ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
bir kitabın tırt olduğunu anlama yöntemleri
-
bazen yanıltabilir. gerçi şu yaşıma kadar yanılmadım zira tırt kitapları da okurum.
* kitap kapağında insan yüzü fotoğrafı varsa.
* kitap, çok satanlar reyonunda yer alıyorsa.
* niv york tayms hakkında iyi şeyler söylediyse.
* arka kapağında kitabın ne kadar şahane olduğu anlatılıyorsa.
* kitap, yazarın anasına yok bilmem halasına atfedilmişse.
* ön kapağında "üfff ne biçim de taşaklı bir laf ama" niyetiyle bir aforizma sıçıldıysa.
* yazarı internet aleminden pörtlediyse.
* kapağı böyle janjanlı, yok böyle kımıl kımıl rengarenk tasarlandıysa.
o kitap deneyimlerime göre %98 tırttır. %2'lik yanıltma payı için özür dilerim.
ekşi sözlük
-
11 yıl olmuş burada yazmaya başlayalı. birçok insanla tanıştım, çok yazdım, çok okudum ve en önemlisi çok şey öğrendim.
bence öğrendiğim en önemli şey özetle şu: "el sikini görmeyen kendindekini keser sapı zannedermiş."
bir konuda çok heyecanlandığımda, o konuyu bir tek kendim bildiğimi ya da en iyi bildiğimi sandığımda ekşi sözlük'e bakıp boyumun ölçüsünü aldım. benim bilmediklerimi bilen, bildiğimin farklı yönlerini bilen ya da konuyu hiç anlamadığımı hissettiren o kadar çok entry gördüm ki. rahatladım artık, keser sapımı çıkarıp çıkarıp göstermiyorum.
bu rahatlığa da alıştım üstelik. biri saçma sapan bir şeyler yazdığında, nasılsa daha çok bilen, daha doğrusunu bilen, bunu daha düzgün anlatan birinin gelip düzelteceğinden, uyaracağından, doğrusunu yazacağından (ya da belki çoktan yazdığından) o kadar eminim ki, sallamadan geçiyorum. bu da güzel bir şey.
gel gör ki bu günlük hayatıma da yansıdı. bu aralar kafamı yoran bu. yeni insanlarla, hele de ekşi sözlük dışından insanlarla diyaloga girmekte zorlanabiliyorum bazen.
misal biri heyecanla bir şey anlatmaya başlıyor. bi şey öğrenmiş, bi şey fark etmiş ve çok emin ortamdakilerin bilmediğinden. hani bakıyorsun, troll de değil. bütün içtenliğiyle anlatıyor. uzun metrajlı çaylak entrisi gibi. bitmiyor da. konuşuyor, konuşuyor, sonra birileri katılıyor, konuşuyorlar, konuşuyorlar... kimse gelip gazlarını da almıyor. o aslında öyle değil ya da onun bu boyutu da var diyen kimse çıkmıyor. alışmışım ya, bekliyorum ben de. sonra dinlemeyi de bırakıyorum.
yaşın ilerlemesinden kaynaklanabileceğini de düşünüyorum bazen, ama yok. o bahsettiğim ortamlardaki insanlar da aynı yaşta. eee?
üstüne bir konuda bir şey anlatma heyecanıyla dolduğumda, bunu hemen buraya yazıp rahatladığım gerçeği de var. fıldır fıldır dolanmıyorum, kimi yakalasam da kime anlatsam diye. ben burada anlatıyorum. anlattığım birinin ilgisini çekerse okuyor, çok ilgisini çekerse mesaj atıyor da üstüne konuşuyoruz. hiç ilgisini çekmeyen bakmadan geçiyor. sırf bir şeyi anlatmak için yanıp tutuşuyorum diye kimsenin zamanını almıyorum, kimseyi bıktırmıyorum... ama gel gör ki artık kimseye de bir şey anlatmıyorum.
bir sonuca vararak bu entriyi bitirmeyi çok isterdim. ama açıkçası ben de sonucu bilmiyorum.
e onu yapamadıysam başka türlü bitireyim: bunca zamanda farklı birçok konuda keser saplarını buraya koymuş ve gazımı almış herkese teşekkür ederim.
en kötü ilk randevu tecrübeleri
-
ah sizin derdiniz dert midir, benim derdim yanında?
