ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
istanbul trafiği
-
toplu tasıma ile çözülemeyecek olan trafiktir. ülkemizde toplu taşıma kar etmek için yapılan bir eylemdir. bu yüzden otobus sayısı azdır sefer sayıları da azdır. metro vb de de yine sefer sayısı azdır. haliyle kucak kucağa gidilen pahalı bir toplu taşıma ile çözülemez. oradan gelen parayı lalelere yatırıp eşini dostunu sevindirmeye alışmış yönetim de bunu yapmaz.
denizin kullanımı ise iç anadolu çomarının deniz taşıtı kullanamaması dolayısı ile rant sağlanaması nedeni ile neredeyse ihmal edilmiştir.
ümraniyeden cnr a iki kişi toplu taşıma ile gitmek arabadan pahalıya geliyorsa kimseyi indiremezsiniz o arabalardan.
özetle doğrudan toplu taşımayı kar edilecek bir hizmet olarak gören ibbnin suçudur. oy aldıkları kitle de istanbulda yaşayıp deniz görmemiş tayfa olduğu için toplu taşıma kimsenin bir tarafında olmaz.
bolu belediyesi'nin yabancılara vergi zammı
-
bize 81 il için 81 tanju özcan gerektiğini göstermiştir. zira bunlarla gerçekten mücadele eden (göstermelik değil) tek isim tanju özcan.
bir erkeğin bağımlılık yapabilecek özellikleri
-
zeki olması, şiir sevmesi, keman çalabilmesi, tango yapabilmesi, espri yeteneğine sahip olması,.. değildir, kendimden biliyorum.
esnek çalışma saatlerine uyumlu, takım çalışmasına yatkın, yoğun tempoda çalışabilecek, askerlik hizmetini tamamlamış erkekler tercih edilir bence. yoksa bu kadar insan yalnızken bu kadar insan yalnız kalmazdı. neyse konu daha fazla dağılmadan gideyim ben.
çiçek taksi
-
mikemmel jeneriğinin sözleri nasıl yazılmamış hayret ettim doğrusu.
çiçek taksi durağı burası
taksimin rengi buğday sarısı
kiminin parası, kiminin duası
durmadan koş dur (koştur gibi de geldi bilemedik), ekmek parası
farketmez gündüz gece yarısı
taksicinin derdi ekmek kavgası
şişik olmalı lastiğin havası
çiçek taksi durağı burası
helal vatandaşın parası
taksimin rengi buğday sarısı
taksici de aile babası
bazısı çeker gönül yarasını.
p.s bu sözleri yazabilmek için 123456789 defa dinlerken bana eşlik eden beyimsize teşekkürlerimi sunuyorum; tişikkirler biyimsiz.
demet akalın'ın ayakları
eskiden nerede ne vardı
-
bakkallarda leblebi tozu,
evlerde salçalı ekmek,
sol frame'de bilgi,
türkiye'de de huzur vardı.
göstergebilim
-
ch. s. peirce,saussure,husserl gibi göstergebilim öncüleri aristoteles’in şeylerin isimlerinin o şeyleri aynen yansıttığını öne sürdüğü dil kuramını yadsırken telaffuzun şeyi(gösterileni) gösteren ve şeyle alakasız,keyfî bir ses birimi olduğunu iddia ettiler.göstergebilim bir bakım imgelem ve şeylerin arasındaki ilintiyi koparırken platon’un idealar evrenindeki gibi bir tür “gönderge” den bahsederek dili aşağıdaki şekilde sistematize etti:
1.dil bir göstergeler sistemidir ve bu sistemde önemli olan anlamla işitim imgesinin birleşimidir.
2.dil, kavramları belirten bir göstergeler sistemidir.
3.dil, bütün bölümleri zamandaş dayanışmaları bakımından ele alınabilen ve alınması gereken bir sistemdir.
4.dil, bütün öğeleri dayanışık birinin değeri yalnızca öbürlerinin de zamandaş varlığından doğan sistemdir.
5.dil, kendi düzeni dışında düzen tanımayan bir sistemdir.
6.bir öğeyi yalnız belli bir sesle belli bir kavramın birleşimi olarak ele almak büyük bir yanılsamadır.öğeleri bütünden ayırarak değil bütünden yola çıkıp çözümleme yapılarak sistem incelenmelidir.
7.dil,bir değerler sisteminden başka bir şey değildir.
özellikle 6.önerme yapısalcılığın temelini oluşturur.bu önermelerden çıkan temel meseleler dil göstergesinin özellikleri,dil-zaman ilişkisi,dil-değer ayrımı,dil-söz ayrımı dil-yazı ayrımı gibi meselelerdir.
izmitçe
-
"x ayaaaa" (ayağı)
"x şekli"
"net!" (onaylama cümlesi)
seni seviyorum derken gözleri dolan sevgili
-
üzdüler o güzel insanları. birer birer şair oldular hepsi..
kıymet bilenlere selam olsunn...
zülfü livaneli'yi linç eden ruh hastaları
-
bir paylaşımında "kadınlarımız" ifadesi geçiyor diye zülfü livaneli'yi linç eden, çoğunluğu feministlerden oluşan kesimdir.
gerekçe şu:
"neden 'kadınlarımız' deyip sahiplik ifadesi belirtiyorsun?"
"biz, kimsenin bir şeyi değiliz."
"sadece 'kadınlar' diyeceksin."
hiç beklemediği bu tepki karşısında adamcağız şu açıklamayı yapmak zorunda kalmış:
-----
beyinlerdeki hastalık korkunç düzeyde. bazı kadınlar korkunç cinayetleri unutmuş, “kadınlarımız” dememi eleştiriyor. peki , çocuklarımız, yurttaşlarımız, yoldaşlarımız , işçilerimiz de demeyelim. kadınlarımız diyen nazım hikmet’i de sansürleyelim. oldu mu?
peki bu kadar soğukkanlı biçimde davrandığınız öldürülen, yakılan kadınlar için öneriniz ne? kadınlarımız’ı kadınlar’a çevirmek mi?
sahiplenmek ile sahip çıkmak iki ayrı kavram.
-----
• "kadınlarımız"lı paylaşım
• açıklama
neden bu ülkenin hiçbir şeyi normal değil?
hoşlanılan kızın 04.47'de whatsapp'ta görülmesi
-
namaza kalkmıştır.
çalışılan pozisyonlar ve maaşları
-
kurum: bakkal.
pozisyon: bildiğin bakkal pozisyonu.
mesai: esnek.
maaş: keyfime göre
artıları: olm bakkalım lan ben bakkal !
eksileri: lan bakkalım diyorum bakkal ??
gidiyoo.org
-
geliyoo.com'un yeni rakibi.
ana sayfasinda soyle bir aciklama ve soru var:
"bu yerli arama motorunu 1 saat içinde 60 liraya yaptık.
peki 10 yılda harcanan 10 milyon tl nereye gidiyoo?"
ekleme: ilgim alakam yok.
sürüntü örneğinizi almıştım tanışmak istedim
-
"az önce sürüntü almıştım. müsaitseniz normal sürtmek istedim."