hesabın var mı? giriş yap

  • ucak dusmesi, esrarengiz olaylar, kaybolma vs tarzi belgesellerde de vardir bunlar:
    michelle ya da david o gun de rutin islerini yapiyordu ancak birseylerin normal olmadiginin farkindaydi..

  • bu amk sınavı madem bu kadar hızlı açıklanabiliyordu bizim zamanımızda niye hayvan gibi beklettiler lan ?

  • su an karim los angeles - istanbul ucaginda.
    malezyadaki olayin oldugu gun bu basligi gorunce bir an kalbim hizlandi bir dusuncesiz yuzunden.

    sozlugu hic ilgilendirmeyen ucustur. atin luzumsuz adamlari buradan ya.

  • umarım aradıkları yardımcı doçenti seçmekte fazla zorlanmazlar. çünkü adayda aradıkları "halk otobüsü şoförlerinin sigara içmeleri durumları ve bağımlılığı konusunda çalışma yapmış olanlar" şartını yerine getirmiş yüzlerce insan var memlekette. ben olsam eşgal de belirtirdim.

  • cahil cesareti değil de, acemi askerlere komutanlar tarafından yapılan "git bak bakalım ben orada mıyım?" gibi bir çeşit eşek şakasıdır.

    şurada bir takım örnekleri var;

    https://en.wikipedia.org/wiki/fool's_errand

    bir tanesi şöyle;

    1920'lerde general electric'te işe başlayan genç mühendislere kıdemli mühendisler tarafından sırf dalga geçmek amacıyla (bkz: ızdırap olmak) "bir ampulun camını içten buzlama" görev verilirmiş. o zamanki teknik ile bunu başarabilmek mümkün olmadığı için görevi alan yeni mühendisle "ne oldu lan, buzladın mı ampülleri" diye taşşak geçilirmiş. (ge dedik, yapılan eziyete bak...)

    1925'te marvin pipkin adlı bir mühendis de bu şakaya maruz kalmış, ama iş arkadaşlarının kendisiyle dalga geçmek amacıyla bu görevi kendisine verdiğini anlayamamış garibim. oturmuş ciddi ciddi nasıl yaparım diye çalışmaya başlamış.

    o zamanlar (belki de hala) ampül camlarına içten bir asit uygulanarak ufak çatlakların doldurulması işlemi yaygın bir işlemmiş. bu işlem sırasında, aslında tam da istendiği gibi, ampül sanki buzlanmış gibi görünüyormuş. ama bu işlemi uzatırsanız ampül camı zayıflayarak kırılıyormuş. ayrıca o asidi temizlemek için kullandığınız daha zayıf olan ikinci asit uygulandığında cam tekrar saydam hale geliyormuş.

    bir gün marvin'in deneyleri sırasında tam ikinci asidi ampüle doldurup temizleme işlemine başlamışken muhtemelen başka bir mobbing için telefonu çalmış. (bkz: ahizeye üfler misiniz) marvin telefonda konuşurken ampüle döktüğü ilk asidi temizlemek için kullandığı ikinci asidi yeterince uygulayamamış ve o ampül bir müddet öyle kalmış.

    ertesi gün marvin, e tabi canı sıkkın bir şekilde "ulan acaba mühendisliği bırakıp kasabada şerif mi olsam" düşünceleriyle işe geldiğinde, tam temizleyemediği ampülü kazara masadan yere düşürmüş. bir de bakmış ki ne görsün, ampül yere düşünce kırılmayı bırak bir kaç kez yerde sekiyor. yaptığı iki kere asitleme işlemi hem içten buzlu görüntüyü sağlamış hem de camı daha da sağlam yapmış.

    bunun üzerine marvin 3 tane daha ampül hazırlamış. hepsi aynı sonucu verince arkadaşlarını çağırıp ampülleri gözleri önünde yere atmaya başlamış. eskisinden daha sağlam ve içten buzlu ampüllerin yerde sekişini izleyen iş arkadaşları marvin'e sigara ikram edip helallik istemişler.

    ampül marvin, olmuş sana marvin bey.

    "ne anlatıyor lan bu" diyenler için;
    görsel

    olayın teknik ama ingiliççe açıklaması;
    https://en.wikipedia.org/…in#light_bulb_innovations

  • beyaz eşya üreticileri tarafından bize yıllardır yutturulmaya çalışılan yalandır.

    derler ki: "elde yıkayınca bilmem kaç litre su tüketiyorsunuz, oysa bulaşık makinesi 5 litre su kullanır. tasarruf için bulaşık makinesi almanız lazım"

    o zaman bende diyorum ki; ulan düdük sen makineyi bana bedava mı veriyorsun?

    basit bir hesapla bu beyaz eşya kartellerine bir cevap vermek artık farz oldu.

