hesabın var mı? giriş yap

  • iclerinde bo$luk falan yoktur aksine ateistler muminlere gore daha doludur. cunku onlar hayatla ilgili sorularini basit cevaplara indirgeme luksune sahip degillerdir. haliyle varolu$ sebeplerini rasyonalize edemezler. her ortaya ciktiginda oldukten sonra yokolacagini bilmenin ya$amsal icguduleriyle carpi$masindan dogan depresif ruh halleriyle de mucadele etmek zorunda kalirlar.

    oysa ki din bizim varolu$sal kaygilarimizi ya$am dongumuzden soyutlayan bir ara bolmedir. hayatla ilgili cozemediginiz $ey mi var, atin dine, allah bilir. her sifat gibi etiketleme ve gutmeye kurban gitmedigi surece de guvenlidir.

    bizim toplum olarak dini sadece bu amacla kullanip, ickisiydi kumariydi karisiydi be$ vakit namaziydi pek takmiyor olmamizin sebebi de tek derdimizin aidiyetin yumu$ak pembe tasmasini takmak, ondaki huzurun bize yetiyor olmasidir.

    (bkz: ignorance is bliss)
    (bkz: hayati cozmek)

  • bana yapılanları anlatayım:

    + 3-4 yaşlarındayken, gazoz ile gelen ablanın çiş diyerek zorla içirmesi.
    + yüksek bir duvardan kafa aşağı ablaca düşürülmek.
    + ailenin, japonluk derecesinde çekik gözlü tek ferdi olduğumdan, seni japonya'dan getirttik diyerek ablaca ağlatılmak.
    + yüklüğe çıkarıp üzerime yorganları yığmak.

  • geri donusu olmayan yoldur. "insanlarla iletisim kurarken ozen gostermeyen insanlarin daha kimbilir nelere ozen gostermedigi" dusuncesi dolasir beyin kivrimlarinda... yer adami, bitirir.

  • bir gezginin, 10. yüzyılda yaşamış dede ve ninelerimizin günümüz türk halkından daha çağdaş ve insancıl yaşadığını gösteren notlarıdır.

  • gurur sandığı aslında ümitsizliğidir.
    uzaktan uzağa sever, iyi olup olmadığını kontrol eder sosyal ağlardan ama aramaz. kırılmaktan, üzülmekten ve yine aynı şeyleri yaşamaktan korkar içten içe.
    ne yeniden aşık olmak ister ne de yeni biriyle vakit geçirmek..
    ölene dek yalnız kalma fikrine de alıştırmıştır kendisini.
    onu sevmek, hem de çok sevmekten mutludur.
    aşkın, aşık olduğun insanı elde etme hırsından çok daha fazlası olduğunu anlayacak kadar büyümüştür.
    içten içe merak eder durur;
    ''o da beni düşünüyor mu, ara sıra da olsa özlüyor mu acaba'' diye..

    korkaklıkla suçlanan ama o korkaklığının ardında çoook uzun bir hikayesi olan insandır. muhtemelen on milyon kere korkmamış, her defasında ağır yaralar almış daha fazlasına cesareti kalmamıştır. belki de karşısındakinden bekliyordur radikal bir adım. belki mecali kalmamıştır?.. tek ihtiyacı olan ''bundan sonra elimden geleni yapacağım'' demesidir. belki o günü bekliyordur.
    özlemesini, geleceği varsa kendi isteğiyle gelmesini istiyordur.
    her şey keşke burada yazılanlar kadar ''türk filmi tadında'' olsa..

  • grup kuralarının bugün çekildiği şampiyona. buna göre oluşan gruplar:

    a grubu: fransa, yunanistan,polonya, finlandiya, izlanda, slovenya

    b grubu: israil, litvanya, gürcistan, italya, almanya, ukrayna

    c grubu: hırvatistan, çek cum., ispanya, karadağ, romanya, macaristan

    d grubu: türkiye, rusya, sırbistan, letonya, belçika, büyük britanya

  • kendisiyle ilgili az bilinen bir gerçekten söz etmek istiyorum.

