hesabın var mı? giriş yap

  • almanya'dan yıllık izne gelen akrabalarımızın benim yaşlarımdaki çocuğuyla birlikte (11-12 yaşlarındaydık) batıkent'ten demetevler'e -lunaparka- gitmek için bindiğimiz dolmuşta yaşamıştım benzer bir olayı. (aslında buna olay bile denemezdi, o zamanlar henüz olric yoktu, hava raporlari da günlük bültenlerden sonra okunmuyordu. henüz durum, bugünkü gibi açik ve seçik, bir bakima da belirsiz değildi..)

    hatırladıkça gülerim. almanya'dan gelen arkadaşımla ben en önde oturuyorduk. arkadan biri omzuna dokunup, "şu parayı uzatır mısın?", diye sordu. çocuk büyük bir ciddiyetle parayı uzatan adama dönüp, "ben burada çalışmıyorum." dedi. kimse böyle bir cevabı beklemiyordu tabii. çocuk taviz vermez bir tutumla bir zırh gibi duruyor, görevi olmayan bu işi yapmayı şiddetle reddediyorurdu. parayı uzatan adam bir şeyler eveleyip gevelemeye başladı ama ben iki büklüm olmuş kahkaha atmakla meşgul olduğum için gerisini pek hatırlamıyorum.

  • yıl 1971 .mevsimlerden kış.erzurumdan ığdıra burunlu otobüsle (kamyondan bozma otobüs) seyahat edilmekte..hava çok soğuk,camlar içerden bütünüyle buz tutmuş,dışarı görünmüyor.ön ve arka kapıların arasına ilave fitilimsi bir bir madde yerleştirilmiş,herkes palto,kaput ne bulduysa giymiş.otobüste kalorifer filan yok..yol açık , gidiyoruz ama donuyoruz.bir saat kadar sonra yolculardan biri "hele şu kaloferi yah" dedi.ben yeniden arandım kalorifer nerde diye..öyle bir şey yok...(allah allah ne kaloriferi) diyorum içimden.birden muavin büyük bir tepsi çıkardı.içi odun külü dolu...çapı bir metre.mor ispirtoyu döktü yaktı.bir sıcaklık bastı yüzümüzü.ısınır gibi olduk.böylece aralıklarla dört-beş defa " kalofer"i yaktılar.mola yok.her ısınmanın
    sonunda oksijen yokluğundan nefes alamıyoruz..dokuz saat sonra ığdır'a vardık,yarı baygın...

  • birkaç yıl önce trabzon'da lazer epilasyon merkezinin reklam broşürünü dağıtıyor diye adam vurmuşlardı. işte ben net tavır diye buna derim.

  • öncelikle "mafya" ile hangi mafyanın kastedildiğini netliğe kavuşturmak gerekir. italyan mafyası söz konusu ise durum şu şekildedir. italyan mafyası roma askeri sistemindeki mantıkla çalışır. baba'nın (boss) altında ikinci bir lider (underboss) bulunur. onun da altında kaptanlar (capo-regime) olur. capo'lar general gibidirler ve her capo'nun kendi emrinde bir grup askeri (soldier) olur. bu askerlerin hepsi made-man'dır (wise-guy, goodfella, man of honor da kullanılır). eskiden askerlerin hepsinin sicilya kökenli olması zorunluydu ama artık işler değişti. mafyaya organik olarak bağlı askerlerin altında ise "associates" denilen ailenin dışında bulunan ve hizmetlerinden faydalanılan kişiler gelir. bu kişiler ailenin bir parçası olarak görülmezler, sadece yardımcı eleman olarak kullanılırlar. genelde street crew (sokak ekibi) olarak harici sekilde askerlerin emrine alinirlar. ancak aileye made-man olarak girmek çok az kişiye nasip olur. genelde böyle durumlarda "books are closed" deyimi kullanılır.

    türkiye'de ise durum biraz daha farklı. kürt ve laz mafyaları çoğunlukla aşiret gibi çalışıp, akraba, aile yakını gibi sadık kesimden insanları yanlarına alırlar. özellikle lise terk, işsiz güçsüz, serseri gençler filmlerin ve oyunların etkisiyle, ve kısa yoldan para kazanma olanakları sayesinde bu örgütlere en alt kademeden dahil oluyorlar. genelde haraç, tehdit, sevkiyat gibi görece basit işlemlerde kullanılıyorlar ve çoğu ya kendi suçundan ya da başkasının suçunu üstlenmekten ötürü kısa dönemli hapse giriyor. hapiste geçirilen sürede ise çömez eleman mafyanın himayesi altında olur. hapisten çıktıktan sonra da çömez eleman sadakatinin ödülü olarak daha kıdemli bir konuma terfi ettirilir.