ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
tuğçe kazaz'ın yazacağı kitaba isim önerileri
öğretmen öğrenci diyalogları
-
quantum kimyası final sınavı öncesi tanık olunmuş diyalogdur.
+bitirim öğrenci: hocam istediğimiz sorudan başlayabilir miyiz ekieğ ehueh
- profesor: herhangi bir sorudan başlayabileceğinizi düşünmüyorum.
sırf ibnelik olsun diye yapılan şeyler
-
gıcık olunan karşı dairenin çıkardığı çöpü eve almak. kapıcı çöpleri alıp gittikten sonra çöpü karşı dairenin önüne geri koymak. karşı daire sahibine "ulan neden benim çöpümü almadı bu kapıcı" dedirtmek.
çocuklarla girilen komik diyaloglar
-
konuşmadaki taraflardan biri olduğum için mi bana bu kadar komik geldi bilmiyorum ama bir örneğini bugün yaşadım. 4 yaşındaki anaokulu öğrencisi küçük kaselerde verilen ve suyu fazla olan barbunya yemeğini kaşığıyla karıştırırken düşünceli gözlerle dalıp gitmiştir. haliyle merak eder ve sorarım.
ben: göksu ne düşünüyorsun?
göksu: bu çorbayı ısırarak mı yemeliyim onu düşünüyorum.
yaran okul müdürü sözleri
-
istiklal makzume anadolu lisesi'nin efsanevi müdürü zekeriya kara'nın ağzından dökülen müthiş sözlerdir nazarımda. şöyle ki;
"bu sene öss'de ilk üçe on kişi sokucaz. özellikle lise sonlardan."
"kızıım konuşmayın. şş sen beyaz gömleklii!"*
"benim bi hocam vardı rahmetli, şimdi noolmuştur ölmüş müdür kalmış mıdır bilmiyorum."
"çocuklar hepinizin kurban bayramını ve sevgililer gününü kutluyorum."
sigara içen öğrenciler kalabalık bir grup halinde tuvalete girerken; "ne işiniz var oğlum tuvaletin önünde? bok mu var lan orda?"
ve yüzyılın bombası;
"kızlar ne bu? her okul çıkışında kapı önünde başka okullardan çocuklar, gözümüzün önünde öpüşüyosunuz, sarılıyosunuz... niye bizim okuldaki çocukların suyu mu çıktı? bakayım... cillop gibi hepsi!"
aslında amerikalılar ay'a gitmedi
-
ben buradan, 50 senedir bu isi gizli tutup, tek kelime sizdirmamayi basaran on binlerce nasa calisanina ve onlarca astronota tesekkurlerimi, bu isi ortaya cikaramayan rus ve cin devletlerine de teessuflerimi iletmek istiyorum. beceriksizler.
balığa limon sıkılır mı sorunsalı
-
toplasin soyle yamacima, bilimle ortami aydinlatmaya geldim. ama cok da fazla aydinlatmayacagim sadece temelini verecegim, sayet olur da bir gun ayni balik sofrasina oturursak benim bilgilerimle benim ortamimi calmayin. tek on kosulum temel lise kimyasini dort (4) ile gecmis olmak. bilaller direkt son cumleye gitsin orada unutmazsam ozet gecerim.
tahmin edebilecegimiz uzere hem balik yagi hem de limon organik bilesikler ve elimizde organik maddelerin organik cozuculer icinde guzelcene dagildigi (cozundugu) bilgisi olsun. ek bilgi olarak da tukurugumuzdeki pityalin enziminin asil gorevinin nisastayi parcalamak oldugunu ve yag molekulu ile arasinin cok iyi olmadigini bilelim (lise biyolojisi de girdi isin icine. bunu on gorememistim yola cikarken). bu noktada 2.5+ bilal'ler konuyu cozmustur ama anlatayim yine de. baliga limon koyup bekledigimiz surec icerisinde lezzeti veren yag, limonun suyu icerisinde cozunur ve dilimize degdigi anda tadini aliriz. limon sikmadan yedigimizde ise once yagin tukuruk icinde dagilmasi gerekir ki tukuruk su bazli oldugu icin yagin dagilmasina cok da izin vermez. bu da tadini almak icin bilincsizce daha buyuk lokmalarla yememize yol acar (eger asiri yagli bir balik degilse). bu da - tamamen sahsi kanaatimce - baligin tadini tam alamadan bitirmemize sevep olur. benim yaptigim sey; balik kara kuru ve yagsizsa kesin limon koyarim. ama daha soguk iklim baligiysa koymayabilirim. baliga gore degisir. ama yine koyarim heralde ya seviyorum lan ben limonu :)
tabi ki bir sekilde bireysel tercihlere variyor bu tartisma. ama limon koyulmasinin da kollektif bilincaltindan gelen bir amaci olsa gerek. limon sevmiyorsaniz baska organik cozuculerden de gidebilirsiniz; sirke veya aseton gibi. saka yaptim aseton degil. olurseniz yatirim tavsiyesi degildir.