    - şu anda piyasadaki en ucuz bulaşık makinesi 549 tl. (isim vermek istemiyorum, ama isteyen çelik gibi sağlam bir markanın 2 programlı makine fiyatına bakabilir.)

    - iski'nin su tarifesi metreküp başına 3,27 tl, % 8 kdv ile birlikte 3.53 tl.

    - yani 1 metreküp=1000 litre suyun fiyatı 3.53 tl

    piyasadaki en ucuz bulaşık makinesinin fiyatı olan 549 lira, (549/3,53=) 155 ton su parasına eşit.

    bakın 155 ton su diyorum. yani 155.000 litre.

    elde bulaşık yıkamak için günde 50 litre su bile harcasanız, 155.000 litre su harcamanız (155.000/50=) 3100 gün sürer.

    ki normal bulaşıkta değil 50 litre, 30 litre bile harcanmaz ben fazla fazla söylüyorum.

    3100 gün, 8,5 yıl demek.

    yani siz piyasadaki en ucuz bulaşık makinesi aldığınızda bile, 8,5 yıl boyunca günde 50 litre su ile bulaşık yıkayacağınızda harcayacağınız parayı peşinen ödüyorsunuz.

    50 değil 100 litre harcasan 4-4,5 yıl demek.

    bulaşık makinesinin yaktığı elektriği, deterjan, tuz, parlatıcı bok püsür parasını hesaba katmadım dikkat ederseniz.

    ayrıca 8,5 yıl boyunca çıkacak olası arızalara ödenecek parayı hiç saymıyorum.

    bunun neresi tasarruf sevgili sözlük severler sorarım size?

    tabi burada bulaşık makinesinin rahatlığı konumuzun dışında. bulaşık makinesi tabi ki büyük rahatlık. ama reklamını da buna göre yapın.

    "bulaşık makinesi alın tasarruf edin" diyerek milleti keriz yerine koymayın. haksız mıyım?

    bulaşık makinesi tasarruf için şart olan bir şey değildir.

    alacaksanız rahat etmek için alın tamam ama tasarruf etmeniz mümkün değil.

    edit: başlığın aslı "bulaşık makinesinin tasarruflu olduğu yalanı" idi, moderatör arkadaşlar nesini beğenmemişlerse değiştirmişler. entry'nin girişinin başlıkla uyumsuz olmasının sebebi budur.

    edit 2: otopsicocugu uyardı, x yalanı/gerçeği gibi başlıklar formata aykırıymış. insan her gün yeni birşeyler öğreniyor.

    edit3: eskiden format falan varmış.

  • "10 yaşında filandım, bir çocuk markasının erkek reyonundan şort veya tişört aldı annem, daha doğrusu ben seçtim, o da itiraz etmedi. dünyalar benim oldu! içinde kendimi en rahat hissettiğim giysilerimdi. saçlarımı, amerikan tıraşı kestirince de kendimi çok beğenmiştim. o halimle bir akrabamızın düğününde kızlar tuvaletine girecektim, orada çalışan biri, “oraya giremezsin! erkeklere girmen gerekiyor” demişti de ne kadar mutlu olmuştum..." demiş oyuncu. hele o son cümleyi okuyunca içim cız etti. 10 yaşında dahi o çocuk kalbi bundan dolayı pır pır ediyorsa, kararına kulp takanlara bok yemek düşer.

  • bu saçın sahibi saçını yıkayıp bir hafta boyunca temiz görünümlü saçla gezen insanlara acayip imrenir. imreniyorum. evet. ulan ben dün gece saçımı yıkadım öteki 1 hafta önce yıkamış ama hangisi temiz görüküyo tabi ki soldaki. kuaföre gidince ve fön çektirince adam baktı olmuyo ne diyo sana 'saçına bişey mi sürüyosun' evet. bok sürüyorum geceden. ulan ne sürcem. oy anam. ailedeki herkesin saçı ibrahim erkal, mustafa sarıgül gibiyken benimki neden ince telli neden? bir de bir sinüzitin sahip olabileceği en kötü saç tipini bana vermişsin tanrım. bunu da belirteyim. her gün saç yıkamaktan sinüzit oldum arkadaş.

    özet geçeyim: hem saçım ince telli hem ben sümüklüyüm.

  • bu tip hastalar için doktorlara uyuşturucu iğne atan tüfeklerden vermek lazım.
    uzaktan vurup bayıltsınlar, ondan sonra teşhis ve tedavi sürecine geçilebilir.

    edit: hatta bu görevi yapacak doktorları da buldum , sniper anestezi uzmanları.
    snistezistler..