alyoşa birden seslenir: "ara hadi fotoğrafımızı çek!" ara: ara güler. oh vay anasını satayım camia toplanmış. ahmet hamdi de iki dakika yukarı çıkar mı acaba?

    dekor güzel, teknolojinin kullanımı da bence iyi. aynanın hemen üstüne koydukları kamera, oyuncu seyirciye hafif arkası dönük aynaya baktığı esnada projeksiyon ile sahnedeki dekorun üzerine eş zamanlı görüntüsünü yansıtıyordu. iyi fikir. gel-gitler ve bir odanın içinde koskoca bir hayatın izlerini sürmek çok hoş. fakat kitabı okumadığım için eleştirmeyi arzulamadığım yine de hoşuma gitmeyen replikler ve bazı abartılı oyunculuklar yok değildi. ha stüdyo sahnede, büyük bir beklentiyle gidilmezse izlemeye değer.

    not: saate bakmak için 5 dakikada bir telefon çıkaran orospu çocukları, kol saati takın, yok ille de götün tekiyim, telefona bakacağım diyorsanız da telefonunuzun ışığını en aza indirmeyi akıl edin artık. yeni nesil 1 saatlik oyunu izlemeye bile dayanamıyor. niye geliyorsunuz anlamıyorum ki, gelin yer bildirimi yapın siktirin gidin sonra. şahsen 10 kere telefona bakacağım bir oyunu ya da filmi izlemek için zamanımı çöpe atmazdım. bitireceğim oğlum hepinizi. kalabalıklar içinde rencide edeceğim. utandırıp, küçük düşüreceğim. bu notları her yere düşüp bir gün karşılaşmanızı ve davranışlarınızdan rahatsız olan insanların olduğunu görmenizi sağlayacağım.
  • rus edebiyatinin vazgecilmez, fantastik ismi. bir de mujik kelimesi var. cok sempatik. koylu yurdun efendisidir diyince hadi bi derece ama mujik yurdun efendisidir deseler, hic cekinmem, mujik ne derse yaparim. rusca ogrenmek istiyorum bu kelimeler yuzunden ama yanlis anlarlar diye cekiniyorum lan.
  • lan lan lan dün gibi aklımda bu hatun sweet people diye bir şarkı söylediğinde eurovision'da. kendisi gibi taş gibi bir sesi vardı. hala öyledir umarım.
  • 2010 eurovision şarkı yarışmasında ukryana adına yarışan fıstık. bu entryi not edin. benim olacak alyoşam. yazın bunu bir yere. çok ciddiyim.
  • 13 mart 2020 tarihli biletim vardı bu oyuna. virüs yüzünden elimde patladı. dilerim her şey normale döndüğünde yeniden bilet alabilir ve izleme şansına nail olabilirim.
    izlediğim vakit buraya bir edit gelecek. :)
  • eurovision 2010'da ukrayna'yı temsil etmiş ve "sesi güzel olsa da ne yapmak istediğini bilemeyen popçu" imajı çizen kadın. gerçek adı olena kucher'dir. sesi çok güzeldir bu hatunun. tipi ise anastacia gibi oldukça iticidir.

    2008'in başlarında alonya ismiyle myspace'e şarkılarını yüklemiştir. (to be free isimli olay yaratan (intihal + ebu kurallarına aykırı oluşu) şarkısı da keza bu şarkılar arasındadır.)

    2009'da sneg isimli şarkısıyla sea songs festival'e katılmıştır. şarkı, inanılmaz naif bir şarkıdır. alyosha kızımız, şarkıyı sahnede söylerken ağlamıştır da hatta ve hatta. (hem samimi gibi hem feci antipatik)

    2010'da eurovision için önce vasyl lazarovich'i seçen ukrayna bu kararından vazgeçmiş ve son dakikada bir ulusal final düzenlemiştir: işte o finalde alyosha son sırada sahne almış ve "to be free" ile oldukça başarılı bir şekilde 1. seçilmiştir. alyosha ise daha önceki imajından epey farklı bir şekilde "sosyal mesaj içerikli bir tişört" giymiştir. (hem idealist bir izlenim ve samimi hem acayip bunaltıcı ve "yemezler!" iticiliği)

    ne olduysa o dakikadan sonra olmuş ve şarkının 2008'de daha önce yayınlandığı ve hatta linda perry'nin bir şarkısından çokça esinlendiği ortaya çıkmıştır. şarkı, evet nakaratı dışında resmen çalınmıştır ve fakat çok başarılı bir şarkıdır bence.

    bunun üzerine sweet people isimli daha vasat bir şarkıyı eurovision'da seçen alyosha hanım, elbette bir de sosyal mesaj içerikli bir video klip çekmiştir.

    sweet people ile eurovision'da yarışmadan birkaç ay önce ise, yani ulusal final biter bitmez ve to be free'nin diskalifiye edilip, sweet people'ın yarışacağı açıklandığı zamanlarda ise ışık hızıyla "ty ujdesh" isimli türk popunu aratmayacak "ahahahahha fena koydum olm snaaaağ!!11" triplerinde bir video çekmiştir; pek tabii ki yeni benimsediği ya da şöyle diyelim, yeni ortaya koyduğu "sosyal mesaj kaygılı sanatçı" olarak klibinde alışveriş merkezinde erkek arkadaşına kızgın kızgın yürürken bir yandan da "save the planet!" tişörti giymiştir.

    röportajlarında da keza "yurtta barış, dünyada seks" mottosunu vurgularcasına bol bol "peace" kelimesini kullanmakta.

    itici. ama şarkılarının tuhaf bir çekiciliği var.
  • makyaj stili (ve biraz da yüzü) taylor momsen'inkini andırıyor.
  • rivayete göre dosto'nun yazmayı planladığı oldukça uzun bir romanın* asıl kişisinin adı.

    (bkz: karamazov kardesler)
hesabın var mı? giriş yap