basiret
-
arapça kökenli kelime. uzağı görebilme, olacakları önceden sezebilme, kestirebilme gücü ve buna uygun davranabilme yetisi. feraset. sağgörü.
bertrand russell’a göre basiretin derecesini üç faktörle ölçebiliriz. bu faktörler çekilmekte olan acı, gelecekteki zevk ve bu iki öğeyi ayıran aralığın uzunluğudur. çekilen acıyı geleceğin zevkine bölüp, ondan sonra her ikisi arasındaki zaman aralığıyla çarparsak basiret çıkar. endüstrializmin büyük karakteristik çalışmalarında bu anlamda, yüksek derecede bir basiret görülür: demiryollarını, limanları, gemileri yapanlar, yararı ancak yıllarca sonra görülebilecek işler yapmaktadırlar. zira russell uygarlığı, “bilgi ile basiretin bir araya gelmesinden doğan bir hayat tarzı” olarak görerek “basiret”in uygarlığın olmazsa olmaz bir değişkeni olduğunu vurgular.
kaynaklar: dictionnarie larousse, aylaklığa övgü(bertrand russell) -
-
ön görüş, seziş.
-
kelime anlamı, olanları, olacakları ve gerçeği görebilme, sezebilme ve buna uygun davranabilme kabileyeti, sağduyu sahibi olma demektir. tasavvuftaki anlamı ise, eşyanın ve hadislerin iç yüzünü ve gerçek mahiyetini görmek, olayları kalp gözü ile idrak etmektir.
-
ali bey tarafından 22 ocak 1869 tarihinde çıkarılan gazete. kurucusu ali bey sonradan gazetenin adıyla birlikte basiretçi ali bey olarak anılmıştır.
-
gerçeği kalp ile hissetme, anlama...
-
işlerin iç yüzünü görebilme; kalb gözü.
-
sağgörü. kşz: sağdeyi
-
gerçekleri yanılmadan görebilme yeteneği, uzağı görüş, seziş, anlayış, kavrayış, sağgörü, vizyon.
tdk -
gerçekleri yanılmadan görebilme yeteneğidir.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap