ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
auguste escoffier
-
fransız mutfağının gelmiş geçmiş en büyük şefi. 1847'de fransa'da doğdu. 12 yaşında dayısının yanında komi olarak çalışmaya başladı. 19 yaşında dönemin iyi restoranlarından le petit moulin rouge'da çalışmaya başladı, mutfaktaki üstün başarısından dolayı üç senede mutfak şefi oldu. sonra ünlü otel girişimcilerinden césar ritz ile tanıştı, kısa bir süre sonra da beraber savoy hotel'i şletmeye başladılar. 1920 yılında fransız mutfağına katkılarından dolayı legion d'honneur unvanının sahibi oldu.
escoffier, servis ve mutfak organizasyonuna kökten değişiklik getirmiştir. eskiden yemeklerin hepsi aynı masaya konulmaktaydı. bu şekilde yiyecekler daha yenmeden soğuyordu. escoffier, yemeklerin planlı bir düzenle sunulduğu menü anlayışının yaratıcısı olarak bilinmektedir. sunum sanatını sadeleştirmiştir. onunla gelen anlayış, herkese bir veya iki çeşit yemek sunulması ve herkesin yemeğini menüdeki sıraya göre yemesidir.
aziz yıldırım alex de souza'nın yanında osuruyordu
bir kadını çıldırtmanın yolları
-
rejim yaptığını biliyorsanız, "sen kilo mu aldın ya" deyin. denedim, friendzone'dan yazıyorum.
nikaha 20 gün kala terk edilmek
-
delikanlı kadınmış, senin de verilmiş sadakan varmış. keşke biraz daha erken olsaymış ama kötü bir evliliğin olmasından her türlü daha iyidir. geçmiş olsun.
moralsizlik+yalnızlık+düşük maaş+toplu taşıma
-
hepinizden tiksiniyorum şeklinde gezmeye sebep olur.
covid testi yalanı
-
türkiye'deki covid-19 hasta sayısının artmama nedenini gösteren durumdur.
denklem çok basit, kimseye test yapmazsan hasta sayısı artmaz.
buldukları parayı bankanın içine atan çocuklar
-
gönülleri zengindir...
annelerin salaklıkları
-
böyle başlıklar açan evlat yetiştirmek.
ek: başlığı açan gitmiş kaybolmuş, üstüme kaldı iyi mi. @2 vazifemi çok iyi yerine getirdiydim halbuki.
uzayda canlı bulunamaması
-
şu ana kadar görebildiğimiz kadarıyla uzayda canlı yok demek, okyanus sahilinden çay kaşığıyla aldığımız suya bakıp, okyanusta balık yok demek gibidir.
toplum baskısı editi: bu sözü benden önce neil degrasse tyson söylemiş olup, ben sadece fincan yerine çay kaşığı, balina yerine balık koyup ifade etmiştim. ancak yine de intihal yapmaktan yakalandık. sabaha kadar uyumayan eksisözluk bekçilerine ve favcılarına teşekkürler.
saatiniz yok mu sizin olm..t
ertesi gün editi: çok arkadaş bu sözün carl sagan a ait olabileceğini söyledi. valla bana da dert oldu.
epey sonra editi: bu tanımı neil degrasse tyson'un star talk adlı radyo şovunda yapmış olabilme ihtimali son derece yüksek. araştırmalarım buraya kadar geldi dayandı:
şöyle demiş üstat:
"ıt’s like taking a scoop out of the ocean with a cup and saying there are no such things as whales because there are none in my cup."
nick bulmam lazim'in başlık parsellemesi
-
ilk defa bi ak trollun zeki bir hareket yaptigini goruyorum.
bu ite daha fazla para verin lan.
temel karamollaoğlu'nu sinirlendiren kadın
-
aynı zamanda temel karamollaoğlu'na "ben sizi dinlemek istemiyorum" diyen kadındır. e sen dinlemek istemiyorsun da başkan seni niye dinliyor?
peki şu yaptığın çıkışı erdoğan'a yapabilir misin?