hesabın var mı? giriş yap

  • iki yaşındayken annemle beraber yaşadığımız olaydır.
    gerçekten doğaüstüdür.
    o zamanlar babamın mesleği nedeniyle aydın'daymışız. bayram yaklaşıyormuş ama babam izin alamamış. mecburen annemle beni önceden memlekete yollayıp bayramın ikinci günü arkamızdan gelmek durumunda kalmış. hikaye tam da burada başlıyor. annemle otobüste gece yolculuğu yaparken iki yaşında bir bebek olan ben "anne çiş" demişim. dağların arasındayız. dinlenme tesisine daha çok varmış. muavin de anneme "indir şu kenara yaptırıver abla" demiş.
    annem beni indirmiş, işlem tamamlanmış.
    tam o sırada.....

    şoför otobüsü çalıştırmış. bizi almadan yanımızdan basmış gitmiş. annem arkalarından koşturmuş ama nafile...

    bavullar arabada. çanta yok. cüzdan yok. ve o zamanlar cep telefonu da yok....

    kuş uçmaz kervan geçmez bir yolda gecenin kör karalığında 27 yaşında bir kadın ve elinde bir bebek.annem ağlamaya başlamış. burada çocuğumla ölücem demiş.

    tam o sırada....

    yoldan aniden bir araba çıkagelmiş. zınk diye annemin önünde durmuş. içinde upuzun sakallı iki tane adam. annem korkudan bayılmak üzere artık kaçıcakmış. adamlar "bacım biz polisiz gel" demiş. annem telsizleri falan da görünce arabaya binmiş. saate bakmış saat tam "ikiyi dört geçiyor".

    neyse polis otobüsü çevirmiş yolda annemi geri bindirmiş. şoföre ceza kesmiş. annem sabah memlekete ulaşmış. bu olayı üzülmesinler diye kimseye anlatmamış...

    taa ki babannem "kızım gece içime bi korku girdi saat ikiyi dört geçe kalktım sana dua ettim" diyene kadar.

  • biz gazeteci yaşlı bir köylüye sormuş;

    -65 yıl nasıl bir yastığa baş koydunuz?

    köylü teyze cevap vermiş.

    “bizler yırtık elbiselerin yamandığı, söküklerin dikildiği, kırıkların tamir edildiği bir zamanda doğduk, kullanılıp atıldığı ve yerine yenisinin alındığı bir zamanda değil...”

    bokunu yiyim ben o köylünün.

  • elazığ'da yaşıyorum. dışarıda kalan, korkan, bir ihtiyacı olan varsa veya bir yakını olan varsa bir mesaj uzağınızdayız.

    arkadaşlar şunu düzelteyim, ben ve kardeşim fiziksel engelliyiz. bu nedenle gidip yardımcı olma imkanımız yok. ama misafir edebiliriz. bu nedenle yazdım.

  • bugün fransız carrefour marketinden alışveriş yaparak 100 avroya ne alabiliyoruz (bkz: satın alma gücü paritesi) inceleyelim.

    öncelikle carrefour.fr sitesine mini bir ziyaret yapıyoruz.

    sepetimiz kalem kalem aşağıdaki gibidir:

    1 litre sızma zeytinyağı: 5,99 €
    1kilo et: 18 €
    5 adet 1lt süt: 4,5 €
    1 kilo keçi peyniri: 8 €
    60'lı ultra prima bebek bezi: 14 €
    825 gram nutella: 4,5 €
    24'lü tuvalet kağıdı: 7,70 €
    1 kilo mandalin: 2 €
    1 kilo elma: 2€
    1 kilo havuç: 1 €
    2,5 kilo patates: 1,70 €
    2 kilo soğan: 2,30 €
    1 kilo tavuk: 6,70 €
    1 kilo barilla makarna: 1,79 €
    ariel 43'lü kapsül çamaşır deterjanı :13 €
    750 gram bulaşık deterjanı: 1,5 €
    5 ekmek (1 kilo) : 3 €
    6'lı litrelik tropicana portakal suyu : 10 €

    yukarısı hesaplanırsa kabaca 108 avroluk bir fatura ile karşılaşıyoruz. fransa'da asgari ücretin ortalama 1500 avro olduğunu biliyoruz. bu alışveriş sepeti bize maaşın 15'te 1'ine neler alabiliyoruz onu gösteriyor.

    peki bu sepeti türkiye'de ele alalım bakalım ne olacak: yine carrefour'a gidelim fakat türk versiyonuna.