çıktığım ilk kızdı, ilk ve son randevumuz oldu...
danışman göreviyle midir, bodyguard niyetiyle midir bilmem, yanında çam yarması gibi bi kızla çıkageldi. davet benden gelmişti, serde de centilmenlik var, hayatta hesabı ödetmem ama bu üçüncü şahıs yoktu ki gündemde? bütçe desen kısıtlı, finans nanay o günlerde...
sonradan öğreniyorum yemek işini halletmişler; benimle buluşmadan önce ikisi kadıköy’ün ara sokaklarından birinde bişeyler atıştırmak istemişler, abla da orda dört tane kıymalı gözlemeyi gömmüş. yarasın.
ama yaramamış işte... biz oturduk kafeye, bişeyler içtik, lakin iki lafın belini kırmak ne mümkün? abla devamlı karnını tutup inliyor. ben o an gözleme olayından bihaberim, regl sancısı diyorlar bana. abla gözlerimin önünde boncuk boncuk terliyor, titreme de var hafiften, durum iyi değil...
derken bi hışım kalkıp tuvaletin yer aldığı ikinci kata yöneliyor, fakat döner merdivenin metal basamağına attığı ilk adımla beraber tökezleyip düşüyor ve düştüğü yerde bildiğin altına sıçıyor abla.
çıkmaya çalıştığım kızla kafeden çıkıyoruz, karşı sokağa geçip cebimdeki son parayla alış veriş yapıyoruz, uygun bi don seçip ablaya getiriyoruz. özürler, kusura bakmalar, mahcup oldumlar... ya gözleme dokundular, ya açık ayran bozdular...
ne demek canım diyorum, insanlık hali. apar topar vedalaşıyoruz çıkmaya çalıştığım kızla, artık kafam nasıl allak bullak olduysa bilek güreşi tutuşu gibi bi tokalaşmayla ayrılıyorum mekandan. bir daha ne o beni arıyor, ne ben onu soruyorum...
15 aralık 2022 savcılığın istinaf talebi
-
hayatımda daha iğrenç çok az şey gördüm.
yaya geçidinde tesla ile cinayet gibi kaza
-
üst edit: sürücü özer sağlamyürek, 15 aralık'ta görülen ikinci duruşmada 6 yıl 2 ay hapse mahkum edilerek, ama nasıl oluyorsa 4 ay bile yatmadan, salıverildi. bu, aşağıda ayrıntılarını verdiğim, tesla toolbox verilerine dayanan bilirkişi raporuna rağmen oldu. türkiye'de adalet yine ve yeniden kayıp: şehir içinde, ayağınızı gazdan hiç çekmeden, saatte 140 km hızla yaya geçidine girebilir, orada yürüyen birilerini öldürebilir ve 4 ay sonra dışarıda serbestçe gezmeye devam edebilirsiniz. duruşmanın hakiminin hamile bir kadın olduğu, bilirkişi raporunu dikkatle okumasını ve davanın ağır cezaya sevkedilmesini isteyen avukatları terslediği, tüm itirazları reddederek çarçabuk karar vermeye çalıştığı duruşmaya katılan yakınlarımız tarafından anlatıldı.
üst edit 1) tesla'dan çarpma anı ve öncesi ile ilgili kayıtlar elde edildi ve buna göre bilirkişi raporu yazıldı. 15 aralık günü yapılacak duruşmada (kasım'daki ilk duruşma delillerin toplanması için ertelenmişti) bu bilirkişi raporu mahkemeye sunulacak. rapora göre sürücü özer sağlamyürek çarpma anından önce hiç fren yapmadı ve çarptıktan sonra bile bir müddet hızlanmaya devam etti. maksimum hızı saatte 141 km olarak kaydedildi.
