hesabın var mı? giriş yap

  • sevgili esmer kız! saçlarını sarıya boyatınca maalesef marilyn monroe'ya değil, trabzonsporlu ibrahim yattara'ya benziyorsun.

  • şu emre mordan topu tekte alırım diyerek kayan ukraynalı futbolcu kim? emre topu bir sola çekti, herifçioğlu o kaymanın şiddetiyle kameranın kadrajından çıktı, bizim eve geldi. oturduk çay, sigara muhabbet ediyoruz.

    debe editi: bir gün her nefs debe'yi tadacaktır.

  • hayatın acı gerçeklerinden biri.
    zengin babanın, çevresinin, çocuğuna sunduğu egitim ve diger olanakların buna sebep olduğu herkesin malumu.

    bense hemen göze çarpmayan başka bir faktörden bahsedeyim. aynı kalitede eğitim almış da olsanız, aynı zekaya da sahip olsanız, ayni ise de girseniz zengin çocuğunun sizden daha başarılı olması beklenir. sebep? kendine güven. örneğin siz şirketteki işinize muhtaç olduğunuz için zengin çocuğu kadar kendinden emin konuşamazsınız. zengin çocuğu ise yetiştiği ortamdan ötürü genel müdürü filan kendi dengi gibi düşünür.

    bu sav tabii ki her bireyi tasvir etmiyor. ortalamalardan bahsediyorum.

    ***

    bu durumla savaşmanın bilinen tek yolu devletin tüm vatandaşlarına sunduğu sosyal olanakları artırması. iskandinav ülkelerindeki social mobility'nin abd'den kat kat yüksek olmasının temel sebebi bu.

    vahşi kapitalist sistemde fakir doğan genelde fakir ölüyor.

  • az önce sonuçlanan olay.
    özellikle bu başlık altına gelip "burayı şikayet sitesine çevirdiniz" minvalinde laflar eden suserlerin bu sonucu iyi okuması, çıktısını alıp saklaması ve günde iki kez tekrar etmesi lazım.
    başlığın açılmasından 2 gün sonra ford otosan tarafından arandım ve genel merkezden bir teknisyenin bulunduğum şehre gelip arabayı tekrar inceleyeceği söylendi. hukuki sürece başvurmama gerek kalmadan meseleyi çözeceklerini ifade ettiler. (sosyal medya yüzünden olduğu ne belli denilebilir ancak ne olduysa bu yazılanlardan sonra oldu zaten).
    bugün gelen telefonla da paramın iade edileceği söylendi.
    bu entry öncesinde yazan ve destekleyen tüm arkadaşlara teşekkür ediyorum, uygun zamanda her birine işkembe çorbası ısmarlayacağımı da belirtmek istiyorum.
    sosyal medyanın bir yaptırım gücü olduğuna gerçekten inandım. zaten olması gereken de budur, firmaların sosyal medyadan çekinmesi hem tüketici hem de firmanın yararınadır.
    bir kez daha teşekkürler ekşi sözlük, teşekkürler sedet.

  • efsane.

    josef de souza'nın basın toplantısında, tipik bir spor muhabiri sorusu soruluyor;

    "buraya gelmeden önce kiminle konuştunuz, kimler size bilgi verdi? şu an galatasaray'da oynayan alex telles veya fernandao ile konuştunuz mu?"

    josef de souza ise şu cevabı veriyor; https://youtu.be/1xa5_c8hnxw?t=270

    "ne alex telles ile, ne de fernandao ile konuştum. yalnızca alex de souza ile konuştum ve buraya gelişimde onun sözleri etkili oldu."

    bir kulüpten hak etmediğiniz şekilde gönderilmiş olabilirsiniz. futbolu bırakmış olabilirsiniz. refere ettiğiniz yerden binlerce kilometre ötede olabilirsiniz. binlerce kilometre ötedeki ülkede birkaç kötü adam, arkanızdan atıp tutmuş olabilir.

    yine de oraya gitmek isteyen biri, sırf sizin sözlerinize bakarak kariyer planı yapıyorsa ve daha önemlisi, size kötü anılar bırakan bir yere olan vefanızı koruyorsanız, yalnızca büyük bir oyuncu değil, büyük de bir adamsınız demektir.

    teşekkürler kaptan.

  • barok sanatının yaratıcısı michelangelo merisi da caravaggio'nun adıyla anılan, gölge ve ışık oyunlarının temelinde oluşan, katışıksız bir gerçekliği dramatik bir biçimde yansıtmayı amaçlayan tekniğin adıdır. caravaggioculuk olarak da anılır.

    caravaggio'ya göre bu teknikle yaşamın tüm unsurları olduğu gibi saf haliyle resmedilebilir. (caravaggio'ya göre hayatın büyük bölümü de zaten dramatik ögeler barındırır.) daha iyi anlaşılması için edebiyattan bir örnek vereyim. türk edebiyatında ahmet haşim'in şiirlerini okuduğunuzda ne hissediyorsanız, işte o şiirin tuvale yansımasını düşünün. sevinçleri bile dramatik resmeden bir gölge oyunları silsilesi...

    elbette bu tekniğin oluşumunda da yaratıcısın sergüzeştinden izler görmek mümkün. caravaggio; kısa süren yaşamının büyük bir bölümünü fakirlik içinde hapishanelerde geçiriyor. kaçak yaşıyor, parasız ve aç kalıyor. ve bunları resmederek duygularını dışa vuruyor. bu zorluklar, onun hayatındaki birçok tabuyu yerle bir ediyor. örneğin din adamlarını ve azizleri sıradan birer insan olarak çiziyor. bu sebeple kilise tarafından cezaya çarptırılıyor. insanların zihninde ilahlaştırılmış olan imgeleri, basite indirgeyerek kağıda aktarıyor. bu sebeple, sanatın ve sanatçının özgürleşmesi hususunda önemli mihenk taşı olduğu kabul ediliyor.