hesabın var mı? giriş yap

  • 9 kişi kalması gereken maçı 11 kişi tamamlıyor.

    her hafta olduğu gibi uydurma bir penaltı kazanıyor.

    ve bu açıklamayı yapabiliyor. pes:) gerçekten pes:))

  • diprosopus "iki" anlamına gelen "di-" ön eki ve "yüz" anlamına gelen "prosopon" sözcüğünün birleştirilmesi ile oluşturulmuş bir hastalık ismidir. hastalığın ismi ile paralel olarak bu hastalıktan muzdarip olanların birden fazla yüzü vardır.

    her ne kadar sık sık karıştırılsa da diprosopus daha sık rastlanan "çift başlı" bebeklerin durumu ile aynı patolojiyi ifade etmez. parazitik ikizler ile yapışık ikizler kendi aralarında bir takım farklılıklar gösterirler ancak her ikisinin de etiyolojisi diprosopustan farklıdır.

    parazitik ikizlerde anormal fetüs sağlıklı fetüse bağımlı olarak yaşamını sürdürürken yapışık ikizlerde parazitizm söz konusu değildir. 50000'de bir görülen yapışık ikizleri ortaya çıkaran mekanizma bölünmenin başarısız olması iken diprosopusun etiyolojisi bölünmeye bağlı değildir.

    hastalığın ortaya çıkışı ile ilgili önerilen iki mekanizma mevcuttur:

    1) nörülasyon sırasında notokordun kranyal çatallanması.
    2) shh ekspresyonunda bir artış. (shh'nin adını sonic the hedgehog'dan aldığını not edelim. nerdler bilim insanı olduğunda protein isimleri de bundan ister istemez etkileniyor.)

    amnion sıvısının anormal derecede fazla olması (polihidramnios), annenin ileri yaşlarda olması ve akraba evliliği gibi durumlar hastalığının risk faktörleri arasındadır. (ilgili makale)

    örnek bir vaka olarak bir klinikten hidrosefali tanısı ile başka bir kliniğe sevk edilen 24 yaşındaki ve hamileliğinin 21. haftasındaki bir kadın verilebilir. obstetrik ultrasonografi ile fetüsün bir kafa, iki yüz, dört göz, bir vücut ve iki kollu olduğu görülmüştür ve bu bulgular mri ile de doğrulanmıştır.

    etik kurulunda yapılan bir tartışmadan sonra hasta ve eşinin yazılı onayı alınmış ve hamileliğin sonlandırılmasına karar verilmiştir. (ilgili makale)

    diprosopus bebeklerin çoğu ölü doğar. istisnai durumlardan biri ise tres johnson'dır. johnson hem epilepsi hem de diprosopus hastasıdır ve 10 yaşını çoktan geçmiştir.

    tres'in youtube videosu:
    https://www.youtube.com/watch?v=44z97i-ek0q

    bu hastalıkta asıl merak edilen konulardan biri elbette beynin patolojiden nasıl etkileneceğidir. bu sorunun tek bir yanıtı yoktur. beyin gelişimi hastadan hastadan farklılık gösterir. beyin gelişimi olmayabilir veya beyin de yüz gibi çift gelişebilir.

    peki bu hastaların bilinçleri ne durumdadır? tek bir kişiler midir, yoksa çift mi?

    bunun yanıtı beynin ne derece kopyalandığına göre değişecektir.

    diprosopus hastalarının çift bilinçli olabileceğini geçtiğimiz yıllarda kayda geçen bir kedi vakasından yola çıkarak az çok anlamamız mümkündür zira oldukça nadir görülen bu kraniyofasiyal malformasyona yalnızca insanlarda değil kediler ve domuzlar gibi hayvanlarda da rastlanmaktadır.

    2 yıl önce duo adında çift yüzlü bir kedinin konu olduğu vaka duo 4 aylıkken haberlere çıkmıştır. insanların her ne kadar ilgisini çekse de annesi onu kardeşlerinden ayrı tutmuş ve dışlamıştır. duo'nun iki burnunun da ayrı ayrı nefes aldığı ve iki ağzının ayrı ayrı miyavladığı kaydedilmiştir. (haber linki)

    kedinin ağızlarının ayrı ayrı miyavlamasından aynı bedenin aslında iki farklı bilinci barındırdığı sonucunu çıkarmamız mümkün olabilir. lakin beyin oluşumunda yeterli duplikasyon gerçekleşmemiş bir hayvan veya insanda iki ayrı bilincin oluşması olası değildir.

    bilincin nasıl ortaya çıktığına dair pek çok teori vardır. konuyla ilgilenenler claustrumla ilgili hipotezlere (bkz: claustrum/@highpriestess)veya gerald maurice edelman gibi biyologların çalışmalarına ((bkz: neural darwinism/@highpriestess) göz atabilir. diprosopus hastalığında beyin yapılarının kopyalanma derecesine göre bilinç oluşumunun izlenmesi de bilinçle ilgili gizemleri çözümlemeye yardımcı olabilir.