üst edit: tanık ifadesi eklendi, burada
özet: 25 yaşındaki kuzenimiz hürcan bulur’u, 24 ağustos akşamı ankara batıkent’teki bir yaya geçidinde, hava henüz aydınlıkken, tesla marka bir aracın çarpması sonucunda kaybettiğimiz olaydır (tesla'da bir teknik kusur yok, ama kısa sürede aşırı hızlanabilme özelliği failin elinde felakete dönüşmüş).
elimizde maalesef bir video kaydı mevcut değil; ama hem görgü tanıklarının ifadesine, hem tesla toolbox kayıtlarına, hem de olayın hemen sonrasında sürücünün yaptığı telefon konuşmalarını işitenlerin aktardığına göre, araç çarpma anında saatte 140 km hızla gidiyordu (bu yolda hız sınırı 50 km/sa ve uyarı tabelaları mevcut).
sürücü özer sağlamyürek, bu hükümet döneminde zenginleşmiş, muhtemelen devlet içinde birçok ‘tanıdığı’ bulunan bir ailenin 30 yaşındaki oğlu. baba bekir sağlamyürek, aselsan gibi büyük savunma sanayi firmalarına iş yapan bir firmanın genel müdürü ve ortaklarından biri.
türkiye’de buna benzer sürüyle olay meydana geldiğinin, dolayısıyla insanların dikkatini çekmenin zorluğunun farkındayız, ama yine de elimizden geleni yapmak istiyoruz. şehir içindeki bir yolda korkunç bir hızla araç kullanıp yaya geçidinde insan öldüren, hayatının baharındaki bir genci ailesinden, hayallerinden koparan bu kişinin mümkün olan en yüksek cezayı alabilmesi için lütfen bize destek olun. teşekkürler.
---------------------
olay 24 ağustos 2023 perşembe akşamı saat 19 civarında, ankara yenimahalle batıkent bulvarı üzerinde bulunan karacılar sitesi’nin önündeki yaya geçidinde meydana geldi (tam lokasyon görselleri 1, 2). ülkemizin ortalama insanına nazaran son derece temkinli birisi olan kuzenimiz hürcan bulur, yaya geçidinin ortasında bulunduğu sırada, korkunç bir hızla gelen tesla marka aracı fark etti ve ileriye, kaldırıma doğru kaçmaya çalıştı (bunlar görgü tanığı ifadesidir). fakat araç, sağ şeride geçip hürcan’a kaldırımın hemen önünde çarparak onu bir sonraki yaya geçidine kadar, 25-30 metre boyunca sürükledi. sürücü özer sağlamyürek, araçtan iner inmez muhtemelen babasını (bekir) veya diğer nüfuzlu tanıdıklarını arayıp “140’la giderken birine çarptım, ne yapacağım, gelin beni alın” diyerek durumdan sıyrılmanın yollarını aradı, ağır yaralı olan hürcan ile ilgilenmedi (görsel ve işitsel tanıklıklara dayalıdır, tanık ifadesi burada, çarpan aracın olaydan sonraki durumu burada). çevredekiler hemen polise ve ambulansa haber verdiler, fail tutuklandı. doktorlara göre hürcan’ın neredeyse tüm kemikleri kırıktı, beyin kanaması dahil iç kanamaları vardı, vücudunun sol tarafı asfalta sürtündüğü için yanmıştı ve vücudunda parçalanmalar da mevcuttu. ambulansta ve hastanede yaşatılabildiği kısa süre boyunca kalbi üç kez durdu ve yeniden çalıştırıldı. hürcan’ı ertesi sabah saat 07:34’te kaybettik. bir evin bir oğluydu (hürcan'ın bir fotoğrafı burada).
kaza denmesi zor olan bu korkunç olaydan sonra sürücünün ailesi, oğullarından ve kendilerinden utanç duymak şöyle dursun, durumdan sıyrılmak için çeşitli yollara başvurmaya başladı. baba bekir sağlamyürek, merhum hürcan’ın ailesi ile telefon teması kurup bunun “elim bir kaza” olduğunu söyledi ve başsağlığı dileğinde bulundu. fakat bu ölümün hürcan’ın “kaderi” olduğunu, “bir gün herkesin öbür tarafa gideceğini” de eklemeyi unutmadı. edit: kasım ayındaki ilk duruşmada failin annesi, eşimin annesine "suçlu senin yeğenin, kulağında kulaklık varmış" diyecek kadar alçaldı.
