hesabın var mı? giriş yap

  • edit: bazı süper düşünceliler, bunu yapanlara kibirli sıfatını yakıştırmış. senin ben aklına tüküreyim.
    (bkz: #49067450)

    gerçek hayvanseverlerin yaptığı gönüllü aktivite... fakat dikkat edilmesi gereken bi şey var, ameliyat sonrası hemen sokağa bırakmayın hayvanı nolur. hava soğuk da olsa sıcak da olsa bırakmayın. evinizde bi köşe ayırın ona. ya da apartman boşluğunda minik bi yuva yapın. 2-3 gün sonra zaten yarası kapanmaya yüz tutar. salarsınız gider...

    bu arada, kadıköy belediyesi acıbadem veteriner kliniğinde, her ay belli bi miktarda sokak hayvanı bedava kısırlaştırılıyor. ücretsiz kota aşıldığında da cüzzi bi bedel karşılığında hayvanı kısırlaştırıyorlar. evcil hayvanları 190 liraya, sokak hayvanlarını ise çok çok daha az bi paraya kısırlaştırıyorlar.
    ve çok da temiz çalışıyorlar.

    benim leyloş kızımı da burada kısırlaştırdık. leyla'nın operasyon işlemleri yapılırken belediye temizlik görevlisi 50-55 yaşlarında bi amca geldi. kucağında 2 tane kedi. birisi minicik yavru, ötekisi 6-7 aylık bi tekir. yavru kedinin patisi incinmişti, tekiri de kısırlaştırmak istiyorum dedi. ve adamcağız, cebindeki son parayı da o hayvanlar için harcamıştı gözümün önünde.

    hayvanları sevin allah rızası için.

    edit: bilgilendirme amaçlı mesaj atan arkadaşlar olmuş sağolsunlar. istanbul avrupa yakasında da, fatih hayvan hastanesi ücretsiz kısırlaştırma yapıyor imiş. bilginiz olsun.

  • 5-6 yaşlarında, ramazan ayında kuşların bile oruç tuttuğunun söylenmesi üzerine, kuşlara yem atıp yediklerini görerek bu teorinin yanlışlığına kanaat getirmek.

  • var böyle kız. enfes birşey. tanıdım, yaşadım onunla biliyorum. bu sadece bir restaurant ya da barda hesaba ortak olmasıyla ilgili bişey değil.

    bakın şöyle birşeydir;

    erkek: eve geçerken şurdan iki pizza alsak mı ki?
    kız: almayalım
    e: aç değil misin?
    k: açım ama gerek yok. iki pizza için ne kadar para vereceksin?
    e: 20-25 falan heralde.
    k: ver o parayı bana o zaman...

    (kız bir markete geçer çocuk kapıda sigara içiyordur. kız elinde poşetlerle çıkar)

    k: makarna ve yoğurt aldım, sana güzel bir makarna yaparım 15 dakikada. fazladan bir paket aldım evde bulunsun. kola da aldım. bu arada peynir zeytin falan bir kaç şey daha aldım. tavuk alacaktım da para yetmedi. kahve de bitmişti sizin evde biraz kahve aldım.yemekten sonra içeriz. onu da sen yaparsın artık...
    e: bir ömür kahve yaparım sana ben...

    edit: evlendim onunla.

  • --- spoiler ---

    hepimiz öleceğiz unutmayın
    --- spoiler ---

    şeklinde devam eden rte cümlesi.

    ay olabilir mi öyle bir şey ? lütfen olsun çünkü

    tanım: evladım olsa cebine eroin paketi koyup polise ihbar edeceğim bir vatandaşın cümlesi.

  • neden şikayet ediyoruz? şikayet etmek, başkalarıyla ilişki kurmanın bir yoludur.

    modern toplum, izolasyon ve güçsüzlük duyguları üretir. şikayet, bu koşullara bir cevaptır. geleneksel ve sosyal medyanın kamusal alandaki tehlike ve olumsuz haberlerinin ardından yaşanan tedirginlik duygusu ve ardından gelen yeni tehdit dozları bir kültürel yönelim bozukluğuna yol açmaktadır. bu kıyamet döngüsü, özellikle diğer bilgi kaynaklarından ve sosyal ilişkilerden yoksun olan izleyicilerdeki güven duygusunu yıpratmaktadır. gittikçe içine kapanan insanlar için engellenmiş, çaresiz, açıkta kalmış, mağdur ve yalıtılmış hissetmek kolaydır. neşeyi bulmaları gereken yerde korkuyu görürler ve şaşkınlık yerine şok yaşarlar. kronik olarak şikayet eden bu hoşnutsuzlar için panzehir bir şekilde hayatının kontrolünü ele geçirmektir.

