hesabın var mı? giriş yap

  • iğrenç bir propogandadır, karşılığında futbol federasyonu başkanlığını da çatır çatır alacaktır. referanduma kadar yine rıdvan'ından arda'sına, kutsi'den esra erol'una binlerce iğrenç, yapış yapış videolar izleyecez belli oldu.

    korku filmi gibi oldu ülke, yıllar sonra bu günlerin kitaplarını okuyacak, filmlerini izleyecek çocuklara selam olsun.
    burada aklımızı yitirmeden yaşamaya çalışıyoruz.
    hepsine şahsi cevabımsa:
    (bkz: hayır)
    hayır

  • nişantaşı üniversitesi niçin ilk 20'ye giremediğine anlam veremediğim liste.
    bu arada arkadaşlar çarpım tablosu vize notları elinde olan varsa yeşillendirsin.

  • benim lan bu. hayatımda yediğim en kötü yafta da bu. cumartesiler gelmesin istiyorum amk. korkulu rüyam oldu bu artık benim. her cumartesi sol frame'e çakılı kalıyor bu başlık. yok ''böyle ezikler var mıymış?'', yok efendim,'' onlara kızmayın, teselli edin''. ulan ibiş bunları barda, clubda kızları tost yaparken mi yazıyorsun? belli ki sen de evdesin. kime lan senin havan?

    eskiden sadece cumartesi akşamı bu başlığa entryler girilirdi, şimdi salıya perşembeye kadar uzadı amk. cumartesi gecesi bitirin şu işi nolur?

  • şu an olduğumuz kişiyle olmak istediğimiz kişi arasındaki fark kapansaydı ve kendimiz olma şansını elde etseydik ne olacaktı? daha mı mutlu, daha mı güçlü, daha az mı acı çeken, daha zengin mi, ayakları yere daha sağlam basan biri mi olurduk o durumda? bunlardan her biri içerisinde arzuyu da barındıran ihtimaller ve kendimizin hali hazırdaki versiyonu kafasında yarattığı bu ihtimallerden büyülenerek kendini eleştiriyor. olmak istediğimiz kişilik versiyonumuzun gerçek kendiliğimiz olduğundan emin olmuşusuz da o mertebeye ulaşamadığımız için şu andaki benliğimizi suçluyor gibiyiz. kişinin kendisi olamaması ifadesindeki kendilik kavramı, gözlerini şu anki benliğimize dikmiş ve "kendin ol" diye emirler yağdıran üstbenimizden başkası olmayabilir. bu emirlere kulağımızı tıkayamadıkça, ciddiye almamayı öğrenemedikçe de bir kendilik ideali yaratmaktan da, yaşayan benliğimizi ( mutlu olan, mutsuz olan, acı çeken, kıvranan, aşık olan, merak eden, isteyen, şikayet eden) bu idealle kıyaslamaktan da, benliğimizi üstbenle kırbaçlamaktan da vazgeçemeyeceğiz.

    neden kişinin kendisi için bir yabancıya dönüşmesi ihtimali yerine illaki kendisi olmasını göz önüne alıyoruz ki? kendilik bu denli çekici görünürken yabancılığı ihtimallerden biri olarak tanımayışımıza yol açan şey ne? belki de kendimizin dışına çıkamadığımız için ortaya çıkıyordur bunca sorun. belki de kafamızdaki benlik ideali son derece sıkıcıdır ve ona ulaşmaya çalıştıkça günden güne sıkıcı bir insana dönüşüyoruzdur da sorunlarımızın çözümü olacak şey kendiliğimize yabancılaşmaktan geçiyordur.

    kişinin kendisiyle arasındaki mesafe kapansaydı ve kendimiz olabilseydik son derece bayık, çekilmez insanlara dönüşürdük bence. kendimizden o kadar memnun olur, öylesine doymuş olurduk ki farklılık fikriyle hiç ilgilenmez hale gelir, imgemizle bütünleşmenin yarattığı keyifle iyiden iyiye bencilleşirdik.

    kendimiz olmamız gerekmiyor. olunmak için planlar yapılacak bir kendilik yok çünkü. kendimizle olan sorunlarımızın örtbas edilmesi için yaratılan bir imajdan öte birşey değil ideal-kendilik. üstelik bu imajı oluşturan bile biz değiliz çoğu zaman, dayatılmış, üstben halini almış bir imaj söz konusu. tanımamızın mümkün olmadığı iki yabancının sperm ve yumurtasının birleşmesiyle dünyaya gelmişken kendimiz olmamız mümkün mü? kişinin kendisi olabilmesi dışarıdan oldukça iddialı bir savken, buna ulaşmaya çalışan kişi için oldukça acılı bir sürece de yol açabilir.

    kişinin kendisi olamaması deyişinin gizli öznesi acı çeken bir benlik. şu anki kendiliğine bakmak ve onun yol açtığı sorunlarla bir yolunu bulmak yerine ideal bir kendilik koyuyor önüne. eğer o ideale ulaşsaydı, kendisi olabilseydi ne olurdu? üstbeninin yerine geçmiş olur ve zorbalaşırdı bence.

    kendilik denilen şey bir kurgudur ve ona yaklaşmak yerine kurgunun yapısını sökerek ondan farklılaşabilirsek kendiliğimize yabancılaşabilir ve başka başka kendilikler olduğunu da keşfedebiliriz. kendimize yaklaşmak doygunluk getirirken kendiliğimizden uzaklaşmak, onu daha az umursamaksa düşüncelerde ve eylemlerde serbestliğin gelişimine, özgürleşmeye kapı aralayabilir.

    üstelik kendimiz olmamaya çalışmak kendimize ulaşmaya çalışmaktan daha fazla çaba gerektiren bir tercih. kendimiz olmaya çalışırken olayın aktörü de dublörü de kendimiziz. bokumuzla oynayıp dururuz tabiri caizse. kendinden çıkmaya çalışmaksa dışarının varlığını duyumsatır. orada başka benlikler vardır, yabancılığı hissederiz, tedirgin oluruz, deneriz, çok az şey benliğimize uygun olarak cereyan eder. dünyanın ne denli büyük bir yer olduğunun ve gerçekliğin gücünün farkına varırız. aranan kendiliğe kıyasla daha meşakkatli bir süreçtir bu. zorlandıkça kendiliğimze tutunur , elimizde kalan son şeyi gerçekliğin insafına bırakmaktan ölesiye korkarız. oysa yeni olanın deneyimlenmesi tam da bu bırakışın ardından gelecektir.

  • ayarin allahini aldigim programdir..

    me:
    i think you are pathetic.
    god:
    you are the one talking to a computer.

  • ekşi sözlük'ün, "sizi çok sevmiyoruz. sandığınız kadar umrumuzda da değilsiniz. dün var olan ve yarın da olacak olan biziz neticede. siz en iyisi günü yaşayın." diyen yüzü. moderatörler arasında böyle bir görev dağılımı mı vardır, kendisi mi isteklidir hep merak etmişimdir. sözlüğü sözlük yapan yazarların her fırsatta ne kadar değersiz, bir ayağı çukurda gereksiz canlılar olduklarını kendisinden duymayı yadırgamıyorum artık.