    7 nisan 2018 tarihinde cnn türk'te katıldığı bir program, onun havuz medyasında katıldığı son tartışma programı oldu. kendisi, o tartışma programında söyledikleri sebebiyle iktidar yanlıları tarafından kara listeye alındı. o program, cnn türk'ün (nam-ı diğer penguen medyasının) internet sitesinden kaldırıldı, sansürlendi ve yayınlanmadı.

    peki o programda serdar kuzuloğlu neler söylemişti?

    * türkiye'de eğitim kalitesinin artmasında en büyük engel imam hatiplerdir.

    * çiftlik bank'ın açılışında "esirgeyen ve bağışlayan allah'ın 99 adıyla sizi selamlıyorum, kudüs kırmızı çizgimiz, yerli ve milli hamlemiz" vs... diyerek insanları kandırdılar.

    * din, insanlara dokunulmazlık zırhı kazandırıyor. siz sahtekar da olsanız dini kullanarak ilerleyebiliyorsunuz.

    * bu ülkeye ben sömürge valisi olarak atansam, bugün ne yapılıyorsa ben de aynısını yapmaya çalışırım.

    * rakamlara bakalım, türkiye 38 oecd ülkesi arasında 35'inci sırada. bizden sonra afrika geliyor.

    * imam hatiplerin üniversite kazandırma oranı %18, yeterli eğitim veremiyoruz ve sürekli imam hatip açıyoruz. güzel sanatlar fakültesi açabiliyor musun hayır? her mahalleye bir tane açılması kanunu onaylandı.

    * sunucunun "türkiye'de bunun bir talebi var" argümanına "türkiye'de talebi olan her şeye bu anlamda karşılık veriyor muyuz?" sorusunu sordu.

    * "imam hatip'te yaratıcılık dersi verebilir misiniz?" sorusunu sordu

    * dinle aldatmak diye bir kavram var. dinden bahsettiğinizde anında taraf ya da karşıt olarak algılanıyorsunuz. eğitim böyle bir şey değil.

    peki hiç mi bu yayından kayıt yok? evet yarım yamalak da olsa bir kayıt var, buradan veya buradan bu anlara tanık olabilirsiniz.

  • sinema ve dizi tarihinin en tarz sahibi işlerinden biri olan peaky blinders'ın beşinci sezonu yayınlandı. bu sezon yaklaşık elli dakika süren altı bölümden oluştuğu için de bir çırpıda bitiverdi. şimdi yeni sezon nasıl olmuş birlikte bakalım.

    --- spoiler ---

    peaky blinders'ın hikayesi bildiğiniz üzere hırslı bir adam olan thomas shelby'nin ekseninde hareket ediyor. geçtiğimiz dört sezonda da tommy'nin hızlı yükselişine şahit olmuştuk. bu durum hem karakterin özüne uygundu hem de izleyiciyi çeken bir aksiyon yaratıyordu. ancak dizinin yaratıcısı olan steven knight bu sezon çok ustaca bir karar ile tommy'i duraklama dönemine sokmuş.

    bu neden böyle? çünkü sürekli yukarıya tırmanan bir hikaye yazarsanız sonunda gerçeklikten koparsınız. tommy nihayetinde birmingham'dan çıkan bir suç organizasyonunun lideri. şu an geldiği konum bile fazlasıyla yüksek. bu yüzden steven knight, bu sezonda tommy'i geldiği yeri korumaya çalışırken göstermiş. çünkü yükselmeye devam etse dizinin finalinde ikinci dünya savaşını falan kazanması gerekecekti. bu da bir suç draması için hayli fantastik bir son olurdu.

    ancak bu durum bir eksiklik yaratmıyor. çünkü dizi bu mekaniğe kendi tarzının dışında çıkmadan adapte olmayı başarmış. bunu nasıl yapmışlar? öncelikle dizideki kötü karakterin amacını değiştirmişler. diğer sezonlarda tommy bir şeyler istiyordu ve antagonist olan karakter onun bu isteklerine ulaşmasını engelliyordu. ya da onu kendi amaçları için kullanıp yok etmeye çalışıyordu.