    neyi şikayet ediyoruz? genellikle, kontrol etmekte kendimizi güçsüz hissettiğimiz ve gerçekten değişmesini beklemediğimiz durumlardan şikayet ederiz: artan fiyatlar, hava durumunu, genel kurallar ve diğer insanların araba sürüşü gibi. listeye günlük talihsiz olayları da ekleyin. ayrıca bedensel ve zihinsel rahatsızlıklar ile çeşitli acı ve sızılarımızı da dahil edin. tipik olarak, bu konuları doğrudan çözmek yerine bu konulardan bahsederiz. ilkini yapmak, şikayet etmekten eleştirmeye ve hatta düzeltmeye geçmek anlamına gelir. şikayet etmek ise daha güvenli, daha az efor gerektiren ve daha az sonuç doğuran stratejidir.

    şikayetler, memnuniyetsizlik ifadelerinden çok, stratejik etkileşim ve insanların ilişkilerde kendilerini konumlandırma biçimleridir. bugün insanların olumlu yorumlardan ziyade olumsuz yorumları ifade ederken kendilerini daha özgür hissettikleri bir şikayet kültürü içinde yaşıyoruz. çoğunlukla, homurdanmamızın dinleyicimizden aktif bir teşvik almasını ya da bu olmazsa pasif teselliyi (“biliyorum!”) bekliyoruz. bunun bir tür duygusal dışavurum olduğu ve dolayısıyla kendi yolunda yararlı olduğu iddia edilebilir. ancak bunun etkileri, sınırlı ve kısa ömürlüdür. neredeyse anında, kişi kasvet ve kıyamete döner.

    şikayet, ritüel, oyun, iş ve paylaşım biçimlerini alabilir. her birinin belirli işlevleri vardır. şikayetler, basit duygusal patlamalar gibi görünse de aynı şekilde, diğerlerinin standartlarımızı bilmesini sağladığımız bir sosyal etkileşim biçimidir. şikayet etmenin dört işlevini incelersek:
    1- ritüel olarak şikayet etmek: “hala buradayım”: seyircimiz genellikle işte yine yapıyorsun diye düşünür. çok az yanıt alınıyor veya hiç yanıt alamıyorken endişelerimizi yeniden dile getiriyoruz. bu türden şikayet etmek, kim olduğumuzu ve neyi temsil ettiğimizi yeniden onaylama amacına sahiptir. başkalarının başarısızlıklarını kınayarak, bir şekilde güçlenmiş hissediyoruz. direnme, gördüğümüz gibi, teslim olmaktan iyidir. yarın aynı şeyleri, aynı insanlara ve kendimize söyleyeceğiz.
    2- oyun olarak şikayet etmek: “hadi ortalığı hareketlendirelim”: bazen şikayet, şakalaşma ve hafif bir çatışma biçimini alır. karşılıklı şikayetler ortaya çıkar, savaş kızışır, sonunda enerji atılır ve karşılıklı şikayetler kabul görür.
    3- iş olarak şikayet etmek: “hadi bir şeyleri değiştirelim”: birçok şikayet oldukça amaçlıdır. örneğin partnerler, davranış değişikliğini gerçekten istedikleri ve bekledikleri için birbirlerine dırdır ederler. dırdır duymak hoş değildir. kırgınlıklara neden olabilir. ama aynı zamanda eylem için bir motivasyondur.
    4- paylaşım olarak şikayet etmek: “bu işte beraberiz”: kişinin küçük fiziksel ve psikolojik endişeleri veya durumsal stresleri hakkında konuşması, ilişkide duyguları paylaşmanın veya açık olmanın bir yolu olabilir. ideal olarak, bu paylaşım alıcıdan benzer bir açıklığa yol açar. aynı zamanda şikayet, kişinin kendi başarısızlıklarına ve eksikliklerine odaklıdır. bu kendi kendine eleştiri, bir destek talebi gibi görünebilir.

    sonuç olarak, şikayet etme yöntemlerimizin hoşnutsuzluk ifadelerinden çok çevremizdeki insanlarla ilişkiler kurma biçimleri olduğunu kabul edersek şikayetleri de daha farklı bir gözle değerlendirip birbirimizi anlama yolunda bir aşama daha ileri gidebiliriz.

