hesabın var mı? giriş yap

  • samimi olun lan biraz !
    adamın alanı değil hede hödö.
    he a.q sizin alanınız otomotiv ondan tanıyorsunuz adamı.

    celal'in güncel konulardaki cehaletini, kibirini ve çok bilmişliğini gösterir. !

  • her şey bir yana, şunu yazmadan geçmek istemedim:

    saha içinden izledim konseri; sanırım toplamda otuz bine yakın insan katıldı. genç bir kadın olarak ne girişteki sırada, ne içerdeyken herhangi bir anda, ne de dönüş yolunda bir an bile normal şartlarda artık gece taksim’e çıktığımda yaşadığım güvensizlik ve tedirginlik hissini yaşamadım. sadece kadın olmakla ilgili bile değil; insanların dip dibe müzik dinlediği o ortamda acaba cebimin kenarından cüzdanım, telefonum çalınır mı vs gibi şeyleri bile hiç düşünmediğimi fark ettim.

    yanımdaki insanlarla sohbet edebilmek kolaydı, millet birbirine yanından geçerken gülümsüyordu, sıra beklerken kimse kimseyi sıkıntıya sokmaya, ezmeye vs çalışmadı. öne geçmeye çalışan çakalları bir kenara bırakırsak (o kadar da olsun), epeydir hissetmediğim bir iyilik ve medeniyet dalgasının içindeydim.

    öyle güzel bir kalabalık, öyle ışıklı bir topluluktu.

    umarım haklısındır harun, umarım bu ülkenin yarını artık bizlerizdir. içimiz umut doldu, emeklerinize sağlık.

    debe editi: çok güzel insanlarsınız yahu, hayallerimiz umutlarımız ortak. şukulayan elleriniz dert görmesin. çok teşekkürler :)

  • her yerde karşımıza çıkan kızlardır bunlar. özellikle barlarda "seni sepetledim kime ne hayat benim sana ne *" gibi sözler içeren aşk marketin en rezil şarkılarında ellerini, avuçlarını açarak ileri geri sallarlar. omuz dirsek arası sabit koldan ele kadar olan kısım ileri geri sallanacak şekildedir. avuçlar dediğim gibi açıktır. arada "ben" geçen kısımlarda kişi kendini göstermeli, "defol git hayatımdan... aşksız hayat pek güzel" gibi kısımlarda ise elin dışı karşıya bakacak şekilde "illallah" haraketi yapılmalıdır göğüs hizasında. bir agresyon içerir. "haaaeartıığğk sevmeğyeceeeğğiiim" de kollar yukarı doğru iyice açılır arkadaşa gözler bereltilerek bakılır.. klip gibidir... ben gıcık olurum yapana tekme atarım tersim pistir.

    bir de şöyle bir alt grubu var bunların...
    (bkz: okul servisinin arkasinda sarki soyleyen kiz grubu)

  • 900 kişilik bir nüfusu varmış, dışarıdan gelen turistlerin araba sokmasına izin verilmiyormuş ancak orada yaşayanların böyle bir izni varmış. mış diyorum çünkü, gezi programında izleyip daha sonra bile aklıma gelip "ah be orada yaşamak vardı" dedirten tek yer. insan hasret be işte, kafa rahat, insan az, büyük saçma apartmanlar yok, trafik hiç yok. tamamen masallardan fırlamış evlerin, manzarasına doyulmaz gölün dağların, yeşil ormanların arasında bir yer. düşündükçe bile temiz havasını çekiyorum sanki ciğerime. 4 mevsim 40 sene, hiç oradan çıkmadan yaşa, insan bir şey kaybetmez. zengin olucam diye bir derdin gütmediği, insanın esas ihtiyacı olan maddiyatın yani doğanın her yanı sardığı, kalbindeki huzuru, doğası ile tastamam edecek bir kent. allah'ın yaşamayı nasip ettikleri ne şanslı, inşallah oranın kıymetini biliyorlardır.

  • bazı kitapları gerçekten de kurgu olarak yorucudur, denildiği kadar atlamalar, kopukluklar mevcuttur, eğer doğru yönlendirmelerle doğru kitapları okunmazsa pkd ile ilişkiniz sıkıntılı başlayabilir.

    kişisel deneyimlerime dayanarak şu sırayı önerebilirim;

    alfa ayının kabileleri
    vulcan'ın çekici
    albemuth özgür radyosu
    ubik
    karanlığı taramak
    marsta zaman kayması
    çığrından çıkmış zaman

    gibi bir sıra izlenebilir. bu yazdıklarımın birçoğu güncel olarak satılan kitaplar değil, tükenmiş durumda olabilirler ama pkd okunmak isteniyorsa sahaflar araştırılabilir.

    bu yazdıklarımdan en beğendiğim vulcan'ın çekici, en psiko odaklı eli yüzü düzgün kitabı alfa ayının kabileleri, en kurgusal zorlayıcı ama harikası ubik, en madde bağımlılısı karanlığı taramak, en siyasi ve dini referanslısı da albemuth özgür radyosudur. dişe dokunurları bunlar.

  • dünyaya gelinebilecek en kötü zamanda geldiklerine ciddi ciddi inanmaları. babaları güneydoğu'da zorunlu askerlik yapıp hergün teröristle çatışıyordu. dedeleri iç savaşa dönmüş sağ-sol çatışmalarının ardından bir de askeri darbe gördü. ondan önceki nesil ikinci dünya savaşının getirdiği yokluk ve sefalet içinde yaşadı. daha öncesi birinci dünya savaşı sırasında tüm gençliğini cephede harcadı. daha geriye gittikçe daha da zor yaşam şartlarından bahsedilebilir.

    şimdi bu arkadaşlar zannediyor ki onlardan önce herkes gülüp eğleniyor, vur patlasın çal oynasın gününü gün ediyordu. eskiler avrupalı akranlarından eksik kalmıyordu. yok öyle birşey gençler! bakmayın sizi imrendirmek için 90ları 80leri övüp bitiremeyenlere. bu ülkede bir tek siz değil, hiç kimse gençliğini yaşayamadı. bu gerçeği bilmek dertlerinizi çözmeyecek belki ama suni bir şekilde yüreğinize işlemiş adaletsizlik duygusunu söküp atarak az da olsa rahatlatacak.

  • kararına saygı duymam için o kararın sonuçlarının sadece seni bağlaması lazım. öyle olsaydı senin sefil hayatın ve fikirlerin umrumda olmazdı zaten. ama burda durum öyle değil. gerçi bu da belki yüz kere anlatıldı her yerde, hala anlamıyorsanız ya da anlamak işinize gelmiyorsa ümitsiz vakasınız.

  • evleniyorum diye paylaşım yapmış instagram hesabından. ben de "kimle evleniyosun kız :)" yazdım. engellenmişim eheheh.

  • 2002'deki gerçek enflasyondu bir de. şimdiki gibi %82'yi 32 göstermemişlerdi.