hesabın var mı? giriş yap

  • şu hayatta cevabını en çok merak ettiğim şeylerden biri de bu. diğeri de kitapların önsözünün birileri tarafından okunup okunmadığı. ben, kitabın sahibinin de, editörün de, yayıncının da okumadığını düşünüyorum.

    peki neden övgü bekliyor çayı şekersiz içenler. ne yapmamızı istiyorlar. madalya mı takalım, ayağa kalkıp alkışlayalım mı, torpil mi patlatalım, kızkaçıran mı yakalım, çatapat mı gömelim ne yapalım istiyorlar. böyle bir vakur duruşlar, poz kesmeler, takdir beklemeler falan. gerçekten çok sinir bozucu. hayır 2 tane küp şeker harcamadık diye memleket mi kalkındı. peki benim şeker pancarı üreten köylüm ne yapacak, nasıl geçimini sağlayacak. üç beş tane entel mutlu olacak diye köylümüzü yedirmeyiz arkadaş. şekerli çay içmiyorsanız gidin dağda yaşayın.

  • itfayeciliği ve itfaiye çalışanlarını merak eden küçük kıza çok da güzel bir şekilde takım halinde fotoğraf çekilip, göndermişler.
    bunu çekemeyecek veya eleştirebilecek kadar boş bir insan olman tartışılmalı bence.

    edit: imla

  • bu mac öncesi, sonrası yasananlar, havaalanındaki karsılasma sırasında bizimkilerin tezahuratları, bakısları, futbolcuların havalananında karsılasmanın ne olduğunu öğrenmeleri, manchesterli genclerin (aralarında david beckham da vardır) ali sami yen'deki muhtesem ortama şaşkın şaşkın bakmaları, büyük ihtimal sarı kırmızı sampiyon cimbom'un nasıl yapıldığını birbirlerine anlatmaları, bize has tribun tezahuratları (ilginclerden biri "manshester ibnesi kolla kendini"), mac sonu ingiltere'de takımı sampiyon yapan ama şl'de ön elemeyi gecemeyen alex ferguson'un yüzündeki ifadeyi görmek için.
    http://www.youtube.com/watch?v=jz0ua7f4fvi

    su da ryan giggs'in yıllar sonra four four two dergisine anlattığı bu macla ilgili izlenimleri:

    "being ready for what they're going to throw at you, sometimes literally, is crucial if you're to succeed in europe. galatasaray had the worst fans. when we played them in the champions league 1993, two or three thousand fans were waiting for us at the airport, two days before the game, late on in the evening, with "welcome to hell" banners. their reaction is so fiery, and it's hard to deal with because you don't feel safe, even at the hotel. the galatasaray supporters were ringing rooms and threatening us with this, that and the other. i was rooming with paul ince and he started swearing at them. i was thinking "what are you doing?" they started beeping their car horns outside the hotel and letting off sirens. it was a nightmare, but you've got to expect it.
    it's similar in greece because the olimpiakos and panathinaikos fans are fanatical. they throw flares onto the pitch, which isn't something you see in the premiership. the manager always briefs us on what to expect from the fans abroad, but the only way to get used to it is through experience. i was 18 when we played that galatasaray game, so i was forced to learn quickly. after that atmosphere, it all seemed easy. it couldn't get any worse that that, and now i actually relish playing in hostile areas."

  • tüm kadınlar öyledir demek çok büyük haksızlık olur. ama aralarında böyle bir kesim gerçekten var.

    üniversite 1. sınıfın ilk döneminde davutpaşanın çılgın yokuşunda otosptop çekiyordum, erkeğim diye almıyordu şerefsizler. kız görünce el freni çekiyolardı. bende teknik resim çantasıyla gülümseyerek çıkıyordum o yokuşu, geziniyordum koridorlarda hiç bi allahın kulu bakmıyordu

    2. dönem bmw'yle gelip gitmeye başladım. bmw dediğimde yanlış anlaşılmasın 6 serisi, z4 falan değil, alt tarafı 1 serisi

    ulan bırak bakmayı, tek dönemde 4 defa sileceğimin altında not buldum lan. 3 defa fakültenin önünde tek başına oturup bir şeyler okurken gelip tanışma teklifi eden kızla karşılaştım. var mı lan böyle bir şey, ne değişti? ben yine aynı bendim? cebimdeki para da aynı paraydı?

  • oturuyorum balkonda
    elimde sigaram
    allah'tan kokusuz küllük var
    yoksa ne derim hatuna
    ağzıma sıçar
    küller yere dökülmüş diye

  • bir arkadaş grubuna denk gelmiştim. ilk 100'de yer almış 3 kişi, üç yüz küsürüncü olmuş biriyle dalga geçiyordu. adam da bozuluyordu. benim gibi ilk 100 bine girememiş biri için inanılmaz bir deneyimdi.

  • biraya alkole düşüp, evi barkı satıp sokağa düşmeli bağımlılıkları tetiklenen hassas siyasal islamcılar tarafından bir adet bira şişesiyle fotoğraf paylaştığı için sosyal medyada linç yiyen başarılı şef.

    ne kadar her şeyden etkileniyorsunuz siz ya. bir bira fotoğrafı, reklamı görünce koşa koşa nefret kusuyorsunuz. reklamını yaptığı şey daha doğrusu sponsorluk aldığı ürün, türkiye cumhuriyeti sınırları dahilinde satışı yasal, üzerinden ciddi vergi de alınan yani devletin kasasına para ekleyen bir ürün. devletin bir sıkıntısı yok size ne oluyor?

  • fırat tanış’ın anlamaız duyarına bile dönüp özür dileyen adamın seçmenine posta koyarken söylediği anlamsız şey, laf, boş lakırdı.

  • t: 14 mayıs'tan sonra "tamam, lideri kayınpederim olabilir ama benim akpli olduğumu da nereden çıkardınız? bakın ak parti demiyorum, akp diyorum. hem biz ailecek kılıçdaroğlu hayranıyız elhamdülillah " demesi muhtemel ihalesiz işler kralının isyanı.

    not: (t:) niye yaptın diye sorarsanız; moderasyondaki parti komseri olan moderatörler "tanım değil" bahanesiyle entryi silmesin diye.