hesabın var mı? giriş yap

  • adanın mülkiyetini alıp üzerine istediği yapıyı kurabiliyor olmasi bir tek bana mı tuhaf geliyor? bizler tarım arazilerinin köşesine iki odalı bir barınak koymaktan imtina ediyorken (kaldı ki yasak), başlı başına bir doğa güzelliği olan az sayıdaki adalarimizdan birinin bir kişiye kayıtsız teslim edilmesi çok garip değil mi?

  • tsk'nın siyasallaştığını gösteren rezalet.

    akp'li vekil konuşurken terk etse, burada askeri vesayet diye ağlayacak akp'liler şimdi bu işe bir kulp ararlar.

    hdp'li vekil 5 dk önce "ermeni soykırı", "kürt illeri", "kürt kökenli değiliz kürtüz", "devlet kürt illerinde zulüm yapıyor" derken değil de, konuşma sırası iyi parti'ye gelince gerçekleşmesi de tsk'nın yeni hassasiyetinin ne olduğunu gösteriyor. vatan mı, makam mı?

    bonus (bkz: 23 nisan 2018 rte'nin ysk açıklaması)

  • j.robert oppenheimer : 1904 new york dogumlu, alman asıllı amerikalı unlu fizikci. abd harward üniversitesindeki ogreniminden sonra, ingiltere ve almanya'da da fizik egitimi gormus. ii. dunya savasinda new mexico santa fe los alamos laboratuvarının direktorlugunu yapmıs ve atom bombasının yapılısına buyuk katkıları olmustur. ancak savas sonrası hidrojen bombasının yapımına karsı cıkmıs ve abd'de komunist ve sovyetler birligi ajanlarina yardimci olmakla suclanmistir. kurulan komisyon kendisini sucsuz bulmus ama askeri sirlarin kendisinden saklanmasina karar vermistir. 1963'te abd baskani (johnson) o'na enrico fermi odulunu vererek suclamalardan arindirmistir. 1966'da emekli olmus ve ertesi yılda (1967) princeton'da vefat etmistir. gencliginde, ispanya ic savasina taraf olacak kadar komunist gorusu benimsemesine karsin, stalin'in sovyet bilim adamlarina yaptigi baskilardan dolayi goruslerini degistirmis ve liberal demokrat cizgiye gelmistir. abd'de bir nesil fizikciyi egitmis ve karizmatik kisiligi, liderlik vasıfları ve ogretimdeki ustaligi nedeniyle onlari buyuk etki altinda birakmistir. siyasi baski altinda kalan ve direnen bilimadamlari icin ornek olusturmustur.

  • gelinliğinden, gelinin saçından, pastasından, kısacası her yerinden görgüsüzlük ve zevksizlik fışkıran bir düğün olmuş. gelinlik resmen modele karar veremeyip ondan da olsun, bundan da, şundan da diye diye 35 kiloya çıkmış. aklında kalacağına üstünde kalmış. parayla zevk alınamıyor demek ki.

    edit: fecaat makyajı unutmuşum. hatunu pandaya çevirmişler. saç rengiyle uyumundan gözlerimi alamadım.

  • " mezunuz, işsiziz - 4/c'ye razıyız. " sloganıyla yapılacak protesto. adama sormazlar mı seni işsiz bırakanlar tekel işçileri mi diye, ha liberal tosun ?

  • 1- her zaman dolmuş şoförüne söylenmez.
    dolmuştakilerden kapıya doğru ilerlemek için izin isterken de gerekir.
    türkçeyi yeni yeni öğrenen bir yabancı tanıdığımdan, önünde dikilen adama geliyor:
    - bir geçirir misiniz?

    2- bazen dolmuş şoförünün "migors'ta inecek var mı?" gibi sorular sorması sebebiyle sadece "var" denmesi yeterlidir.
    önde duran adam "migorsta inecek var" demiş.
    ben de "migros'ta inecek var mı?" anladığım için "var" diye olan gücümle bağırdım.
    şöyle bir şey oldu:
    - migros'ta inecek var.
    - vaaaaaaaaaaaaaaarrrrrrrrrrrrrrrrrr