    bu sezondaki ana kötü olan oswald mosley'nin amacı ise tam olarak böyle değil. gerçi karakter bir enigma olduğu için tommy ile ortaklığı nereye kadar sürecek bilmiyoruz ancak kısa ya da orta vadede tommy'i ya da onun işini yok etmeye çalışmıyor en azından bu anlaşılıyor. ancak tommy'nin derdi zaten shelby company'i ayakta tutmak değil artık. çünkü michael'ın kaybettiği büyük miktara rağmen hiçbir şey olmamış gibi devam edebilecek durumdalar. bu sezon tommy'nin saldırıda altında olan kısmı ise egosu.

    çünkü tommy artık ihtiyaçlar hiyerarşisinde yukarı çıkmış bir insan. geçinmek, güvenlik yada toplum tarafından kabul görme işini çözmüş. şimdi ise piramidin en yukarısını hedefliyor. bunu da bu sezonun birinci bölümünde söylediği "tanrı değilim... henüz." repliğinde anlayabiliyoruz. ancak mosley, tommy'i ikinci adamı yaparak bunun önüne geçiyor. hem bu nedenle hem de fikirlerini tehlikeli bulduğu için de tommy, mosley'e karşı mücadeleye başlıyor.

    mosley, tommy'nin kafasındaki imajı için ortaya çıkan ilk tehdit. dizide konumu için oluşan ikinci tehdit de ailesi olarak görünüyor ancak bunun yazım olarak çok da iyi işletildiğini söyleyemem. neden derseniz, her normal insan gibi tommy de ailesine çokça tolerans gösteriyor. dizi de bu toleransı olur olmadık yerde gerilim çıkararak kullanıyor.

    normalde olması gereken tommy'nin aldığı risklere derli toplu argümanlar getiren diyaloglar. mesela ilk sezonlarda polly ve ada bu görevi üstleniyorlardı. yazılan zekice diyaloglarla bu iki karakter tommy'nin aldığı risklere bir denge noktası oluyordu. çünkü tommy, o kadar büyük şeylerin peşindeydi ki birilerinin mantığın sesi olması gerekiyordu. özellikle polly, güçlü duruşu ile bu açığı kapatıyordu. ancak son sezonlara doğru bu karakteri çok pasif bir konuma getirdiler.

    bu yüzden izlediğimiz sezonda aile içi çatışmalar "birini seçelim de tommy'nin başına iş açsın çünkü gerilime ihtiyacımız var." denerek yazılmış gibi. o zeka ve karakteristik duruş geri plana itilmiş. bir de bu çatışmaların bir sonucu olmadığı için olabildiğince özgür davranmışlar. bu da biraz dağınık görünmüş. bununla ne demek istiyorum? şöyle düşünün michael, gina, linda yada finn aileden olmasaydı tommy bu karakterlerin gözünün yaşına bakar mıydı? tabi ki hayır. ancak aileden oldukları için tommy bu karakterlere bir şey yapmıyor. bu özgürlük de yazım sırasında ellerinde olduğu için polly'nin ve ada'nın ilk sezonlarda yaptığı cesur, iş bilir muhalefetin yerine linda'nın masadan kalkıp gitmesini, gina'nın fikirlerini yada michael'ın teklifini izlemek zorunda kalıyoruz.

    bu çok büyük bir problem mi? aslında değil. yani bir kusur değil bunlar ancak ilk sezondaki güçlü ve karakter sahibi polly'e bakın daha sonra bu sezondaki karakterlere bakın arada bariz bir fark var. benim istediğim ise daha önce böyle diyaloglar yazılabiliyorsa şimdi de yazılması. çünkü ada'nın tommy'le kütüphanede yaptığı diyalogu linda'nın vurulma sahnesine 10 kez tercih ederim.

