hesabın var mı? giriş yap

  • amerika'da iki genç adam ot içerken yakalanır ve mahkemeye çıkarlar.
    yargıç, "sizler iyi insanlara benziyorsunuz, size hapse girmeden önce ikinci bir şans vermek istiyorum. bu hafta sonu dışarı çıkıp, insanları uyuşturucu kullanmamaları için ikna etmeye çalışacaksınız" der ve mahkeme pazartesi gününe ertelenir.

    pazartesi günü gelir ve yargıç ilk adama ne yaptığını sorar.

    -sayın yargıç, 17 insanı sonsuza dek uyuşturucuyu bırakmaya ikna ettim.
    + 17 mi? harika. bunu nasıl yaptın?
    -diyagram kullandım sayın yargıç. şunun gibi iki daire çizdim: 0 o ve dedim ki, büyük olan uyuşturucu kullanmadan önceki beyniniz, küçük olan uyuşturucu kullandıktan sonraki.

    bunun üzerine yargıç "bu takdire şayan bir yöntem" der ve ikinci adama döner "ya sen ne yaptın?"

    -sayın yargıç, 156 insanı sonsuza dek uyuşturucuyu bırakmaya ikna ettim.
    + 156 mı?!! bunu nasıl yaptın?
    -benzer bir diyagram kullandım sayın yargıç. şunun gibi iki daire çizdim: o 0 ve dedim ki, bu hapse girmeden önceki g*t deliğiniz...

  • beyin yıkama (brainwashing) teriminden türetilmiş olan greenwashing kelime anlamı olarak “yeşil aklama” şeklinde çevrilebilir, ancak bence “yeşil dolandırıcılık” ifadesi bu duruma tam karşılık geliyor. cambridge sözlüğü’nde greenwashing “insanları bir şirketin çevreyi korumak için gerçekte olduğundan daha fazlasını yaptığına inandıran davranış veya faaliyetler” olarak tanımlanır.

    hepimiz artık dünyaya insan kaynaklı ne tür zararlar verdiğimizin farkındayız. kişisel olarak belki elimizden geleni yapıyoruz, yapmaya çalışıyoruz. peki ya bazı seçimlerimizde kandırılıyorsak. işte bu noktada kendi iç dünyamızı rahatlatırken, arka yüzünü araştırmadan, bilinçsizce verdiğimiz bazı kararların asıl gerçeklerinden bahsedeceğim.

    greenwashing, mevcut bir ürünü alıp, hiç öyle olmasa bile çevre dostu özellikleri varmış gibi gösterilmesine dayalı bir pazarlama taktiğidir. bir firma ürününü, öyle olmadığı halde çevre dostuymuş gibi göstererek çevreye duyarlı müşterileri “kandırıp” satışlarını arttırmayı amaçlamaktadır. bu firmalar sürdürülebilir olmakla veya ekolojik sorunlarla ilgilenmezler, tek dertleri kar etmektir.

    greenwashing günlük hayatta karşımıza pek çok farklı şekilde çıkabilir, bilinçli ve dikkatli olmadığımız takdirde gözümüzden kolaylıkla kaçabilir. greenwashing yöntemlerini 5 farklı kategoriye ayırabiliriz:

    1-doğrudan greenwashing

    markalar ürünlerinin çevre dostu olduğunu açıkça belirtir. doğal / natürel, ekolojik, sürdürülebilir vb. dikkat çekici terimleri sıkça ve bolca kullanırlar. çünkü bu terimleri kullanmak için herhangi bir kanıt ya da sertifikaya ihtiyaçları yoktur. herhangi bir sektördeki, herhangi bir markanın, herhangi bir ürünü için doğrudan greenwashing yapılabilir. örneğin; üzerinde sıfır atık yazan naylon poşetler.

    markalar ürünlerinin geri dönüştürülmüş, biyobozunur veya kompost edilebilir materyalden yapılmış olduğunu da iddia edebilirler. ama ne kadarı geri dönüştürülmüş ya da geri dönüştürülebilir? bir ambalajın ya da kıyafetin sadece %5’i geri dönüştürülmüş materyalden üretilmiş olabilir. %100 geri dönüştürülmüş materyalden üretilmiş olsa bile bu o ürünün sürdürülebilir olduğunu kanıtlamaz. %100 doğal içerikli bir cilt bakım ürününün içerik listesine baktığımızda ve sülfatlar ile petrol türevleri olduğunu görebiliriz. çünkü petrol de doğadan çıkıyor öyle değil mi? dolayısıyla bir şeyin tamamen doğal olması da onu çevre dostu yapmıyor ama büyük markalar bu terimleri kullanarak sanki çok mühim işler yapmışlar gibi ürünlerini pazarlamaya devam ediyorlar.