-----------
edit: aşağıda, kendisine mesaj atmanın nedense mümkün olmadığı bir yazar, failin babasının "allah'tan rahmet" dileklerini insancıl bulmuş, bizim kültürümüzde böyle olurmuş. neden bunları sanki anamıza sövülmüş gibi anlatmışız diye ayar vermeye kalkıyor. sayın yazara şunu iletmeliyim ki, hangi tavrın ve sözlerin insancıl olmaya yorulacağını anlayacak kadar kültürümüzden haberdarız. yazıda bahsetmediğim başka bir sürü ayrıntı (mesela failin babasının hastaneye geldiğinde sarf ettiği "oğlumuz kalp ameliyatı geçirmişti" , "teslalar zaten sorunlu araç" gibi sözler) niyetin çok başka olduğunu anlatıyor. yani bunları ayırt edecek kadar zekamız ve görgümüz var. kültür dersinden ziyade dava sürecini olumlu etkileyecek tavsiyelere ihtiyacımız olur, varsa alırız. bu tip tavsiyelerde bulunan yazarlara çok teşekkür ederiz.
edit 2: bazı yazarlar başlıkta ve yazı içinde aracın tesla olmasının neden vurgulandığını anlayamadıklarını yazmış. kaza tesla yüzünden oldu gibi anlaşılıyorsa kusura bakılmasın, öyle bir şey elbette kastetmedim. tesla'nın ileri teknolojiye sahip olmasının, türkiye'de öyle herkeste olmamasının vs birtakım çağrışımları var ve bu da başlığın daha fazla dikkat çekmesine neden oluyor bana kalırsa. yani sesimizi daha fazla insan duysun diye öyle yazdım.
dünyadan huzur veren yollar
-
gecen gun baska bir entry'de listelemeye baslamistik ama devamini getirmenin vakti geldi. burada dunya'nin cesitli ulkelerinden manzarali ve gezmelik yollari google streetview uzerinden paylasiyoruz.
1.) ilk olarak us-101 ile basliyoruz (abd, oregon) izleyin: https://goo.gl/ytu1i8
2.) bu da ayni yolun california versiyonu: https://goo.gl/gqtov1
3) bu yol da amerikali motorsikletcilerin en sevdigi yollardan biri (michigan): https://goo.gl/h5n8tj
4) bir tane de kanada'dan geldi: https://goo.gl/zqjcts
5) evet sayin seyirciler norvec'ten bir gol haberi var. https://goo.gl/jtgdoy
6) norvec'ten bir gol daha var: https://goo.gl/sysegb
7) simdi de avustralya'nin ucsuz bucaksiz collerindeyiz: https://goo.gl/wxwthl
8) new mexico colleri de geldi: https://goo.gl/d1yfjm
9) izlanda bozkirlari: https://goo.gl/dwpva3"
10) alaska'nin sonsuzluga uzanan issiz bir yolu: https://goo.gl/me28l6
11) norvec'ten bir baska yol: https://goo.gl/rvafca
12) yine norvec ama bu son: https://goo.gl/l90euw
13) mogolistan'in kus ucmaz, kervan gecmez bir yolundayiz: https://goo.gl/4lp6l6
14) dun turkiye'ye atarlanan luksemburg'dayiz: https://goo.gl/5j7022
15) yeni zelanda'da yuzuklerin efendisinin bolgesiymis: https://goo.gl/q6jtal
16) isvicre alp daglarindayiz: https://goo.gl/yb3hnn
17) singapur'dayiz: https://goo.gl/vyvwga
18) endonezya'dayiz: https://goo.gl/xm5fhx
19) slovenya'dan selamlar: https://goo.gl/ei6sab
20) guney afrika'da toprak yol: https://goo.gl/8w3yfk
21) avustralya'dan bir koy yolu: https://goo.gl/nfflo1
22) polonya: https://goo.gl/hgt1i3
23) finlandiya'da uzun ince bir yoldayiz: https://goo.gl/j9opzb
24) arjantin'in bozkirlarinda dolasirken: https://goo.gl/xoxvd8
