• insanoğlunun ilk keşifi olmamakla birlikte ateşin keşfinin gerçekten de homo sapiensin modern insana dönüşmesindeki en önemli uğraklardan biri olduğu kuşkusuz... afrika'nın acımasız savanlarında evrimleşen homo sapiens sonuçta epey zayıf bir canlı... binlerce yıl boyunca sapiens kuşaklarının tüm ömürleri, kendilerini 'ucuz yiyecek' olarak gören yırtıcılardan kaçarak geçiyor. topluluk oluşturması sayesinde gündüzleri az çok korunaklı hareket edebilen sapiens geceleri ise (diğer memelilerden daha uzun ve derin uyku ihtiyacını da göz önüne alırsak) çok daha korunaksız bir durumda... üstelik çoğu yırtıcının tersine karanlıkta göremiyor bu da bir dezavantaj...

    sonuç olarak sapiens, onbinlerce yıl geceleri ağaç tepelerinde uyuklayarak (afrika savanlarında sığınılabilecek mağara da son derece az) tedirginlik içinde uyuyarak yaşamak durumunda kalıyor. derken ateşi taşımayı öğreniyor. (ilk öğrenilen ateşi yakmak değil, yıldırım vb. nedeniyle oluşan ateşle bir uzun odunu yakarak, o odun tükenirken onun ateşiyle diğerini tutuşturarak ateşi taşımak...) bir süre sonra ise bu ateşle topluluğa saldıran yırtıcıları korkutmayı... ucunda ateş yanan uzun sopalar, saldırgan kedigiller ve köpekgiller için gayet korkutucu oluyor.

    derken konar göçer ilk sapiens kabileleri artık ağaç tepelerinen inip geceleri de yeryüzünde uyumanın keyfini çıkarmaya başlıyor. bir konar göçer sapiens topluluğu yiyecek ve güvenlik için gün boyu yürüdükten sonra gece ateşini yakıp ateş başında sırayla nöbetçi bırakarak uyumayı geliştiriyor. bu aynı zamanda topluluğun ilk kez gerçek anlamda sosyalleştiği alan... konuşmayı (ilkel sapiens dilleri bizim şimdi kullandığımız dillerden çok daha basit takdir edersiniz ki) daha önce geliştirmiş olan sapiens toplulukları bunu sadece av ya da tehlike sırasında birbirlerine 'geliyor' 'kaç' 'tehlike' 'yemek' vb. gibi şeyleri söylemek için kullanmış.

    ilk kez ateş etrafında kendilerini güvende hisseden ve birbirleriyle gerçekten konuşabilecek zamanı yaratan sapiens toplulukları ateşin etrafına oturup birbirleriyle ilk sohbetleri geliştirmeye, dolayısıyla da dillerini geliştirmeye başlıyorlar.

    bu yüzden bugün aşk dediğimiz mefhuma en yakın şeyler de ateş etrafında yaşanıyor ondan önce kaçmalı koşturmalı tehlikeli bir hayatın ortasında ağaç tepelerinde yarım yamalak çiftleşmeler var. ateş etrafında yavrularıyla ilgilenme, yaralılarını iyileştirme ve uyuma şansı buluyorlar mamafih ateş her şeyden önce özgürlük ve güvenlik demek.

    giderek sapiens toplulukları dünyaya yayıldıkça mağaralarda yaşamaya başlıyor. mağaralar daha da güvenli ama ateş yakma ritüelinden vazgeçilmiyor. mağaranın girişinde yakılan ateşin başında günün değerlendirilmesi yapılıyor. derken mağara duvarlarına gecenin karanlığında ateşin aydınlatmasından da faydalanılarak o günkü tehlike ve zaferleri anlatan çizimler yapılmaya başlanıyor. ve evet sanat da ateşin etrafında ortaya çıkıyor.