  • dedeler çalışır, didinir, uğraşır iş kurar ve büyütür. babalar bu işi geliştirir daha ileri taşır. 3. nesil de playboy olur alemlere akar. biraz düzgün olanı da klüp başkanı falan olur ve paraları ezerrler. türk burjuvasının yaşam döngüsü budur.

    t: magazinsel bir hikaye

  • git kardeşim, maaşının yarısını kira adı altında zamanında gecekondusu olan kıroya verme.

    illa gezmeyi severim ben diyorsan ayda 2 kez istanbul'a gezmeye gel. zaten sürekli istanbul'da yaşadığında parasızlıktan ayda 3 kez çıkamıyorsun.

    istanbul'da yaşamaya mecbur değilsen git. nasılsa deprem olunca tayin isteyeceksin.

    edit: aslında konu memurların istanbul'da yaşama isteğinin anlamsızlığı üzerinedir. mecbur kalanlar, zorunlu görevde olanlar hariç tabi. onlar bitince gidebilirler sorun yok.

  • fark ettiğim üzere çok ucuz ürünlerin gönderim ücreti 28-40 tl’ye çıkmış.
    lakin 137 tl ye bir kalem vardı sepetimde o hala ücretsiz.
    gümrüğe de çaktırmadan 50 kuruş koymuşlardı en son.

    biz niçin diğer ülke vatandaşları gibi paramızı hakkıyla harcayamıyoruz?

    suluboya yapmak istiyorum kağıtlar olmuş 200 lira
    fotoğraf makinesi almayı düşünüyordum o da 6-7 binlere uçmuş
    bisikletler zaten uçtu
    bir de hayale kapılıp acaba teleskop mu alsam diye aklımdan geçirdim 10 saniye kadar.

    150 liraya fırça mı olur ulan, boyalara hiç girmiyorum.

    bunlar lüks ihtiyaçlar farkındayım, bunlar olmasa da yaşanır lakin canımı sıkan bu yazdıklarımın maliyetini karşılayıp vergisini karşılayamıyorum.

    ben böyle sanat ruhlu bir devlet görmedim, her istediğimden kendine de alıyor birer ikişer tane..

    benim aliexpress rekorum 8 gün arkadaşlar.
    8 günde aras kargoyla geldi, gümrük ödememiştim.
    kendimi bir an fransada hissetmiştim.
    fazla mutlu olduysam demek ki..

    çember daralıyor.

  • 11 yaşında ölen kardeşin mezarını uzun süre sonra ziyaret edip, mezarın üzerindeki defne ağacının* ne kadar büyüdüğünü fark etmek.. dönüş yolu boyunca babayla tek kelime konuşamamak.. yol boyunca repeate alınmış halde sadece tek bir cümleyi tekrarlayıp duran iç sesi susturamamak; " aman da aman büyümüş de kocaman defne ağacı olmuş aslan kardeşim"..
    takip eden günlerde aynanın önündeki defne yaprağını arada bir koklayıp, okşamak..
    çok daha sonra aynı yapraktan babanın cüzdanında bulmak..

  • böyle önemli insanların olduğu ortamlarda mutlaka bir münasebetsiz olur, kendini önemli kişiye ispat etmek isteyip kendince çok zeki bir soru sorar. sorusunu yönelttikten sonra "bu kadar zekice bir soru bu insanın aklına nasıl geldi acaba" nazarlarını üzerinde hissetmek ister.

    14'üncü dalai lama tenzin gyatso bir söyleşide soruları cevaplandırırken aynen böyle bir dallama kalkıp şöyle tırt bir soru soruyor:

    "efendim. hayatınız boyunca dilsiz olsaydınız ve sadece bir an konuşabilecek olsaydınız, o bir konuşabileceğiniz anda ne mesajı vermek isterdiniz?"

    dalai lama da şöyle cevap veriyor:

    "bu çok saçma bir soru. duruma göre değişir. eğer o an çok açsam 'bana hemen yemek verin' derim."

    alelade bir popçuya bile böyle bir soru sorulunca, kamuoyuna karşı sorumluluğu olduğunu düşünüp "barış, barış içinde yaşayabilmektir derdim" gibi moron cevaplar verebilirken, büyük bir topluluğun ruhani lideri "sen ne soruyon la değişik" diyebiliyor. esaslı adammış.

    http://www.liveleak.com/view?i=098_1440638334

  • başlık: yeni tanistiginiz kizi yataga atma suresi

    1. rekorunuz kac.
    benim 3 saat
    (tus koitus exitus ?, 14.05.2013 15:30 ~ 17:26)

    5. dua sandım geldim oç !!!11
    (vipertan ?, 14.05.2013 15:36)

  • sürekli pet şişeyle su alıp yeni yeni "çöpler" çıkaran insandan (kadın-erkek fark etmez) çok daha bilinçli kızdır. en azından daha az çöp çıkarır.

    sırf abd'de 3 haftada atılan pet şişelerle ucuca konsa ay'a varacak zincir oluşturulabileceğini biliyor muydunuz?

    "fakir kızdır ehere mehere" diye aklınca süper espirikler yapan trolleri, çevre kirliliğinden ötürü aç susuz geberme noktasına geldiklerinde de görmek isterim.