25) meksika'dan western film setini andiran bir yol: https://goo.gl/8ifiye
26) isvec-norvec'i birbirine baglayan yollardan biri: https://goo.gl/kpcjmi
27) van golu'nun dibindeyiz: https://goo.gl/g8jaxc (sonunda turkiye'den paylasim geldi)
28) canakkale: https://goo.gl/hoi43z
29) mikrofonlarimiz litvanya'da: https://goo.gl/5gvo7v
30) izlanda'da bir baska yol: https://goo.gl/aezmvh
31) iskocya'dan koy manzaralari: https://goo.gl/pwrkj5
32) goruntulerimiz hirvatistan'dan: https://goo.gl/1sjjsq
33) turku turku fransam: https://goo.gl/1sjjsq
34) botswana'nin yollari, bozkirdandir bozkirdan: https://goo.gl/08hee9
35) kanada'nin agaclari pen sanlidir ezelden: https://goo.gl/shilhi
36) rusya'nin kuzeyine dogru ilerlerken: https://goo.gl/1k8whg
37) ispanya'nin kuzeyinden bir dag yolu: https://goo.gl/sxwfej
38) irlanda'nin cimenleri yesil yesil bogurur: https://goo.gl/86bnoh
39) estonyali yarin var, agac kadar derdin var: https://goo.gl/hsrjka
40) yogun istek uzerine yeniden oregon'dayiz: https://goo.gl/ti0czb
41) yine yogun istek uzerine california'ya donuyoruz: https://goo.gl/dx4pmw
42) sicak sicak bir tane de sili'den geldi: https://goo.gl/qkc9yi
43) isvec'ten bir ornek daha var: https://goo.gl/6rikgn
44) trabzon-gumushane yolu: https://goo.gl/uqtb21
45) bartin: https://goo.gl/dgjrp7
46) yosemite parki: https://goo.gl/bps4ja
47) rusya'nin dogu ucu: https://goo.gl/w5qygw
48) kanada (kis mevsimi): https://goo.gl/ygx3lx
49) italya-avusturya sinirindan bir gol kenari: https://goo.gl/aky5f8
50) irlanda'da daglari tepeleri astiginiz su yol: https://goo.gl/oglsva
51) avustralya'nin sahil seridinin ufak bir kismi: https://goo.gl/kvyvck
52) oregon'dan cesitli bisiklet yollari: https://goo.gl/lk90tj
53) ozel istek uzerine almanya: https://goo.gl/c3oc6t
54) yine ozel istek uzerine girit adasi: https://goo.gl/xzwimu
55) ozel istek: ucsuz bucaksiz nevada colleri: https://goo.gl/ulssbs
56) ozel istek: tunceli: https://goo.gl/jdybi3
57) ozel istek: gunun anlam ve onemiyle alakali olarak artvin: https://goo.gl/btwz3l
58) yeniden artvin'deyiz: https://goo.gl/uzvbrg
59) italya'dan yeni link geldi: https://www.google.com/…1627&pitch=0!7i13312!8i6656
60) artvin'den yeni bir link geldi: https://www.google.com/…2297&pitch=0!7i13312!8i6656
61) bartin/amasra safranbolu/karabuk yolu: http://i.imgur.com/iagovir.jpg?1
62) fatsa-ordu sahil yolu: https://www.google.com/…8718&pitch=0!7i13312!8i6656
devami gelecek.
edit: bazi soru ve yorumlar gelmis.
soru: bu siralamayi neye gore yaptin?
cevap: burada bir siralama yok, daha cok listeleme sozkonusu. yani 1. siradaki yol ikinci siradakinden daha iyi diye bir sey yok. paylasimlarin yanindaki numaralar anlam olarak bir sey ifade etmiyor, sadece kolayca takip edilsin diye konulmus durumdalar.
soru: benim yasadigim yerde bundan daha guzel yerler var. onlara niye yer vermiyorsun.
cevap: baslik babamin mali degil. herkes buraya kendi sevdigi yollari koyarak katkida bulunabilir. isteyenler ozelden istedikleri ornegi bana da yollayabilirler ve yolladiklari ornegi buraya eklerim.
