hesabın var mı? giriş yap

  • kendisiyle sorunu olan bir insanın, başkasıyla mutlu olması mümkün değildir. en temel problem burdan başlıyor. hiç bir şeyden mutlu olmazsınız, sadece evlilik değil, hiç bir şeyden.

  • lezzetli ve sevimli bir pakete sahip olan sakızdı. ben bu hemen bitmesin diye tane tane çiğnerdim. eğer arkadaşlarımda yanımdaysa tek tek sayıp kardeş payı yaparak paylaştırırdım. artık bu sakızı bulmak imkansız galiba...

  • ...ingilizce'deki “pain” kelimesi ile fransızca'daki “pain” kelimesini düşündü. biri “acı”, diğeri “ekmek” demekti. barbaros bunu sıradan bir tesadüf olarak değerlendirmeyecek kadar sarhoş ve yalnızdı. acı, insanın hayat tarlasında biçtiği buğdaylardan pişirdiği ekmekti. dolayısıyla sabah kahvaltısı kadar kaçınılmazdı... piç'ten.

  • + hızlandırılmış ingilizce kursuna hoş geldiniz!!! sen!!! yes mi no mu?!! çabuk!!! yes mi no mu!!!?!!
    - ay n-no! no!!!
    + bok no!!.. sen!!! çabuk söyle ar yu çekindırılıst?
    * ne?
    + zzt boston!!! azınıza sıçıcam hepinizin!!!

  • şöyle yapalım

    bir ay tüm ürünleri bedava satın, çok beğenirsek, yemeklerimizde fark yaratacak bir tat yaşarsak, %30 indirimli fiyat ile baharatlarınızı almaya devam edelim.

    piyasalar fena.

  • bu matematik çok çılgın bi şey lan. tamam 2014 olarak ikisiyle de aramızda 16 sene var ama yani ne bileyim. 2030 lan i-k-i-b-i-n-o-t-u-z dile kolay. şunun şurasında kaç sene geçti 98 dünya kupasından. nasıl eşit olabilirler. yaşlanıyor muyuz ne? söyleyin algımla oynamasınlar.

  • balon şişirmek, çamaşır suyuyla ev temizlemek, üst üste bir kutu kadar kibrit yakıp ilk çıkan kokuyu içe çekmek, kollarını iki yana açıp birkaç dakika boyunca dönmek, pencereden sarkmak, sabah gözü açar açmaz yataktan fırlamak, altı saat ve üzeri süre boyunca yerinden hiç kalkmadan ders çalışmak, uyumamak (ikinci günden sonra yaşanan kafa muazzam, dört günden sonrakini anlatmaya dilim varmaz), yastığa suratı gömüp nefes yettiğince çığlık atmak, yarım metre yükseklikten atlamak (min. x5 tekrar), salıncakta kafayı geri atarak sallanmak, kaydıraktan ters kaymak, yine parktaki o ellerle tutularak ilerlenen demir çubuklu şeyde dizlerini sıkıştırarak baş üstü durmak, uhu koklamak, çıkan yürüyen merdivende iniyormuş gibi durmak, hareket halindeki arabadan kafayı çıkarıp gözleri kapatmak, aşık olmak, iş makinası izlemek, taraftar kavgası olan ortamda bulunmak, otobüste çılgınlar gibi ağlayan üç yaşlarındaki çocuğun yanında oturmak, yeni doğan bir buzağının ve annesinin hareketlerini izlemek, üst üste iki demlik çayı tek başına içmek, aldatılmak, uzun zamandır görmediğin ve çok özlediğin birisine koşup hızla sarılmak, yanından geçen seçim otobüsünün şarkısına maruz kalmak... hepsinin sonunu garanti ediyorum. benden bu kadar. narkotik peşimde.

  • ezelden beri müteahhitlerin parası bitince ya inşaat durur ya da kaçar giderler milletin parasını toplayıp. buna eylem demeyi hangisi akıl ettiyse tebrik ediyorum çok havalı olmuş.

  • bizden medeniyet ve zihnen ışık yılı uzakta bir ülkenin fonudur. makalede denmiş ki: ''böylesine büyük bir fonu yönetmek büyük bir güven gerektirir. saydam bir topluma sahip ve sosyal bir demokrasi olan norveç'te hükümete karşı böyle bir güven var. bizler biliyoruz ki hükümet bu fonu en iyi şekilde yönetecek.''

    düşünsene türkiye'de böyle bir fon olacak ve bu tayyip'e teslim edilecek. vay vay vay. gider marmara'nın ortasına havada asılı kalabilen cami falan yaptırır.

  • kasada 50 tane çayla bekleyen adamın görüntüsü gözümün önüne geldi de, cidden rezalet.

    ulan 2 kuruş kar edicen diye düştüğün hale yazık utanmaz herif. umarım migros çalışanları yaka paça dışarı atarlar seni.

  • başlık: beyler fitness da hocaya
    entry: steroid hapları erkeklik hormonunu bozar mı dedim.. adam ''yok aşkım öyle şeylere inanma'' dedi nasıl rahatladım nasıl sevindim bilemezsiniz.

  • italya şehir devletleri modena ve bologna arasında gerçekleşen komik çatışma: kova savaşı.

    kova savaşı (bkz: the war of the bucket), 1325 yılında imparatorluk yanlısı ghibelline ailesi tarafından yönetilen modena ve papa yanlısı guelph ailesi tarafından yönetilen bologna arasında yaşandı. bu iki şehir devleti zaten başlangıcı 1249 yılındaki fossalta muharebesine dayanan, birtakım süregelen çatışmalar yaşamaktaydı. ülkenin bir kısmı yegâne gücün papada olması gerektiğini iddia ederken, diğer grup ise gücün imparatorda olması gerektiğini düşünmekteydi.

    bu iki şehir devleti tabiri caizse yıllardır süregelen bir kan davası içerisindeydi. iki devlet öncesinde birbirlerinin topraklarına saldırıp, tarım ürünlerini yakmakta, yağmalar yapmaktaydı ve olay aslında anlatılanın aksine bir kovanın çalınmasından kaynaklanmamıştı. modena'nın bologna’daki monteveglio kalesini ele geçirerek zappolino kasabasına baskın düzenlemesi nedeniyle başlayan savaş, modena askerlerinin geri dönerken bologna kentinin yüzyıllardır sembolü olduğu rivayet edilen bir meşe kovasını çalması sebebiyle yıllar içinde çeşitli erozyonlara ve yanlış anlatımlara uğradı. bu da diğer insanlara savaşın sanki bir kova yüzünden çıktığını düşündürdü. gerçekten ortada çalınan bir kova vardı, fakat 2 şehir devleti ‘’kovamızı verin’’ diyerek savaşmadı.

    rivayete göre, hikâyenin erozyona uğramış şekli şöyle devam etti: bu kovanın çalınması bologna için bir aşağılama ve alay sembolü haline geldi ve hemen kovanın geri verilmesini talep ettiler, ancak modena bunu reddedince yaklaşık 2000 kadar şövalyenin öldüğü kova savaşı başladı. neticesinde, modena kazanan taraf oldu ve kova onlarda kaldı. şu an modena kentinde bir müzede sergilenmekte olan kova ve ondan kaynaklanan savaş absürtlüğü nedeniyle tarihte yerini almıştır.

    daha detaylı okuma yapmak isteyenler için kaynak

    not: bir cümle içerisinde ufak bir hata olmuş, o nedenle düzeltme yapıldı.