    kaynak:
    https://www.psychologytoday.com/…08/why-we-complain

  • gereksiz bir gösteridense düz şekilde işi halletmeye bakan adamdır. gelsin garson bana hesap getirsin, şunu yapsın bunu yapsın diye kasılmaya ne gerek var. yere çatal düşünce de ben alırım, yemeğin bitiminde masadaki çer çöpü toplamada garsona yardımcı olurum. bana göre olması gereken davranış da bu. o garson, orda zaten asgari ücrete, belki iki katına falan çalışıyor yani. zaten tüm gün ayakta durmayı, müşterilerle ilgilenmeyi gerektiren yorucu bir meslek, ki karşılığını kesinlikle alamamakta. daha ne kasıyonuz şekilci olacağım diye. koyverin gitsin.

  • az once izledigim, helal olsun dedigim...

    edit: altta ak-it'in biri kadina terorist yaftasi yapistirmis bile. ulan sizden olmayinca basortulu kadini bile terorist ilan ediyorsunuz haysiyetsiz, serefsiz kopekler.

    o dagitilan ''evet'' degil de ''hayir'' bildirisi olsa siz o tokadi bildiriye mi yoksa dagitana mi atardiniz ? amk cihatci, radikal picleri...

    edit2: ironi yapmis, oyle diyor...

    edit3: entry gitmis.

  • soru cevap etkinliğinde yaptığı şu gençlik tanımını kierkegaard okusa arda kural'ın modern filozof olduğunu iddia ederdi kesinlikle.

    --- spoiler ---

    gençlere tavsiyem, gençlik; buldugun şeyleri yaşadığın bir zaman degil arayışlarınla kendini olgunlaştıracagın ve günün birinde 'başlıyorum' dediginiz zamana kadar olan süreç.

    gençken olan düşünceler ve arayışlar ince düşünülüp doğru yaşanırsa başlayacağınız yaşa geldiginiz zaman sizi çok tatmin edecek. gençlik bir fırsattır.
    --- spoiler ---

  • mahkeme; heykel yasal değil kararı almış. onlarca panzer helikopter yüzlerce asker gitmiş uygulamış.
    mahkeme; aoç'deki başbakanlık binası yasal değil demiş. adam gel taşşaklarıma üfle demiş
    mahkeme; bakırköy'deki gökdelen yasal değil demiş, ağaoğlu ağzına vercem emer misin demiş?
    mahkeme; süzer'e yuh bu kadar da olmaz tümden yasadışı demiş, süzer bokumu ye sen demiş.

    evet türkiye bölünmez ama güzel sömürülür.

    dağılın hipneler.

  • televizyonda moda giyimle falan ilgili bir yarışmada jüri olan hanım. bir kızcağız katıldı ingilizce öğretmeniyim dedi aralarındaki dialog aşağıda;
    - what is your style?
    - ingilizce mi türkçe mi cevap vereyim?
    - ingilizce tabii. [yanındakilere 'bakalim konuşabiliyormu durun']
    - actually i dont have a style..(vs)
    - evat konuşabiliyormuş tamam

    sen kimsin ingilizce öğretmeniyim diyen kızı konuşma sınavına alıyorsun. meydan kimlere kaldı? bu eğitimli denebilecek insanlar kimlerin ağzına maskara önüne meze oldu allahım. bu televizyondaki insanlar kim, eğitimleri sıfatları ne? çıldıracağım az kaldı

  • bütçesini yönetmenin yada çalışanların oluşturduğu,özveri gerekteren, alışılmışın dışında,genelde büyük gişe yapması beklenilmeyen yapımlardır.mesela hollywood sineması bu yapımlara örnek teşkil etmez.türkiyede zeki demirkubuza bağimsız sinemacıdır demek yanliş olmaz...

  • önündeki aracın tamponuna yapışmayı maharet bilen, diğer şeritteki iki araç arasındaki takip mesafesinden kaynaklanan boşluğu, yere düşen altın yüzüğe atlayan erdal bakkal gibi dolduran sözde usta şoförlerin önündeki araca bodoslama daldığı kaza. raikkönen'i tenzih ederim.

    edit: dikkatli izleyince kazaya gerçekten sebep olan aracın, en öndeki araç yavaşlayınca yavaşlamayan, dolayısıyla arkadaki araçları aldatan raikkönen olduğunu görüyoruz.