    işte bu yüzdendir prometheus efsanesinden bu yana ateşin özgürlük, güvenlik, aydınlanma, insanın insan olması ve aşkla özdeşleşmesi... ve tam da bu nedenle yüzbinlerce yıl boyunca günün en sakin anını ateş başında geçiren insan canlısı bugün 21. yüzyılda bütün gezegeni ele geçirmiş hatta bir zamanlar kendisini çok korkutan vahşi doğayı neredeyse yok etmiş, büyük büyük şehirler kurmuşken hala bir ateş görünce bu duygular çağlar öncesinden kendisini hatırlatır, en romantik sahneler şömine başında yaşanır, hippi toplulukları ateş yakıp etrafında konuşur, ermişler, sufiler, dervişler ateş yakıp tefekküre, kendi zihinlerini seyre dalar...
  • homo sapiens'in evrimsel sürecinde büyük etkiye sahip icat.

    bilinmeyen bir sebepten ötürü, bugünkü insanların ataları olan canlıların beyni daha fonksiyonel çalışıyor ve daha fazla enerji tüketiyordu. bilindiği üzere insan beyni dinlenme halinde vücutta tüketilen enerjinin yüzde 35'ini tek başına tüketir ve bu diğer canlılar arasındaki en yüksek orandır.

    tabi ki bu bir seçim meselesidir. insan evrimi daha fonksiyonel çalışan bir beyni seçerek ve enerjisini buraya yönlendirerek önce güçlü kaslarından vazgeçti. fiziksel gücü şempanze kuzenlerine göre çok sınırlı kaldı. bir şempanze homo sapiens'i asla sözlü bir tartışmada yenemezdi ancak tek bir hamleyle kemiklerini kırabilirdi.

    ama bu yeterli değildi ve ikinci aşamada uzun bağırsak yollarımız kısaldı. burada ise ateş devreye girdi. dört ayak yerine ayağa kalkarak iki ayak iki el kullanmaya başlayan homo sapiens'in önce kalçaları daraldı ve dolayısıyla bağırsak yolları bir miktar kısaldı. ateşin de devreye girmesi, yemeklerin pişirilip daha kolay sindirilmesini ve uzun bağırsak yollarından kurtulmayı sağladı. tüm bunlar sonucunda insan beyninin hızlı evrimsel gelişimindeki enerji sorunu ortadan kalktı.

    sonuç olarak ateşin icadı beynimizin evrimsel olarak bugünkü hale gelmesinde ve bizi biz yapan değerleri oluşturmamızda büyük rol oynadı.
  • odun vs. gibi maddelerin yanmasından hasıl olan hâl. od, nâr.
    kızgınlık, hararet.
    hiddet, gazab, şiddet.
    hayvanın çevik, hareketli ve oynak olması.
    yangın.
    gözyaşı.
    hastalık.
    harb, savaş.
  • su dunyadaki en boktan durumlardan bir tanesidir ates cikmasi.
    30 yasindaki kadini annecim annecim diye zangor zangir titretir yataginda.

    normalde insan aramayan ben, atesim dusene kadar ''gurbet ellerde, ailesinden uzak'' psikolojisine girerim, o derece.

    ates duruculer, ve ardindan saglam bir uykuyla uyandiginizda o kan ter icinde, ama ferahlamis hal insana derin bir oh cektirir.
  • icimizdeki guctur ates. o yuzdendir ki ne zaman bir yerde sessiz sakin yanan bir ates olsa, durup bakakaliriz. alevlerin havadaki dansini huzurla izleriz bilmeden, hicbir sey hissetmeden. gerci simdi beton binalarda, apartman dairelerinde yasayip, yoneticilerin duzenledigi apartman toplantilarinda elektrikli cay yapma makinesinden cay iciyoruz ama bizim ozumuz atestir.

    avustralya aborijinleri atese cok ayri bir yer ayirir kulturlerinde. ates onlar icin varolusun en buyuk gostergesidir. yasli adamlar/yasli kadinlar, bilgeler aksam uzerine dogru atesten bahsederler hep. ates hepimizi kendimize ve yeryuzune baglar.