bilaller icin: ugrasmayin balikla.
osmanlı ocaklarının oy vereceği partiyi açıklaması
-
(bkz: sağ gösterip sağ vurmak)
barbie bebek
-
bir kız çocuğunun hayatında ne kadar önemli olabileceğini gözümle gördüm. görmesem hadi len oradan derdim.
ilayda'ya(7) ufak tefek çok hediye aldım bugüne kadar. sebepsiz yere. sadece canım istiyor diye aldım çoğunlukla.
geçenlerde ablası ile oyun oynarken ablasından barbie bebeğini istedi. ablası da vermedi. tabii bu paylaşmama durumu beni rahatsız etti ve ablasına minik bir örnek ile sadece oyuncağını değil her şeyini herkesle paylaşması gerektiğini açıkladık falan neyse...
sonra ilayda'nın barbie bebeğinin olmaması takıldı kafama.
evet aç değil açıkta değil. ondan zor durumda olan binlerce çocuk var ama bir kız çocuğu için barbie bebek bi şeydir yahu yani bi şey işte, önemlidir.
benim yoktu mesela. ha dert ettim mi? annemin dediğine göre hiç etmemişim.
ama barbie'si olan arkadaşlarıma gıpta ettiğimi çok net hatırlıyorum. bunu net hatırlıyor olmam bana yetti zaten ertesi akşam ilayda'ya barbi bebek almak için...
ufacık çocuk, babasının öldüğü gün 5 yaşında olan çocuk, o güne dair hemen hemen her detayı hatırlıyor...
istiyorum ki çocukluğuna dair tek kötü anısı bu olsun...
istiyorum ki gülerek hatırladığı şeyler daha çok, çok çok olsun.
aldım hediyeyi. geldim eve. nasıl heyecanlıyım ama anlatamam. sanki daha önce onca hediye alan ben değilim gibi heyecanlıyım.
sürpriz var dedim, verdim hediyeyi.
ve işte o an...
bugüne kadar aldığım hediyeleri ona verdiğimde bana hiç teşekkür etmeyen çocuk, barbie'yi görünce nasıl kocaman gülümsedi ve nasıl kocaman teşekkür etti, size anlatamam sevgili okur.
annesi de ben de şok olduk.
ilayda teşekkür etmişti.
"oha çocuğa daha teşekkür etmeyi bile öğretmemişsiniz" diyenleriniz olacaktır.
açıklayayım.
ilayda babasını kaybettikten sonra içine kapandı.
iletişimi çok zayıf.
korkuyor. utanıyor. vs...
daha önceki hediye verişlerimde yüzündeki müteşekkir ve mutlu ifadeyi görüyor olmam yetiyordu bana.
en azından ahlakı, maneviyatı yerinde çocuğun diyordum.
sadece bunu kelimelere dökemiyor diyordum.
ama barbie bebek ile o zinciri de kırmış olduk.
teşekkürler barbie...
dipnot: bilen bilir... en büyük hayallerimden birisi, çok param olsun ve edebildiğim kadar çok çocuğu mutlu edeyim istiyorum. imkanım el verdikçe yapıyorum ilayda'dan başka çocuklara da. ama yetmiyor işte... o kadar çok muhtaç çocuk var ki
metrobüste boş yer görmüş teyze
-
bu teyzedeki;
hız hiçbir çita'da yok,
metrobüsün en ücra köşesindeki boşluğu görebilecek keskin gözler hiçbir kartal'da yok,
önündeki herkesi yararak kenara atabilme çevikliği hiçbir kaplanda yok,
bayılma numarası yapıp rakibini egale etmek istemesi hiçbir ayı'da yok,
ama sorulduğu zaman ayakta duramayacağı kadar kötü durumda kendisi.