    1 litre sızma zeytinyağı: 86 tl
    1kilo et: 100 tl
    5 adet 1lt süt: (kampanya varmış): 50tl
    1 kilo peynir: 85 tl
    60'lı ultra prima bebek bezi: 181 tl
    825 gram nutella( 2 kavanoz 400'er gram): 45 tl
    24'lü tuvalet kağıdı: 90 tl
    1 kilo mandalina: 10 tl
    1 kilo elma: 10 tl
    1 kilo havuç: 4 tl
    2,5 kilo patates: 25 tl
    2 kilo soğan: 5 tl
    1 kilo tavuk: 30 tl
    1 kilo barilla makarna: 20 tl
    ariel 43'lü kapsül çamaşır deterjanı :200 tl
    750 gram bulaşık deterjanı: 10 tl
    5 ekmek (1 kilo) : 15 tl
    6'lı litrelik tropicana portakal suyu : 45 tl

    toplamda 1010 tl'ye ulaşıyoruz. asgari ücret alan kalpten gitmesin de napsın. açız ama yine de ah parti gızım diyenler çıkacaktır elbet. sözümüz onlara değil gerçi, beyin ölümü gerçekleşmiş faniler meclis dışına.

    türkiye'de asgari ücret 4250 tl olduğu bilindiğine göre birileri çok fena yalan söylüyor. fransa'da sepet görüldüğü üzere 100 avroya neler alıyor türkiye'de hemen hemen aynı ürünler ne kadara alınıyor. 750 avroya sepetin zor dolduğunu iddia edenlere duyurulur.

    edit 1: bir yazar carrefour'un aslında fransa için bile pahalı bir yer olduğu bilgisini vererek şu fiyatları gönderdi: 5kg soğan 2.90€. kıyma kilo 7€, antrekot 18€.

    edit 2:öncelikle özelden yazarak eklemeler yapmamı sağlamış arkadaşlara teşekkürler. yukarıda hem türkiye'de hem de fransa'da zincir olan iki marketi kıyaslamak istediğim için carrefour örneğinden yola çıktım. fakat görüyorum ki carrefour 'dan değil de bizdeki şok versiyonlu başka örneklerle yola çıksak belki bu sepet 70-80 avro düzeyine kadar gerileyecekti. fakat türkiye'de carrefour nispeten ucuz marketler seviyesinde olduğundan yine de asgari maaş alan kişinin maaşının neredeyse 4'te 1'i tek market alışverişinde buharlaşacaktır.

    edit 3: asgari ücretin fransa'da bu yıl %0,9 artışla 1600 avro seviyesine geldiği iletildi.

    edit 4: bir yazarın özelden hatırlatmasıyla şu bilginin de eklenmesi gerekiyor. asgari ücretli çalışanların tüm iş gücündeki oranı fransa'da 2018 istatistiklerine göre %11 dolaylarında. görsel ayrıca: eurostat

    buna paralel türkiye bu oranda avrupa'da birinci ve oranın %40 civarında olduğu biliniyor. euronews

  • yıl 2005-2006 falan, üniversitede sınava yetişmeye çalışırken bu hatta yolcu kaptırmama yarışı yüzünden yaşadığımız stresle şemsiyeyle şoföre dalmak suretiyle sonuçlanan bir teröre maruz kaldım. sonra ben bunu süründürürüm diye bir hezeyanla , sınav çıkışı ibb nin sitesinden bulduğum ulaştırma müdürüne ait maile plakayı, her gün yaşadığım bu terörü ve hangi noktalarda bekleme yapıp trafiğin *mına koyduklarını tek tek döktürdüm. yaklaşık 1 ay kadar sonra dilekçemin emniyete , trafik şubeye ve bir yere daha iletildiği; belirttiğim plakaya ait aracın şoförünün ceza alarak minibüsün trafikten çektirildiği ve söylediğim bölgelerde duraklama yapılamaması için önlemler alınacağına dair bir mail düştü. ekinde de dilekçemin ulaştığı birimlerin imzalı yanıtları bulunmaktaydı. bu mailin gelmesinden 1 ay sonra da maltepe minibüs caddesinde şikayet ettiğim noktalara bariyerler çekilerek "duraklama yasaktır" tabelaları asıldı.

    sonra anneannem adamın ekmeğiyle oynadın diye vicdan yaptırmaya çalıştıysa da hiç üzülmedim. çünkü önce benim sonra araçtakilerin, sonra sokaktaki adamın canıyla oynarken 1 dakika bile tereddüt etmeyen bu tarz insan müsveddelerine üzülebilecek kadar hümanist değildim.

    not: o bariyer çekilen noktaları artık kimse sallamıyor.