    ne zaman bir firsatiniz olsa, iyi bir ates yakin. dumanini ustunuze sindirin. yavaslayin biraz. en onemli seyleri, en gerekli seyleri dusunun.
  • inflamatuvar hadiselerde interlökin 1 (ıl-1) tnf alfa gibi sitokin artışına bağlı gelişen semptomdur.
    başlıca ateşe yol açan hastalıklar
    infeksiyonlar,habis neoplastik hastalıklar,otoimmun hastalıklar, vaskülitler,sss hastalıkları,lenfoma ve lösemiler,inflamatuvar barsak hastalıkları,kvs hastalıklar,endokrin hastalıklar,anestezi ve anafilaktik reaksiyonlar,fmf...
    yani birçok hastalık ateşe sebep olabilmektedir.ateşin en yaygın sebebi enfeksiyonlardır.
    ateş tipleri
    1)devamlı ateş(kontinü): tifo sepsis ve tüberkülozda görülen
    2)remitten ateş: tüberküloz ve bazı sepsislerde
    3)intermittan ateş:malarya da görülür (sıtma)
    4)tekrarlayıcı ateş(hummai racia):daha çok tropikal bölgelerde infeksiyonlarda
    5)ondülan ateş:burusellozda görülür(bkz: peynir hatalığı)
    6düzensiz ateş: infeksiyon ve lenfomalarda görülür.
  • eski popçu, 1995'de ateş adıyla albüm yayınlamış ardından kaybolmuş, gerçek adı aydın kılınç'tır.
  • ışınımdır.
  • eski taş devri, ya da paleolitik çağ, yaklaşık 3 milyon yıl önce alet yapan insanların ortaya çıkışından yaklaşık olarak 12.000 bin yıl önce son buz çağındaki erimeye kadar sürdü. insan varoluşunun yüzde 99,5'ini kapsıyordu. bu sürenin büyük bölümü zarfında, değişim hızı o kadar yavaştı ki (en başta taş aletlerinden ortaya çıkarılan) kültürel gelenekler kuşaklardan kuşaklara kendilerini tekrarlıyorlardı, sersemletici zaman dilimleri boyunca neredeyse aynı kalıyorlardı. yeni bir tarzın ya da tekniğin geliştirilmesi 100.000 yıl alabiliyordu, sonra kültür güçlenmeye ve kendi kendisinden beslenmeye başladıkça yalnızca 10.000 yıl almaya, daha sonra yalnızca bin yıllar ve yüzyıllar almaya başladı. birbirini besleme döngüsü içinde kültürel değişim fiziksel değişime, fiziksel değişim kültürel değişime yol açtı.

    bugünlerde öyle bir geçit noktasına geldik ki otuz yaşımıza geldiğimizde çocukluğumuzda öğrendiğimiz beceriler ve bilgilerin pabucu dama atılıyor, ellisini aşmış pek az kişi çabalasalar bile konuşma ve davranışlar bakımından olsun, zevkler ve teknoloji açısından olsun kültürlerine ayak uydurmayı becerebiliyor. ama hikâyeye biraz daha devam edeyim. eski taş devri'nde yaşayan insanların çoğu herhangi bir kültürel değişim görmemişlerdi muhtemelen. bireylerin doğumla girdikleri insan dünyası, ölümle terk ettikleri dünyanın aynısıydı. elbette ki olaylar (bayramlar, kıtlıklar, yerel zaferler ve felaketler) çeşitlilik gösteriyordu, ama toplumların her birindeki örüntüler değişmezmiş gibi görünüyor olsa gerek. işleri yapmanın bir tek yolu vardı, bir tek mitoloji, bir tek sözcük dağarcığı, bir tek hikâyeler dizisi vardı; işler hep olduğu gibiydi.