    toprakta 8 hafta içinde çözündüğü söylenen plastik şişelerde satılan birçok ürün mevcuttur. bir plastik şişenin toprakta çözünmesi demek, olduğundan daha küçük plastik parçalara ayrılması demektir. mikroplastiklerin zararsız olduğunu kim kim iddia edebilir? (bkz: mikroplastik) üstelik firmalar şişeyi muz ağacı yaprağından yapsan bile bu, içine koydukları kimyasal ürünlerin canlılara vereceği zararı katiyen azaltmıyor.

    2-dolaylı greenwashing

    ürünün ismi, amblemi, ambalajı, reklamı, afişi, vb. tüketicilere ekolojik duyarlılığı ve doğalı anımsatmaktadır. firmanın ya da ürünün çevre dostu olduğu üstüne basılarak belirtilmez. ancak saydığım bu küçük detayları ekleyerek öyleymiş izlenimi yaratır ve tüketicinin algılarıyla oynar; arka planında sık ağaçlarla kaplı bir orman fotoğrafı olan, ambalajı yeşil herhangi bir ürün reklamı buna örnek verilebilir.

    3-gizli greenwashing

    üçüncü dünya ülkelerinde, sosyal adalet ve işçi hakları kavramlarının esamesi bile okunmayan fabrikalarda ucuz işçi çalıştırıp bütün sanayi atıklarını arıtma yapmadan denizlere, nehirlere, atmosfere salarak üretim yapan çok yönlü büyük bir şirket hayal edin (ki hiç zor değil, çok örneği var). bu şirketin satışları azalmış, kar oranı düşüşe geçmiş çünkü üretimin arkasındaki acı gerçekler basına sızmış. tüketiciler bu noktada, çalışanlarına ve doğaya daha saygılı, yerel, küçük işletmelere destek vermeyi tercih ediyor. bu büyük şirket de çözüm olarak halihazırda var olan yerel bir işletmeyi satın alarak ya da küçük yerel bir işletme gibi görünecek bir marka yaratarak, normalden biraz daha çevre dostu ürünlerini bu işletme aracılığı ile satma yoluna gidiyor. ama aslında ilk bahsettiğimiz faaliyetleri hala sürdürmeye devam ediyorlar. işte, gizli greenwashing tam da böyle bir şey.

    günümüzde tüketiciler daha küçük, yerel ve daha ekolojik işletmeleri desteklemeyi tercih ediyorlar. büyük şirketler de piyasadaki bu değişimi görüp müşterileri kaçırmamak için bu yola başvurabiliyorlar. detaylı incelenmediği sürece bu küçük (gibi görünen) işletmelerin büyük şirketlere bağlı olduğunu anlamak neredeyse imkansızdır. satılan ürünler de ilk bakışta çok harika ve çevre dostu görünebilirler ama aslında uzak durmaya çalıştığınız ya da boykot ettiğiniz şirkete aittirler. bu duruma, dünyanın en büyük plastik atık üreticisi olan bir içecek markasının, kendisine ait başka bir marka adı altında cam şişelerde organik sebze ve meyve suyu satması örnek verilebilir. firma dünyayı kirletmeye devam eder, tüketiciler de farkında olmadan uzak durmaya çalıştıkları sisteme maddi destek vermeyi sürdürürler.

    4-politik greenwashing

    bir firma ağaç dikme ve deniz/okyanus temizleme gibi ekolojik çalışmalara yatırım yaparak çevre sorunlarına duyarsız kalmadıklarını kanıtlamaya çalışabilir. bunu gezegenin iyiliği için değil, sırf reklam olsun diye yapmaktadır. bu firmanın ürünlerinin ya da üretim yönteminin çevreye ne kadar zarar vermekte olduğu ise göz ardı edilir. örnek olarak bir petrol şirketinin yağmur ormanlarını kurtarmak için yatırımlar yapması verilebilir. bu durumun türkiye’de de çok güzel bir örneği var; geçtiğimiz aylarda büyük bir deterjan firması istanbul boğazı’nda plastik çöpleri toplayacak çöpkaparları faaliyete soktu ve reklamlar, boy boy afişler ve kalabalık etkinlikler ile bu işte ne kadar duyarlı olduklarını herkese göstermeye çalıştılar. ama hiçbir yerde ürünlerinin sebep olduğu plastik ve kimyasal kirlilikten söz edilmedi.

