hesabın var mı? giriş yap

  • çakı attık, meşale attık, kapıyı kırıp attık, direği söküp attık, bir büyük rakı attık, üstüne sabri'yi saldık, melo çükületosuyla gol attı, sneijder ile iki tarafa selam verdirdik. ne dedin de ayının zoruna gitti söyle bağıralım.

  • -gece birde evde ol.
    -neaaa??15 yasındaki çocuklar bile o saatte girmiyolar eve .
    -onnarın babaları zengin o zaman.
    -ne alaka ya..
    -o saate kadar içki sigara masrafını karşılayamam ben senin, evine vakitlice gel, tassarruf et.

  • razi'nin alkolü tıbbî amaçla kullanan ilk kişi olduğu doğru değildir; ama simyanın kimyaya dönüşerek yeni bir pozitif bilimin ortaya çıkmasında rolü büyüktür. razî, simyanın mistik yönlerini reddetmiş fakat simya için yapılan deneyler ve o deneylerin sonuçlarıyla ilgilenmiştir. ilk defa olmasa da afyon ve esrarı anestezi amacıyla kullanmıştır. kimyasal yollarla elde ettiği ilaçları insanlar üzerinde uygulamadan önce hayvanlar üzerinde denemiştir.
    döneminde kullanılan bir çok kimyasal metodu açıklamış damıtma ve kalsinasyon gibi konuları da detaylı bir şekilde açıklamıştır.
    simya/kimya alanındaki eserleri
    * kitab el-esrar (sırlar kitabı)
    * kitab el-esrar v'el sırr el-esrar (sırların ve sırların sırlarının kitabı)
    * harry potter ve sırlar odası (pardon yanlış oldu felsefe taşı, simya derken kendimi tutamadım)

    tıp alanına gelince; teşhis ve tedavi üzerine yazılmış hâvi adlı eseri dönemin en geniş medikal ansiklopedisidir ve 17. yüzyıla kadar bu alanda en önemli başvuru kaynağı olmuştur.
    çiçek hastalığı ve kızamık üzerine derlemeleri ve bu iki hastalığın ayırıcı tanıdaki farklarını liber de pestilentia adlı kitabında toplamıştır.

    hayatının son dönemlerinde parkinson hastalığına yakalanmış ve katarakt yüzünden görme yetisini kaybetmiştir. öğrencileri katarakt için göz ameliyatını teklif ettiğinde ise "artık çok geç, zaten dünyayı yeterince gördüm!" diyerek reddetmiştir.
    islami bir coğrafyada (bkz: iran) deist olması ve bir çok dâhi gibi otoriteye ve düzene uyum sağlayamaması nedeniyle döneminde hak ettiği değeri bulamamıştır.
    bir çoğu ölümünden sonra olmak üzere eserlerinin neredeyse hepsi latinceye çevrilmiştir.
    bilime olan aşkını otobiyografi niteliğinde yazdığı siret'ül felsefiyye'de (filozofça yaşama) “beni tanıyanlar bilir ki, ilme karşı olan sevgim, tutkum ve bu uğurdaki çalışmalarım gençliğimden bugüne kadar aralıksız devam etmektedir. hatta okumadığım bir kitap, karşılaşmadığı m bir ilim adamı bulunursa -büyük bir zarara uğramam söz konusu olsa dahi her şeyi bir kenara bırakıp o kitabı okumadan ve o âlimi tanımadan edemem." cümleleriyle anlatmıştır.

    felsefi görüşü dönemin aksine alışılmışın dışındadır. siyasi ve sosyal eşitliği savunmuş, insanların doğuştan gelen ünvan, sınıf ve yeteneklere göre sınıflandırılmasına karşı çıkmıştır.
    işlerini yürütebilmek için dinî liderler tarafından zorla kabul ettirilen bir düzene ihtiyaç duymadığını söylemiştir.
    bilimin karşısında da tıpkı dinde olduğu gibi otoriteye karşı tutumu aynıdır. bilimin zaten gelişimini tamamladığı, yeni bir şey bulunamayacağı görüşü o dönemde de yaygındı. bu yüzden eleştiriye hazırlıklı bir şekilde bilimin sürekli bir devinim içinde olduğunu savundu. otorite kaynağı kim olursa olsun eski otoritelere bağlı kalmadı. hatta bir eserini "galen hakkında şüpheler" olarak adlandırdı.

    son olarak zamanının ne kadar ötesinde olduğunu vurgulamak amacıyla, razi'nin zaman hakkındaki görüşü;
    aristoteles'nun hareketin ölçüsü saydığı zaman ile platon'un sonsuz/ezelî bir kavram olarak zaman düşüncesini bir arada yorumlamıştır. el-razi mutlak ve izafi olarak iki ayrı zamandan söz eder; izafi zaman ölçülebilir ve sınırlıdır, mutlak zaman ise ölçülemez ve sınırsızdır.

    not: daha önceki entry'lerde bahsedildiği için hekimlik kısmına çok değinmedim. doğum günü olarak kayıtlarda olan 27 ağustos iran'da tıp bayramı olarak kutlanıyormuş.

    edit: imlâ

  • sıkıntılı bir evliliğin son demleri.
    allahın günü evden kovuyor filan. para yok pul yok, sığınacağım kimse yok. düşmanıma bile dilemediğim bir kardeşim var, kocamdan beter. kocam almaya geldiğinde tıpış tıpış geri dönmek zorunda kalıyorum. onur gurur yerlerde.
    yaklaşık 3-4 yıl kadar sürdü bu durum. iş bulamadığım için boşanamıyorum, aile evine sığınamıyorum, aşağılanıyorum, psikolojim dibe vurmuş.
    kpss'ye filan girmiş, atanamamıştım.
    açıktan atamalar vardı, adliyenin sınavına başvurdum.
    hiç kızmayın, döne döne referans aradım, bulamadım.
    yaradana emanet girdim mülakata.

    açıklanan 55 kişilik nihai listenin 55.sırasında ismimi gördüm. mucize kısmı bu.
    evraklar toparlandı, istenen belgeler ayarlandı filan, başlayış yapmanız için çağıracağız dediler, başladım beklemeye.
    durdular durdular, tam da doğum günümde çağırdılar, memuriyete girişim doğum günümde oldu. bu da doğaüstü olan kısmıydı.

    kimilerinin beğenmediği, basit, değersiz bulduğu o kıytırık memuriyet benim hayatımı kurtardı. kelepçelerimden, mecburiyetlerimden, ezilmekten kurtardı. o beğenilmeyen üç kuruş maaşım beni zalime minnet etmekten kurtardı. doğum günüm ikinci kez miladım oldu.

    15 yıldır hem doğum günümü, hem mesleğe girişimi kutlarım. doğum günümde aldığım terfim en güzel doğum günü hediyemdir 15 yıldır.
    ekleme: ilk debem. çok teşekkür ediyorum.
    kocamı boşadım. aile evine de donmedim. kardeşimle iletişimi kestim. kimseye minnet etmeden sıfırdan hayatımı kurdum. muhteşem bir hayatim var.