ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
2 metrelik turistin herkesi dövmesi
-
bir türk bunu amerikada yapsa en az 15 sene hapis yatar. bu it serbest bırakılmış. aşırı dozdan geberir inşallah amerikan piçi.
kaybedileceği neredeyse kesin mücadeleyi sürdürmek
11 ağustos 2021 kastamonu sel felaketi
-
hes santrali patlaması ile alakalı durmayan elim olay.
siyasi ve duygusal faktörlerden uzak amatör olarak yaptığım araştırmalar gösteriyor ki; bozkurt ilçesin ezine çayı üzerine kurulmuş ebru regülatörü ve hidroelektrik santrali oldukça küçük. arkasında biriktirdiği su en fazla iki olimpik havuz miktarında. bu hes patlasa ya da kapakları açılsa, böyle bir suyun debisini ve yönünü ancak önemsenmeyecek kadar etkiler.
cep telefonu rehberinde kayıtlı fantastik isimler
-
babam için konuşmak gerekirse;
babaannem için: anne
annem için: anneleri
anneannem için: annesi
adam kimseyi kendi üstüne almıyo ya!
12 mayıs 2014 ali ismail korkmaz davası
-
katillerini bildiğimiz ve asla unutmayacağımız dava. hesabı sorulacak! katillerin ismine bakılınca ufak bir çağrı filmi çıkabileceği görünüyor ayrıca..
(bkz: ismail koyuncu) katil esnaf.
(bkz: ramazan koyuncu) katil özel güvenlik görevlisi.
(bkz: muhammed vatansever) katil esnaf. ayrıca soyismi de çok ironik.
(bkz: mevlüt saldoğan) katil polis
(bkz: şaban gökpınar) katil polis
(bkz: hüseyin engin) katil polis
(bkz: yalçın akbulut) katil polis
(bkz: vedat esen) katil polis
(bkz: hasan gülcü) katil doktor
(bkz: erdoğan gözseçen) beşik otel sahibi
(bkz: güngör azim tuna) hani şu ismail saymaz'ı tehdit eden eskişehir valisi
(bkz: muammer güler) yolsuzluk yaptığı için istifa etmek zorunda kalan eski içişleri bakanı
(bkz: recep tayyip erdoğan) emri ben verdim diyen başbakan
et yemenin insan doğasında olmaması
-
bak desen ki günümüzde et yemeye ihtiyacımız yok, çünkü tarım var, etin verdiği kaloriyi alabiliyoruz. derim ki gerzekçe bir argüman değil.
ama ne tarih bilirsin ne biyoloji bilirsin ne bilmemne...
bak bi özet geçelim.
atalarımızın diyeti: ne bulurlarsa onu yemek. meyve, tohum, böcek, tavşan mantar...
ne bulursak yiyorduk.
sonra ateşi bulduk. ateşi bulmamızla yiyecekleri pişirerek yemeyi öğrendik. ve çiğ şekilde yememiz ve sindirmemiz saatlerce sürecek(neden? çünkü dedim ya böcek möcek yiyen hayvanlarız, sindirim sistemimiz ona göre evrimleşmişti) eti pişirerek 1 saatte "sofradan kalkar" hale geldik.
pişmiş yiyeceklerin sayesinde bağırsaklarımız kısaldı, bağırsağa harcadığımız enerjiyi de beynimizi büyütmeye yönlendirdik.
1 parça etin sağladığı kalori için saatlerce yerde tohum böcek arayıp yememiz lazım. böylece, etin verdiği inanılmaz kalori patlaması ve bağırsakların kısalmasının verdiği avantajla beynimiz büyüdü, sonra o oldu bu oldu işte.
köpek dişin var, türün mamutların, dev slothların, filkuşlarının soyunu tüketmiş hala insan doğasında et yemek yok diyen adam zır cahildir.
cep telefonunuz kişiliğinizi gösterir
-
yanlış önerme. benim şarjım bu kadar çabuk bitmiyor.
celal şengör'ün kütüphanesi
-
türkiye'nin en çok kitaba sahip olmayan ama en kaliteli ve değerli kitaplara sahip olan kişisel kütüphanesidir.
en çok kitaba sahip kişisel kütüphane zafer toprak'a aittir. 120 binden fazladır.
liseliye mit'te memurluk vaadiyle istismar
-
konya bir kere de şaşırt.
düşlenen kızın özellikleri
-
"beğendiğiniz bedenlere hayalinizdeki ruhları koyup aşk sanıyorsunuz."
william shakespeare'e ait olduğu söylenilen bir söz.
ben yaptım, siz yapmayın. birini olduğu gibi kabul etmek gerekiyor, o şekilde sevmek sevmelerin en tehlikesiz olanı.
edit: wentimiglia adlı yazar uyardı, söz civan canova'ya aitmiş. (bkz: #56974673)
sözlükçülerin ben de oradaydım dediği olaylar
-
(bkz: 13 mayıs 2014 soma maden ocağı patlaması)
ne yazık ki oradaydım. bu meslekten birisi olarak, olayın vehametini daha ilk saatlerinde anlamış ve bir entry ile de belirtmiştim istemeden de olsa (bkz: #42724143)
olayın ertesi gününde bir sivil toplum kuruluşu ile olay yerine vardığımda, yaptığım mesleğin en acı taraflarından birisi yüzüme tokat gibi çarpmıştı. ne de olsa bu işin fıtratında vardı ölüm !
çok acı bir tablo. bir tarafta aileler, diğer tarafta ambulans sesleri, battaniyeye sarılı yaralılar, ölüler. inşallah bizimkisi değildir diye bakınan eş dost akrabalar.
düşünün bir kere; battaniyeye sarılı bir madenci, hayatını kaybetmiş. kapkara yüzüne bakıyorsunuz, önce bir umutlanıyorsunuz sizin yakınınız olmadığını anladığınızda. fakat 2-3 saniye süren bir umutlanma bu. madenci yakını bilir ki, içeriden ne kadar uzun süre çıkarılmazsanız, o kadar umut azalır.
bu umut ve aynı zamanda korku dolu bakışları o insanların yüzünde gördükçe, biraz daha nefret edersiniz mesleğinizden. nasıl da pamuk ipliği ile sarılıdır bu adamların hayatları.
ama ölmek onların kaderi di mi ?!