hesabın var mı? giriş yap

  • dün yaşanan ilginç olay.

    9 temmuz 2023 ağrı doğubeyazıt konserine katılması için organizasyon, kadr, uzi ve mustafa sandalla anlaşmış,

    daha sonra konserde uzi görülmeyince konserin organizatörü hikmet eraslan kalabalığa uzinin neden gelmediğini açıklamış

    ağrı'ya business class uçuş olmadığı için ben ekonomi sınıfında uçmam diyerek ve ben en son çıkarım mustafa sandaldan önce çıkmam diyerek konsere gelmiyor. tabi kalabalık da yuhalıyor uziyi.

    daha sonra uzi açıklama yapıyor görsel görsel, özeti: business olayı doğru değil ama evet mustafa sandaldan önce çıkmam ben ondan fazla dinleniyorum o kim ben daha büyük sanatçıyım gak guk.

    mustafa sandal ise şöyle cevap veriyor. görsel

    mustafa sandalın cevabı bile kim sanatçı kim değil gösteriyor. uzinin kendini mustafa sandaldan büyük görmesi beni benden aldı.

    arkadaş şu an sen tarkandan sezen aksudan da çok dinleniyorsun şimdi sen tarkandan sezen aksudan da mı büyüksün *

    adamın 20 yıl önceki şarkılar hala dinleniyor, senin 2 sene önceki şarkını kimse dinlemiyor, sürekli şarkı yapmasan 2 seneye piyasadan silinirsin kalkmış kendini mustafa sandaldan büyük görüyorsun.

  • ben erkeğe hakverdim. daha evleneceği adamın basit bir isteğini yerine getirmeyen, önemsemeyen kadın evlenince neler yapar kimbilir.

  • metro turizm'in yönetmeliğinde açıkça belirtilmiş eylem ;

    "baş kaldırmalarından endişelendiğiniz yolculara (önce) öğüt verin, (etkili olmazsa) onları koltuklarında yalnız bırakın, (o da olmazsa, son çare olarak sınırları aşmamak şartıyla) onları (iz bırakmayacak şekilde, suçlu oldukları hasebiyle) dövün." (galip 34)

  • gossip girl, s01e09

    -i don't smell like an ashtray
    -but you look like an ass-tray

    türkçesi:

    -küllük gibi kokmuyorum
    -ama büllük gibi gözüküyorsun

    jasahsgasgfjagsfjas

  • sene 1997
    istanbul'a yeni gitmişim.
    çocukluk arkadaşım, can dostumla kadıköy postanesinin önünde saat 1'de buluşacağız.

    ben avrupa yakasından iett ile geliyorum. fırtına, kar, buz. rüzgar, insanın bir kulaklarından girip diğerinden iki misli çıkıyordu. deve katarı ağır aksak ilerliyordu. hava kül ve katran kokuyordu. manzara tam benlikti. neyse dağıtmayalım konuyu.

    kar, buz, trafik derken benim saat 1'de kadıköy'de olamayacağım belli oldu. başladım stresten kaşınmaya, "ya arkadaşım bekleyemez çekip giderse" diye. muhtemelen benim kar, fırtına, trafiği görüp geri döneceğimi de düşünmüş olabilirdi. ama ne olursa olsun gidecektim, geri dönmedim. saat oldu 2, daha yeni boğaz köprüsündeyiz, gıdım gıdım ilerliyor otobüs. saat oldu 2,5, sonra 3. hala varamadık amısına koduğum kadıköyü'ne. "arkadaşım şimdi çoktan gitmiştir, nasıl döneceğim bir daha aynı yolu" endişesi sardı, bitirdi beni. saat 3,5'a doğru kadıköy'de oldum, düşe kalka koşarak postaneyi buldum. "yok yok kesin gitmiştir, beklemez bu kadar saat" diyorum bir yandan. postanenin ön tarafından göremedim onu. dizlerimin bağı çözüldü. hafif diğer tarafa doğru baktığımda, karın, soğuğun ortasında tir tir beni bekleyen arkadaşımı gördüm. vazgeçip gitmemiş, it gibi titrese de beni beklemişti. koşarak sarıldım ona. garibim, 2,5-3 saate yakın beni beklemiş o soğukta.

    -işte böyle buluşuluyordu.

    şimdiki gibi kimse dakka başı osuruk gibi "qanka 10 dakikaya ordayım" diye birbirine mesaj atamıyordu ama insanlar bıçak gibi sertti, mertti.

  • "çalışan kesiminin %7'si asgari ücretliyken, şu an %30'unun asgari ücretli olmasını sağladık, onu da bulamayan 3 milyon haneye de her ay fakir fukara fonundan para pompalıyoruz. herkesi bu yoksulluk bataklığına sürükleyip, etrafımızdaki 50-60 bin insanı milyarder yaptık, vergi de vermiyorlar hepsini sizden alıyoruz çok şükür"

    diye devam etmesi gereken açıklama.