    5-eklenti/ilaveten greenwashing

    bu yolla firmalar, kendisi ve üretim yöntemleri ile doğaya zarar veren ürünlerin yanında ek olarak çevre dostu ürünler de üretip piyasaya sunmaktadır. gizli greenwashing yönteminin aksine farklı bir marka adı altında değil, kendi isimleriyle her iki çeşitten ürünleri pazarlarlar. gizli greenwashing’de şirketler, sürdürülebilir yöntemler şirketin imajı ve vizyonuyla uyuşmadığı için üstü örtülü yollarla çevreye duyarlı tüketicileri elinde tutmayı amaçlarken eklenti greenwashing yolunu seçen firmalar isimlerini ve imajlarını temizleme derdindedirler.

    hayvancılık sektörünün karbon ayak izi çok yüksek olduğu, hayvanlara acı verdiği ve ambalajları geri dönüştürülemeyen plastikten yapıldığı için her geçen gün daha fazla müşteri kaybeden bir süt firmasının, cam şişelerde bitkisel süt satmaya başlaması bu duruma örnek verilebilir. ağız sağlığı ürünleri satan bir markanın plastik diş fırçaları yanı sıra bambu fırçalar üretip her ikisini de satması ve su kaynaklarını kirlettiği bilinen bir tekstil markasının geri dönüştürülmüş ipliklerden üretilmiş bir bahar koleksiyonu çıkarması da bunlara örnek olarak gösterilebilir.

    şimdi şunu düşünebilirsiniz: çevreyi kirleten markaların çevreye duyarlı işler yapmaya çalışması neden kötü bir şey olsun? ancak grenwashing’deki asıl sorun, bunu yapan şirketlerin ekolojik bir değişimi hedefliyor olmayışıdır. bu şirketler çevreye duyarlı olmak istemiyorlar, daha az maliyet ve daha fazla kar istiyorlar. bunun için de küçük kelime oyunları ve yaprak desenleri ile, yeşil rengi baskın kullanarak, tüm ürünleri ve tüm üretim bandını ekolojik hale getirebilecek imkana sahipken sadece tek tük çevre dostu ürünler çıkararak tüketicileri kandırmaya çalışıyorlar. eleştirdiğimiz ve düşmememiz gereken tuzak tam olarak bu notadır.

    greenwashing’den nasıl korunabiliriz?

    satın alacağınız ürünlerin üretim yerlerine bakabilir, içerik listelerinde toksik kimyasallar ve petrol türevleri (plastik materyaller) incelemesi yapabilir, markanın kimlere ve hangi büyük şirketlere ait olduğuna bakıp geçmişini araştırabilirsiniz. bu süreç kesinlikle çok yorucu olabilir farkındayım. altı üstü bir pantolon almak için alışveriş öncesinde böylesine ön araştırma yapacak vakti çoğumuz bulamıyor yada bulamayacağız. bir şey ancak uygulanabilir olduğunda sürdürülebilirdir. her alışverişten önce böylesine detaylı bir ön araştırma yapmanın sürdürülebilir olmadığı çok açık. ancak sertifikalar, greenwashing’den korunmak adına çok işimize yarayabilir. içerik incelemesine çıkmaktansa sertifikalara bakmak daha kolay ve güvenilir bir yol olarak tercih edilebilir.

    bir ürün gerçekten, kanıtlanabilir şekilde çevre dostuysa, hayvanlar üzerinde test yapmıyorsa bunu belgelemiş olmalıdır.

    hepimiz her gün daha çok kirlenen ve dengesi gittikçe bozulan gezegenimiz için elimizden geleni yapmak istiyoruz. biz tüketicilerin bu eğilimi, gerçek değişiklikler yapmayı reddeden şirketler tarafından müşteri çekme aracı olarak kullanılabilmekte. daha çok okuyup bilinçlendikçe ve daha dikkatli oldukça, tüketim alışkanlıklarımızı değiştirerek gezegenimizin yok oluşunu izlemek yerine bir şeyleri değiştirebiliriz. tek yapmamız gereken körü körüne hareket etmeden daha bilinçli davranabilmek. çünkü yanlış seçimlerimizin sonucunda asıl yapmayı hedeflediğimiz şeyleri elde edememiş, kandırılmış olacağız.

  • insanlara dünyanın ne kadar hoşgörülü olduğunu ispatlamış adamdır. dünyaya 1 verin 10 alın. maalesef sürekli alıyoruz ama hiç vermiyoruz.

