• kavram karmaşası olmasın,baba yolcu konumundayken arabayı sizin kullanmanızdan bahsediyorum.tabii bu arada baba da aktif olarak araba kullanabilen,şoför bir insan olacaktır.
    direksiyondasın,baba da yanında oturur.aracı kendin kullandığını sanırsın ama yalnız değilsindir.baba hemen yanıbaşında sanal direksiyon,vites ve pedal kitine sahiptir.sen fiilen aracı kullanırken o da yanında oturduğu yerden bu hayali kit ile aracı sevk ve idare etmektedir.gözleriyle yolu takip eder,sağa sola döner,kavşağa gelirken yavaşlar,vites küçültür,hızlanır,vites büyütür vs.araç ilerlerken kafasında çizdiği bi rota vardır,onun dışına çıkarsan derhal sözlü ikaz gelir.zaten asla onun tahayyülündeki rotayı tutturamazsınız.en büyük sorun da park esnasında yaşanır,park edilecek yerlerden en uygununu gözüne kestirir lakin siz onun bir iki metre ilerisindeki kendi bulduğunuz yere parkedersiniz,tepki yine gecikmez.
    halbuki beni bana bıraksa kafama göre sürsem ben,keyfime göre istediğim yoldan gitsem,istediğim çukura girsem,istediğim şeritten ilerlesem,o da pencereden alemi seyre dalsa,radyoyu kurcalasa,uyusa ne biliyim,bi o kadar daha zevk alınır araba kullanmakdan.
  • baba spt : oğlum bas lan biraz herkes geçiyo bizi.
    spt : bunu sen istedin ahbap...
  • henüz acemi bir şoförseniz büyük ihtimalle başınıza gelecek bir olaydır. tek başınıza araba kullanmaktan daha çok stres yaratır insanda. baba sürekli "sağdan git, sola gir, geçme, yavaşla, hızlan..." gibi komutlar verir ve bu da sizde normalde oluşacak olandan daha fazla stres yaratır. neyse ki baba zamanla sizin yola tek başına çıkabilecek bir şoför olduğunuza inanır ve ruhsatı verip sizi kendi halinize bırakır.
  • insanı boşu boşuna strese sokan bir eylem. eğer yeterince iyi araba kullanamıyorsanız sonu kavgayla bitmesi muhtemeldir.
  • babaya ayrı, sürücüye ayrı işkencedir. ama arabadaki diğer yolcular ön tarafta kopan atışmaya biraz uzaktan bakabildiklerinde maskara olmuş baba ve çocuk ikilisinin haliyle epey eğlenilir.
    misal bayram gunu babam yanımda geçmişim direksiyona... yaklaşan kavşak nedeniyle ben de o da stres böcüğü olduğumuz sırada, bayramlaşmak için arayan akrabaya, "size de iyi bayramlar" diyemeyen babacağızın haline ben de gülerdim de... o sırada "vites değiştirmeye çalışırken, yoldan çıkar mıyım"ı hesapladığımdan kahkahayı yalnızca arka koltuktakiler atabildi.
  • babadan duyulan "arabayı hoplatma, frene yavaş bas, n'apıyorsun, burda çıkılır mı? " gibi söz öbeklerinden sonra sürücüyü (beni) gerim gerim geren aktivitedir. yavaş gitsen olmaz trafiğe ayak uyduramazsın, hızlı gitsen baban yanında çemkirir. birkaç kez " sen geç direksiyona" dediğim olmuşsa da babam kabul etmeyip biraz sustuktan sonra beni deli etmeye devam eder.
  • çocukluğunuzda yaşadığınız "annenin babanın gözetiminde araba kullanması" deneyiminin sonucu olarak, ehliyet almanıza rağmen uzun süre babadan kaçmanız, ancak iki yıl sonra şans eseri babanızın son anda yolcu koltuğuna oturup sizinle gittiğiniz yere gelmeye karar vermesi üzerine yaşanan üzücü tecrübe.* yavaş gidersin laf etmesin diye "annen gibi sürüyorsun" diye dalga geçer, hızlanırsın "torunlarımı görmek istiyorum" der, ışığa yaklaşırken "kırmızı yanacak yavaşla" der yavaşlarsın, diğer ışıkta "kırmızıya yakalanmayalım hızlan" der hızlanırsın.. kısacası sürüş değil, sabır testidir. yolculuk başında el freni üzerinde hazır bulunan elini, kendine çektiğinde ise güvenini kazandığınızı anlarsınız.
  • ister ilk kullanı$ınız olsun isterse 8-9 yıldır araba kullanıyor (ehliyetli olarak tabi) olun hiç farketmeksizin babanızın sizi kesinlikle çıldırtacağı ve $arampolle kucakla$ma isteğinin tavan yaptığı durumdur.

    yola boydan boya açılmı$ bir çukurun olması sizin ona girmeniz gerektiği anlamına gelmediğini, direksiyonu öyle tutarsan böyle yok $öyle tutarsan da öteki türlü arabanın kontrolünüzden gideceğini, sollanacak kamyon/kamyonet/iş makinesi/otomobil/otobüs/troleybüs gibi araçları sollamakta ısrarcı olmamayı zaten onların bize yol vereceğini*, arabanın devrini en iyi $öförün yanındaki koltukta oturanın anlayabileceğini bize sürekli telkin etmek ba$lıca görevleridir efendim yanımızda oturan co-pilot babalarımızın. sabırla ve babacığımızı kırmamak için ters bir$ey söylememek adına zorla "tamam babu$, sen uyumuyomusun bakalım, kontrolüm altında baboli, aa yol $eritlerine baksana baba ne güzel geçiyorlar" gibi hipnoz ve telkin sanatından da faydalanmak suretiyle gideceğimiz yere konsantre olmalıyız arkada$lar.

    bir de bunun anne versiyonu olabilir onlara karşı daha kibar olun lütfen zira cennet anaların ayakları altındadır buyrulur. tabi en pis yol ve hava $artlarında sollamaya yeltendiğiniz sırada ve ananızı kızdırdığınızda tokat, kulak çekme, mıncırma gibi uygulamalara da ba$vurabiliyorlar, o yüzden ilkini önerdim.

    yolunuz ve farınız açık olsun efendim.
  • direksiyonda siz varsanız; sanki tüm dikkatsiz soforler sizi bulur, cukurlar sizi gorur, yayalar yollara atlar, olmadık seyler gelir basınıza. bu da yetmezmiş gibi kendilerinin bile bile yaptığı hataları sizlerde gormek istemezler. bazen dusunursunuz ''ulen bu adam beni mi dusunuyo yoksa altımdaki dort tekerleği mi?'' die. sonra gerçek, basit bi olayla ortaya cıkar.

    baba:ulan cukura gore gore girdin a.q
    x:baba gormedim ki
    baba: bok gormedin daha ne olacaktı yanardag agzımı?
    x:gormedim diyorum baba
    baba:sağa cek
    x:burada duramam
    baba:ulan dur
    x:tamam
    baba:daha seni direksiyona geçirteni ...(hayal urunu olmasına karşın az veya cok karsılasılacaktır)
hesabın var mı? giriş yap