yorum: linklerin biri calismiyor, iki tanesi de ayni yeri gosteriyor.
cevap: hata duzeltildi.
lüks rezidanstan düşen camın öldürdüğü adam
-
inanılmaz bir tesadüf falan değildir. kazadır. takdir'i ilahidir falan da demeyin. hergün buna benzer yüzlerce olay oluyor. sadece düşenler çoğu zaman kimsenin kafasına denk gelmiyor. benim oturduğum semtin ana caddesinde üç kere apartmanlardan dökülen taşlara şahit oldum. iş işten geçtikten sonra belediye alanı çeviriyor. birisinde bir kızın başına düştü. haber olmuştu.
buna benzer olaylar hergün yüzlerce kez oluyor. çünkü denetimsizliğin, kuralsızlığın, liyakatsizliğin tavan yaptığı bir ülke olduk. herkes sikinin ucuyla iş yapıyor. yaptığı iş patlayınca yaptırım da görmüyor. oh ne ala. kazadır deriz geçer.
ulan elin isveç'lisinin kanadalısının başına niye gelmiyor böyle şeyler. neden bir alman böyle saçma sapan bir şekilde ölmüyor. yazık ya cidden. allahın lanetli kulları mıyız biz. o takdir norveçliye işlemiyor mu? o yüzden kader diyip, kaza diyip normalleştirmeyin bu vehameti. üzerim.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
belki blackberry, iphone gibi akıllı telefon kullanmıyorum ama benim telefon da aptal sayılmaz. mesela otomatikman saati geri almış bugün.kafa zehir.
fenerbahçe'nin 5 yıldızlı tişört çıkarması
-
bir fenerbahceli olarak oldukca ezik buldugum eylemdir. her anlamda yerin dibine soktu bizi sagolsun aziz baba. bu vesileyle fenere veya fenerlilere kufer etsin etmesin, tum galatasaraylilarin 4. yildizini kutlarim.
buyukluk, kaybettigin zaman dahi kazanini tebrik edebilmektir. dunyada kimse herzaman ve surekli kazanamaz. cikar bir t-shirt, ezeli rakibimiz ama her daim dostumuz galataray'in 4. yildizini kutlariz. ama 5. yildizi ilk biz alcaz kusra bakmasin :)
en azindan bir gerilimi azaltir, bir olgunluk gostermis olur, biraz da anlamli ve olma ihtimali olan mizah iceren bir espri yapmis olursun. cok mu zor anasini satayim. herkeste bir egolar, bir gerilim. cok mu zor lan soyle bir ortami tahsis etmek!?
askerde unutulmayan cümle
-
izmir seferihisarda yaptım askerliğimi. asteğmen olarak yapıyorum, öğretmen kökenli olduğum için nöbet tutmayan askere ceza vermek yerine, tutana ödül vereyim dedim. boyoz alıyorum sabaha karşı 4-6 nöbetinin ilk saatinde nöbet kulübelerine uğruyor bırakıyorum. bir süre sonra iki kişilik nöbet yerinde beni bekleyen 6-7 asker olmaya başladı. hoşuma gitti tabi bu böyle devam etti, çaylar demleniyor falan. bir gün askerin biri boyozdan bir lokma ısırdı çaydan bir yudum aldı, döndü bana dedi ki, komutanım top oynarken anamın verdiği domates peynir ekmekle, sabahın köründe senin verdiğin boyoz yarışır, ikisini de ömür billah unutmam dedi. o zaman fark ettim, anlatacaklar bunu yıllarca. boyozu askere dağıtıyorum diye ucuz veren fırıncı sen de sağol.
mustafa ceceli
-
vakti zamanında, gezi olaylarına katılan arkadaşlarını twitter listesinden silmişti.
fazla söze gerek var mı?
1.59 boyunda esmer ve beyaz tenli kız
-
esmerse beyaz tenli degildir, beyaz tenliyse esmer degildir.
5 üniversite okuyup ali ağaoğlu'na damat olmak
-
en doğrusunu yapmıştır. ne yapsaydı amk. hakkari'ye gelin mi gitseydi?