    dizinin biraz da teknik kısmından bahsedelim. öncelikle şunu söyleyeyim, dizinin sanat yönetimi gerçekten muazzam. yani bir sahne olsun. diyelim karakter bir koridorda yürüyor. burada yerdeki halılardan duvarın rengine, duvarda asılı tablonun çerçevesinden tavandaki avizeye kadar her şey dönemi yansıtmak için ince ince seçilmiş. sizin gözünüze sokulmuyor böyle detaylar izlerken ancak her bir karede bu ince çalışma sezilebiliyor.

    dizide "karanlık" işler anlatıldığı için soğuk bir renk paleti ve bol gölgeli görseller kullanılmış. bir de diyalog sahnelerinde güzel bir kadraj kullanımı var. şöyle açıklayayım. normalde iki insan konuşuyorsa bir sahnede kamerayı karakterlerin yüzüyle aynı yüksekliğe koyarsınız, bundan sonra sağda oturan karakteri kadrajın hafif sağına alarak soldaki karakteri de soluna alarak çekiminizi yaparsınız. böylece izleyicinin yer yön duygusu şaşmaz. bu dizide ise portre çekimlerinde bu standardın çok dışında bir tercih var. mesela tommy biriyle konuşacak olsun. adamın portresini sol üst çaprazdan yada sağ alt çaprazdan falan alıyorlar. böylece hem daha fazla gölge elde ediyorlar hem de dinlediğiniz konuşmanın ve karşınızdaki karakterlerin ne kadar "çarpık" ilişkileri olduğunu bir kere daha anlatmış oluyorlar.

    dizide bu sezonda bir de yanlış hatırlamıyorsam üç dört yerde dolly-in zoom-out yapmışlar. bu tekniği yapmak gerçek hayatta biraz zordur ancak yenilikçi diyemeyiz buna çünkü vertigo filminden beri var bu zaten. ancak son dönemde pek görmüyorduk bunu o yüzden ilginç geldi bana bu tercih.

    teknik demişken dizinin muazzam soundtrack'inden de bahsetmemiz lazım. bu konuda ben dizinin tavrını cowboy bebop'e benzetiyorum. çünkü iki seri de birbiriyle aynı zamanda bulunmayan iki müzik türünü başarıyla bir araya getiriyor. gerçi bu alanda cowboy bebop'un başarısı tek denebilir ama bu dizide de quentin tarantino gibi sahneye uygun olan müziği çok iyi bulmuşlar.

    --- spoiler ---

    sonuç olarak dizinin senaryo matematiğindeki bir durumdan şikayet ettim ancak bu dizi temelde bir ailenin suç dünyasındaki durumunu gösteriyor. o yüzden dizinin kalitesini çok etkilemiyor bu durum. zaten dizide ne olduğundan çok anlatım "tarzından" ve dönemden etkileniyorduk daha çok. bu alanda ise hiçbir kaybı yok dizinin.

    ayrıca başta anlattığım yükselme kısmı her dizi için bir tuzaktır. ben de bu sezonu izlemeye başlarken bundan korkuyordum çünkü tommy'nin yükselebileceği gerçekten çok az yer kaldı. ancak steven knight, gerçekten ders çıkarılacak kadar iyi bir tercih yapmış burada ve tommy'i yükseldiği noktada hareket ettirerek diziye yeni yeni alanlar açmış. bundan sonra tommy, hem kendisinden üstteki insanlarla hem yerinde gözü olan insanlarla mücadele edebilir. bu durum da nereden baksanız dört sezon daha dizinin aynı kaliteyle devam edebileceğinin garantisi gibi. zaten bu da çok önemli değil aslında. çünkü tommy, arthur ve polly'i bir odaya koyup viski içip konuştukları bir sezon yapsalar bile ben izlemeye devam ederim sırf konuşmaları ve ortamı görmek için.

  • whatsapp, viber vb. uygulamalarin altina "program super ama internet olmayinca mesajlar iletilmiyor" diye 1 yildiz veren hatta imdb uygulamasinin altina "film izlenmiyor, insanlari kandiriyorsunuz" yazip 1 yildiz veren mallarin yaninda buna da şükür dedirten akıl fakirleridir.