    biraz önce söylediklerimin istisnaları olduğunu düşünmek gayet mümkündür. örneğin ateşin ilk kez kullanıldığını gören kuşak herhalde dünyalarının değiştiğinin farkındaydı. ama bu prometheusçu keşfin bile ne kadar çabuk yayıldığından emin olamıyoruz. büyük ihtimalle ateş, başı boş yangınlardan ve volkanlardan elde edilebildiğinde kullanılıyordu, saklanıp korununcaya kadar uzunca bir zaman böyle oldu. ateşin nasıl yakılacağı öğrenilinceye kadar uzunca bir süre boyunca korunması yöntemi kullanılmıştı. 1981 tarihli quest for fire filmini hatırlayanlar vardır belki, filmde rae dawn chong'un canlandırdığı kıvrak kişilik, ince bir çamur ve kül tabakasının içine koşuyordu. film belçikalı yazar j. h. rosny'nin 1911'de yayımlanan bir romanına dayanıyordu.[19] rosny'nin kitabının özgün başlığı la guerre du feu'ydü (ateş için savaş), kitapta da, filmde olduğundan daha fazla, çeşitli insan gruplarının bugün modern ulusların nükleer silahları tekellerine alma çabalarına çok benzer bir biçimde ateşi kendi tekellerine almak için giriştikleri ölümcül rekabet inceleniyordu. atalarımızın bir ateşi besleyip yakamadıkları yüzlerce yıl boyunca rakiplerin kamp ateşini söndürmek, buz devri kışında kitlesel bir kıyıma tekabül ediyordu.

    ateşin ilk kez ne zaman kontrol altına alındığı tarihi belirlemek zordur. bütün bildiğimiz insanların en az yarım milyon, belki bunun iki katı zaman öncesinden beri ateşi kullanıyor oldukları.[20] o tarihler homo erectus'un, "dik duran insan"ın devriydi, homo erectus boyundan aşağısıyla büyük ölçüde bize benziyordu, ama kafatası, bugünkü kapasitenin ancak üçte ikisi kadardı. antropologlar hâlâ homo erectus'un ilk ne zaman ortaya çıktığını, ne zaman aşıldığını tartışıyor, bu büyük ölçüde o evrim aşamasını tanımlamakla ilgili bir mesele. akademisyenler homo erectus'un ne kadar iyi düşünüp konuştuğu konusunda daha da bölünmüş durumda.

    beyinleri homo erectus'un beyninden çok daha küçük olan bugünkü şempanzeler basit aletleri kullanabiliyorlar, tıbbi bitkilere dair çok geniş bir bilgiye sahipler ve kendilerini aynada tanıyabiliyorlar. sözel olmayan dilin (bilgisayar sembolleri, işaret dili vs.) kullanıldığı araştırmalar şempanzelerin birkaç yüz "kelimelik" bir söz dağarcığını kullanabildiğini gösteriyor, gerçi bu becerinin vahşi doğadaki şempanzelerin iletişimleri hakkında neler söylediği konusunda görüş ayrılıkları var. aynı türden farklı grupların, söz gelimi afrika'nın değişik yerlerindeki şempanzelerin farklı alışkanlıkları ve gelenekleri olduğu, bunların tıpkı insan gruplarında olduğu gibi yavrulara aktarıldığı açık. kısacası şempanzelerde kültürün başlangıcı görülüyor. balinalar, filler ve bazı kuşlar gibi başka zeki yaratıklarda da, ama insanoğlu dışında hiçbir tür kültürün, çevresel ve fiziksel sınırlamaları aşan evrimsel bir dalganın başlıca itkisi haline geldiği bir noktaya ulaşmış değil.

    insan ve şempanzenin soyları yaklaşık 5 milyon yıl önce ayrıldı, daha önce de belirttiğim üzere bundan iki milyon yıl sonra kaba taş aletler yapan insanlar ortaya çıktı. dolayısıyla homo erectus'un becerilerini küçümsemek budalalık olacaktır, homo erectus yarım milyon yıl önce bir kamp ateşinin başında nasır bağlamış ayaklarını ısıtırken, atamız olan bir şempanzeden bize uzanan yolun onda dokuzunu almıştı. ateşin kontrol altına alınmasıyla birlikte insanların sayısal grafiğinde ilk yükseliş yaşandı. ateş birçok ortamda hayatı çok daha kolaylaştırmış olsa gerektir. ateş mağaraları sıcak, büyük yırtıcıları uzak tutuyordu. pişirmek ve tütsülemek dayanıklı gıda tedariğinde büyük bir artış yarattı. çalıların yakılması hayvanların otlatılacağı çayırları genişletti...

    alıntı için (bkz: ilerlemenin kısa tarihi)
    (bkz: ronald wright)
hesabın var mı? giriş yap