  • zor bir iştir.teşhis eden de ettiren de bir an önce bitsin diye dua eder.

    ben hep böyle hüzün veren şeyler mi yazacağım ....ama anlatmam da gerek:

    1974 veya 1975 yılı idi. artvin ilinin borçka ilçesinde cumhuriyet savcısı olarak görev yapıyordum. çoruh nehri borçka'da
    son katılan çayları da alarak ilçe merkezinden geçip batuma dökülür.bir askeri birliğe ait cemse çoruh'a düştü.12 askerden biri kurtulabildi.bir saat içinde koca araç kayboldu gitti.bu olaylar sık sık olur,cesedin karadenize gitme ihtimali yüksektir, bu nedenle sscbne de haber verilirdi. olaydan kırk gün kadar sonra sscb'den bir ceset bulunduğuna dair haber geldi.sınırlardaki valiler hudut komiseri, kaymakamlar hudut komiser muavini olarak görev yaparlar.kaybolan askerlerin yakınları,tabur komutanı kaymakam ve doktor ile cesedi teşhis ve teslim almak için maradit (muratlı) sınır kapısına gittik.suda boğulmalarda bir süre sonra cesed şişer,denizde bazı organlar da canlılar tarafından yenir.bu nedenle teşhis zorlaşır.sscb yetkilileri ,cesedin kendi vatandaşı mı türk mü olduğuna (erkekse) sünnetli olup olmadığına bakarak karar veriyorlar imiş.ceset sünnetli imiş...uzaktan sedye ile ağızları maskeli iki asker cesedi getirip hemen uzaklaştılar.benim o gün burnum tıkalıymış,pek koku duymadım.cesedin başına gidip doktoru çağırdım..doktor burnunu tuta tuta geldi " siz bakın savcım ben kokuya dayanamıyorum" dedi ve uzaklaştı.ben bir pens ile beyaz örtüyü araladım ,baş kısmı parmak kalınlığında kurtla doluydu.naçar tamamını açtım ; şişmiş morarmış (adli tıpta zenci yüzü ) dedikleri bir hal almış..elbiseler yarı kaybolmuş...asker yakınları gelip uzaktan bakıp "hayır" diyorlar.biri geldi,baktı "bu benim oğlum " dedi."nerden tanıdın" dedim."çorabından" dedi."nasıl yani ? " "savcı bey" dedi " bu çorabı gelinim ördü,bu deseni bu şekli nerde görsem tanırım"

  • insanı düşününce, hayretten hayrete koşturan bir akciğer mucizesi!

    hohlamada da püflemede de akciğere giren havanın, hohlarken ısınıyor olmasını mantık hafzala alırken, üfelerken nasıl oluyor da o hava ısınmıyor muazzam bişey!

    bu entrimle asrın tespitini bile yapmış olabilirim. tarihe not düşülsün.

    (bkz: ameliyatlı yerime çok vurmazsanız müteşekkir olurum)

  • gecen sene bugun kaybettigimiz profesor. daha dogrusu kaybetmisiz demeliyim. ben kendisinden bugune dek haberdar degildim..bugun de sacma sapan bir sitede normalde izlemeyecegim birtakim videolarin icinde gezinirken the last lecturein 10 dakikalik bir versiyonunu izledim. tabi ki o 10 dakikayla gecistiremedim konuyu..konusmanin orijinali ve daha pek cok video ve roportaji izledim saatlerce. hikayesinin trajikligi ve bu trajediye karsi aldigi tavirdan tabi ki herkes gibi ben de etkilendim..fakat bir yandan da -alanima giridigi icin belki de yaptigi isler- verdigi dersi alan ogrencilerden birisi olmayi istedim. o konusmayi yaparken orada olmak istedim. carnegie melon'in 2008 mezunlarindan olmak istedim, mezuniyet torenimde randy pausch'u dinlemis olmak istedim. bugun 25 temmuz 2009, hayatimda ilk defa randy pausch ismine rastladim. bugun, hayatimda ilk defa, hic tanimadigim birisinin suan yasamiyor olmasina bu kadar icten ve bu kadar cok uzuldum.

  • ardından bi sonunu dinle sonunu, adam gibi dinlemiyosun ki diye serzenişte bulunursanız çocuğun da hak vereceği çıkışma. vermezse tekme de atın, belki o zaman hak verir.

  • jüri öncesi gecelerde sabahlarken görülmesinden en çok korkulan renktir. nitekim kendisi gökyüzünde belirdiğinde bu güneşin az sonra doğacağına işarettir. zaman geçmiş, gece bitmiş, sen de bitmişsindir ancak proje bitmemiştir.